Restorasyon ve Dönem Başkanlığı

Karpaz Burnunun en ucunda yer alan Apostolos Andreas Manastırının restorasyonunun, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını devralacağı zaman dilimi içinde başlayacak olması bana pekte tesadüf gibi gelmedi.

Rum kilisesi Başpiskoposu Hrisostomos’nun sadece bu yıl içinde söz konusu restorasyon için söylediklerini dikkate almak, bu konuda Kıbrıslı Türklere ve onların büyük mücadeleler sonrası kurmayı başardıkları KKTC’ye karşı müthiş bir kazık atma hazırlığı ve çabası içinde olduklarını anlamaya yeter de artar bile.

Görünüşte BM’nin bir kuruluşu olan UNDP (BM Geliştirme Programı) – PFF arabulucu olacak bu restorasyonda. 

PFF (Partnership for the Future Programme in Cyprus), “Kıbrıs’ta Gelecek İçin Ortaklık Programı”, UNDP içinde ISO 9001 belgesine sahip olan ve adada Türk ve Rum işadamlarının ortaklaşa iş yapmalarını hedefleyerek adaya barış getirmeyi amaçlayan bir kuruluş.

Ama aslında pek te öyle değil.

Restorasyonun başlayabilmesi için kararı tamamen hayali bir görevli olan sözde “Karpaz Bölge Piskoposu” Hristoforos verecekmiş.

Apostolos Andreas Manastırı Ortodokslara ait bir dini ibadet yeri olmasına rağmen KKTC Din İşleri Başkanlığı adeta dışlanmış durumda bu restorasyon konusunda. Böylesi bir mantık ve davranış asla kabul edilebilir değil. Öncelikle restorasyonun tüm aşamaları KKTC Din İşleri Başkanlığının onayından geçmeli.

Eğer KKTC Din İşleri Başkanlığı işin içine karışırsa, Rum Ortodoks Kilisesi Başkanı Hrisostomos, izin dahi almadan müdahalede bulunmaya kararlıymış. 10 Ocak tarihinde söyledi bu sözleri Başpiskopos ve birkaç aracın içine hem ustaları hem de inşaat malzemelerini koyup, izin almadan sınırdan geçerek manastıra gidecekmiş ve restorasyona kendi elleri ile başlayacakmış!

Bu sözlerdeki amacı, Hristiyan dünyasını işin içine karıştırarak seçildiği günden itibaren adanın kuzeyinde kurmak çalışmalarını başlattığı dini idare yönetimini geçerli kılmak ve kalıcılığını pekiştirmek.

Tabii el altından yapılan girişimlerin hepsi bu kadar değil.

Manastırdaki restorasyon çalışmalarının başlaması durumunda, yapılan işler Manastırın “İdare Komitesi’nin” mimarı tarafından kontrol edilecekmiş. İdare Komitesi Rumlardan oluşmakta. Sözcüsü de Yorgos Hristodulos.

Hristodulos’a göre Güney Kıbrıs’tan bir Rum mimar gelecek ve restorasyonu kontrol edecek. Zaten Rum mimarlar sık sık manastırı ziyaret ediyorlar ve kendilerine göre bir çalışma yürütüyorlar. Bundan ne KKTC Mimar ve Mühendisler Odamızın haberi ve izni var, ne de Din İşleri Dairesi Başkanlığımızın. Saman altından su yürütüp iş yapıyor Rum Kilisesi.

Yürürlükteki yasalarımıza göre bu Rum mimarın KKTC Mimar ve Mühendisler Odasına kayıtlı olması gerekmekte. “Ben geldim, kimseyi tanımam, restorasyonu kontrol edeceğim” mantığı ve yasa tanımazlığı ile hiçbir yere varamayacak Güney komşularımız. Zaten bu düşünce ve uygulama PFF’in kuruluş amacına da aykırı.

Ama maalesef Rumlar bu kural tanımazlığı her yerde ve her konuda uygulamaya koymak çabası içindeler.

Bana göre işin en önemli kısmı restorasyonda çalışacak kişilerin “Çalışma izinleri ve Sosyal Sigorta kayıtları”nın KKTC’de yapılması ve restorasyonda kullanılacak tüm malzemenin de KKTC gümrüklerinden geçerek adaya girmiş olması şartı.

Larnaka’da bulunan Hala Sultan Tekke’sinin restorasyonunu yapacak olan işçiler Rum Çalışma Dairesi ve Sosyal Sigortalar dairesine kayıtlı bulunacağından ve kullanılacak malzemede Rum Yönetimi gümrüklerinden geçmiş inşaat malzemesi olacağından, buradaki restorasyonunda o ilkeler doğrultusunda yapılması gerekiyor.

 Diplomaside adına “mütekabiliyet” yani “Eşit düzeyde uygulama” denen kurala göre yukarıda yazılanlar olmazsa olmaz bir koşul olmalı Apostolos Andreas manastırının restorasyonunda.  

Yanılmış olmayı dilerim ama “hep bana” ilkesini düstur edinmiş Rum’dan beklenen hareket şu: KKTC Hükümeti tüm bunları devreye koymak istediği vakit de AB’nin Dönem Başkanı “yarım devlet Kıbrıs Rum Yönetimi” yaygarayı basacak ve AB ile Hristiyan dünyasını Türkiye ve KKTC’ye karşı kışkırtmaya çalışacak, “Ben AB’nin Dönem Başkanıyım ama KKTC ile Türkiye beni tanımıyor ve takmıyor” diye…

 

Prof. Dr. Ata ATUN

Yakındoğu Üniversitesi Öğretim Üyesi

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...

Sığınmacıların Ev Sahibi Ülkelere Katkıları: Türkiye’deki Suriyeliler

Sena Özdemir Göç Çalışmaları o-Staj Programı ÖZET İnsanlık tarihi kadar eskiye dayanan...