İran’ın PJAK Operasyonları ve Düşündürdükleri

İran yaklaşık bir aydır PJAK terör örgütünü gerekçe göstererek Irak’ın kuzeyini bombalıyor.  Bombalamaların İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi’nin, 7-8 Temmuz 2011 tarihlerinde Irak’a yaptığı ziyaretle aynı dönemde başlaması oldukça ironik. Aslında İran’ın Irak’ın kuzeyine yönelik operasyonları yeni değil.

PJAK uzun yıllardan beri Irak’ın kuzeyindeki dağlık alanda saklanıyor. Ancak son dönemde yapılan operasyonlar, Bölgesel Kürt Yönetiminde farklı tepkilere yol açtı. Irak Hükümeti, Rahimi ile yapılan görüşmelerde İran’ın operasyonlarına karşı bir tepkide bulunmadığı için eleştirilirken, Bölgesel Kürt Yönetiminden yapılan açıklamalarda İran, bölgede karmaşa çıkarmakla suçlandı. İran’ın operasyonları nedeniyle Erbil’de ve küçük çaplı da olsa Süleymaniye’de protesto gösterileri düzenlendi. İran’ın Erbil Konsolosluğu önünde basın açıklamaları yapıldı. Birçok konuda merkezi hükümetten bağımsız politikalar yürüten Bölgesel Kürt Yönetimi, ilginç bir biçimde merkezi hükümetten olayları incelemek üzere bir komisyon kurulması talep etti. Hasan El-Suneyd başkanlığında kurulan Parlamento Komisyonu, İran’ın operasyon yaptığı bölgelerde incelemelerde bulundu.

Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ancak buz dağının altı kaynıyor. Bölgesel Kürt Yönetimi ve özellikle KDP, İran’ı 2011’in Şubat ayında Süleymaniye’de başlayan bölgesel yönetime yönelik protesto gösterilerine destek vermek ve bölgede şiddet olayları çıkarmakla suçluyor. Özellikle İran’a yakınlığıyla bilinen KOMALA adlı İslami partiyi kullandığına yönelik ağır ithamlarda bulunulmuştu. Peki bu ithamların altında yatan sebep nedir? Burada devreye bölgesel yönetim içerisinde iç siyasi dengeleri göz önünde bulundurmakta fayda olabilir. Bilindiği gibi 1991’de Irak’ın kuzeyinde uçuşa yasak bölgenin ilan edilmesinin ardında oluşturulan güvenli bölgede, iki büyük Kürt partisi olan KDP ve KYB, iki ayrı yönetim oluşturmuş ve bu iki yönetim arasında büyük çatışmalar yaşanmıştı. Barzani liderliğinde KPD 1996’da Saddam Hüseyin’le anlaşarak, KYB’nin yönetimi altında bulunan Erbil’i ele geçirmişti. O dönemde Saddam Hüseyin’in KDP’ye verdiği desteğe karşılık, İran’ın da KYB’yi desteklediği biliniyor. Bu süreçte KDP Erbil ve Duhok vilayetlerini kontrol altında tutarken, KYB de Süleymaniye’de yönetimini sürdürmüştür. 2003’te ABD’nin Irak işgalinin ardından oluşturulan Bölgesel Kürt Yönetimi içerisinde 2004 yılında KDP ve KYB arasında yapılan anlaşma sonucu iki yönetimin birleştirilmesi kararı alınmıştır. Bu anlaşma ile fiilen KDP ve KYB tek yönetim çatısı altında birleşse de KDP ve KYB arasında peşmergeler, maliye gibi önemli konularda halen bir ilerleme sağlanabilmiş değildir. Bununla birlikte Şubat ayında Süleymaniye’de başlayan gösterilerde de sıkça söylendiği gibi Barzani’nin “tek adam” yönetimine doğru gittiği, buradan hareketle diğer siyasi grupları saf dışı bırakmaya çalıştığı iddia edilmektedir. Bu nedenle KYB yönetimi ile Goran ve İslami partilerin rahatsız olduğu bilinmektedir. Diğer taraftan İran’ın da aynı görüşü paylaştığı ve bu nedenle Erbil’e karşı Süleymaniye’yi güçlü tutma çabasında olduğu söylenmektedir. Zira İran’ın Bölgesel Kürt Yönetimindeki ticari ve ekonomik faaliyetleri de incelendiğinde, Süleymaniye’ye yönelik yapılan yatırım ve ticaret dikkat çekmektedir.

Öte yandan Irak’taki Kürt iç politikasının dışına çıkıldığında, İran’ın kendi iç politikasına yönelik kaygılar nedeniyle, Bölgesel Kürt Yönetimi üzerinde baskı kurmaya çalıştığını söylemek mümkündür. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Türkiye, İran ve Suriye’de yaşayan ayrılıkçı Kürtleri ve hatta terör örgütü PKK ve PJAK’ı desteklediği, en azından Bölgesel Kürt Yönetiminde lojistik imkân sağladığı bilinmektedir. Bölgesel Kürt Yönetimi resmi söylem olarak açıkça ifade etmese bile, KDP’nin resmi haber ajansı “peyamner” adlı internet sitesinde Türkiye, İran ve Suriye’de Kürtlerin yaşadığı topraklardan “Kürdistan” olarak söz etmektedir.(1) Ortadoğu’da halk isyanlarının başlamasının ardından İran yönetimi de ülkede olabilecek gösterileri engellemek amacıyla olağanüstü önlemler almıştır. Suriye’de yaşanan olayların ardından Bölgesel Kürt Yönetimi’nin de desteğiyle Suriye Kürtlerinin hareketlenmeye başlaması, İran’da tehdit algılamasına yol açmış olabilir. Bu açıdan Bölgesel Kürt Yönetimi’nin İran Kürtlerini kışkırtacakları endişesiyle, İran’ın PJAK’a yönelik operasyon başlatmış olabileceği akla gelmektedir.

Diğer taraftan Irak’tan ABD askerlerinin çekilmesi meselesi gündemdedir. İran’ın yanı başındaki ABD varlığı, İran tarafından tehdit olarak algılanmaktadır. İran kendisine yakın siyasi gruplara ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesi yönünde baskı yaparken, Bölgesel Kürt Yönetimi, ABD askerlerinin Irak’taki varlığının devam etmesi yönünde bir tavır sergilemektedir. ABD askerlerinin Irak’ta kalmaya devam etmesi durumunda İran’ın manevra alanı kısıtlanabilecektir. Zira Irak’ta kurduğu etki ve Suriye ile iyi ilişkileri, İran’ın bölgedeki stratejik ve politik hamlelerini kolaylaştırmaktadır. Ancak Suriye’de yaşanan olayların ardından Beşşar Esad rejiminin zayıflaması ve olası bir rejim değişikliğinde ülkenin en büyük nüfusunu oluşturan Sünni Arapların yönetimde etkili olması, İran’ın bölgedeki etkisini kısıtlayabilecek bir durumdur. Ayrıca ABD’nin de Irak’ta kalmaya devam etmesi, İran’ı iyice köşeye sıkıştırabilir. Bu nedenle İran, PJAK’a yönelik düzenlediği operasyonlarla, ABD’nin Irak’ta kalmasını en fazla destekleyen taraf olan Bölgesel Kürt Yönetimini baskı altına almak istiyor olabilir.

Bunlar bir araya getirildiğinde, İran’ın PJAK’a yönelik operasyonlarının sadece Bölgesel Kürt Yönetimi ve bölgedeki Kürt açısından sonuç doğurmayacağı, bölgesel ve küresel etkileri olabileceği değerlendirilebilir. PJAK’a yönelik operasyonlarını arttıran ve bu konuda kararlı olan İran’ın, terör örgütü PKK’nın Türkiye’deki artan terörist eylemleri de düşünüldüğünde, Türkiye ile yakınlaşmak isteyebileceği düşünülebilir. Suriye’de Beşşar Esad yönetimindeki değişiklik ihtimali de, İran’ın Türkiye’ye yakınlaşma olasılığını güçlendirmektedir.

Yazının İngilizcesi için tıklayınız…

 

Bilgay Duman

ORSAM Ortadoğu Uzmanı

 

Kaynak: ORSAM

 

1- Bkz. http://www.peyamner.com/details.aspx?l=6&id=241336, Erişim: 11 Ağustos 2011

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...