Amerika’nın Kiev Duruşu ve Ukrayna Krizi

Ukrayna Krizi Nasıl Gelişti?

 

Uzun süredir devam eden Ukrayna krizi dünya gündeminde önemli yer teşkil etmektedir. Kriz, Kasım 2013 tarihinde muhalefetin Kiev’deki Maidan’da gösteriler yapmasıyla başladı. Bu gösterilerin sebebi ise, Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in aldığı kararlardı.

 

USAK Avrasya Araştırma Merkezi’nde Rusya ve Doğu Avrupa uzmanı Habibe Özdal, cumhurbaşkanının aldığı kararı şu şekilde yorumda bulunarak izahat etti: “Ukrayna’yı AB, Batı ve Rusya arasında bir tercih yapmak zorunda bıraktığı eleştirileriyle karşı karşıya kalmıştı. Bunun en somut nedeni, AB’nin Ortaklık Anlaşması ve Rusya’nın Gümrük Birliği projelerinin birbirinin alternatifi olarak Ukrayna’nın karşısına çıkmasıydı. Ukrayna eski Cumhurbaşkanı Yanukoviç ise, 17 Aralık’ta Putin ile bir araya gelerek 15 milyar dolarlık ekonomik yardım ve doğalgaz fiyatlarında indirim içeren anlaşmaya imza atarak tercihini Rusya lehine kullandığını göstermiş oldu. Bu bağlamda, Yanukoviç’in ülkeye kısa vadede birtakım külfetler getiren ve ekonomik kalkınma, teknolojik modernizasyon gibi getirileri ise, orta vadede hayata geçirilecek olan bir anlaşma için Rusya’yı karşısına alma riskine girmemişti.”[1]

 

Şubat 2014 tarihinde, Yanukoviç ve Maidan protestocuları arasında üç Avrupa Birliği Dışişleri Bakanı’nın (Almanya, Fransa ve Polonya) arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda uzlaşmaya varıldı. Ancak Ukrayna’da siyasetin ve sokağın ateşi düşmedi. Ukrayna parlamentosu Yanukoviç’i azlederken, devlet başkanlığı seçimlerinin 25 Mayıs’ta yapılması kararlaştırıldı. Bu gelişmeler yaşanırken, Kırım Ukrayna’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etti ve sonrasında Rusya’ya bağlanma kararı aldı. Ardından ülkenin doğusundaki Donetsk ve Lugansk kentleri başta olmak üzere, birçok bölgede federasyon yanlısı milisler yeni kurulan Kiev yönetimine karşı direniş başlattı.

 

Ukrayna’nın Bu Krizi Yaşamasının Sebebi Nedir?

 

Ukrayna tarih boyunca, Avrupa ile Rusya arasında sıkışıp kalan bir ülke olmasının verdiği bir durumu günümüzdeki bu krizde de yaşamaktadır. Günümüzde devletler karşılıklı bağımlılık çerçevesinde birbirine bağlıdır. Avrupa ülkeleri ve Rusya arasında da karşılıklı bağımlılık ilişkisi vardır ve Avrupa ne kadar Rus gazına muhtaç ise, Rusya da Avrupa pazarından gelecek kazanıma o kadar muhtaçtır. Rusya ile asimetrik bir ilişki içinde olan Ukrayna söz konusu olduğunda ise, Avrupalı liderlerin söz hakkının olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

 

Bu kanıları destekleyici nitelikteki ifadeleri Dr. Oktay Bingöl’ün yazısında da görebiliyoruz: “Ukrayna devleti, SSCB sonrası 20 yılı aşkın sürede ülkenin tamamında meşruiyet sağlayamamaktadır. Ukrayna’da etnik ve dinsel hatlardan ziyade jeopolitik hatlara ve AB ve Rusya arasındaki etki mücadelesine denk düşen demografik farklılaşmanın, ulusal kimliğin ve modern Ukrayna ulusunun inşasında önemli bir engel olduğu görülmektedir. Yaşanan krizde, Ukrayna ekonomisinin Rusya’ya bağımlılığı ile oligarklar ve siyasi seçkinlerin ittifakı tarafından kontrolü diğer önemli bir faktördür.”[2] Galatasaray Üniversitesi’nde Prof. Dr. Beril Dedeoğlu da konuyla ilgili yazısında şu ifadelere yer veriyor: “Ukrayna’nın bu durumunun sadece iki blok arasına sıkışmış bir ülke olmasından kaynaklanmıyor; aynı zamanda 1945’de fiilen doğusu Demir Perde’ye dâhil olmuş Almanya’ya benziyor. Almanya’nın doğusu dört yıl işgal altında kaldıktan sonra 1949’da başka bir devlet haline getirilmiş ve Demokratik Almanya olmuştu. Bugün, Ukrayna’nın doğusu ile batısından hangisinin demokratik sıfatını hak edeceğini öngörmek zor, ancak Parlamento’nun her iki tarafı temsil etmediği açık.”[3]

 

Amerika’nın Ukrayna Krizindeki Yeri

 

Uluslararası sistemde ağırlığı olan Amerika bu duruma kayıtsız kalmadı. Amerika, Ukrayna’ya iletişim malzemesi, askeri araç gibi öldürücü niteliği olmayan teçhizat yardımı yaptığını açıklamıştı. New York Times’ın haberine göre Amerika, Kiev yönetimi ile istihbarat paylaşımında da bulunuyor. Fakat gazete, bunun olası tehditler için eş zamanlı istihbarat paylaşımı olmadığını da ekliyor. Ukrayna NATO üyesi bir ülke değil. Bu nedenle, Batılı ülkelerin Ukrayna’ya askeri yardımda bulunmasında bazı yasal sınırlamalar mevcut.[4]

 

Ukraynalı politika analisti, Kiev Ulusal Bilimler Akademisi’ne bağlı Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Bölüm Başkanı Sergey Tolstov, konuyla ilgili yazısında şunları belirtti: “Amerika başından beri muhaliflere destek veriyordu. Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden, Yanukoviç’in olduğu dönemde muhalif aktivistlerin kamu binalarının bulunduğu bölgeyi kapatma girişimlerinin polis tarafından engellenmesine son vermesini ve güvenlik güçlerini geri çekmesini istiyor. Ukrayna devletinin yasal ve anayasal temelini tehdit eden, aşırılık yanlısı şiddet eylemlerine rağmen; Amerikalı diplomatlara göre, muhalefet hareketi, Ukrayna halkının arzuladığı türde bir özgürlük ve demokrasinin peşinde.”[5]

 

Amerika’da McCain öncülüğündeki Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörler, Başkan Obama’ya Kiev’e silah yardımı konusunda baskı yaptı. Obama’nın Kiev’e silah göndererek, Ukrayna’nın kendisini Rusya yanlısı ayrılıkçılara karşı koruması konusunda destek olması gerektiğini söyledi. Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry ise, Washington’un Kiev konusunda diplomatik çözümden yana olduğunu; ancak Rusya’nın saldırgan tavrına da göz yummayacaklarını ifade etti. [6]

 

Bunun üzerine Obama, “Diplomasi başarısızlığa uğradığı takdirde, tüm seçeneklerin masaya yatırılması talimatını verdim. Vladimir Putin’in hesaplarını değiştirmek için neler yapılabileceğini ve Ukrayna’ya silah yardımı olasılığını değerlendiriyoruz; fakat bu konu hakkında henüz karar vermedim.” dedi. Ayrıca, Obama Ukrayna’ya olası silah yardımı konusunda da amacın Ukrayna’yı saldırı operasyonları yapabilecek şekilde değil, kendini savunacak şekilde donatmak olduğunu ifade etti.[7]

 

Ukrayna’daki son gelişmeleri, Sputnik haber ajansında yorumlayan Kanada’daki Globalleşme Araştırmaları Merkezi’nden uzman Stephen Lendman, Obama yönetiminin silah yardımı konusunda başından beri doğruyu ifade etmediğini belirtip Washington’un Ukrayna yönetimine, ülkenin doğusunda çatışmaların ilk başladığı Nisan ayından bu yana silah yardımı yaptığını söyledi. Lendman, Washington’un Kiev yönetimine ağır silah yardımı yapmaya devam edeceğini belirtip binlerce Amerikalı askerin Ukrayna ordusuna eğitim vermek için Ukrayna’ya gideceğini söyledi ve şu anda da yüzlerce Amerikalı özel kuvvet biriminin ülkede bulunduğunu belirtti.[8]

 

Diğer yandan, geçtiğimiz günlerde Obama diplomatik çözümlerle şans vermeye karar verdiğini açıkladı. Amerikan AP haber ajansına konuşan Almanya’nın büyükelçisi Peter Witting, yeni Minsk Anlaşması öncesinde Washington’da gerçekleşen görüşmede Obama’nın, Ukrayna’daki krizin barışçıl çözümü için gösterilen diplomatik çabalara şans vermeye ikna olduğunu belirtti.[9]

 

Sonuç olarak, bu silah yardımı teklifinin çıkar çatışması olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü, Avrupa ülkeleri enerjilerini sağladıkları bir yerin bu durumuna karşı keskin bir duruş gösteremez. Bu sebeple Avrupa ve Amerika farklı düşünmesi doğaldır.

 

Ukrayna Krizinde Son Aşamada Çözüme Ne Kadar Yakın?

 

Bazı Amerikalı uzmanlar, Batı’nın yanlış dış politika yürüttüğüne dikkat çekiyorlar. Onlardan biri olan John J. Mearsheimer şu ifadeleri kullanıyor: “Ukrayna’da durum esas olarak Amerika ve Avrupa’daki düşünce ortaklarının gerçeklikten uzak olan politikası yüzünden gerginleşti.” Bu teze Amerika’dan tepki verilerek, gelişmeler tamamen Amerika’nın iç siyasi ortamında gelişen süreçlerle ilişkilendiriliyor. Aslında, son gelişmelere daha geniş düzlemde bakmanın daha doğru olacağı belirtiliyor. Buna ek olarak, Chicago Üniversitesi profesörü, “agresif gerçekçilik” yanlısı John J. Mearsheimer`in “Foreign Affairs” dergisinde yayınlanan bir makalesinde Ukrayna krizinin mimarı olarak Batı’yı gösteriyor.[10]

 

J. Mearsheimer göre, temel yanlışlık, Amerika ve Avrupa’nın liberal değerleri başkalarına ne pahasına olursa olsun dayatmaya çalışmasındadır. Hukukun üstünlüğü, ekonomik karşılıklı bağımlılık ve demokrasi gibi faktörleri dünyaya yaymak bütünlükte olumlu bir hal sayılabilir. Fakat bunu yaparken jeopolitik gerçekler de dikkate alınmalıdır. Öyle ki, kendi çıkarlarını korumak Rusya’nın hakkıdır. Moskova bu açıdan gerçek bir jeosiyaset merkezidir ve görüldüğü gibi, belli başarılar da elde ediyor. Bu anlamda Batı, liberalizmi mutlak şart sayarak büyük hata yapıyor.[11]

 

Aslında, böyle bir krizin yaşanmasıyla Avrupa güvenlik düzeninin açıklarının bulunduğunu da görüyoruz. Bunu destekler nitelikteki ifadeleri, Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney’in yazısında görmekteyiz: “Washington Rusya’nın Ukrayna için öne sürmüş olduğu federasyon formülüne onay vererek bir bakıma Moskova ile gelecekte önemli güvenlik konularında yeniden iş birliği yapabileceğinin sinyalini vermiş ve böylece Rusya ile yakın ya da uzak bir gelecekte, yeni bir Soğuk Savaş yaşamak istemediğini belli etmiştir.”[12]

 

Gelinen aşamada Ukrayna’nın bölünmesi de konuşulmaktadır. Rusya’nın kendi güvenliği nedeniyle Ukrayna’yı federasyona dönüştürme çabası, Avrupa ve Rusya için fayda sağlamayacaktır. Sebebi ise, bölünmenin getireceği siyasi boşluğun ve kaos ortamı maliyetinin her iki taraf için de çok yüksek olacak olmasıdır. Diğer yandan, Rusya’nın “Avrasya Birliği” projesi halen geçerliliğini korumaktadır. Ünlü Rus stratejist Aleksandr Dugin’in “Avrasyacılık” düşüncesinden hareketle, Rusya’nın Batı’nın gücünü kırmak için bölgesel iş birliği ve yardımlaşma yolunu benimseyeceği öne sürülmektedir. Ukrayna’da bu stratejinin kilit ülkelerinden birisidir.[13] Ayrıca, Rusya Slav Araştırma Merkezi Başkanı Sabir Askeroğlu, Rusya ile Avrupa arasında Ukrayna konusunda yapılacak uzlaşmanın Avrupa tarafından Rus çıkarlarının dikkate alınmasıyla gerçekleşeceğini düşünüyor. [14]

 

Bir başka düşünce de, SETA Dış Politika Araştırmacısı Enes Bayraklı tarafından dile getirildi. Ona göre, kriz çözülecek diye bir şart yok. Ukrayna krizi, Doğu ve Batı arasında donmuş çatışmalı bölge olarak kalabilir. Krizin başından günümüze kadar meydana gelen gelişmeler düşünüldüğünde, çözülememe durumunun yüksek bir ihtimal olduğunu belirtiyor.[15]

 

Sonuç olarak, Ukrayna Avrupa ve Rusya arasındaki coğrafi konumu sebebinin verdiği etnik yapısındaki uyuşmazlıklardan dolayı, bugün bu durumdadır. İlerleyen dönemler için Ukrayna adına yapılan analizlerde, bölge için çözüme umutlu yaklaşımlar yer almamakta ve bölgenin çatışmalı bir bölge olarak kalacağı şeklinde yorumlar yapılmaktadır; fakat, buna rağmen Kiev hükümeti sorunun çözüme kavuşturulması için çabalarını sürdürmeye devam edecektir. Uluslararası arenada sorunlu bir bölgede, payı büyük olanın etkisinin de büyük olacağı düşünüldüğünde yapılacak her adım da çıkarların düşünülmesi devam edecektir.

 

Kaynakça:

 

[1] Özdal, Habibe , “Ukrayna’da Son Perdenin Üç Boyutlu Analizi”, Analist, Sayı 37, Mart 2014.

[2] Bingöl, Oktay, “Ukrayna Krizinin Ulusal, Bölgesel-Küresel Bağlamı ve Gelecek Öngörüleri”, Karadeniz Araştırmaları, Yaz 2014, Sayı 41, s. 15-38.

[3] Dedeoğlu, Beril, “Ukrayna Parlamentosu’nun kararı”, Star, 26 Aralık 2014.

[4] Laurence Peter, “Beş soruda: Ukrayna krizi”, BBC News, 1 Eylül 2014.

[5] Tolstov, Sergey, “Ukrayna’daki siyasi krizin sebepleri ve öne çıkan özellikleri”, ,(1 Şubat 2014),http:/www.aljazeera.com.tr/gorus/ukraynadaki-siyasi-krizin-sebepleri-ve-one-cikan-ozellikleri. [6] “Obama’ya ‘Kiev’e silah gönder’ baskısı”, (5 Şubat 2015),http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2015/02/150205_obama_kiev.

[7] “Obama: Diplomasi çare olmazsa, Ukrayna’ya silah yardımını düşüneceğiz”, (9 Şubat 2015), http://tr.euronews.com/2015/02/09/obama-diplomasi-care-olmazsa-ukrayna-ya-silah-yardimini-dusunecegiz/.

[8] “Obama başından beri Ukrayna’ya silah yardımı yapıyordu”, (16 Şubat 2015), http://tr.sputniknews.com/abd/20150216/1013998751.html.

[9] ”Ukrayna’ya silah göndermeyi planlayan Obama’yı Merkel vazgeçirmiş”, (10 Mart 2015), http://tr.sputniknews.com/abd/20150310/1014364374.html.

[10] “Ukrayna ve Demokrasi Oyunu: Batı’dan Farklı Bakış”, (27 Ekim 2014), http://politikaakademisi.org/ukrayna-ve-demokrasi-oyunu-batidan-farkli-bakis/.

[11] İbid.

[12] Ateşoğlu, Nurşin, “Ukrayna krizi sonrası yeni bir soğuk savaşa mı?”, Star, 26 Nisan 2014.

[13] ”Ukrayna’nın Geleceği Kimin Elinde Şekillenecek?”, (25 Şbat 2014), http://politikaakademisi.org/ukraynanin-gelecegi-kimin-elinde-sekillenecek/.

[14] “Ukrayna Krizi’nde Son Durum ve Rusya’nın Müdahale Olasılığı”, (1 Mayıs 2014), http://www.21yyte.org/tr/arastirma/ukrayna/2014/05/01/7570/ukrayna-krizinde-son-durum-ve-rusyanin-mudahale-olasiligi. [15]. “Rusya-Ukrayna Krizi Çözülür mü?”, (27 Şubat 2015), http://setav.org/tr/rusya-ukrayna-krizi-cozulur-mu/video/18388.

 

Nil Duygu

TUİÇ Stajyeri

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...