Amerikalıların Makûs Tarihi ve Medeniyetler Eşiği

1950 yıllardan sonra dünya hâkimiyet sahasına giren, Amerika Birleşik Devletleri var olmasaydı büyük ihtimalle Kuzey Amerika’da İngiliz kolonilere hâkimiyet sürdürecekti. İngiliz Pürtilerin inişli çıkışlı tarihinde Anglikan Kilisesinin kurulmasıyla, Anglo-Sakson kavramı bizi karşılamaktadır.

Avrupalının makûs tarihi karşısında bilinmedik bir kıtalara doğru yolculuğu ve buralardaki hâkimiyet ve yaşam sahası gibi neslinin devamını sağlayacak olgularını bu birincil ve ikincil faktörleri bir potada bir araya getiren organize edici merkezi karaktere sahip çekirdek unsuru anlamanın büyük önem taşıdığını söylemek lazım. İşte tam da bu noktada konunun esas odak noktası olarak, olguyu oluşturan bütün faktörlerin olgu üzerindeki ağırlıklarını ele alarak o şeyin oluşumunda gerçek anlamda belirleyici nitelikte olduğunu, bir başka deyimle birincil derecede olduğunu ve neyin ikincil olduğunu ve hangi faktörlerin kimi açılardan ihmal edilebilir olduklarını anlamak yönünde gerçekleşir. Bu çerçevede Amerikan ulusunun doğuşunu anlama çabası da yukarıda söylediğimiz tüm güçlüklerle maluldür. Belki de bu noktada üzerinde çalıştığımız konu da dâhil olmak üzere anlama çabası geliştirmeye çalıştığımız tüm tarihsel değerlerin şekillenmesini sağlamaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihsel, kültürel ve onların ideolojik oluşumu ve gelişimi açısından da bu temel unsur ‘Kurucu Babalar’dır. Amerika’nın ulusal babası sayılan ‘Father of The Nation[1]’ George Washington yaptığı konuşmalardan birinde bu gerçeği açıkça ortaya koyar: ‘Bütün diğer ülkelere olan politik bağlılıklardan uzak ve bağımsız ve hiçbirinin etki alanı içinde olmayan bir cümle ile ben bir Amerikan karakteri istiyorum ki Avrupalı güçler bunla ikna edilebiliriz ki biz hareket ediyorsak kendimiz için hareket ediyoruz, başka hiç kimse için değil.’ Anglo-Saksonluktan Amerikanlılığa geçişte Kurucu Babalar’ın oynadığı kritik rolü oynayabilmeleri için kolonilerdeki şartların olgunlaşması gerekiyordu. Yoksa onların teşebbüsü de tarihe başarısız isyanlardan biri olarak geçecek ve Kurucu Babalar tarihin talihsiz asileri olarak hatırlanacaktı. Fakat Kurucu Babalar Amerikan Devrimine uygun bir zemin buldular ve onu başarıyla geliştirmeyi bildiler. Amerikalıların, büyük uyanış (The Great Awakening) diye tabir ettikleri olgu, Püriten ruhun Amerikan toplumuna her defasında ileri gittiğini yâda Tanrı’nın yolundan saptığını hatırlatan hareketler karakterindedir. Edward’ın ünlü yazılarından ‘Kızgın bir Tanrı’nın Elindeki Günahkârlar’ (Sinners in the Hands of an Angry God) bu hareketin en tipik örneklerinden biridir.

Büyük Uyanış’ın belki de Amerikan ulusal kimliğinin oluşumundaki en ciddi katkısı bütün kıtayı boydan boya kateden ve aşağı yukarı standart bir mesaja sahip kendine özgü misyonerleriyle Kolonistlere ortak bir mesaj vermeleri ve aynı gemi içinde bulunduklarını değişik bir şekilde de olsa hatırlatmaları perspektifinde gerçekleşmiştir. Amerikalıların ulusal kimliğine bakıldığında kuruluşunda ve yurttaşlarını dağıtımında Osmanlı modelini örnek aldığını söyleyebiliriz. Nasıl Osmanlı serhat ulus bilinci ile Batı’ya doğru daha fazla yerleşim yeri açmakla ve sürekli Batı’ya doğru bir genişleme politikası ile ulaştı. Nasıl Osmanlılar Orta Asya’dan gelen yeni ve taze göçleri daha Batı’ya Anadolu üzerinden sevk etmiştir ve uç beylikleri vasıtasıyla yönlendirmişlerse, Amerikalılar da Avrupa’dan gelen göçleri benzer şekilde Batı’ya doğru yönlendirmiştir.

Osmanlı, Kızıl Elması projesi Amerikan Manifest Destiny ile karşılaştırılırsa başarıya ulaşmamış olarak gözükmemektedir. Buna karşın Amerikan ulusu bütün bu göç dalgalarının ve Batı’ya doğru yürüyüşün verdiği dinamizmle inanılmaz bir mobilik ve enerji kazanmış ve yepyeni bir tecrübe ortaya çıkartmıştır. Bu durum göreceli olarak günümüze dek sürmektedir. Bu durum pek çok açıdan Osmanlı toplumu için  de geçerliydi. Pek çok köken olarak Türk ve Müslüman olmayan unsur Osmanlı organizasyonunun Batı’ya doğru yürüyüşü esnasında onunla birleşmiş, yalnızca bir örnek ve onun bir parçası haline gelmiştir ve Osmanlı toplumu oluşumuna imkan tanımıştır. Görüldüğü gibi pek çok noktada Osmanlı ‘Kurucu Babaları’ çok uluslu ve çok dini evrensel bir imparatorluğu üretme kapasitesi ve karizmasını göstermekle ciddi bir şekilde Amerikan “Kurucu Babalar”a benzemektedir. Esasında bütün bu kalıcı ve uzun süreli çok uluslu, çok dinli imparatorluklarda görülen ortak bir özelliktir.

Roma İmparatorluğu da Roma Senatosu, Romalı ‘Kurucu Babalar’ ve Cumhuriyet’inin ürünüdür. Bu bir açıdan bakıldığında Samuel’in alt tezini hazırlayan Toynbee’nin evrensel devletlerin, yaratıcı ve egemen azınlıklar tarafından kurulduğu teorisine de uygunluk açısından gösterir gibi gözükmektedir. Babalar’ın kurmayı arzuladığı ‘Cumhuriyet’ pek çok açıdan Roma Cumhuriyeti’ni çağrıştırmaktadır  ve  Kurucu Babalar’ın bunun bilincinde eserlerini oluşturmaya çalıştıkları da açıktır. Belki de Kurucu Babalar’ın sahip olduğu bu tarihsel derinlik ve tarihe yaptıkları bilinçli ve samimi atıflar, onları farklı ve eşsiz yapan özellikti. Bu perspektifte Kurucu Babalar teşebbüslerini pek çok içinde tek olan anlayışıyla sürdürmüş olsalar ki, bu seçiciliği kendi devletlerinde geçirme yoluna gitmişlerdir. Kurucu Babalar sanki Osman Bey’in kendinden çıkan bir çınarın tüm dünyayı kaplayan rüyasına benzer ve Amerikan Rüyası ile bitmemiş piramidin dünya tarihi tamamlayıcıları olarak kendilerini görmekte ve İlahi Takdirin Gözü (The Eye of Providence) eşliğinde, Tanrı bizim başlangıcımızı onayladı, bunu sağlayan Tanrı’nın çocuğudur…” demektedirler.

 

 Emrah Yavuz USTA

Kocaeli Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Bölümü

 


[1] .U.S CONGRE. REC.

Sosyal Medyada Paylaş

1 COMMENT

  1. AMERİKA vEYA amerika; tüm amerika kıtasına isim telif hakkı ödemelidir neden derseniz koskocakıtanın ismini kendisine isim yapmış yani amerika kıtası ne amerika birleşik devleti ne ? USA ameikamı demektir bana göre hayır ..Yüzde doksanı hıyar olan bir ülke ve ayrıca ırkçılığın yeşerdiği ülke…Bana göre bir amerikalı beş para etmez

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...