Avrupa Siyasal İşbirliği Süreci

1954 yılında Fransa ve İtalya’nın parlamentoları tarafından reddedilen Pleven Planı hedefine ulaşamamış olsa da Avrupa’yı siyasal birliğe yönelten ciddi girişimlerden biri olmuştur.

Fransa’da De Gallue’nin iş başına gelmesiyle beraber siyasal birlik tartışmaları Avrupa Topluluğu’nun gündemine yeniden taşınmıştır.[1] De Gallue’nin her zaman Fransa’yı üstün güç haline getirme isteği ve diğerlerine hükmetme düşüncesinin, kurulabilecek olan siyasi birlik aracılığıyla hayat bulabileceği düşüncesi, birlik kurulması fikrini gündeme ısrarlı bir şekilde gündeme taşımasının en büyük nedenidir. Ayrıca De Gallue, Fransa’yı Avrupa’da güçlü hale getirmenin yolunun, Altılarla işbirliği içinde iyi geçinmekten geçtiğinin çok iyi farkındaydı. Bu bağlamda De Gallue ilk olarak 1959 yılında İtalya’ya yaptığı ziyaret sırasında Altılar’ın dış politikasında işbirliğini sağlayacak kalıcı bir sekretaryanın kurulmasının gerekli olduğunu belirtmiştir[2] ve bu düşüncesini dile getirerek de iyi geçinme yönündeki politikasında ilk adımını atmıştır.

Kıtada etkin durumda olmak isteyen De Gallue, Amerika Birleşik Devletleri’nin kıtadaki etkinliğinden rahatsız durumdaydı. Siyasal birlik kurulması gerektiğini ve bu yöndeki isteğini birçok ortamda da dile getiren De Gallue hükümetler arası düzeyinde danışma toplantılarının düzenlenmesini önermiştir. Bu görüş Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerin gerginleşebileceği gerekçesiyle de diğerleri tarafından geri çevrilmiş ve sonrasında Paris Zirvesi’nde De Gallue konfederasyon önerisini dile getirmiştir. De Gallue’den farklı bir düşünce olarak,  Adeneuer örgütlü işbirliğini tavsiye etmiş ve sonuç olarak da Hollanda dışındaki ülkeler siyasi birlik oluşumu için görüş birliğine varmışlardır. Bu konuların araştırılması için Fransa’nın Kopenhag Büyükelçisi Christian Fouchet[3] kurulan komisyonun başına getirilmiştir.  Birinci ve ikinci olmak üzere iki plan hazırlanmış; ilki Fransa dışındaki tüm ülkeler tarafından kabul görmemiştir. İkinci plan birinci planın eksiklerinin giderilmiş hali olarak görülmesine rağmen bu planda diğer ülkeler tarafından kabul görmemiştir. Oy birliği üzerine yoğunlaşan plan tamamen Fransa’nın çıkarları üzerine İngiltere’yi Birlik dışında tutma çabasına yönelik olması yönünde de itirazların odak noktası olmuştur.

Ayrıca Charles de Gaulle’ün 1961-1962 yıllarında ortaya koyduğu Avrupa Konfederasyonu fikrini savunmak için, Avrupa Siyasi İşbirliğini hedefleyen Komite’nin Başkanı Christian Fouchet’nin yeni bir siyasi Avrupa modeli oluşturması, Fransa’nın NATO’ya karşı olumsuz bakış açısının bir göstergesi olmuştur.[4] Bu planların tatminkâr bulunmaması Amerika Birleşik Devletleri’nden uzaklaşma korkusu çerçevesinde gerçekleşmiştir.

Kısacası, Avrupa’da ortak dış politika oluşturmak ve siyasi işbirliğini arttırma girişimlerine öncülük edeceği öngörülen “Fouchet Planları” ve “Pleven Planı” 1950-1960’lı yılların başarısız girişimleri arasında yerini almıştır. İlerleyen zamanlarda yani 1960’lı yıllardaki ekonomik alandaki başarılar ve Avrupa’nın hızlı bir gelişim ve ekonomik alandaki entegrasyonda başarılı olduğunun görülmesi sonucunda Avrupa Topluluğu ülkeleri siyasi alanda hükümetler arası oluşabilecek bir işbirliğine yönelmeye başladılar. Sonrasında 1970 yılı başlarında bu konuda çalışmalar hızlanmış ve işbirliğinin nasıl sağlanacağı konusunda soru işaretlerini kaldırmak için görüşler alınmaya başlanmıştır. Bu görüşler sonucunda ise 1970 yılı bir dönüm noktası halini almış ve “Lüksemburg Raporu” da ilk kıvılcım olmuştur. Diğer bir adıyla “Davignon Raporu” olarak adlandırılan rapor Belçikalı Etienne Davignon idaresinde[5] hazırlanmıştır. Diğer girişimlere göre daha mütevazı yaklaşımda olan bu rapor ortak hareket etmenin gerekliliklerine vurgu yapmaktadır.

Yıllardan beridir Fransa’da De Gallue İngiltere’nin birliğe girişini veto etmekteydi. Genel olarak İngiltere diğer Avrupa ülkelerinden farklı İkinci Dünya Savaşı sırasında daha az zarar görmüş ve Commonwealth ile denizaşırı ülkelerle de bağı olan bir ülkeydi. İngiltere kendilerine göre fazla olan bu yıkımdan dolayı da birçok güvenlik yetkisini Amerika Birleşik Devletleri’ne devretmişti. Bu durumunda farkında olan bir Fransa vardı. Bundan dolayı da De Gallue sürekli İngiltere’yi oluşum dışında tutmaya çalışmaktaydı. Fakat De Gallue sonrasında göreve gelen Fransa’nın Yeni Cumhurbaşkanı Pompidou biraz daha ılımlı davranarak Avrupa Topluluğu yolunda İngiltere’yi veto etmeyeceği konusunu açıklığa kavuşturdu.

İlk olarak Avrupa ülkelerinin hemfikir olduğu bir entegrasyon fikri vardı fakat bunun nasıl olacağı konusunda önceki satırlarda da değinildiği gibi soru işaretleri vardı. İngiltere ve Fransa arasındaki bu ayrım da aslına bakılırsa bu soru işaretlerinin biri etrafında da toplanmaktaydı. İngiltere denizaşırı ülkeleri de içine alan bir birlik oluşumunu savunurken bunun aksine de Fransa sadece kıta içi bir birlik önerisini getiriyordu. Bu ayrılıkta Fransa ve İngiltere arasındaki ayrımın temel yapı taşlarından birini oluşturmaktaydı. Pampidou’nun göreve gelmesiyle de bir şeyler değişmeye başlamıştı ve veto konusuna artık tam açıklık getirilmişti. Nitekim Pompodio’nun girişimleri sonucu 1-2 Aralık 1969 tarihlerinde Lahey’de yapılan AT Konseyi’nde bazı kararlar alınmıştır.[6]

Willy Brandt’in başbakan olarak göreve başlamasıyla beraber Avrupa daha güçlü bir şekilde uyanışa yöneldi.[7] Brandt güçlü bir işbirliği yanlısı ve Avupa Ekonomik Topluluğu’nun en sadık savunucularının başında yer almaktaydı. Brandt Avrupa’nın bu duraklama döneminden işbirliği ile kurtulabileceğini düşünüyordu.[8] Hatta ki Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi ile ilgili çalışmalarından dolayı 1971 Nobel Barış Ödülü’nü almış olması da bu görüşü kanıtlar niteliktedir. Kısaca Almanya’nın isteği, Fransa’nın çabaları ve Hollanda hükümetinin daveti üzerine Lahey Zirvesi gerçekleşmiştir.

Lahey Zirvesine üye devletlerin Devlet ve Hükümet Başkanları’nın toplantısına Devlet ve Hükümet Başkanları’nın yanı sıra Dışişleri Bakanları katıldı ve Komisyon’da ikinci gün konferans çalışmalarına katılmaya davet edildi.[9] Bu ülkelerin bir araya gelme amaçlarındaki neden ise parasal ve siyasi işbirliğini geliştirmek ve ayrıca De Gallue’nin engel olduğu genişlemeye yani Danimarka, Norveç, İrlanda ve İngiltere’ye[10] üyelik önerisinde bulunmaktı.

Zirvede Brandt Avrupa’nın bir krizde olduğunu ve bundan kurtulmak için birlik olgusuna vurgu yapılması gerektiği görüşünü savunmuştur. Bu sıkıntılardan kurtulmak için tek ses olarak hareket edilmesine ve Ortadoğu çatışmaları gibi uluslararası sorunlarda da ortak pozisyon alarak hareket edilmesi gerektiğine vurgu yaparak birlik ve ortak hareket etme düşüncesini ısrarla vurgulamıştır.

Ayrı bir görüşme konusu ise De Gallue’nin her zaman ki gibi İngiltere ile anlaşma konusuna engel olmasının aşılması konusuydu. Pompido’nun selefi General Charles de Gallue İngiltere’nin topluluğa giriş girişimlerini engelliyor ve iki taraf arası görüşmelere de engel oluyordu.[11] Lahey Zirvesi bunun içinde bir çözüm yolu oldu ve önemli kararlar alındı. Genel olarak bu kararlara bakıldığında; Roma Anlaşması’nın sonucu olan Gümrük Birliği’ni tamamlayacak nitelikte bir ekonomik ve parasal birliğin kurulması için çalışmalar yapmak; İngiltere, Danimarka, İrlanda ve Norveç ile üyelik müzakereleri başlatmak; ortak savunma politikası dışındaki konularda, Avrupa Topluluğu üyesi devletlerarasında siyasi işbirliğini geliştirmeyi amaçlamaktır.[12]

Toplantı sonrasında ülkeler birbirleri ile işbirliğini geliştirme kararına vardılar. Bunun içinde Dış politika alanında işbirliğinin temellerini atmak için, değişik siyasi düzenlemeler ve değişik siyasi düzeyde toplantılar yapmak üzere anlaştılar.[13]

Altı Kurucu üye, zirvede, ortak pazarın yaratılması ve siyasi birlik hedefine yeni üyelerin katılımıyla ilerlemenin en iyi yollarının araştırılması için dışişleri bakanlarına talimat vermiş ve 1970 Haziran ayının sonuna kadar bu raporun beklendiği kararına da varmışlardır.[14] Bu doğrultuda çalışması için bir komisyon görevlendirilmiş ve başına da Belçikalı diplomat Vincomte Etienne Davignon getirilmiştir.

Lahey Zirvesinde alınan bu kararlarla beraber Avrupa Siyasi işbirliği süreci başlamıştır.[15]

Viscomte Etienne Davignon başkanlığında Avrupa Toplulukları üyesi devletlerinin dışişleri bakanlarının katılımıyla oluşturulan Komisyon’un yaptığı çalışmaların ardından, Lahey’de altı ülkenin dışişleri bakanları 27 Ekim 1970 tarihinde uluslararası politika alanında Avrupa Toplulukları üyesi devletler arasında işbirliğinin arttırılmasını öngören Lüksemburg Raporu’nu (Davignon Raporu) kabul ettiler.[16]  Bu kabul edilen rapor Fouchet Planlarına nazaran daha az kapsamlıydı.[17] Çünkü bu planda savunma konuları kapsam dışında tutulmuştu. Hatta bu durum Fransa ve diğer üyeler arasında görüş ayrılıklarının somut göstergesi olmuştur.

Raporun hazırlayıcıları için öncelik amaç, sistemin düzenli istiareler vasıtasıyla uluslararası sorunlar üzerinde görüş birliğine varılmasına yardımcı olmaktı.[18] Bu görüşten hareketle rapor altı ülke arasındaki dış politika ve güvenlik uygulamaları için birbiriyle dayanışma ve danışma içerisinde hareket edilmesine vurgu yapmaktaydı.[19]

Sunulan raporun “ Roma ve Paris Antlaşmaları’nın önsözlerindeki ruha uygun olarak, belirtilmesi gereken ilk gerçek şudur ki: siyasi birlik iradesi Avrupa için itici güç olmuştur” şeklindeki ifadeyle birlik amacının altını çizmiştir.[20] Ayrıca dışişleri bakanları arasında ortak tutumlar benimsenmesiyle topluluk içi dayanışmayı arttırmak ve uyum içinde hareket etme hedefleri de konmuştur.[21]

Bu hedeflere ulaşmak için ise: “üye devletlerin Dışişleri Bakanları her altı ayda bir dış politika sorunlarını görüşmek üzere bir araya gelecekler, bu toplantılardan birinin yerine bir zirve toplantısı da yapılabilecektir; üye devletlerin dışişleri bakanlıkları Siyasi İşler Genel Müdürleri’nin katılımıyla kurulan ve yılda en az dört kez toplanan bir Siyasi Komite, toplantıları ve Dışişleri Bakanları tarafından alınan kararları hazırlayacak ve alınan kararları icra edecektir; yılda bir Avrupa Parlamentosu’nun Siyasi İşler Komisyonu’na yapılacak çalışmaları içeren bir rapor verilecektir; altı ayda bir seminer yapılacak ve bu seminerlere üye devletlerin Bakanları ve Siyasi Komite’nin üyeleri katılacaklardır; Siyasi Komite toplantıları ve üye devletlerin Dışişleri Bakanları düzeyinde yapılacak işbirliği çalışmalarında uluslararası sorunlar ve dış politika alanına giren bütün önemli sorunlar ele alınacaktır.”[22]

Ekim 1970’den itibaren, Avrupa Topluluğu üye devletleri belli başlı uluslararası politika sorunları üzerinde işbirliği yapmaya ve birbirlerine danışmaya başladılar. Konsey toplantılarında kabul edilen ortak pozisyonlara dayanan bildiriler yayınladılar, üçüncü ülkelerle ilişkilerinde diyalog ve ambargo gibi araçları kullandılar.[23] Fransa’nın dış politika iradesini bir üst otoriteye devretmek istememesinden dolayı, Avrupa Siyasal İşbirliği üye ülkeler arasında bağlayıcı olmayan, ancak danışma ve koordinasyon odaklı bir yapı öngörmüştür. Nitekim Komisyon gibi Topluluk organlarını devre dışı bırakmayı tercih etmiştir.

Burada da görülen Avrupa Siyasi İşbirliği resmi olmasa da, resmi olmayan biçimlenmesi başlamış duruma gelmiştir. Kısacası 1970’lerde Davignon Raporu ile Ortak Dış ve Güvenlik Politikası, Avrupa Siyasi İşbirliği sürecinde hükümetler arası yapıda sağlanmıştır.[24]

27 Ekim 1970’de Lüksemburg’daki Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda altı üye ülke tarafından kabul edildi.[25] Sonuç olarak bakıldığında, siyasal işbirliğinin temelleri, Aralık 1969 zirve toplantısından sonra hazırlanan Davignon Raporu’nun kabul edilmesiyle atılmıştır.[26] Davignon Raporu sonucu oluşturulan Avrupa Siyasi İşbirliği, Topluluk kurucu antlaşmalarında yer almadığı için uygulamada üye devletler arasında sorunlara yol açmış, işbirliğinin işleyişini engellemiştir.[27]

Avrupa Siyasi İşbirliği’nin tüm koordinasyonunu üye devletlerin dışişleri bakanları yürütüyordu. Devlet ve hükümet başkanları da Avrupa Siyasi İşbirliği Toplantıları’nda hangi konuların tartışılacağına kendileri karar veriyorlardı.

Sonrasında 19-21 Ekim 1972 tarihinde yapılan Devlet veya Hükümet Başkanları Zirvesi Toplantısı’nda Avrupa Siyasi İşbirliği’nin geliştirilmesi yönünde kararlar alınmıştır.[28] Ayrıca Avrupa’nın uluslararası sahnede sesini duyurması gerektiğini belirterek, üye devletlerin dışişleri bakanlarının dış politika alanındaki işbirliğinin geliştirilmesi için bir rapor hazırlanması kararını almışlardır. Paris Zirvesi sonucunda 30 Haziran 1973’ten geç olmamak üzere Lüksemburg Raporu’na uygun olarak siyasi işbirliğinin geliştirilmesi için rapor hazırlanmasına karar vermişlerdir. Bu zirvede ilk kez ekonomik bütünleşme ile sosyal bütünleşmenin aynı öneme sahip olduğu ifade edilmiştir.[29] Son olarak ta Paris 1972 zirvesinde, “sosyal eylem planı” yapılması düşünülmüştür.

1973 yılı Topluluk için önemli bir genişleme olan İngiltere, Danimarka ve İrlanda genişlemesi de gerçekleşmiştir. İrlanda NATO üyesi olmayıp da Topluluk üyesi olan ilk devlet konumundadır. Toplulukta ülkeler Avrupa’nın entegrasyonu için üzerilerine düşen görevleri yapacaklarını dile getirmişlerdir.[30]

23 Temmuz 1973 tarihinde Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun üye devletlerinin dışişleri bakanları Kopenhag’da dış politika alanında Avrupa Siyasal İşbirliği’nin güçlendirilmesi üzerine Kopenhag Raporu’nu yayınladılar. Kopenhag Raporu ile Komisyon, Avrupa Siyasi İşbirliği toplantılarına bütün seviyelerde atılmaya başladı. Kopenhag Raporu aynı zamanda bakıldığında “ Avrupa Kimliği’ni” tanımlayan bir belge olarak da Avrupa Siyasi İşbirliği’nin gelişiminde önemli bir adım olmuştur. Artık Topluluk ile Siyasi Birlik arasındaki ilişki kurulmuş olup; bunun kanıtı da Komisyon’un toplantılara katılacak olmasıdır. Bu rapor Avrupa Topluluğu ile Avrupa Siyasi İşbirliği arasında da temel bir farklılık yaratmış ve Avrupa Siyasi İşbirliği’nin Topluluk dışında hükümetler arasında uluslararası politika sorunlarının tartışıldığı bir zemin olduğunu kabul ettirmiştir.  

Kopenhag Raporu Avrupa Topluluğu içerisinde siyasi işbirliğinin gerçekten var olduğunu o zamana kadar dış politika alanındaki işbirliğinden elde edilen sonuçlara atıf yaparak belirtmiştir. Aynı zamanda, siyasi işbirliğinin üye ülkeler arasında bir “koordinasyon refleksi” kurduğunu göstermiştir.[31]

14-15 Aralık 1973 tarihlerinde Kopenhag’da yapılan zirve toplantısı Avrupa Siyasi İşbirliği sürecinde önemli bir kilometre taşı olarak değerlendirilebilinir.[32] Hatta ki 1973 yılında gerçekleştirilen Kopenhag Zirvesi Avrupa Siyasi İşbirliği’nin kurumsallaşması çabalarına katkı sağlayan önemli bir gelişme olmuştur.

Kopenhag Zirvesinde Topluluk Dışişleri Bakanları bütünleşmiş bir Avrupa oluşturma amacıyla ‘Avrupa Kimliği’ni tanımlayan bir belge hazırlamaya karar vermişlerdir. Siyasi birliğin yapılandırılması için tüm Avrupa Topluluğu ülkelerine sorumluluk yüklenmiştir. “Zirve kararında Avrupa Kimliği, demokrasi, hukukun üstünlüğü, sosyal adalet ve insan haklarına saygı unsurlarıyla tanımlanmıştır. Bu tanım uluslararası platformda aktif olarak yer almak isteyen Topluluğu’nun dış politikasının da çerçevesini belirlemeye büyük katkı sağlamıştır.”[33]

Paris Zirvesinde vurgulanan 1970’li yılların sonuna kadar Avrupa Birliği’nin kurulması düşüncesinin altının çizildiği Kopenhag Raporu’nun kabulüyle Avrupa Siyasi İşbirliği’nin de kurumsal yapısı büyük ölçüde tamamlanmıştır.

Lüksemburg Zirvesi’yle başlatılan ve Kopenhag Zirvesi’yle kurumsal yapısı büyük ölçüde tamamlanan Avrupa Siyasi İşbirliği’nin gelişiminde büyük rol oynayan[34] Paris Zirvesi: Petrol Bunalımı’nın uluslararası ekonomi ve politikada etkisini hissettirdiği bir dönemde gerçekleşmiştir.[35]

Fransa Başkanı’nın davetiyle gerçekleşen zirvede, Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin “Avrupa Konseyi” adıyla kurumsal bir yapıya kavuşturulması ve “Dışişleri Bakanları’nın” bu çatı altında Devlet ve Hükümet Başkanları ile yılda en az üç kez Topluluklar Konseyi olarak ve Avrupa Siyasi İşbirliği çerçevesinde toplanarak Batı Avrupa’nın dış politika sorunlarıyla topluluk çıkarlarını bir bütünlük içinde tartışılması öngörülmekteydi.[36]

Paris Zirvesi’nde 1980 yılından önce Avrupa Birliği’ni gerçekleştirme hedefi ortaya konmuş ve bu hedef doğrultusunda ilk olarak bir rapor hazırlanması için dönemin Belçika Dışişleri Bakanı Leo Tindemans görevlendirilmiştir.

Zirvede rapor kararının dışında, Avrupa Konseyi’nin yılda en az üç kez toplanması, Topluluk Dönem Başkanı’nın Topluluğun sözcülüğünü yapması, Avrupa Topluluklarının çıkarlarını etkileyen bütün uluslararası sorunlarla tedricen ortak bir tutum ve ahenkli bir politika tespit edilmesi kararına varılmıştır.[37] Ayrıca Devlet ve Hükümet Başkanları’nın bir araya gelmesiyle doluşan de facto kurumun adı da “Avrupa Konseyi” olarak belirlenmiştir.[38]

Zirvede alınan kararlar ile Avrupa Topluluğu içerisinde dış politika alanında üye ülkelerin birbirlerine danışmaları yoğunlaştırılmaya çalışılmıştır.[39]

Avrupa Konseyi’nin kurulması ve Avrupa Konseyi’ne Topluluk genel politikasının yönelimini belirleme yetkisin verilmesi, Avrupa Siyasi İşbirliği’nin daha iyi bir şekilde koordinasyonuna katkıda bulunmuştur. Bu noktadan itibaren başkanlığın rolü de Avrupa Siyasi İşbirliği mekanizmasının çalışmasını kolaylaştırmıştır.[40]   

1975 yılına gelindiğinde daha ileri bir Avrupa bütünleşmesini savunan Leo Tindemans, bütün Avrupa’yı gezerek Avrupa bütünleşmesi üzerine bir rapor hazırlamış, dış politika alanında ortak eylemlerin bütünleşme sürecindeki önemini ortaya koymuştur.[41]

Tindemans Raporu, Avrupa’nın dünya üzerindeki yerinin pekiştirilmesine, ekonomik ve sosyal Avrupa’nın geliştirilmesine, Birlik kurumlarının işleyişine ve bir “Vatandaşlar Avrupa’sı” kurulmasına dair önerilerden oluşmaktadır.[42] Ayrıca rapor; parasal, enerji, bölgesel ve sosyal politikalarda Topluluğun otoritesinin genişletilmesini de önermekteydi.[43] Bu konu içinde Topluluk üyesi devletler arasında ekonomik ve parasal birliğin kurulması; Topluluk organlarında reforma gidilmesi, ortak bir dış politika ile ortak bölgesel ve sosyal politikaların uygulanması ve 1980 yılına kadar birlik sürecinin tamamlanması, Dışişleri Bakanları’nın Avrupa Birliği’nin oluşumu hakkındaki görüşleri için Konsey’e yıllık rapor vermekle yükümlü kılınması, Topluluk ve Avrupa Siyasi İşbirliği ayrımının ortadan kaldırılması gibi öneriler de bulunmaktadır.[44]

Ayrıca rapor, savunma ve güvenlik meselelerinin de işbirliğine dâhil edilmesi gündeme getirmekle birlikte[45] Avrupa Silahlanma Ajansı’nın da kurulmasını desteklemiştir. Diğer raporlardan da farklı olarak Tindemans Raporu’nda ilk kez “Avrupa Vatandaşlığı” fikri yazılı olarak ortaya atılmıştır ve vatandaşların lehine birtakım hakların öngörülmesinin gerekliliği hususu da vurgulanmıştır.[46] 

1976 yılında yayınlanan ve Avrupa Birliği’nin oluşumunu konu edinen Tindemans Raporu’nda[47], devletlerin egemenlik haklarının büyük bir kısmını terk edecekleri bir uluslar üstü kurumun kurulmasının gerekliliğinden bilinçli bir şekilde bahsedilmemesine rağmen, üye devletler tarafından egemenlik haklarının kısıtlanması istemi olarak algılanmış[48] ayrıca İrlanda ve Hollanda’nın güvenlik konusundaki endişeleri gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.[49]

Sonuç olarak Tindemans tarafından hazırlanan rapor her ne kadar o dönemde kabul edilmemiş olsa da, sonraları belgedeki bir çok madde aşama aşama kabul edilmiş, özellikle Tek Avrupa Senedi ve Avrupa Birliği’nin kurucu anlaşmalarının çoğuna ilham kaynağı olmuştur.[50]

Tindemans Raporu’nun oluşturduğu ortamın etkisi ile 1980’lerin başları ikinci kuşak Avrupa, “Yeniden Avrupa, Avrupa Birliği” gibi ortaya atılan reform[51] tartışmalarından ayrı güvenlik tartışmalarını da gündeme getirmeye başlamıştır. Ortak bir savuma mekanizmasının gerekliliği, Sovyetlerin Afganistan işgaline Avrupa Topluluğu’nun zamanında tepki verememesi ve ayrıca 1979’da İran’da yaşanan rehine krizine tüm üyelerin kınamalarına rağmen uygulanacak yaptırımlar konusunda uzlaşamamaların[52] da kendini açıkça belli etmiştir. Çünkü Sovyetlerin Afganistan’ı işgali ve İran’da ki İslam Devrimi gibi olaylar Avrupa’nın sınırlı gücü ve etkisi olan basit bir uluslararası aktör olduğunu açıkça gösterdi.[53] Bu durum Avrupa Topluluğu üyelerinde Topluluğun uluslararası sahnede aktif bir rol oynaması gerekliliği beklentilerini arttırmıştır.

İngiltere’nin dönem başkanlığı sırasında 13 Ekim 1981 tarihinde Dışişleri bakanları tarafından Londra Raporu[54] bu beklentiler karşılığı kabul edilmiştir.

Raporda Avrupa Topluluğu üyelerinin dünyada oynamaları gereken rolden halen uzak oldukları vurgulanmış ”Onlar’ın gelişen olaylara tek başına yanıt vermekle yetinmeyip, gelişen olayları biçimlendirmeyi istediği” belirtilmiştir.[55]

Üye devletlere dış politika konularında birbirine danışma zorunluluğu getiren Londra Raporu uyarınca, gerekli durumlarda Konsey Dönem Başkanı 48 saat içerisinde üye devlet dışişleri bakanlarını bir zirveye çağırabilmektedir.[56]  Avrupa birliği Konsey başkanlarının Avrupa Siyasi İşbirliği Çalışmaları’na bir önceki ve bir sonraki dönem başkanları yardım edeceklerdir, buna da “Troika” Denmektedir.[57] Troika ile amaçlanan komisyon ve Avrupa Siyasi İşbirliği arasındaki ilişkiyi sağlamlaştırmaktır.[58]

Avrupa Siyasi İşbirliği çerçevesinde ilk kez silahların kontrolü, terörizm, silahlanma gibi güvenliğin siyasi boyutu başlığı ile güvenlik kavramı gündeme getirilmiş; güvenliğin siyasi yönleri ile dış politika sorunları Avrupa Siyasi İşbirliği çatısı altında tartışılabilecek sorunlardan biri olarak kabul edilmiştir. Diğer bir deyişle ilk kez “Güvenliğin Siyasi Boyutu” adı altında güvenlik kavramı raporda dile getirilmiştir.[59] Ancak rapor, Avrupa Parlamentosu’nda onaylanmasına rağmen üye devletlerce destek bulamadığı için hayata geçirilememiştir.

Londra Raporu’ndan kısa bir süre sonra dönemin Alman Dışişleri Bakanı olan Gencher ve İtalya Dışişleri Bakanı olan Emiliano Colombo tarafından Avrupa Birliği konusunda hazırlanan rapor 4 Kasım 1981 tarihinde Konsey’e sunuldu.[60] Daha sonraki yıllarda “Gencher-Colombo Girişimi” adıyla da anılan bu rapor, genel hatlarıyla bakıldığında; bir Avrupa Birliği kurulabilmesi için Avrupa Toplulukları’nın daha etkin hale getirilmesini, politik işbirliğinin arttırılarak üye devletler arasında ortak bir Avrupa Dış Politikası’nın geliştirilmesini, ekonomik işbirliği alanlarının genişletilmesini ve güvenlik konularıyla ilgili yeni düzenlemeler yapılmasını, kültürel alanda işbirliğinin sağlanmasını, Avrupa Parlamentosu’nun güçlendirilmesini öngörmekteydi.[61]

         Genscher-Colombo Planı’nda, o zamana kadar NATO çerçevesinde değerlendirilen ve bahsedilmeyen savunma konuları tartışılmaya açılarak, Avrupa Topluluğu Savunma Bakanları’nın da Dışişleri Bakanları gibi belirli aralıklarla bir araya gelmesi önerildi.[62]

         Dış politika, savunma ve adalet gibi yeni alanlarda Avrupa Topluluğu’nun gücünün geliştirilmesini öngören ve Avrupa Tek Senedi’ne öncülük eden Gencher-Colombo Raporu federatif özellikler taşıması nedeniyle[63] İrlanda ile Benalüx devletleri dışındaki Avrupa Topluluğu üyeleri tarafından kabul edilmediği için uygulanamamıştır. [64] Ancak tekrar belirtmek gerekir ki Avrupa Tek Senedi’ne birçok alanda öncülük etmiş olması nedeniyle rapor büyük bir öneme sahiptir.

         Gencher-Colombo Planı’nın başarısızlığa uğramasının ardından 17-19 Haziran 1983 tarihlerinde Stuttgart’ta toplanan Avrupa Konseyi, Stuttgart Bildirisi ile de güvenliğin askeri yönü dışarıda bırakılarak sadece siyasi ve ekonomik ilgilenmiştir.[65] Güvenliğin siyasi ve ekonomik yönlerini de içeren dış politikada tek bir sesle konuşan Avrupa’nın barışın korunmasına ciddi katkılar yapabileceği belirtilmiştir.[66] Raporda Avrupa Siyasi İşbirliğini geliştirmek amacıyla dış politikada hızlandırılmış bir danışma temeli üzerinde ortak eylem ve ortak tutumlar benimsenmiştir.

         Devlet ve Hükümet Başkanları, Avrupa Birliği’ne ulaşmak için mevcut olan yapılar arasında daha fazla koordinasyon ve büyük uyumun önemine vurgu yaptılar. Başkanlığın, Avrupa Siyasi İşbirliği kapsamındaki dış politika konularında Avrupa Parlamentosu’nu Siyasi İşler Komitesi yoluyla düzenli olarak bilgilendirmesi ve siyasi işbirliği alanında Avrupa Parlamentosu’na yılda bir kez rapor vermesi kararlaştırıldı. Komisyon’un da Avrupa Siyasi İşbirliği’nin çalışmasıyla bütünüyle ilgili olduğu vurgulandı.

         Stuttgart (Solemn) Deklarasyonu’ndan bir yıl sonra 24-26 Haziran 1984’te toplanan Fantainebleau Zirvesi’nde, Avrupa Topluluğunun yeniden yapılanması amacıyla bir komite kurulması kararlaştırılmıştır. Zamanın İrlanda Dışişleri Bakanı Jim Dooge’nin başkanlığında çalışmalara başlayan Komite, Avrupa Topluluğu üyelerinin dış politikada izleyecekleri tutum hakkında o güne kadar kaydedilen gelişmeleri “Siyasal İşbirliği Anlaşması” adlı bir metinde toplamıştır. Ayrıca Avrupa Siyasi İşbirliği ile ilgili yeni gelişmelere de ye verilmiş ve bu belge daha sonra Tek Avrupa Senedi ile hukuki bir kimlik kazanmıştır.[67] 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SONUÇ

İkinci Dünya Savaşı’ndan büyük bir yıkım ile çıkmış olan Avrupa kendini toparlamanın yolunu ve daha önemlisi savaşın yıkıcılığı ve kaybını yaşamasından dolayı da barışın gerekliliğine, bu sonuca giden yolunda işbirliğinden geçtiğini farkına varması sonucu çalışmalara başlamıştır. De Gallue’nin bu süreçte aktif rol oynamaya çalışması, tekrar silahlanma çabalarına girişmesi, bu dönemi biraz sekteye uğratmış olsa da ekonomide dev siyasette cüce kalmış olan Avrupa bu durumu biraz daha fazla çabayla süreci kayıpsız bir şekilde atlatmaya çalışılması konusunda herkesin hemfikir olduğu da bilinen bir gerçektir. De Gallue’nin Sovyet tehdidini farklı algılaması Fransa’yı işbirliğinden biraz olsun uzaklaştırsa da dönemin gelişmeleri sonucu De Gallue görevinden ayrılmış olması ve sonraki gelen yetkililerde işbirliği konusunda De Gallue’nin görüşlerinden farklılaşarak Avrupa Siyasi İşbirliği Süreci’ni hızlandırmışlardır. Süreç Lahey’le yeniden can bulmuş ve bugünlere Avrupa Birliği’ne kadar gelmiştir. O dönem düşünülen aksine Sui Generis nitelikte uluslar-üstü bir yapı kazanarak varlığını sürdürmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana da bir savaş durumu olmaması da bu işbirliği kararının ne kadar da iyi bir karar olduğunu da kanıtlamaktadır. Doğru bir kararında hataları tabii ki de vardır fakat daha iyisi olana dek en iyi seçim şuan var olandır.

 

Anıl Çağlar Erkan

Adnan Menderes Üniversitesi

SBE Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğrencisi

        

KAYNAKÇA

Web Kaynakları

*“European Political Coorperation”, www.cvce.eu,Erişim( 20.02.2012).

*“The Challenges of European Integration (1966-1974)”, www.cvce.eu.

*“The Davignon Proposals”, www.cvce.eu.

*“The Tindemans Report”, www.cvce.eu, Erişim (15.02.2012).

Tez Kaynakları

*A.Sait SÖNMEZ, “Yeni Dünya Düzeni Bağlamında ABD ve AB Dış Politikalarının Karşılaştırmalı Analizi (1991-2001)”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Kamu Yönetimi Programı Doktora Tezi, İzmir, 2008.

*Eda GÜÇ, “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkile Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008.

*Esin ERTEK, “Explaining Security Integration in The European Union: An Intergovermentalist Account”, Sabanci University, Submitted to the Faculty of Arts and Social Sciences in partial fulfillment of the requirements for the degree of Master of Arts in Political Science, Fall, 2005.

*Haydar EFE, “Avrupa Birliğinin Ortak Dış Politika ve Güvelik Politikası Yaratma Çabaları ve Türkiye’ye Etkileri”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Topluluğu Anabilim Dalı Doktora Tezi,2005, İstanbul.

*İbrahim CANBOLAT, “Sistem Çözümlenmesi Çerçevesinde Avrupa Topluluğu’nda Siyasi Entegrasyon Sürecinin İncelenmesi”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 1992.

*Nesrin DEMİR, “Avrupa Birliğinde Demokrasi Kavramı, Gelişimi ve Uluslararası Etkileşim”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Doktora Tezi, 2006, İzmir.

*Semra EREN SAYLAN, “Avrupa Birliği Vatandaşlığı Kavramı ve Gelişim Süreci”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler (Hukuk) Anabilim Dalı Yüksek lisans Tezi, Ankara, 2007.

*Süleyman Sezgin MERCAN,”İsrail- Filistin Örnek Olayı ve Avrupa Dış Politikası”, Başkent Üniversitesi Avrupa Birliği Ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Avrupa Birliği Yüksek Lisans Programı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007.

*Şükrü Gürkan ŞALCI, “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası”, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Türkiye-Avrupa İlişkileri bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.

Makale Kaynakları

*Alaattin KIZILTAN, Yasemin KAYA, “Avrupa Birliği’nin Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikasına Bir Bakış”, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:19, Nisan 2005, Sayı:1, Erzurum.

*B.Esra ÇAYHAN, “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası ve Türkiye”, Akdeniz İ.İ.B.F Dergisi, Sayı:3, 2002,Antalya.

*Ekrem Yaşar AKÇAY, Çiğdem ARGUN, Elvettin AKMAN, “AB’nin Tarihsel Gelişimi ve Ortak Dış ve Güvenlik Politikası”, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, Cilt:3, Sayı:4, 2011, Isparta.

*Elif UÇKAN DAĞDEMİR, “Avrupa Birliği’nin Bütünleşme Sürecinde Esneklik Kavramı: Amsterdam Antlaşması Çerçevesinde Bir Değerlendirme”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 56-2, Ankara.

*Haydar EFE, “ AB’nin Avrupa ve Güvenlik ve Savunma Politikaları Oluşturma Çabaları”, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Güz 2007, Cilt:3, Sayı:2, Yıl:3.

*Haydar EFE, “ AB’nin Gelişen “Avrupa Güvenli ve Savunma Politikası” ve Türkiye”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 9/3, 2007, Ankara.

*Haydar EFE, “Avrupa Birliği’nin Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası”, Gaziantep Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:7, Sayı:1, 2008.

*Haydar EFE, “Soğuk Savaş Döneminde Avrupa’da Ortak Dış Politika Oluşturma Çabaları”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:9, No:1, Ankara, 2010.

Sunum Kaynakları

*Berrin ATAMAN-CEYLAN, “Avrupa Birliği Sosyal Politikası, Avrupa Sosyal Fonu ve Sosyal Diyalog”, Sunum, 9 Eylül 2009.

Kitap Kaynakları

*Ahmet Emin DAĞ, “Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Sözlüğü”, 3.Baskı, Ağaç Kitapevi Yayınları, Ocak 2009, İstanbul.

*Canan BALKIR, “Uluslararası Ekonomik Bütünleşme, Kuram, Politika ve Uygulama, AB ve Dünya Örnekleri”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2010, İstanbul.


[1] A.Sait SÖNMEZ, “Yeni Dünya Düzeni Bağlamında ABD ve AB Dış Politikalarının Karşılaştırmalı Analizi (1991-2001)”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Kamu Yönetimi Programı Doktora Tezi, İzmir, 2008, s.177.

[2] A.Sait SÖNMEZ, A.g.e, s.177-178.

[3] A.Sait SÖNMEZ, A.g.e, s.178.

[4] Haydar EFE, “Avrupa Birliğinin Ortak Dış Politika ve Güvelik Politikası Yaratma Çabaları ve Türkiye’ye Etkileri”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Topluluğu Anabilim Dalı Doktora Tezi,2005, İstanbul, s.46.

[5] Ahmet Emin DAĞ, “ Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Sözlüğü”, 3.Baskı, Ağaç Kitapevi Yayınları, Ocak 2009, İstanbul, s.130.

[6] A.Sait SÖNMEZ, A.g.e, s.173.

[7] “The Challenges of European Integration(1966-1974)”, www.cvce.eu, Yayın (11.08.2011), Erişim (20.02.2012).

[8] A.g.e.

[9] Haydar EFE, A.g.e, s.49.

[10]A.g.e, s.49.

[11] “The Challenges of European Integration (1966-1974)”, www.cvce.eu, Yayın (11.08.2011), Erişim (20.02.2012).

[12] A.Sait SÖNMEZ, A.g.e, s.173-174.

[13] Haydar EFE, A.g.e, s.49.

[14] A.g.e, s.50.

[15] A.Sait SÖNMEZ, A.g.e, s.174.

[16] Haydar EFE, “Soğuk Savaş Döneminde Avrupa’da Ortak Dış Politika Oluşturma Çabaları”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:9, No:1, Ankara, 2010, s.45.

[17] “The Davignon Proposals”, www.cvce.eu, Çevrimiçi (20.02.2012).

[18] A.g.e.

[19] A.g.e.

[20] Haydar EFE, “Avrupa Birliğinin Ortak Dış Politika ve Güvelik Politikası Yaratma Çabaları ve Türkiye’ye Etkileri”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Topluluğu Anabilim Dalı Doktora Tezi,2005, İstanbul, s.51.

[21] Haydar EFE, “Avrupa Birliği’nin Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası”, Gaziantep Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:7, Sayı:1, 2008, Gaziantep, s. 66-78.

[22] Haydar EFE, “Avrupa Birliğinin Ortak Dış Politika ve Güvelik Politikası Yaratma Çabaları ve Türkiye’ye Etkileri”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Topluluğu Anabilim Dalı Doktora Tezi,2005, İstanbul, s.52.

[23] Haydar EFE, “Avrupa Birliği’nin Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası”, Gaziantep Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:7, Sayı:1, 2008, Gaziantep, s. 66-78.

[24] Ekrem Yaşar AKÇAY, Çiğdem ARGUN, Elvettin AKMAN, “AB’nin Tarihsel Gelişimi ve Ortak Dış ve Güvenlik Politikası”, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, Cilt:3, Sayı:4, 2011, Isparta, s.117-131

[25] “European Political Coorperation”, www.cvce.eu, Yayın (11.08.2011), Erişim( 20.02.2012),s.2.

[26] B.Esra ÇAYHAN, “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası ve Türkiye”, Akdeniz İ.İ.B.F Dergisi, Sayı:3, 2002,Antalya, s. 42-55.

[27] Gökhan AKŞEMSEDDİNOĞLU, “Avrupa Birliği- Türkiye Müzakere Çerçeve Belgesi ve Dış Politika”, Gündem- Çankaya Üniversitesi, Sayı: 24,2006, s.25. Aktaran: Canan BALKIR, “Uluslararası Ekonomik Bütünleşme, Kuram, Politika ve Uygulama, AB ve Dünya Örnekleri”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2010, İstanbul, s.36.

[28] A.Sait SÖNMEZ, A.g.e, s.174

[29] Berrin ATAMAN- CEYLAN, “Avrupa Birliği Sosyal Politikası, Avrupa Sosyal Fonu ve Sosyal Diyalog”, Sunum, 9 Eylül 2009, Ankara.

[30] İbrahim CANBOLAT, “Sistem Çözümlenmesi Çerçevesinde Avrupa Topluluğu’nda Siyasi Entegrasyon Sürecinin İncelenmesi”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul, 1992, s.242.

[31] Süleyman Sezgin MERCAN,”İsrail- Filistin Örnek Olayı ve Avrupa Dış Politikası”, Başkent Üniversitesi Avrupa Birliği Ve Uluslararası İlkiler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlkiler Anabilim Dalı Avrupa Birliği Yüksek Lisans Programı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007, s.12.

[32] A.Sait SÖNMEZ, A.g.e, s. 175.

[33] Süleyman Sezgin MERCAN, A.g.e, s.12

[34] Haydar EFE, “Soğuk Savaş Döneminde Avrupa’da Ortak Dış Politika Oluşturma Çabaları”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:9, No:1, Ankara, 2010, s.49.

[35] A.Sait SÖNMEZ, A.g.e, s.175.

[36] Haydar EFE, “Avrupa Birliğinin Ortak Dış Politika ve Güvelik Politikası Yaratma Çabaları ve Türkiye’ye Etkileri”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Topluluğu Anabilim Dalı Doktora Tezi,2005, İstanbul, s.56.

[37] Şükrü Gürkan ŞALCI, “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası”, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Türkiye-Avrupa İlişkileri bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007, s.65-66.

[38] A.g.e, s.66.

[39] Süleyman Sezgin MERCAN, A.g.e, s.14.

[40] Elfriede REGELSBERGER, Philippe de Schoutheete de TEVARENT, Wolfgang Wessels(1997), “From EPC to CFSP: Does Maastricht Push the EU Toward a Role as Global Power, Foreign Policy of The European Union From EPC to CFSP and Beyond”, London, s.1, Aktaran: Haydar EFE, “Avrupa Birliği’nin Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası”, Gaziantep Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:7, Sayı:1, 2008, Gaziantep, s. 69.

[41] Haydar EFE, “Avrupa Birliği’nin Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası”, Gaziantep Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:7, Sayı:1, 2008, Gaziantep, s. 69.

[42] Nesrin DEMİR, “Avrupa Birliğinde Demokrasi Kavramı, Gelişimi ve Uluslararası Etkileşim”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Doktora Tezi, 2006, İzmir, s.111.

[43]The Tindemans Report”, www.cvce.eu, Erişim (15.02.2012).

[44] A.g.e.

[45] Eda GÜÇ, “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkile Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008, s.12.

[46] Semra EREN SAYLAN, “Avrupa Birliği Vatandaşlığı Kavramı ve Gelişim Süreci”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler (Hukuk) Anabilim Dalı Yüksek lisans Tezi, Ankara, 2007, s.22.

[47] Elif UÇKAN DAĞDEMİR, “Avrupa Birliği’nin Bütünleşme Sürecinde Esneklik Kavramı: Amsterdam Antlaşması Çerçevesinde Bir Değerlendirme”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 56-2, Ankara, s.26.

[48] Şükrü Gürkan ŞALCI, A.g.e, s.67.

[49] Eda GÜÇ, A.g.e, s.12.

[50] A. Sait SÖNMEZ, A.g.e, s.175.

[51] Şükrü Gürkan ŞALCI, A.g.e, s.67.

[52] Haydar EFE, “Soğuk Savaş Döneminde Avrupa’da Ortak Dış Politika Oluşturma Çabaları”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:9, No:1, Ankara, 2010, s.51

[53] Haydar EFE, “Avrupa Birliğinin Ortak Dış Politika ve Güvelik Politikası Yaratma Çabaları ve Türkiye’ye Etkileri”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Topluluğu Anabilim Dalı Doktora Tezi,2005, İstanbul, s.59.

[54] “European Political Coorperation”, www.cvce.eu, Yayın (11.08.2011), Erişim( 20.02.2012),s.2.

[55] Haydar EFE, “Soğuk Savaş Döneminde Avrupa’da Ortak Dış Politika Oluşturma Çabaları”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:9, No:1, Ankara, 2010, s.51-52.

[56] Alaattin KIZILTAN, Yasemin KAYA, “Avrupa Birliği’nin Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikasına Bir Bakış”, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:19, Nisan 2005, Sayı:1, Erzurum, s.210.

[57] A.g.e

[58] Esin ERTEK, “Explaining Security Integration in The European Union: An Intergovermentalist Account”, Sabanci University, Submitted to the Faculty of Arts and Social Sciences in partial fulfillment of the requirements for the degree of Master of Arts in Political Science, Fall, 2005, s.13.

[59] Alaattin KIZILTAN, Yasemin KAYA, A.g.e.

[60] Şükrü Gürkan ŞALCI, A.g.e, s.67.

[61] A.g.e.

[62] Haydar EFE, “Avrupa Birliğinin Ortak Dış Politika ve Güvelik Politikası Yaratma Çabaları ve Türkiye’ye Etkileri”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Topluluğu Anabilim Dalı Doktora Tezi,2005, İstanbul, s.61.

[63] Haydar EFE, “Soğuk Savaş Döneminde Avrupa’da Ortak Dış Politika Oluşturma Çabaları”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:9, No:1, Ankara, 2010, s.52-53.

[64] Haydar EFE, “Avrupa Birliğinin Ortak Dış Politika ve Güvelik Politikası Yaratma Çabaları ve Türkiye’ye Etkileri”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Topluluğu Anabilim Dalı Doktora Tezi,2005, İstanbul, s.62.

[65] Haydar EFE, “ AB’nin Gelişen “Avrupa Güvenli ve Savunma Politikası” ve Türkiye”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 9/3, 2007, Ankara,  s.130.

[66] Haydar EFE, “ AB’nin Avrupa ve Güvenlik ve Savunma Politikaları Oluşturma Çabaları”, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Güz 2007, Cilt:3, Sayı:2, Yıl:3, s.7.

[67] A.Sait SÖNMEZ, A.g.e, s.176.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...