“Dünya İstihbaratı ve MİT’e Hamle” Üzerine

Bu yazıyı yazmamdaki sebep, Değerli TUİÇ gönüllüsü Sayın İbrahim Taşkıran’ın “Dünya İstihbaratı ve Mit’e Hamle”[1] yazısına istinaden MİT’e ve yaşanan son gelişmelere bir başka bakış açısı ile bakmaya çalışmaktır.

Yazıya başlamadan önce belirtmek istediğim iki husus bulunmaktadır. Bunlardan ilki; “Milli İstihbarat Teşkilatı: Devletin milli güvenlik politikasının hazırlanmasıyla ilgili her konuda istihbaratın tek elde toplanabilmesi amacıyla, 22 Temmuz 1965 tarihinde TBMM tarafından 644 sayılı kanun kabul edilmiş ve bu kanun ile kuruluşun adı Milli İstihbarat Teşkilatı olarak değiştirilmiştir.”[2] Milli İstihbarat Teşkilatı adını almadan önce, Türkiye Cumhuriyeti İstihbarat Servisi Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti (MAH) ise 6 Ocak 1926 tarih ve 10152 sayılı “Çok Gizli ve Kişiye Özel” tebligat ile kurulmuştur.[3] Sonuç olarak, Milli İstihbarat Teşkilatı değerli gönüllümüzün belirttiği gibi 91 yıllık bir teşkilat değildir. MİT bazında baktığımızda 47 yıllık, MAH bazında baktığımızda 86 yıllık bir teşkilattır. Şayet değerli gönüllümüz, Enver Paşa tarafından kurulan ve 3 Mayıs 1921 tarihinde TBMM tarafından resmiyet kazandırılan M.M (MİM MİM) örgütünden bahsediyor ise şunu belirtmeliyim ki M.M örgütünün faaliyetleri 5 Ekim 1923 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce son bulmuştur. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk düzenli istihbarat örgütü Milli Emniyet Hizmeti Riyasetidir. Değinmek istediğim ikinci husus ise; MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yine değerli gönüllümüzün belirttiğinin aksine kurum dışından atanan ilk müsteşar olmaması durumudur. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın asker kökenli müsteşarlarını bir kenara bırakırsak, 9 Kasım 1992’de MİT Müsteşarlığına getirilen Sayın Sönmez Köksal Dışişleri Bakanlığı kökenlidir ve aynı şekilde bu atama da kurum dışı gerçekleşmiştir.

Yazımın başlangıcında belirtmek isterim ki: Bu yazıda son zamanlarda ülke olarak yaşadığımız “MİT-Emniyet krizi” vb. iç politika konularından öte, MİT’in hedef tahtasına oturtulmasının sebepleri kurumsal açıdan incelenmeye çalışılacaktır. Hakan Fidan’ın 27.05.2010 tarihinde MİT Müsteşarı olarak atanması[4] ile MİT hızlı bir dönüşüm ve değişim atağını başlatmıştır. Bu dönüşümün temelinde şüphesiz ki istihbarat konusunda akademik çalışmaları[5] bulunan Müsteşar Hakan Fidan ve ekibinin çalışmaları yol gösterici olmaktadır. Bu değişimin temelde, Türkiye Cumhuriyeti’nin istihbarat sisteminin Amerika’daki CIA-FBI veyahut İngiltere’deki MI5-MI6 ayrımı benzeri bir yapılanmaya gidilmesi olduğunu görmekteyiz. Buna göre yapılan değişim çalışmaları sonucu MİT’in önceki dönemlere göre dış istihbarata ağırlık vererek bu alanda faaliyetlerini çoğaltması amaçlanmaktadır. MİT bu süreç içerisinde kurumsallaşmasını bu yönde gerçekleştirmiştir. MİT bünyesinde Uluslararası İlişkiler ve Genel Koordinasyon Dairesi Başkanlığı biriminin kurulması ve bu birimin başına Dışişleri Bakanlığı’ndan Büyükelçi A.B.’nin getirilmesi, Bilim, Teknoloji ve Teknik Uygulamalar Başkanlığı kurularak başına Emniyet İstihbaratı ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda çeşitli görevler yürütmüş olan B.A’nın getirilmesi[6] bu dönüşüm ve kurumsallaşma açısından önem arz etmektedir. MİT, uluslararası ilişkiler yönünü genişletmekte ve dış istihbarat çalışmaları için daha uygun çalışma ortamları hazırlamaktadır. Diğer bir yandan ise Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı(GES)’nı devraldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük haberleşme ve dinleme kapasitesine sahip olmuştur.

Kurum içi ve iç politikadan kaynaklanan sıkıntıların yanı sıra MİT’in son zamanlarda basında ve kamuoyunda yoğun bir biçimde tartışılmasına ve hedef haline getirilmesine, MİT’in globalleşen dünyaya ayak uydurmak için yürüttüğü kurumsallaşma ve dönüşüm çalışmaları da etki etmektedir. MİT’in korumakla yükümlü olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin jeo-stratejik önemi Arap Baharı, Suriye’deki iç karışıklık ve İran-İsrail gerginliği gibi çeşitli bölgesel dinamikler sonucu daha da artmıştır.

Sonuç olarak; egemenlik ve ticari alanda istihbarat çalışmalarını tüm devletler yürütmektedir. İstihbarat servislerinin en temel görevlerinden birisi de diğer devletlerin istihbarat servisleri ile mücadele etmektir. Bu bağlamda kurumsal olarak bir dönüşüm gerçekleştiren ve “çağın gereklerine uygun istihbarat” anlayışını ilke edinen MİT, başta bölge devletlerinin gizli servisleri olmak üzere birçok gizli servisin hedefi konumundadır. Şunu da bilmeliyiz ki; kişiler ve krizler geçici, kurumlar ise kalıcıdır. Türkiye Cumhuriyeti istihbarat teşkilatı olarak MİT günümüzde olduğu gibi ilerleyen günlerde de haklı/haksız eleştirilere uğrayacaktır. Değerli gönüllümüz İbrahim Taşkıran’ın belirttiği üzere, “Sorun milli istihbarat mı, yoksa milli istihbaratı kimin yöneteceği midir?”den ziyade Türkiye’de istihbarat koordinasyonu eksikliğidir. Uluslararası ilişkilerde “her devlet istihbarat servisi kadar konuşur” algısını kabul edersek, son zamanlarda bölgemizde istihbarat savaşlarının yaşanması ve MİT hakkındaki spekülasyonların artmasının temelinde MİT’teki dönüşümün etkisi büyüktür.

Not: MİT ile ilgili yaşanan son gelişmeleri analiz ederken iç dinamiklerden bahsetmeden (örneğin Emniyet-MİT çekişmesi, milyar dolarlık Milli Savunma Bakanlığı fonlarının nasıl paylaşıldığı vb.) konuya tam hâkimiyet sağlamamızın mümkün olmadığının farkındayım. Ancak konuların bazıları şuan yargı sürecinde olduğu için yazmamayı tercih ettim.

Ahmet ATEŞ

Adnan Menderes Üniversitesi


[1] Dünya İstihbaratı ve Mit’e Hamle https://www.tuicakademi.org/index.php/kategoriler/diger/2784-dunya-istihbarati-ve-mite-hamle Erişim Tarihi: 6.03.2012

[2] Nurullah Aydın,İşte İstihbarat,İstanbul,Kum Saati Yayınları,2008,s.299-300.

[3] Nurullah Aydın,İşte İstihbarat,İstanbul,Kum Saati Yayınları,2008,s.236.

[5] Detaylı bilgi için bkz. Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi, Hakan Fidan, Yükseklisans Tezi : Intelligence and Foreign Policy: A Comparison of British, American and Turkish Intelligence Systems.

[6] http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1074388&Yazar=MURAT-YETKIN&CategoryID=98&Rdkref=6 Erişim Tarihi: 07.03.2012

Ayrıca bkz. MİT görevlilerinin kimlik bilgilerini ifşa etmek suç unsuru taşıdığı için görevlilerin ad ve soyadları kısaltılmıştır. Link üzerinden görevlilerin isimlerine ulaşabilirsiniz.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...