AB Hibeleri ve Müzakereler

Avrupa Birliği maalesef Kıbrıslı Türklerin güvenini, 2004 Annan Planı sonrası aldığı kararlarla onarılamayacak ve tekrar eski düzeyine çıkamayacak şekilde yitirdi. 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Annan Planı referandumunda AB’ye olan güven yüzde 65 düzeyinde iken günümüzde, AB’nin Kıbrıs Rum tarafının engellemeleri nedeni ile geçen yedi yıl içinde uygulamaya bir türlü koyamadığı Yeşil Hat Tüzüğü, Direk Ticaret Tüzüğü ve Mali Yardım Tüzüğü nedeni ile bu yüzdelik tek haneli bir sayıya kadar düşmüş durumda.

Şu anda AB’nin KKTC’ye ve tüm KKTC vatandaşlarına değil de, ayırım yaparak sadece 1974 öncesi Kıbrıs Rum Cumhuriyeti vatandaşı olan Kıbrıslı Türklere ve onların kurdukları Sivil Toplum Örgütlerine yaptıkları yardımlar birçok kişiyi kırmış durumda.

2004 yılından beridir bu yardımları sadece belli görüşte olan belli STK’ların almasının çözüme veya barışa pek bir yardımı olmamaktadır.

Kıbrıslı Türklerin anavatan olarak addettikleri Türkiye Cumhuriyetinin KKTC’ye yaptığı yardımların büyüklüğü ve yaygınlığı çok fazla olduğundan, AB’nin finansal yardımı ister istemez Türkiye’nin neredeyse hiç bitmeyen yardımları ile kıyaslandığında devede kulak ve ayırımcılık taşıyan bir görünümde kalmakta.

Birçok KKTC vatandaşının AB’nin bu elle tutulup gözle görülmeyen finansal yardımlardan haberi bile yok.

Müzakerelerin gidişatı ise pek ümit verici değildir.

Özellikle Hristofyas’ın Mayıs ayında Kıbrıs Rum tarafından yapılan Temsilciler Meclisi seçiminde kaybettiği bir tek iskemle, kendisini içinden çıkılmaz politik bir kapana soktu.

Şahinlerin Rum Meclisinde çoğunluğu sağlamaları ve Meclis Başkanlığınıele geçirmeleri, Hristofyas’ın çözüme yönelik adımlar atmasına büyük bir engel.

Çözüme yönelik adımlar attığı ve Türk önerileri ile köprü kuracak girişimler yaptığı anda Mecliste çoğunluğu elde tutan şahinler, iç siyasete dönük olarak Hristofyas’ı iyice hırpalayıp AKEL’in oy kaybına uğramasına neden olacaklar.

Bu nedenle de gerek Liderlerin BM gözetiminde Cenevre’de yapacakları üçüncü Müzakerede, gerekse de dördüncü ve beşinci müzakerelerde Hristofyas’ın çözüme ve esasa yönelik öneriler yapması olanaksız.

Buna karşın müzakerelerde öneriler yapmadığı ve Türk önerileri ile köprü kurabilecek girişimlerde bulunmadığı takdirde, BM Genel Sekreterinin ve tüm arabulucuların şimşeklerini üzerine çekecek ve müzakereleri çıkmaza sokmakla veya ilerlemesine mani olmakla suçlanacak.

Kıbrıs Türk tarafı ise müzakerelerde çözüme ulaşmak arzusu ve düşüncesi ile sıkı bir şekilde çalışmakta ve her seferinde de bazılarını İsviçre’nin Federal yasalarından, bazılarını Kanada’nın Federal Yasalarından ve bazılarını da Amerika Birleşik Devletlerinin Federal Yasalarından aldığı, denenmiş ve başarıya ulaşmış “Birleşik Federal Kıbrıs Devletine” de kolayca ve hakça uyarlanabilecek önerilerde bulunmaktadır.

Bu nedenle de Nisan 2010 tarihinde Cumhurbaşkanı seçilen Dr. Derviş Eroğlu’nun ve müzakere ekibinin çözüme yönelik yapmış olduğu tüm önerileri BM Genel Sekreteri, Yardımcısı ve Özel Temsilcisi hep yapıcı olarak nitelemişlerdir.

Bu aşama ve politik konumda Rum lider Hristofyas’ın, diğer Rum liderlerin geçmişte başları sıkıştığı vakit yaptıkları gibi Türkleri müzakereleri çıkmaza sokmakla suçlayarak masadan kalkmadığı takdirde yapabileceği ve uygulayabileceği tek bir strateji kalmaktadır geriye.

O da Türklerden gelen her önerinin önüne engelleyici bir yorumla AB yasalarını veya BM’nin 1964’den beri oluşmuş Kıbrıs Parametrelerinden ilgili olanını koyarak müzakereleri yavaşlatmak ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin AB dönem başkanlığını devir alacağı 1 Temmuz 2012 tarihine kadar da müzakereleri uzatmak. AB Dönem Başkanlığının 31 Aralık 2012 tarihindeki bitiminden sadece bir buçuk ay sonra Kıbrıs Rum Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacağından, Türklere taviz vermemiş ve adanın bölünmesine imza atmamış bir politikacı olarak siyasi hayatını 17 Şubat 2013 tarihinde kapatmak.

Görünen o ki, 7 Temmuz’da liderlerin BM Genel Sekreterinin huzurunda yapacakları üçüncü Cenevre görüşmesinde Rumlar çözüme yönelik hiçbir adım atmayacaklardır. Yapacakları eski önerileri ısıtıp tekrardan masaya koymaktan öteye gitmeyecektir.

 

Prof.Dr.Ata ATUN

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Gençlere Avrupa Turu: DiscoverEU ile Kültürel Keşifler

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından başlatılan DiscoverEU programı, gençlere...

Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü BM Genel Kurulu’nda Tartışılacak

📣 Eylem Çağrısı: 11 Temmuz'u Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü...

Yükseköğretime Erişim İzleme Anketi

Bu anket, 6 Şubat Depremi sonrasında Hatay'da yükseköğretime erişimde...

Küresel Güney Sorunu: Batı’nın Yanıldığı Noktalar

Bu yazı Uluslararası Kriz Grubu CEO'su Comfort Ero tarafından...