Kaddafi’nin Ardından Libya’nın Belirsiz Geleceği‏

Tunus ve Mısır’ın ardından şubat ayında Libya’da başlayan protestolar, Kaddafi’nin siyasi değişimi reddedip saldırıya geçmesiyle uluslararası kamuoyunda endişe yaratmıştı. BM Güvenlik Konseyi’nin mart ayındaki Libya’ya askeri müdahaleyi öngören karar tasarısı Fransa başta olmak üzere birçok ülkenin Libya’ya dışarıdan müdahalesini meşru hale getirmiştir. İlk olarak NATO operasyonuyla ve birçok ülkenin silah yardımıyla oluşan dış müdahale Libya’daki iç savaşı şiddetlendirmiştir. Dış güçlerin desteğini alan muhalifler ile Kaddafi güçleri arasındaki çatışmalar ülkeyi adeta kaos ortamına sürüklemiştir. Ancak 20 Ekim’de Kaddafi’nin muhalifler tarafından öldürülmesi Libya’da yeni bir sürecin başladığını göstermektedir.

Yaklaşık sekiz aydır ülkedeki çatışmalarla oluşan belirsizlik Kaddafi’nin öldürülmesiyle son bulmuş gibi gözükse de asıl kritik süreç bundan sonra başlayacaktır. Taraflar arasındaki çatışma bitti ancak şimdi Libya’daki yeni düzenin nasıl olacağı ve bu düzende kimlerin yer alacağı tartışılacaktır. İşte bu noktada Libya’nın toplumsal, siyasi ve ekonomik yapısının faklı olması sorunun asıl nedenini oluşturmaktadır.

Bilindiği gibi Libya’daki sosyal yapıyı oluşturan kabileler ülkeyi yönetmektedir. Ancak iktidarda sözü geçen kabilelerin yanında yönetimde yer alamayanlar da bulunmaktadır. İktidardan dışlanan bu kabileler, Libya’yı yöneten Kaddafi kabilesinin yıkılmasında önemli bir etken olmuştur. Bu durum ilerleyen günlerde Libya’da iktidar paylaşımı sorununu tekrardan gündeme getirecektir. Libya’daki düzenin kurulmasında ve dengenin sağlanmasında eski iktidarı temsil eden toplumsal gruplar, Kaddafi kabilesi ve yanlıları sisteme dâhil edilmelidir. Aksi takdirde ülkeyi kaosa sürükleyen bir durum oluşabilir, istikrarsız süreç devam edebilir. Hatta Kaddafi döneminden daha vahim bir senaryoyla karşılaşabiliriz.

Halk mutlu, BM ve NATO ilk zaferini almış durumda: Kaddafi gitti… Önemli olan bundan sonra Libya’nın geleceğinin ne olacağıdır. Çatışmaların sonucunda Kaddafi iktidarının sona ereceği belliydi. Ancak bu aşamada Kaddafi sonrası için bir yol haritası düzenlenmiş olduğunu söyleyemeyiz. İşte ülkedeki belirsizlik bu noktada başlıyor. Çünkü Libya, sosyal ve siyasal yapısı bakımından ne Tunus’a ne de Mısır’a benzememektedir. Bin Ali ve Mübarek’ten sonra iki ülkedeki yapılanma çalışmaları Libya’dan farklıdır. Öyle ki Libya’da hazırda bulunan bir siyasi yapı ve onun üzerine kurulacak yeni bir sistem yoktur. Mısır’daki yönetim Mübarek’in liderliğinde kurulmuş bir askeri rejimken, Libya’daki yönetim Kaddafi’nin 42 yıllık çabasıyla, el emeğiyle kurulan ve kabilelerden oluşan bir rejim: Kaddafi rejimidir. Dolayısıyla Libya’nın yeni yapılanma sürecinde toplumun her kesimini temsil eden siyasi bir yapıya ihtiyacı vardır. Kabileler arası iktidar paylaşımı, çatışma, istikrarsızlık ve kaos ortamının önlenmesi için siyasi dengenin kurulması şarttır.

Ayrıca Libya’nın yeniden yapılandırılması ve ülkede düzenin sağlanması konusunda dış güçlerin dikkatli davranması gerekmektedir. Çünkü uluslararası kamuoyunda halen Afganistan ve Irak gibi siyasi sistemin rayına oturmamış örnekleri bulunmaktadır. Bu aşamada yeniden yapılanmanın sistemi yıkmaktan daha zor olduğu bir gerçektir. Libya’da tarafların anlaşmaya varması için kısa vadede en etkili çözüm yolu bulunmalıdır. Örneğin Afganistan’da olumlu bir etki bırakan Türkiye, Libya’da arabuluculuk yapabilir, tarafların anlaşmasında etkili olabilir. Çünkü halkın olumlu yaklaşımı ve düzenin kurulmasında atılan adımların nasıl algılandığı çok önemlidir. Bununla birlikte BM’nin bölgede üstleneceği rol de önem kazanmaktadır. Ülkenin yeniden yapılandırılmasında rol alacak dış güçlerin bu ayrıntıları dikkate alması önemli bir husustur. Aksi takdirde Ortadoğu’daki istikrarsızlık ile oluşabilecek terör faaliyetleri tüm dünyayı tehdit edecektir.

Öte yandan bir başka tartışma konusu Kaddafi’nin muhalifler tarafından nasıl öldürüldüğünün netlik kazanmamasıdır. Kamuoyunda oluşan çeşitli senaryolar ve özellikle çatışma sonrasındaki Kaddafi’nin son görüntüleri ile cesedinin halka teşhir edilmesi kabilesini kızdırabilir, hesaplaşma ortamı yaratabilir. İnsan hakları konusunda sınıfta kalan muhalefetin geçiş sürecini yürüteceği göz önüne alındığında Libya’yı zor günlerin beklediğini söyleyebiliriz.

Tunus ve Mısır’da başlayan kanlı Arap Baharı, Kaddafi’yi 42 yıllık rejiminden etmiştir. Otoriter rejimler birer birer değişim isteyen halklarına yenilmektedir. Mübarek ve Kaddafi sisteminin çökmesi Arap Dünyası ve Ortadoğu için bir dönemin kapandığını göstermektedir. Bu halkaya kuşkusuz diğer Arap ülkeleri ve Suriye de katılacaktır.

 

Tuba AKTAŞ

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...