İnsan Haklarının Uluslararası Düzeyde Korunması

Birleşmiş Milletler ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesine Getirilen Eleştiriler

İnsan haklarının ortaya çıkışından bu yana olan gelişmeleri göz önüne aldığımızda, öncelikle belirli toplumlarla ve milletlerle sınırlı kalan insan hakları ve kanunlar dünyanın değişmesiyle birlikte diğer milletlere örnek olmuş ve küresel değerler haline gelmiştir. İnsanlığın tarihten ders almasıyla, yaşanan acı olayların tekrarlanmaması için insanlar hem bireysel hem de zamanla kurumsal ve devletler arası alanda insan haklarına daha çok önem vermeye başlamışlardır.

Eski Yugoslavya topraklarında gerçekleşen iç savaş ve yaşanan insani dramlardan dolayı, insan haklarıyla birlikte birçok konunun uluslararası alana taşınması, uluslararası alanda korunma ve gelecekte önlem çabaları altında bazı yargı mekanizmaları kurulmuştur. İnsan haklarının sadece sözleşmelerle tanımlanması zamanla yeterli olmamaya başlamıştır. Uluslararası alana taşınması ve korunması ihtiyacı duyulmuştur. I. Dünya savaşının getirdiği büyük kayıplar uluslararası toplum için adeta ders nitelikte olmuştur fakat Birleşmiş Milletlerin kökü olarak bildiğimiz Milletler Cemiyetinin I. Dünya savaşından sonra ortaya çıkması da insan haklarının korunması çerçevesinde yeterli olmamıştır. Uluslararası toplum yeniden yıkımlarının oluşmaması ve böyle bir dünya savaşını daha önlemek için bazı tedbirler almıştır.

Bunların başında 1924 tarihli Cenevre Protokolü gelir. Fakat önemli somut adımların II. Dünya savaşından sonra geliştiğini görmekteyiz. Bu gelişmelerin başında Birleşmiş Milletlerin kurulması ve yargılama alanında Nürnberg ve Tokyo Askeri Ceza Mahkemelerinin hayata geçirilmesi olmuştur. Her ne kadar mahkemelere pek çok açıdan eleştiriler getirilse de bu mahkemeler hem uluslararası hukuk hem de yargı alanında örnek sayılabilecek nitelikte mahkemeler olmuştur. Daha sonra gelecek olan mahkemeler nitekim bunların üstüne taşlar koymuş ve geliştirmiştir. Böylelikle Uluslararası hukuk ve yargı sistemleri son halini almaya başlamıştır. Bu alanda önemli mahkemelerden birisi Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi diğeri ise Uluslararası Ceza Divanı’dır.

90’lı yıllarda ortaya çıkan milliyetçilik akımı ve başlayan gerginlik ikinci dünya savaşından sonra ortaya çıkan en ölümcül katliamların Avrupa kıtasında tekrar belirmesine yol açmıştır. Her ne kadar savaşlardan ders almış ve gerekli kurumları kurmuş bir Avrupa ve Amerika görsek de, katliamları tam olarak önleyebildiğini söylemek güç olmuş hatta kurumların pratikte başarısızlığa uğradığı görüşü uluslararası alanda yayılmıştır. İnsan hakları izleme örgütünün araştırmaları ve raporlarında da güvenli bölge ilan edilen alanlarda Birleşmiş Milletler koruma güçlerinin başarısızlığına dikkat çekilmiştir.

Eski Yugoslavya uluslararası ceza mahkemesi pek çok üst ve alt kademelerdeki komutanları, belediye başkanlarını, parti liderleri ve politikacıları yargılamanın yanı sıra bir devlet başkanını da yargılamış ve uluslararası topluma adalet açısından güven vermiş böylelikle mahkemenin itibarını arttırmıştır.

Diğer bir yandan, Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği Saraybosna, Bihac, Tuzla, Srebrenica ve Gorazde bölgelerinde yaşanan katliamlar hem Birleşmiş Milletlerin, hem de Güvenlik Konseyinin kurduğu Uluslararası Ceza mahkemesinin pek çok eleştiri almasına neden olmuştur. Birleşmiş Milletler koruma gücü askerlerinin Bosna Hersek ve Ruanda örneğinde görmüş olduğumuz gibi katliamları önlemekte yetersiz kalmaları, kurulan mahkemelerin geçici nitelikte olması uluslararası toplumun da dikkatini çekmiştir. Mahkemeler tarafından verilen cezalara ve yargılama süreçlerine baktığımızda uluslararası toplumu memnun edemediğini görebiliriz. Mahkeme süresinin uzunluğu, kaçakların uzun süreler yakalanamaması, cezaların işlenen suçlara kıyasla hafif kalması ve devletlerin mahkeme ile yeterince iş birliği yapmaması, bu kurumun güvenilirliğini sarsmıştır.

Birleşmiş Milletler ve yargı mekanizmalarının eleştiri almasına neden olan noktaları anlayabilmek ve inceleyebilmek adına Birleşmiş Milletler ’in Eski Yugoslavya için kurduğu kurumlara ve işlevlerine bakmak gerekir. Bunlardan biri olan ve Eski Yugoslavya bölgesi ile sorumlu tutulan Birleşmiş Milletler Barış koruma kuvvetinin kuruluşu, yetki alanı ve görevleri hakkında bilgi sahibi olmak adına, bu konuya da aşağıda değineceğiz.

Birleşmiş Milletler barış koruma operasyonunda Eski Yugoslavya olarak tanımlanan bölgede yer alan barış koruma gücü (UNPROFOR) Hırvatistan da belirli alanlarda askerlerden arındırmayı sağlamak için kurulmuştur. Daha sonra yetki alanı Bosna Hersek’e insani yardım sağlamak, uçuşa yasak ve güvenli bölge ilan edilen alanları kontrol etmek olarak genişletilmiştir. Son olarak yetki alanı Makedonya Cumhuriyeti’nde sınır bölgelerini kontrol etmek olarak genişlemiştir.[1]

Birleşmiş Milletler koruma kuvvetinin İlk olarak Hırvatistan içerisindeki koruma ve kontrol etme görevi çatışmaların Bosna Hersek’e yayılmasıyla yetki alanı buraya doğru genişletilmiştir. Bu güçlerin yetki ve görevleri arasında uçuşa yasak olan ve güvenli bölge ilan edilen alanlardaki tüm askeri nitelikteki uçuşları yasaklamayı da mümkün kılmıştır. Bosna Hersek’te yaşanan çatışmalar açısından önemli olan bir nokta ise Birleşmiş Milletler koruma gücü bu alanlara yapılacak olan saldırılara cevap vermek ve savunma yapmak amacıyla güç kullanmak üzere yetkilendirilmiştir.[2]

Yetkilerinin açık ve kesin olmasına rağmen, bu bölgelerde bulunan BM koruma gücü askerlerinin bölgeyi korumakta yetersiz ve/veya seyirci kalması tüm bu dehşet verici katliamlara dolaylı katkısı olduğu yönünde olan eleştiriler uluslararası toplumda ağır basan düşüncelerden biri olmuştur. Ayrıca yaşanan tüm acı verici olaylardan, Uluslararası hukuk kurallarının ve denetim mekanizmalarının temel hak ve özgürlükler kapsamında dahi zayıf ve yetersiz kaldığını, yasaları ihlal eden her türlü grubun sorumluluklarının yargı kapsamına girememesi açısından eksiklikler olduğunu anlamak mümkündür. Birleşmiş Milletler koruma gücü kuvvetleri ile ilgili hiçbir yargı sürecinin başlatılamaması ise bunun çarpıcı bir örneğidir.

Amerika bu savaşı daha çok Avrupa’nın savaşı olarak görmüş ve müdahale etmekte gecikmiştir. Her ne kadar Eski Yugoslavya ceza mahkemesi Srebrenica katliamını Soykırım olarak kabul etse de Rusya’nın Birleşmiş Milletler güvenlik konseyinde Srebrenica olaylarının ‘’soykırım’’ olarak nitelendirilmesini diğer üyelerin oyları aksine veto ettiğini unutmamak gerekir.[3]

Tüm bu gelişmeler Uluslararası kurumları devletleri daha üst düzey, bağımsız, kalıcı nitelikte ve devletlere daha fazla sorumluluk veren bir Uluslararası Mahkemenin kurulması yönünde olan düşünceyi kuvvetlendirmiş ve hayata geçirmiştir. Ruanda ve Eski Yugoslavya mahkemelerinde sonra ihtiyaç duyulan kalıcı ve devletleri büyük ölçüde bağlayıcı bir kurum arayışı Uluslararası Ceza Divanı ile son bulmuştur. Nihai olarak kurulan mahkeme hala daha birçok bölgede meydana gelen olayları incelemekte ve yargılamaktadır. Eski Yugoslavya mahkemesi de hala faaliyette yargılamalarına devam etmektedir.

Sonuç olarak bölgesel ve uluslararası alanda kurulmuş mahkemelere değindiğimizde ve bu kurumların ortaya çıkış sebeplerini düşündüğümüzde, olayları insan haklarının doğuşuna kadar götürebiliriz. İnsanın var olduğu andan beri ihtiyaç duyduğu güvenlik, zamanla bugünkü şeklini almıştır. Dünya, kapalı kapılar ardında karar verilen siyasi ve ekonomik çıkarların ve anlaşmaların, insanoğlunun en temel hakkı olan yaşama hakkının elinden alınmasına yol açan pek çok olaylara şahit oldu ve olmaktadır. Bu olayları önlemek amacıyla kurulan kurumların daha etkin çalışması ve adalette tarafsız olmasını temenni etmekteyiz.

Ezgi TÜZTÜRK

Kaynakça:

  1. http://www.un.org/en/peacekeeping/missions/past/unprofor.htm
  2. http://www.un.org/en/peacekeeping/missions/past/unprof_p.htm
  3.  http://www.bbc.com/news/world-europe-33445772
  4. Durmuş Tezcan, Uluslararası Suçlar ve Uluslararası Ceza Divanı, Ankara, Ankara Barosu Yayınları, 2000.
  5. Yusuf Aksar, Uluslararası Ceza Divanı ve Uluslararası Ceza Usul Hukuku, Ankara, Seçkin Yayınevi, 2003.
  6. Mustafa Erdoğan, İnsan Hakları: Teorisi ve Hukuku, Ankara: Orion Kitap Evi, 2007.
  7. Yücel Acer, İbrahim Kara, Uluslararası Hukuk, Seçkin Yayıncılık, 2015.
  8. http://www.icty.org/en/about/tribunal/achievements
  9. http://www.trial-ch.org/en/resources/tribunals/hybrid-tribunals/war-crimes-chamber-in-bosnia-herzegovina.html
  10. http://www.icty.org/en/cases/guilty-pleas

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Covid-19 Sonrası Yeni Normal: Dijital Göçebelik ve Güneydoğu Asya

Ecem Hayırcı  Göç Çalışmaları O-Staj Programı ÖZET Günümüzde teknolojinin gelişmesi, küreselleşme, iş verenlerin...

”Deontolojik değil sonuççu liberteryenim” – Dr. Merve Karataş

Bu röportaj Zeynep Naz Terzi tarafından Liberal Demokrat Parti...

Hırvatistan’da Seçim Rüzgarları: Cumhurbaşkanı Milanović, Başbakanlık Koltuğu İçin Yarışa Giriyor

Hırvatistan'da Seçim: Hırvatistan siyasi sahnesi, Cumhurbaşkanı Zoran Milanović'in, Nisan...

İklim Değişikliğinin Göç ve Kalkınma Üzerindeki Etkileri

Esranur Tekin Göç Çalışmaları Stajyeri  GİRİŞ Göç, dünyanın hemen her ülkesini etkileyen...