Şiddet Sarmalında Özgürlük Arayışı

Suriye her yeni günü bir başka katliam, isyan ve toplu ölüm haberleriyle bitiriyor. Ülke de yaşananlar gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alırken, ne halkın ne de Başkan Esad’ın çözüme yönelik bir adım atmaya niyeti yok. Reform yapma konusunda ayak direyen Esad’ın 1 Haziran Çarşamba günü genel af ilan etmesi, bu affın -Müslüman Kardeşler üyeleri (İhvan-ı Müslimin) dâhil- 31 Mayıs’a kadar işlenen tüm suçlarını kapsadığını açıklaması Suriye halkı tarafından inandırıcı bulunmazken, uluslararası kamuoyu bu durumu ümit verici bir gelişme olarak değerlendirildi.

Halkına yönelik katliamlara birçok şehirde devam eden Esad’ın genel af ilan ettiği 1 Haziran günü bir başka gelişme daha yaşandı. Suriyeli muhalifler isyanı ve çözüm önerilerini değerlendirmek üzere Antalya’da üç günlük bir konferans düzenlendi. Konferansın ardından Suriye dışında yaşayan muhalifleri temsil edecek 31 kişilik bir danışma komitesi kurulması kararı alındı. 

 “Değişim İçin Suriye Konferansı” sonrasında alınan kararlar yedi maddelik bir deklarasyonla duyuruldu. Konferansının en önemli hedefinin Suriye devrimi desteklemek olduğunu bildiren muhalifler, yayınlanan deklarasyonda halkın isteklerinin yer aldığını da önemle vurguladılar. Deklarasyonda, Suriye lideri Beşar Esad’in istifa ederek yetkilerini yardımcısına devretmesi istenirken, başkan yardımcısının, görevi devraldıktan sonra 15 gün içinde yeni meclisi oluşturarak 1 yıl içinde demokratik bir seçim gerçekleştirmesi planlandı. Bu temel isteğin gerçekleşmemesi halinde devrimin devam edeceği bildirilen deklarasyonda, 4 esasa vurgu yapıldı. Bunlar; toprak birliği, dış ülkelerin askeri müdahalelerinin reddedilmesi, barışçıl şekilde devrimin devam etmesi, milli birliği oluşturan unsurların korunması olarak sıralandı.Yasama, yürütme, yargı ayrılığına dayalı, sivil ve demokratik bir toplum oluşturulmasını amaçlayan deklarasyonda; ekonominin canlandırılmasına çalışılması, bilimsel araştırmaların desteklenerek Suriye’nin gelişmesi arzusuna yer verildi. Deklarasyonda ayrıca, Arap Birliği, İslam Konferansı ve uluslararası toplum nezdinde Suriye halkının meşru isteklerinin duyurulması ve Suriye halkına destek olunması yönünde çalışılması kararlaştırıldı. Suriye’de laik bir sistem oluşturulması konusunun ele alınmadığını, ülkelerinde kan akarken bu tartışmayı yapmanın doğru olmayacağını belirten açıklama komitesi, bu kararın sandıktan çıkacak sonuca göre halk tarafından alınabileceğini belirtti. Üyeler, Suriye’nin yeni anayasasını halkın hangi şartlarda yaşamak istediğinin belirleyeceğini dile getirdi.

Türkiye’de düzenlenen ve oldukça verimli geçtiği belirtilen konferansın ardından Suriye’ye acil yardım edilmesi için bir süredir çalışmalar yürüten “Esir Suriye İçin Özgürlük Filosu” örgütü Başbakan Erdoğan’a yine bir çağrı gönderdi. Erdoğan’dan akan kanın durması için tarihi bir konum alması istendi. “Sayın Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Allah sizi muvaffak etsin” sözleriyle başlayan bildiride, genel olarak Arap halkları ve özel olarak da Suriye halkının kendilerine Osmanlı torunu gibi baktığı, Erdoğan’ın da bu misyon çerçevesinde davranması gerektiği belirtilmiştir. Türkiye’nin model olma tartışmalarının devam ettiği şu günlerde Suriyeli direnişçilerden böyle açık bir davetin gelmesi Türk dış politika karar alıcılarının işini daha da zorlaştıracaktır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte benimsenen komşularla sıfır sorun politikası, Suriye’de yaşananlarla birlikte belki de en zor dönemlerini geçiriyor. En uzun kara sınırına sahip komşu Suriye’de yaşananlar Türkiye’yi gün geçtikçe güçleşen kararlar alma arifesine getirirken, şiddeti önlemeye yönelik bir adımın atılmadığı her gün, dökülen kanların vebalini de omuzlara yüklüyor.

3 Haziran Cuma Suriye’de isyanın başladığı ilk günlerden bu yana en geniş katılımlı ve kanlı gün yaşandı. Çocuklara adanan Cuma gününde Hama’da toplanan göstericilere açılan ateş sonucunda 53 kişi hayatını kaybederken, 6 Haziran’da kurulan pusu neticesinde çoğu polis yaklaşık 120 kişi öldü. Suriye’de ne ölüm haberleri ne de direniş son bulacak gibi gözükmüyor. Çok değil sadece insanca yaşamak, demokratik ve eşit haklara sahip olmak isteyen insanlar şiddet sarmalında özgürlüklerini arıyorlar.    

 

Amine Yazıcı

SDE Uzmanı

 

http://www.sde.org.tr/tr/haberler/1535/siddet-sarmalinda-ozgurluk-arayisi.aspx

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...