Afrika’nın Konumu ve Türkiye: BM 79. Genel Kurul Toplantısı

1945 Yılında kurulan BM’nin bugün dünya haritası üzerinde yer alan 210’un üzerindeki ülkeden 193’ü resmi üyesi olarak bünyesinde bulunmaktadır. Kalan bir bölümü gözlemci üye iken, bir bölümü de üyelik sürecini ve tanınmayı bekliyor.

BM’nin “Ortak Geleceğimiz” temalı 79. Genel Kurulu 22-23 Eylül 2024 tarihleri arasında New-York’ta gerçekleştirilecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ağırlıklı olarak Gazze’de yaşanan zulmü gündeme getireceği BM Genel Kuruluna hitabını gerçekleşeceği toplantı gündeminde bu gün dünyada karşı karşıya olduğumuz uluslararası sorunların büyük bir kısmı yer alırken doğal olarak en öncelikli sorun İsrail’in Gazze’yi işgali ile yaşanan zulümle karşı karşıya olunan insanlık dramının yanı sıra, iki yıldır devam eden Ukrayna-Rusya savaşı da önemli gündem maddeleri arasında yer almaktadır.

Dünya’daki siyasi istikrarsızlıkların giderilmesi, barış ve kalkınmanın istikrarlı bir hale getirilmesi yönünde geniş gündem oluşturan BM Genel Kurul gündeminin önemli bir bölümünü de Afrika oluşturmaktadır. Büyük hammadde zenginliği, endüstrinin gelişmesi için ihtiyaç hissedilen tüm stratejik hammaddelerin en yoğun şekilde yer aldığı kıtanın sahip olduğu potansiyeline rağmen, içinde bulunduğu insanlık açısından geri kalmışlık, yokluk, yoksulluk, insani dram, Gazze Zulmü ve Ukrayna Rusya savaşından sonra en dikkat çekici gündem maddeleri arasında yer almaktadır.

Afrika BM bünyesinde 54 üye ülkeye sahip olmasına rağmen, BM Genel Kurulunun %27 nispetinde oy hakkına sahip kıta, BM de en zayıf temsil edilen kıta konumundadır. Bu nedenle Afrika Birliği yıllardır, dünyanın en geri kalmış kişi başı geliri en düşük ülkelerin yoğunlukla yer aldığı birliğin daha anlamlı temsil edilebilmesi için büyük bir gayret içerisindedir. Sn. Cumhurbaşkanımızın “Dünya 5’ten Büyüktür” sloganından da önemli ölçüde güç alan Afrika Birliği, bu konudaki girişimlerini önemli ölçüde yoğunlaştırmış olmasının sonucunda, BM’nin veto hakkına sahip 5 daimî temsilcisinden birisi olan ABD, en azından BM Güvenlik Konseyinde Afrika’ya veto hakkı olmayan iki daimi sandalye teklifini gündeme getirmiştir. Ayrıca, ortamın dahada yumuşatılabilmesi amacıyla da Orta Afrika’nın kilit ve istikrarlı ülkelerinden Kamerun eski başbakanı Philemon Yang’ı 79. Dönem Genel Kurul Başkanı olarak seçti.

Her ne kadar BM Genel Kurulu ve ilgili organlarının özellikle, BM Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu kararlar, Filistin örneğinde olduğu gibi zaman zaman uygulamaya geçme imkanı bulamasa da, dünyada kamu oyu oluşturma ve yapılan haksızlıkları insanlığa en yaygın ve etkin bir şekilde duyurma platformu olarak değerlendirilebilir.

BM Şartına göre Genel Kurul’da bir kararın alınabilmesi 2/3 olumlu evet oyunu zorunlu kılıyor. Bu da büyüklük küçüklük konumuna bakılmaksızın BM üyeliğini önemli hale getiriyor. Mevcut kıtaların yapılanma ve konumuna baktığımızda bu anlamda geniş örgütlü kıta 54 üyeyi bünyesinde bulunduran Afrika Kıtası oluşturmaktadır. Genelde de kendi içerisindeki etkileşimi en yüksek birliklerden birisi olduğu için Afrika kıtası BM Genel Kurulu açısından ayrı özel önemi haiz bulunmaktadır. Eğer konu doğru anlatılabilir ve Afrika ikna edilebilir ise BM bünyesinde konunun niteliğinden ari olarak 54 ülkenin olumlu oyunu almak en az zaman ve gayret gerektiren geri dönüşümü yüksek en anlamlı girişimlerden birisi olarak ortaya çıkmaktadır. Başka birçok anlamlı bilindik gerekçelerin yanı sıra ABD, Rusya, Çin, Batı Ülkeleri Fransa İngiltere vb, ülkelerin yanı sıra Japonya ve hatta İsrail’in kıtaya yönelik özel ilgi ve gayretlerinin önemli bir gerekçesi de BM ortamında Afrika’nın 54 ülkesinin kendi arzuları doğrultusunda hareket etmelerini sağlamak olduğunu görmemiz mümkündür. Özellikle İsrail’in tüm Afrika’da özel güvenlik ve savunma alanında büyük gayretler göstermesini, diğer birçok özel menfaatin yanı sıra BM ortamı ve dünya kamuoyu önünde arzu edilen konularda özel destek sağlamak amaçlı olarak da ifade etmek mümkündür.

Tüm bu ülkelerin içerisinde Afrika’ya arka plansız, gizli gündemsiz en samimi ve en yakın yaklaşan ülkenin Türkiye ve Sn. Cumhurbaşkanımızın özel Afrika ilgisi olduğunu görmemek mümkün değildir. Tamamen insani hedefleyen insani değerleri ön planda tutan Türkiye anlayış ve yaklaşımının Sn. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde 20 yıl gibi kısa bir sürede Afrika’da bu kadar yüksek seviyede karşılık bulmasının başka şekilde bir izahı da yoktur. Geçmişte büyük zulümler ve yokluklar yaşamış Afrika’nın Türkiye ile yeni bir “Beyaz Adam” tarifine gittiği ve bu beyaz adam, diğerlerinden çok farklı diye ifade ederek samimiyetle inandığı ve model olarak kabul ettiği insan Türk-Anadolu insanıdır. Bu gerçekliğe Afrika ile irtibatı olan veya bir vesile ile bulunan her kimsenin şahitliği yaşanan bir gerçekliktir. Bu nedenledir ki Sn. Cumhurbaşkanımızın BM ile ilgili olarak ifade ettiği; “Dünya 5’ten Büyüktür” sloganına en etkin ve yaygın reaksiyon Afrika’dan gelmiştir.

“Kazan-Kazan” ilkesi, karşılıklı eş seviyeli yarar ve göz hizası ilkeli ilişki şeklini Afrikalı ilk defa Türkiye ve Anadolu insanıyla yaşamış ve kendi söylemlerini ve ilişki şekillerini bu anlayışla yeniden dizayn etmeye başlamıştır. Son on yılda Afrika’da yaşanan dış ilişkilerdeki farklı tarz ve söylemin temelinde bu yeni yaklaşımın etkisi büyüktür. Birçok çevrenin Türkiye’ye karşı ağır ve anlamsız söylemlerinin temelinde de bu gerçekliğin var olduğunu ifade etmek gerekir. Türkiye adeta Afrika’nın dünyaya açılan yeni penceresi olmuştur. THY’nin Afrika’nın ilişki ağının genişlemesi ve yeniden şekillenmesine, yaygın uçuş ağı oluşturarak büyük katkı sağladığı, bu şekilde Afrika’yı dünyaya açmasının özel önemini belirtmeden geçmek mümkün değildir. İstanbul Afrika’nın dünyaya açılan önemli bir kapısı olarak geçmişte kaçınılmaz olduğu düşünülen birçok bağlantı şehrinin yerini almıştır.

Yatırım, ticaret, yüksek eğitim ve sağlık alanlarında, Türkiye’nin Afrika açısından bugün kaçınılmaz stratejik öneme haiz olduğu Afrikalılar tarafından münhasıran ifade edilen bir husustur.

Türkiye’nin tüm dünyanın gözü önünde kayda değer ölçüde kendi imkanlarıyla ortaya koyduğu savunma sanayi, endüstri, alt yapı, ticaret, ulaşım alanlarındaki gelişmeler Afrika’ya model olarak ilham vermiş ve birçok Afrika ülkesi kendi gelişmelerini sağlayabilmek için model olarak Türkiye’yi ön plana çıkarmıştır. Her ne kadar biz Türkiye’de bu durumun çok farkında olmasak bile, Afrika’da birçok bölgede yaygın olarak kullanılan “Türk gibi” kavramının temelinde de Türkiye’nin bu “model olma” esin kaynağı olma gerçekliği vardır.

Her ne kadar iç tartışmalar nedeniyle Sn. Cumhurbaşkanımızın oluşturduğu Afrika stratejisi çerçevesinde, Türkiye’de yaşayan insanımızın bir bölümü bu durumun çok farkında olmasa bile, Afrika ile ilgili birçok değişik kesim bu durumu fark etmiş, Türkiye’ye bu durumdan dolayı özel tavır koymuş ve yeniden Afrika’yı kendi arzuları doğrultusunda yönlendirebilecek şekle dönüştürebilmek için özel gayret içerisine girmiştir. Afrika’ya yönelik yeni, bazen şaşırtan, niye şimdi diyebildiğimiz yaklaşımların bu çerçevede değerlendirilmesi, ikinci Yüzyılımız başlangıcında “Yeni Türkiye Vizyonu” kapsamında oluşturulan “Girişimci ve İnsani Dış Politika” etkisinin en yüksek seviyede Afrika’da olumlu sonuçlarını görmemize imkan verebilecektir. Ayrıca, BM ve Daimi Üyelerinin de Afrika’ya bu anlamda özel önem atfettikleri gözden kaçmamalıdır.

Ömer Faruk DOĞAN

Ankara, 22 Eylül 2024

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Avrupa Gündemi Konferansları – II: “Bizi Bağlayan Göç” – AB-Türkiye Ortaklığını Yeniden Değerlendirmek

Kocaeli Üniversitesi’nin yürütücülüğünde düzenlenen Avrupa Gündemi Konferanslarının ikincisi 24-25...

Avusturya Seçim Sonuçları: Aşırı Sağ FPÖ’nün Zaferi Yeni Bir Dönemi mi İşaret Ediyor?

Avusturya’da 2024 seçimleri, ülkenin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından...

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu Tamamlandı

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu...

Srebrenitsa Soykırımı ve Ötesi: JIRPSS Özel Sayı Makale Çağrısı

 Srebrenitsa Soykırımı'nın 30. Yıldönümü anısına düzenlenecek özel sayıyı duyurmaktan...