Suriye-Arap Birliği Protokolü: Arap Birliği’nin Geri Adım Atması

Suriye ile Arap Birliği arasında imzalanan protokol, Arap Birliği’nin Doha’da kararlaştırıldığı ve Ekim ayından itibaren masada olan Arap Barış Planından oldukça farklı olduğu görülmektedir. 19 Aralıkta imzalanan protokolle birlikte Arap Birliği bir kez daha Suriye’nin talepleri karşısında geri adım atmıştır. Yeni protokolle göre Arap Birliği daha önce deklere ettiği 500 gözlemci yerine ilk etapta 100 gözlemciyi en geç 72 saat içerisinde Suriye’ye göndermeyi kabul etmiştir. Barış planında daha önce belirtmiş olduğu gözlemcilerin serbest gözlemlerde bulunma talebinden taviz vermiş ve gözlemcilerin Suriye yönetimi tarafından oluşturulacak koordinasyon komitesi ile eşgüdüm içerisinde gözlemlerde bulunmasını kabul etmiştir. Ayrıca daha önce belirtilen gözlemlerin sonucunda oluşturulacak raporun BM gibi kurumlara sunulacağı iddiasından vazgeçilmiş ve gözlemlerin sonucunda hazırlanan raporun aynı anda Suriye yönetimine ve Arap Birliği’ne gönderilmesi ve ortak incelemelerin ve görüşmelerin ardından yayınlanması öngörülmüştür. Ayrıca daha önce herhangi bir süre sınırlaması dile getirilmemesine karşın, protokolde gözlemci heyetinin 1 ay gözlemde bulunacağı ve şayet iki taraf kabul ederse bunun en fazla bir 1 ay daha uzatılabileceği protokollere eklenmiştir. Dolayısıyla 19 Aralıkta imzalanan protokolün Suriye’nin Arap Birliği karşısında önemli bir kazanım elde ettiğini göstermektedir.  

Suriye’nin Arap Birliği Karşısında İnisiyatifi Ele Alması

Arap Birliği tarafından daha önce deklere edilen ve Suriye’nin tüm revizyon taleplerine rağmen gei adım atmayan Barış Planının temel maddeleri 5 başlık altında toplanmaktaydı. Bunlar, Suriye’deki olayları yerinde incelemek için sayıları 500 civarında olacak bir Arap gözlemci heyetinin Suriye’de gözlemlerde bulunması; ordunun sivil yerleşim birimlerinden çekilmesi; tüm muhalefet grupları ile Kahire Arap Birliği’nin gözetiminde kapsamlı diyalog sürecinin başlatılması, olaylar sırasında tutuklanan göstericilerin serbest bırakılması ve uluslararası medya mensuplarının Suriye’deki faaliyetleri üzerinde yasaklamaların ve baskıların kaldırılması gibi maddeleri içeriyor. Katar Dışişleri Bakanı ve Başbakan’ı El Tani liderliğinde komite Suriye’ye birkaç kez Barış Planını kabul etmemesi halinde yaptırım uygulayacağını açıklamış; ancak Suriye yönetimi ulusal egemenlik hakları, muhalefetle Suriye içerisinde görüşmelerin başlatılması, gözlemci heyetinin statüsü ve gözlem yerlerinin belirlenmesi ve konunun BM’ye taşınması gibi konuların açığa kavuşturulması gerektiğini ileri sürerek anlaşmaya imza atmamıştı. İki taraf arasında derin görüş farklılıklarının giderilememesinin yanı sıra Cezayir, Lübnan ve Irak gibi bazı Arap ülkelerinin de Suriye’ye yaptırım uygulanmasına karşı olduklarını açıklamaları da Arap Birliği’nin Suriye konusunda hızlı hareket etmesini engellemişti. Ayrıca, Arap kamuoyunda da Suriye konusunda da henüz net bir algının oluşmamış olması da ülkelerin Suriye’ye yaptırım uygulanması konusunda ortak bir tutum almasını engellemekteydi.

Bununla birlikte iki taraf arasında imzalanan protokolün Arap Liginin Suriye’ye göndereceği gözlemci heyetinin  görev ve misyonuna ilişkin yasal çerçeveyi oluşturduğu görülmektedir. Dolayısıyla Suriye ve Arap Birliği arasında imzalanan protokolün salt gözlemcilerin sayısı, görev tanımlaması, gözlemci heyetinin Suriye içerisindeki gözlem süreleri, raporun hazırlanması ve yayınlanmasına ilişkin olduğu görülmektedir. Protokol Suriye tarafından Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdat, Arap Birliği tarafından da Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Bin Hille tarafından imzalanmıştır. Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim Suriye’nin Arap Liginin gözlemci heyetine ilişkin protokolü imzalamasının ardından düzenlediği basın açıklamasında gözlemci heyetinin hareket özgürlüğüne sahip olduğuna dile getirmesine karşın, imzalanan protokol metninin, gözlemci heyetin hassas askeri bölgelere değil, sadece sıcak bölgelere girebileceklerine yer verdiğini belirtmiştir. Bu noktada askeri bölgelerin ve sıcak bölgelerin kimler tarafından belirleneceği açığa kavuşmuş değildir.[i] Bununda ötesinde gözlemci heyetiyle koordinasyonun Suriye yönetimi tarafından oluşturulacak bir ulusal komisyon aracılığı ile yapılacağını ifade edilmektedir. Muallim’e göre söz konusu komisyonun gözlemci heyet ile Suriye hükümeti arasında bir köprü niteliğinde olacaktır. Açıkçası koordinasyon komitesinin gözlemci heyet ile Suriye yönetimi arasında nasıl bir koordinasyon görevi göreceği açığa kavuşturulmuş değildir. Ancak bu noktada gözlemci heyetinin gözlemde bulunmak istediği bölgeler ve yerler konusunda komisyonla birlikte hareket edeceğine dönük ciddi şüpheler bulunmaktadır. Ayrıca gözlemci heyetinin Suriye içindeki her adımının doğrudan koordinasyon komisyonuyla ortak atması da gündemdedir.

Dışişleri Bakanı Muallim, Suriye’nin protokol metninde bulunduğu öneriler üzerine Arap gözlemci heyetinin hazırladıkları raporları aynı anda hem Arap Birliği Genel Sekreterine hem de Suriye Dışişleri Bakanlığına gönderileceğini belirtmiş ve “herhangi bir ileri adım atılmadan” bu raporların ortak bir şekilde tartışılacağına dikkat çekmiştir. Bu noktada herhangi bir ileri adım atılmadan cümlesi ile Suriye yönetimi raporların nihai halinin ortak bir uzlaşıya dayandırılacağını kabul ettirmiştir. Şayet rapor Suriye yönetiminin itirazlarını dikkate almadan yayınlanır veya BM Genel Sekreterliği’ne gönderilirse, Suriye rapora doğrudan protokollere uygun olmayan bir şekilde hazırlandığını ve Suriye’ye karşı bir komplonun aracı olarak kullanıldığını ileri sürebilecektir.

Nitekim, Dışişleri Bakanı Muallim açık bir şekilde imzalanan protokolün gözlemci heyetiyle ilgili olan Arap Çalışma Planının birinci bendinin uygulamaya konulmasını öngördüğünü ve Doha’da kararlaştırılan Arap Çalışma Planı ile Arap girişimimin birbiriyle karıştırılmaması gereğini vurgulaması dikkat çekicidir. Dolayısıyla Suriye’nin imzaladığı protokolün kamuoyunda bilindiği gibi Arap Barış Planıyla bir ilişkisinin olmadığını belirtmek gerekir. 66 yıllık tarihinde ilk kez bu yönde bir misyon yüklenen Arap Birliği’nin ve Suriye’nin imzalanan protokollerden ve söz konusu misyondan ne anladığı ise gözlem heyetinin Suriye içinde çalışmalarına başlamasıyla birlikte daha açık bir şekilde ortaya çıkacaktır. Yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere gözlemci heyetinin Suriye içerisinde faaliyetlerine başladıktan kısa bir süre sonra ciddi sorunların ortaya çıkacağına dair önemli kuşkular bulunduğunu belirtmek gerekir.

Kuşkuların başında sayısı 500’den 100’e inen gözlemci heyetinin koordinasyon komitesinin inisiyatifi dışında gözlemde bulunup bulunmayacağına dönüktür. Protokolden anlaşıldığı kadarıyla Suriye yönetimi gözlemcilerin kendi başlarına ve Suriye yönetiminin bağımsız hareket etmesinin önüne geçmeyi başarmıştır. Askeri bölge kavramı, güvenlik gerekçesi ve koordinasyon komitesinin Suriye yönetimi ile gözlemci heyeti arasında koordinasyonu sağlama gibi maddeler gözlemcilerin bağımsız hareket etmesi önünde engel oluşturmaktadır.

İkincisi gözlemcilerin hazırlayacağı raporun içeriğine ve yayınlanmasına dönüktür. Suriye yönetiminin raporların yayınlanmasını koşulla bağladığı dikkat çekmektedir. Arap Birliği Genel Sekreteri ile Suriye Dışişleri Bakanlığı nihai raporun hazırlanmasında ortak bir çalışma yürüteceği ifade edilmektedir.

Ayrıca gözlemci heyetinin Suriye devletinin koruması altında olduğu Dışişleri Bakanı Muallim tarafından ifade edilmiştir. Dolayısıyla heyetin atacağı her adım öncesinde ve sonrasında Suriye güvenlik güçleri ile ortak bir hareket planı çerçevesinde kalınacağı gibi bir risk bulunmaktadır. Devlet koruması altındaki heyetin Suriyeli kişilerle görüşmesinden tutan da bazı sıcak bölgeleri ziyaretine kadar Suriye güvenlik güçleri heyete öncülük edecektir. Bu durumda örneğin, protesto gösterilerinin yaşandığı bir bölgeyi ziyaret etmek isteyen heyet koordinasyon komitesi ve güvenlik güçleri ile birlikte hareket etmek zorunda kalacağından Suriye yönetimi gözlem yerinin göstericilerden arındırılması konusunda önemli bir zaman kazanmış olacaktır.

Protokollerin dışında uluslararası basının faaliyetlerine yönelik olarak da Dışişleri Bakanı Muallim; “Onurlu görev ve mesleklerine hizmet etmeleri umuduyla” gazetecilerin girmelerine izin verileceğini ifade etmiştir. Aynı açıklamasında gözlemcilere yönelik olarak “Suriye’de fesat, dehşet ve terör estiren silahlı grupların bulunduğunu göreceklerini” belirtmişti. Bu bağlamda kendisine izin verilecek basın mensuplarının da büyük bir olasılıkla onurlu görev ve mesleğine hizmet adına  “Suriye’de fesat, dehşet ve terör estiren silahlı grupların bulunduğu” yönünde haberler yapmaları beklenmektedir.

Sonuç olarak imzalanan protokollerin Suriye’nin zayıf düştüğünü veya yalnızlıktan kurtulmak için taktiksel bir adım attığına işaret etmek yerine, Şam’ın bölgede yaşanan güç değişimlerini iyi okuduğunu  ve kendisini daha güçlü gördüğüne işaret etmektedir. ABD’nin Irak’tan tamamen çekildiği ve Irak’ın Sünni Arap Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık  el Haşimi’ye yurt dışı yasağı getirildiği, İran ile Suriye arasında yeni ekonomik anlaşmaların imzalandığı, Irak’ın da buna destek verdiği, ayrıca Rusya’nın da BM nezdinde Suriyeli muhaliflerin de silah kullandığı yönünde bir tasarı sunmaya hazırlandığı dikkate alındığında Şam’ın kendisini daha güçlü bir pozisyonda gördüğüne göstermektedir.   Arap Birliği bir kez daha Suriye karşısında geri adım atmış bulunmaktadır. Ancak bunun bir süreç olduğunu ve Suriye’deki iktidar mücadelesinin sürdüğünü belirtmekte fayda vardır. Son olarak bu süreçte 19 Aralıktaki protokollere benzer bir çok taktiksel adımlar atılacağının farkında olmakta yarar vardır.

 

Doç. Dr. Veysel Ayhan

ORSAM Ortadoğu Danışmanı

A.İ.B.Ü. Uluslararası İlişkiler Bölümü

 

Kaynak: ORSAM

 

Dipnotlar


[i] Protokoller ve ilgili tartışmalarla ilgili bkz., Sana News, “Suriye’nin Protokolü İmzalaması Tamamen Ulusal Bir Karardır”, Aralik 19, 2011 http://www.sana.sy/tur/236/2011/12/19/389238.htm; Al Arabiya News, “Syria signs Arab League plan; observers to travel within 72 hours, says League chief”, 19 December 2011, http://english.alarabiya.net/articles/2011/12/19/183413.html; Al Jazeera News, “Syria signs Arab League peace deal” 19 December 2011, http://www.aljazeera.com/news/middleeast/2011/12/20111
21911942857586.html

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...