11 Eylül Sonrası ABD Politikası

11 Eylül dünya tarihinde bir dönemeç ya da kısaca, insanlığın geleceğini ilgilendiren bir dönüm noktasıdır. Saldırıyla ilgili birçok Spekülasyon yapılsa da gerçek olan şudur ki ikiz kuleler çöktü ve dünya değişti. Nasıl mı? İşte 11 Eylül ve sonrasında ABD politikası.

ABD Sovyet bloğu dağılıncaya kadar dünyayı denetim altında tutmak için “düşman-öteki” kavramını kullanmıştır. Sovyet bloğu dağılınca ABD karşısında düşman kalmamış ve ABD dış politikada yeni bir öteki arayışına girmiştir. Dünya haritasını önüne alan ABD ve Batı ülkeleri oluşturacakları yeni dünya düzeninde değerlendirilmelerde bulunmuşlardır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda dünya haritasına dikkatlice bakıldığında Rusya haricinde bütün enerji kaynakları ve zengin yer altı kaynakları gelişmemiş statüsünde bulunan Müslüman ülkelerin egemen olduğu topraklarda bulunduğu gözlenmiştir. Bu kaynakların denetim altına alınması için öyle bir neden olmalıdır ki bu olay uluslararası alanda meşru hale gelmelidir. Bu tehdit, başlangıçta “İslam Köktendinciliği”, daha sonra “İslami Terörizm” olarak belirlenmiştir.11 Eylül günü ikiz kulelere yapılan saldırı ABD’nin bu politikasını uygulaması için önemli bir fırsat haline gelmiştir. Bu saldırı aynı zamanda yenidünya düzenin ne şekilde uygulanacağının göstergesi niteliğindeydi. 11 eylül saldırısı ABD’nin uzun süredir kurguladığı düşmanını nihayet bulmasını sağlamıştır.

Düşmanın ismi terördür. Ancak bu düşmanın somutlaştırılması gerekir. Düşman somutlaştırılmazsa yönetim zafiyet içerisinde kendisinden bekleneni yerine getirmemiş sayılır. ABD başkanı Bush kısa süre zarfında saldırıyı gerçekleştirenlerin Usame bin ladin ve onun yönettiği el-kaide terör örgütü olarak nitelendirmiştir. Bu kısa süre zarfında uluslararası kamuoyunun desteğini alan ABD Afganistan’a müdahale etmiştir. 11 Eylül sonrasında ABD stratejisi tamamen Orta doğuyu hedef almıştır.

11 Eylülde yaşanan terör olayı sonucunda tüm dünyada barış sağlanabilmesi ve yenidünya düzeninin oluşturulabilmesi için yeni bir hareket başlatılmıştır. Bu harekete ulaşmak için ABD’nin ortaya attığı “Demokrasi uğruna savaş sistemi” ilk olarak Ortadoğu üzerinde uygulamaya geçirilmiştir. Bu olay sonucunda birçok akademisyenin ve siyaset adamının görüşlerinde gerçekleştirilen operasyonların ABD’nin kendi milli ekonomik çıkarlarının ön plana aldığı düşüncesindedir. Bölgenin zengin petrol yataklarına sahip olması bu komplo teorilerini destekler niteliktedir. Irak savaşının temelleri buraya bağlanabilir. Savaş öncesinde ABD ve Britanyalı hükümetlerin Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olması birçok ülkeyi ciddi şekilde tehdit ettiği gerekçesiyle Aynı zamanda Saddam Hüseyin yönetiminin el-kaideye destek verdiği iddiasıyla Irak’a 2003 yılında “ırağı özgürleştirme operasyonu” adı altında işgal etmiştir. 11 Eylül sonrasında ABD stratejisi tamamen orta doğuyu hedef almış, Bu bakımdan ABD stratejilerini 11 Eylül öncesi ve sonrası şeklinde kategorize edebiliriz. ABD’nin 11 Eylül öncesindeki saldırıları daha çok “caydırıcı” özellik taşırdı. Mesela 1991 körfez savaşı,1995 Bosna ve 2001 Afganistan savaşı gibi. Ancak 11 Eylül saldırısı tarihte bir değişikliğe yol açtı. Irak saldırısını bunun bir sonucu olarak değerlendirmek gerekmektedir. Artık tüm dünyada demokrasi rejiminin yayılması için başlatılan hareket ile ABD savaş tanımını değiştirmiştir. ABD’nin orta doğuda istediği yeni bir toplum, millet modeli ile din ve kültür inşasıdır. Ancak durumlar ABD’nin istediği gitmemektedir. ABD Ortadoğu bataklığına saplanmış Irak’a istediği demokrasiyi inşa edememiş ve bölgede güç kaybetmektedir. Çünkü ABD’nin 11 Eylül sonrasında uyguladığı politika ben merkezli tasnif politikasıdır. Bu süreçte terör küreselleşirken ABD yönetimi teröre karsı savaşı küreselleştirme gayreti ırak zemininde inandırıcılığını yitirmiş ve terörle mücadele küreselleşememektedir. Irakta dikta rejimi yıkılmasına rağmen bölgede Saddam rejiminden kalma terör grupları bulunuyor ve demokrasi karşıtı eylemler yapılmaktadır. Bütün bunların yanı sıra İran ise bölgede nükleer çalışmalarına devam etmekte ve uluslararası ültimatoma kayıtsız kalmaktadır. Dünyayı kasıp kavuran terör artmakta ve bölgede ABD’yi tehdit etmektedir.  Bölgede ABD yalnızlaşmakta ve ikinci Vietnam sendromu yaşamaktadır. ABD’nin savaşta yanında hareket eden bütün müttefikleri Irak’ı terk ederken ABD yönetimi ıraktan çekilme hesapları yapmaktadır. Bununla birlikte ABD’nin bölgede uyguladığı hatalı politikalar yüzünden terör grupları da saldırı cephelerini genişletmiştir. ABD’den sonra Türkiye, İngiltere ve İspanya da terör saldırılarının hedefi olmuştur. 11 Eylülle birlikte küresel değişim meydana gelmiştir.   11 Eylül dünyanın yanı sıra ABD dış politikasının belirleyicisidir.

Sonuca gelecek olursak 11 Eylül dünyada din, güvenlik ve terör kavramlarını ve algılarını Topyekûn değiştirmiştir. Bazıları Samuel Huntıngon’nun medeniyetler çatışması kuramının geçerli hale geldiğini savunmuştur. Bu kuram Müslüman ve Hristiyanların bir arada yaşayamayacağı görüşündedir ki buna istisnayken 11 Eylül sonucu İslam dünyası ve batı arasındaki ilişkiler alt-üst olmuştur. Artık ABD politikası buna göre şekillenmeye başlamıştır. ABD’nin ırak ve Afganistan’dan sonra nükleer çalışmalarıyla hedefi haline gelen İran ve Suriye’yi hedef alacağı yönünde yorumlar yapılmaktadır. Ancak dünya kamuoyunda yapılan tartışmalara bakıldığı takdirde beyaz saray Irak’ın operasyonu bitmeden bu işe kalkışmayacağı yönündedir. ABD’nin demokratikleşme söyleminde girdiği Afganistan ve ırakta kaos ortamı ve iç çatışmalar devam etmektedir. Orta doğuda özellikle ırakta çatışmaların uzun bir müddet daha devam edeceği kan ve gözyaşının hüküm süreceği görülmektedir.. 

 

Volkan TÜRKMEN

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Gençlere Avrupa Turu: DiscoverEU ile Kültürel Keşifler

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından başlatılan DiscoverEU programı, gençlere...

Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü BM Genel Kurulu’nda Tartışılacak

📣 Eylem Çağrısı: 11 Temmuz'u Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü...

Yükseköğretime Erişim İzleme Anketi

Bu anket, 6 Şubat Depremi sonrasında Hatay'da yükseköğretime erişimde...

Küresel Güney Sorunu: Batı’nın Yanıldığı Noktalar

Bu yazı Uluslararası Kriz Grubu CEO'su Comfort Ero tarafından...