Afganistan Devlet Başkanı Karzai, aldığı kararlarla açıkça şunu söylemek istiyor:
Ben ne istersem onu yaparım, başka bir şey beni ilgilendirmez; ne Uluslararası Hukuk ne Uluslararası Adalet Divanı, ne Birleşmiş Milletler, ne bölgesel değerler, ne de bölge halkının hakları ve görüşleri…
Eğer amacıma diplomasi yoluyla ulaşabilirsem diplomasiye başvururum; yok eğer amacıma ulaşmam için kuvvet kullanmam gerekirse kuvvet kullanırım ( Amerika Birleşik Devletleri ) .
Karzai’in bu tür davranışları şunu göstermektedir. Afganistan halkının feryadına kulak tıkamış, tarihi ve bölgesel değerlerini göz ardı etmiş ve marifetini sadece ve sadece ABD’den yana kullanarak Afganistan halkını kendi kaderiyle baş başa bırakmıştır.
Karzai’in sergilediği bu davranışlar; ABD’nin Genel Kurmay Başkanlığını yapan Richard Myersin’in, 23 Ekim 2001’de yaptığı açıklamayı hatırlatıyor. Myersin ; ABD’nin Orta Asyadaki politikasını şöyle dile getiriyor: “ Biz geniş düşünüyoruz. Afganistan sadece küçük bir parça, II. Dünya savaşından beri en büyük plan söz konusu. Sanırım bu uzun ve yorucu bir savaş olacak”[i] Myersin’in bu sözleri savaşın Afganistan’da kalıcı bir unsur olacağının belirtisiydi, gerçekten de öyle oldu ve daha da olacağa benziyor.
Durum böyleyken Karzai’in kimliğini sorgulamak boşa kürek çekmekten başka bir şey olamaz. Karzai’in kimliğini sorgulamak istesek de, Amerika’dan getirdiği değerlerden! Oluşmuş anlayış ve eski kuruluş ilkelerinden öteye gidemiyorsunuz. Karzai’in her fırsatta dile getirdiği bu ilkeler acaba ne idi? Sayacak olursak özgürlük, eşitlik ve demokrasi ilkesinden öteye gidemeyiz, ne kadarını gerçekleştirebildi? hiç diyecek kadar az şimdi bu ilkeleri hatırlamakta ve anlamakta kendisi bile zorlanıyor.
Seçim zamanında eşitlik ilkesiyle yatıp kalkan Karzai devlet kabinesinde Türk asıllı ( Özbek, Türkmen ve Hazara) olan vatandaşlara yer vermemesi. Demokrasi anlayışı ile yola çıkan Karzai, 7 Cawza (28 mayıs) ayında Şibirgan’da eylem yapan halka rastgele ateş açtırıp eylemcilerin ölümüne neden olan Valiyi ödüllendirircesine başka bir vilayete Vali olarak ataması. Afganistan’da Taliban’ın saldırısız bir gün bile geçirdiği yokken onları kara listeden isimlerinin silinmesini istemesi; Karzai ve yönetiminin Devleti çelişkilerle yönettiğinin belirtisidir.
Söyledikleri ile yaptıkları örtüşmeyen ve mantık bilimini bu denli reddedebilen başka bir Devlet Başkanı yoktur diye söylemek yerinde olsa gerek.
Mantığı tanımlayanlar der ki; aklın düşünürken uymak zorunda olduğu kurallar vardır, mesela çelişmezlik ilkesi. “ bir şey, aynı zamanda hem var hem yok olamaz” oysa karzai’in söyledikleri ile yaptıklarına bakılırsa her şey, aynı zamanda var ve de yok olabiliyor “eşitlik” gibi.
Afganistan’da insanları bir arada yaşatan şeylerin başında tarihleri, ortak değerleri ve bu değerlerin başında ise eşitlik geliyordu ve öyle de sanılıyordu, şimdi ise o şanlı tarih ve ortak değerlerin yerini para ile kodlanma ve kendi çevresini doyurma fikirleri almış bulunmaktadır.
Başta Karzai olmak üzere bu ülkenin Bakanları para ile kodlanmış, her fırsatta mal varlıklarını çoğaltıp ne kadar açgözlü ve para duygusu ile yaşadıklarını halk da artık bilmiş durumda. Her şeyin en iyisini hak ettiklerine inanan şımarık beyinleri komşu ülkelerde yatırım yapmakla meşgul, varlığını dünyadaki tezatlara borçlu olan, özgür ve eşit olmayan devlet anlayışı ile yabancı güçlerin ekmeğine yağ süren Karzai Afganistan’ın kara yüzü olarak şimdiden tarihteki yerini almıştır.
Asadullah Hamnawa
Gazi Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi
{jcomments on}
[i] Ali Tarık, 11 Eylül’den Afganistan’a ABD İmparatorluğu, Etopya, 2004. S.21
