Kamu Diplomasisi Perspektifinden ABD Dışişleri Bakanlığı Eliyle Düzenlenen “Yasama Akranları Programı” ve İzlenimleri

Özet

Bu çalışma, 09 Ekim -10 Kasım 2012 tarihleri arasında Washington D.C.’de ABD Dışişleri Bakanlığı, Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu’nun desteğiyle düzenlenen Yasama Akranları Programı’nın (LegislativeFellows Program) ABD’nin kamu diplomasisi çalışmaları perspektifinden analizini ve çeşitli gözlem ile değerlendirmeleri içermektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın bilgi ve izinleri çerçevesinde dâhil olduğum program, ABD yönetim sistemi ve yasama sürecini yakından tanıma imkânı sağlamıştır. Bu süre zarfında, eğitim ve değişim programları ile ABD’nin kamu diplomasisi çalışmalarında önemli roller üstlenen,Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu’nun faaliyetleri yakından izlenmiştir. Bu rapor, Türkiye’nin yeni kamu diplomasisi çabalarına ve literatüre katkı sağlamak amacıyla hazırlanmış olup, TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Başkanlığı’na sunulmuştur.

Giriş

Yasama Akranları Programı (LegislativeFellows Program), her yıl Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı, Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu’nun desteğiyle düzenlenen bir program olup, Türkiye ayağı, Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI) tarafından yürütülmekte ve takip edilmektedir.

9 Ekim – 10 Kasım 2012 tarihleri arasında gerçekleşen programa bu yıl, ikisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden olmak üzere 10 kişi katılmıştır. Program’a geçen yıla nazaran 10 kişi ile en büyük katılımı Türkiye sağlarken, “Yasama Akranları Programı’nın katılımcı diğer ülkeleri sırasıyla şöyledir: Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Moldova, Rusya ve Ukrayna.

Katılımcılar, ilgili ülkelerde bulunan ABD destekli ofisler ve ABD Dışişleri Bakanlığı eliyle, yasama sürecinde rol alan ve sivil toplumu ilgilendiren çeşitli alanlarda faaliyet gösteren kişilerden seçilmiştir. Türkiye’den programa seçilen diğer katılımcılar arasında; öğretmen, proje koordinatörü, siyasi parti yöneticisi, gazeteci, öğretim görevlisi, baro mensubu ve kaymakam gibi sivil toplumla ilişkili olan kişiler bulunmaktadır.

Programa Başvurular

Program’ın duyuruları http://lfp.americancouncils.org/ adresinden yapılmış yine başvurular bu adres üzerinden online alınmıştır. Çalışılan kurumlardan ikişer referans mektubu ile yabancı aile yanında kalma, Türkiye’de sivil toplumun rolü ve bu programa başvuru nedeni ile sonraki planlara ilişkin olarak katılımcılardan İngilizce değerlendirme metinleri online olarak alınmıştır.

Yeterli seviyede yabancı dil bilgisinin yanında, mülakatlarda sorulan sorulara verilen cevapların da programa kabul edilmede önemli bir unsur olabileceği düşünülebilir. Yabancı bir ailede misafir kalmanın nasıl bir deneyim olabileceği sorusundan, Türkiye’de sivil toplumun rolüne kadar pek çok soru sorulmaktadır. Örneğin; “Türkiye’de kamuoyunun dış politikayı etkileyebildiğini düşünüyor musunuz?” sorusu, çok stratejik ve amacına uygun bir soru olarak görülmektedir.

ABD Kamu Diplomasisi

ABD’li Edmund Gullion tarafından 1960’lı yıllarda ilk kez ortaya atılan kamu diplomasisi kavramı, değişen dünya sistemi ve küreselleşmenin etkisiyle birlikte propagandanın yerini alan fakat onun sınırlarını aşan bir uluslararası halkla ilişkiler uygulaması olarak görülebilir. Küreselleşme ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak sistemde yeni bir aktör olarak yerini alan kamuoyu, hükümetler için birer baskı unsuru olma ve politikaları etkileyebilme potansiyeli taşıdıklarından, kamunun iknası, önemli bir dış politika argümanı hâline dönüşmüş ve klasik diplomasi kavramı kamu diplomasisiyle tanışmıştır.

Ulusal çıkarları koruma adına, yabancı kamuoylarıyla iletişime geçmek, onları bilgilendirmek ve politika sürecine dâhil etmek olarak basit şekilde tanımlayabileceğimiz, kamu diplomasisinde asıl hedef, yabancı kamuoylarının kendi hükümetlerine baskı unsuru oluşturmalarını sağlayarak politika sürecine yön vermektir. Bu noktada aklımıza Arap Baharı örneği gelebilir. Zira ABD için askerî müdahaleden çok, içeriden ülkelerin kendi kamuoylarının, rejimlere baskı oluşturması daha sağlıklı ve imaj kaybının önüne geçebilecek bir yöntem olabilmektedir.

Kamu diplomasisi aracı olarak değerlendirilen LFP Programı gibi eğitim ve değişim programları ile kurulan ilişkilerin geleceğe taşınarak, uzun vadede ülke menfaatleri için faydalı olacağı ve söz konusu ülkelere yönelik politika gerçekleştirmenin kolaylaşacağı düşünülmektedir. Her defasında söyledikleri gibi; sürekli iletişimde olmak (keep in touch), ABD kamu diplomasisinin ana söylemlerinden birini oluşturmaktadır.

Programlar kapsamında davet edilenlerin bilgileri titizlikle tutulmaktadır. Anket ve formlarla sürekli bir geri bildirim ve değerlendirme beklenmektedir. Ayrıca sosyal medya üzerinden iletişimde kalmak ve paylaşımda bulunmak tavsiye edilirken, bu kanalların etkin kullanılması, etkili konuşma yapılması gibi konferanslar ve eğitimler verilmektedir. Bu politika, ABD’nin Mısırlı gençleri, devrim süresince mobilize etmek için sosyal medya uygulamaları konusunda eğitmelerini ve ABD Dışişleri Bakanlığın, “sivil toplum, kamuoyları üzerinden yönetmek” adlı söylemlerini akla getirmektedir.

Doğrudan Dışişleri Bakanlığı eliyle düzenlemek yerine, aracı kurumlar kanalıyla başvuruların alınmasını da stratejik bir hareket olarak değerlendirmek mümkün gözükmektedir. Zira doğrudan devlet eliyle düzenlenmesi, insanlarda endişeye sebep olacağı gibi, ABD açısından programlara dönük ön yargılara sebebiyet verebilmektedir. Örneğin Türkiye ekibi olarak biz, Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI) eliyle davet edildik. Bir başka ülke “Dünya Öğreniyor” adı altında, bir başkası “Büyük Göller Konsorsiyumu” ya da bir başkası üniversite üzerinden davet edilmektedir. Birçok ülkede ABD Dışişleri Bakanlığı ile ilişkili olan farklı isimler altında, görece siyasi çıkarları olmayan, diyalog amaçlı hizmet eden ofisler bulunmaktadır. Netice itibariyle Türkiye ekibi olarak bizde, LFP kapsamında NDI Ofisi üzerinden, ABD kamu diplomasisinin bir parçası ve kavramsal açıdan hedef kitlesi olarak davet edildik.

Oryantasyon ve stajlar

ABD Dışişleri Bakanlığı ilgili dairesince tüm katılımcılar için çalıştıkları pozisyonlara ve ilgi alanlarına göre staj yerleri belirlenmiştir. Tüm masrafları karşılanmış, kalacak yerleri ayarlanmıştır. Kalpleri ve akılları kazanmak özdeyişi ile birlikte ABD yumuşak gücünü sahnelemek için çeşitli organizasyon ve faaliyetler tertiplenmiştir.

Öncelikle üç günlük oryantasyon yapılmıştır. Genel olarak Amerika Birleşik Devletleri, yasal çeşitli mevzuatlar, dikkat edilmesi gerekenler ve benzeri pek çok konu paylaşılmıştır. Katılımcı ülkelerden herkes, teker teker diğerleriyle tanıştırılmıştır. ABD Dışişleri Bakanlığından bir yetkili program boyunca sempatik ve güler yüzüyle programa eşlik etmiştir.

Dağıtılan broşürlerde, ABD’de eğitim gören, öğrenci değişimiyle programlara katılan ve sonra bir şekilde kendi ülkelerinde girişimci, gazeteci, bürokrat veya siyasi bir figür olan isimlerin yer alması, programın ‘kamu diplomasisi’ aracı olarak amacını daha açık ortaya koymuştur. Ayrıca, ofisinde staj yaptığım Demokrat Parti Kongre üyesi, GregoryMeeks, bana ve Azeri arkadaşıma dönerek; “Buraya tesadüfen gelmediniz, çok dikkatli ve uzun bir seçim süreci sonucunda buradasınız. Ülkeleriniz İslam’ın barışçıl yüzünü dünyaya göstermek açısından önemli ülkeler” diyerek aslında bu tarz programların, yasama ve eğitimden öte anlamlar içerdiğini ortaya koymuştur. ABD’li yetkililere göreprogramın amacı; uzun vadede kalıcı ilişkiler kurmak, önyargıları kırarak farklı kültürler arasında diyaloğu geliştirmektir.

Program boyunca, ABD yaşam tarzının, popüler kültürünün, yönetim şeklinin ve değerlerinin tanıtılması ve bunun üzerinden köklü ilişkiler kurularak bu ilişkilerin bizden istenen projelerle ve anket gibi geri bildirimlerle sürdürülmesinin amaçlanması,anlaşıldığı üzere ABD kamu diplomasisi çalışmalarında önemli bir alan teşkil etmektedir. Bu bağlamda tüm katılımcılardan programın Türkiye ayağını gerçekleştirmek ve ilişkilerin devamını sağlamak için proje çalışması yapmaları istenmiştir. Bu bağlamda tarafımdan, farklı parlamenter birimlerimiz arasında işbirliğini geliştirmeye yönelik proje hazırlanmış ve ilgili kişilere sunulmuştur. Söz konusu proje, Kongre üyesi Meeks’in birim şefinin Türkiye ve TBMM’ye davetini ve buradaki programını içermektedir. Tüm katılımcılarla programın sonunda projelerinin değerlendirmesi yapılmış ve ABD Dışişleri Bakanlığından yetkililerin katılımıyla sözlü mülakatlar gerçekleştirilmiştir.

Kurum ziyaretleri

Bir aylık program kapsamında, Amerikan Kongresi, Kongre Kütüphanesi, Yüksek Mahkeme, Beyaz Saray, Temsilciler Meclisi ile ulusal figürlerinin ve anıtlarının bulunduğu alanların rehber eşliğinde gezilme imkânı sağlanmıştır.

Başkanlık sistemi ve ABD seçim sistemi konusunda fikir sahibi olunmasını da sağlayan program, bunun yanında Washington’un çeşitli sosyal aktivitelerine ve müze gezintilerine de katılmaya imkân sağlamıştır.

Sosyal ve Kültürel Yaşam

Kültürel olarak çok kozmopolit bir yapısı olan ABD’de her milletten, kültürden insanı görmek mümkün gözükmektedir. İslam Merkezi’ndeki (Islamic Center) renkli Kurban Bayramı namazı, bu kozmopolit yapıyı Amerikalı Müslümanlar üzerinden göstermesi açısından önemli ve farklı bir deneyim olmaktadır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliğindeki bayramlaşma ve Namık Tan’ın oradaki Türklerle yakından ilgilenmesi, çocuklara elini öptürerek onlara harçlıklarını vermesi, yurtdışında değerlerimizin korunması açısından önemli bir kamu diplomasisi olayıdır.

Metroya bindiğinizde sürekli sahipsiz çanta uyarılarının yapılması ve Temsilciler Meclisinde koltukların altında kimyasal saldırıya karşı teçhizatın hazır bulundurulması, 11 Eylül sendromunun Amerika’da hala var olduğunun ispatı gibi gözükmektedir. Ayrıca Sandy kasırgasından bir gün önceki New York seyahatimizde görülmesi gerekilen pek çok yerin ziyaret imkânı sağlanmıştır.

Yabancı konuk ağırlayan ailelerin yanında kalan katılımcılar, Amerikan aile yaşantısını ve kültürünü yakından görme imkânına eriştiği gibi, Cadılar Bayramı için bal kabağı oyma ve benzeri aktivitelerde bulunmuşlardır. Ayrıca tüm katılımcılardan, program süresi içerisinde ABD’de üç gönüllülük çalışması içinde yer alması ve bunları fotoğraflamaları istenmiştir.

Konferans ve Seminerler

Program kapsamında çeşitli konferans ve eğitim programına katılım sağlanmıştır. Aşağıda bunlardan bazıları sunulmaktadır:

Yeni Yönetim İçin Öneriler: Orta Doğu (TheMiddle East: Choicesforthe New Administration)

Amerika’nın Düşüşü ya da yeniden Yükselişi (AmericanDeclineorRenewal)

Savunuculuk ve Güç Birliği İnşası (AdvocacyandCoalitionBuilding)

Değişen Dünyada Stratejik Planlama (Strategic Planning in a Changing World)

Siyasi Mesaj Verme ve Konuşma Yazımı (Political Messaging andSpeechwriting)

Taban Aktiviteleri (GrassrootsActivism)

Son üç gün, farklı programlarla değişik ülkelerden gelen yüzlerce farklı katılımcıyla beraber çeşitli aktiviteler düzenlenmiştir.

Katılımcıların ülkelerinde bulunan NDI gibi ilgili ofislerin tanıtıldığı bilgilendirmeler yapılmıştır. Dışişleri Bakanlığından yetkililer, şimdiye kadar,programlarla gelenlerin istatiksel bilgilerini paylaşmış ve çeşitli gruplandırmalar üzerinden Eğitim ve Kültür İşleri Bürosu’nun kamu diplomasisi faaliyetleri tanıtılmıştır.

Türkiye algısı

Amerikan halkının Türkiye’ye karşı özel bir sempatisi olduğunu söyleyebilirim. Geçmişe nazaran herkesin Türkiye hakkında bir fikri var. Kimisi futbol takımından kimisi dizilerinden kimisi ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsi açabilmektedir.

Sokağa baktığımda, Türkiye’nin görünürlüğüne ilişkin birkaç farklı anekdot aktarmak istiyorum:

Birincisi Somalili taksi şoförü ile aramızda geçen diyalog; kendisi ile Washington’un tek camisi olan, İslam Merkezi’nin (Islamic Center) çıkısında tanıştık ve gideceğimiz yere ulaşmak için taksisini kullandık. Uzun zamandır ABD’de yasayan Somalili taksicinin ailesi hâlâ Somali’de ve onları buraya getirmenin çok da kolay olmadığını söylüyor. Kendisinin Somali’ye gitmediğini, iç savaş olduğunu ve bunun, onun için tehlikeli olduğunu ifade ediyor. Türkiye’den olduğumu söylediğimde bana Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hayran olduğunu ve Somali’ye yardımlarının çok değerli olduğunu ifade ediyor. Emine Erdoğan’ın duygulanmasını, oradaki insanlara ilgisini ve Türkiye’nin samimi politikalarını memnuniyet ve içtenlikle anlatırken; ülkesinde yönetimden sorumlu kişilerin ceplerini düşünen basit insanlar olmasından yakınıyor.  Yine başka bir gün uluslararası yardım kuruluşundan bir yetkili Türkiye’nin Somali konusunda yarattığı farkındalıktan bahsediyor ve Türkiye ile birlikte bir şeyler yapabilme imkânı aradığını ifade ediyor.

Diğer hikâye ise kaldığım apartmanda kalan bir Lübnanlı çiftin Azeri arkadaşımızla Türkçe konuşurken bizi dinleyip Türkiye’den olduğumuzu anlamasıyla ilgilidir. Çift aslında Türkçe bilmiyor ve Türkiye’de yaşamamışlar. Sadece ülkelerinde Türk dizileri çok izlendiğinden o diziler sayesinde gündelik bazı kelime ve cümleleri anladığını ifade ettiler. Bu sebeple bizim konuşmamızı duyarak Türkçe konuştuğumuzu anlıyor ve sohbete dâhil oluyor. Yine başka bir gün dilbilimci genç bir Amerikan vatandaşının “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisinden bahsetmesi diğer örneklerle birlikte, Türkiye’nin sahip olduğu yumuşak güç unsurlarını göstermesi açısından güzel bir örnek olmaktadır.

Türk dizilerinin Türkiye’nin yumuşak gücüne katkısı bir yana; bilinçli ABD vatandaşının Türkiye ilgisi futbol takımından ve dizilerden ibaret değildir. Etkili konumlarda bulunan, düşünen ve yazan insanlar için Türkiye bölgesel bir güç ve ABD’nin Orta Doğu’daki ulusal çıkarları için önem arz ediyor.

Türkiye’nin son yıllardaki aktif dış politikasının Türkiye’nin dışarıdaki görünürlüğünü ve itibarını arttırdığını söylemek mümkün gözükmektedir. Başkan adayları dahi seçim tartışmaları boyunca Türkiye’nin Orta Doğu’daki öneminde ve Suriye sorunundaki kilit rolünde kısmi bakış farklılıklarıyla aynı noktadaydılar. 

Sonuç

Program sonunda tüm katılımcılara, programı başarı ile tamamladıklarına dair ABD Dışişleri Bakanlığı sertifikası verilmiş ve toplu fotoğraf çekimi gerçekleştirilmiştir.Genel olarak programdaher şey açık ve şeffaflık içinde yürütülmüştür. Monolog bir iletişimden ziyade diyaloğa dayalı bir iletişim güdülmüştür. Program genel anlamda, fikir ve bilginin taraflar arasında aktarımda bulabildiği, resmî toplantılar, konferanslar, interaktif proje ve faaliyetlerle geçmiştir. Geleneksel kamu diplomasisinden öte yeni kamu diplomasisinin tüm unsurlarının kullanıldığı program süresince,  ABD kamu diplomasisine yakından bakmak fırsatı elde edilmiştir.

Kenan ARPACIOĞLU

TBMM-Dış İlişkiler ve Protokol Başkanlığı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...

Sığınmacıların Ev Sahibi Ülkelere Katkıları: Türkiye’deki Suriyeliler

Sena Özdemir Göç Çalışmaları o-Staj Programı ÖZET İnsanlık tarihi kadar eskiye dayanan...