Melih Asaf Nalbantoğlu
Ankara Sosyal Bilimler Lisesi – Ankara Social Sciences High School
The Effects of the Democrat Party’s Political and Economic Policies on the Bureaucratic Structure of the Period
GİRİŞ
Kaynakların Tanımlanması ve Değerlendirilmesi
Çalışmada “Demokrat Partinin politik ve ekonomik uygulamaları dönemin bürokratik yapısını nasıl etkilemiştir?” araştırma sorusu olarak belirlenmiştir. Türkiye’de çok partili hayata geçiş ile yaşanan değişim sürecinde pek çok politik ve ekonomik uygulama etkili olmuştur. Bu süreçteki politik ve ekonomik uygulama Demokrat Parti (DP) döneminde bürokratik yapıda etkili olmuş ve bürokratik yapılanmada değişim yaşanmasına neden olmuştur. Araştırma sorusu çerçevesinde DP döneminde uygulanan politik ve ekonomik uygulamaların bürokratik yapıdaki etkisinin iktidar ve değişim kavramları üzerinden incelenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmanın ilk ana kaynağı olarak Yusuf Ziya Keskin’in “Demokrat Parti İktidarı ve Günümüze Yansımaları” (Keskin, 2012) adlı makalesi belirlenmiştir. Keskin, makalesinde, DP (Demokrat Parti) dönemindeki politik ve ekonomik uygulamaları CHP dönemiyle karşılaştırmalı olarak ele alarak söz konusu uygulamaların toplumsal yapıya etkilerinin günümüz siyasal, ekonomik ve toplumsal yapısının şekillenmesinde belirleyici unsurlar olduğunu ortaya koymayı amaçlamıştır. Keskin DP döneminde izlenen politikaların günümüze yansımalarını DP’nin özgürlükçü tutumunda zaman içerisinde yaşanan değişim üzerinden analiz etmektedir. İlgili makale DP iktidarı döneminde toplumsal yapıda yaşanan dönüşümde ekonomik düzende yaşanan değişimin etkili olduğunun ortaya konulması için merkeze alınmıştır.
Keskin’in bilimsel araştırma makalesi tarih, siyaset bilimi ve sosyoloji alanında çalışan araştırmacılara hitap etmektedir. Makalenin, DP döneminde gerçekleşen toplumsal ve siyasi gelişmeleri detaylı bir biçimde aktarması, döneme dair bilgi edinmek isteyenler için nitelikli bir kaynak olarak kullanılmasını sağlamaktadır. İlgili makalede toplumsal yapıdaki dönüşüm CHP ve DP dönemlerindeki siyasi ve ekonomik uygulamaların karşılaştırmalı analizi üzerinden ortaya konulmasına rağmen yeni sınıfsal yapılanmada kamu bürokrasisindeki dönüşümde doğrudan etkili olan mali ve hukuki düzenlemeler ele alınmamıştır.
Çalışmanın ikinci ana kaynağı olarak Mehmet Göküş’ün “Demokrat Parti Döneminde Türk Kamu Bürokrasisinin Genel Görünümü” (Göküş, 2003) adlı makalesi belirlenmiştir. Göküş makalesinde, DP’nin uygulamış olduğu politikaları ve bu politikaları destekleyecek hukuki düzenlemeleri merkeze alarak toplumsal alanda yeni bir sınıfın oluşmasının temel faktörlerini ve eski bürokratik yapıda gerçekleşen dönüşümü ortaya koymayı amaçlamıştır. İlgili makaleden DP döneminde uygulanan politikaların bürokratik yapı üzerindeki etkisinin mali ve hukuki düzenlemelerden hareketle analiz edilmesinde önemli bir referans olarak faydalanılmıştır
Göküş’ün bilimsel araştırma makalesi DP döneminin bürokratik yapısı; bürokrasi-hükümet ilişkileri, bürokrasi-burjuvazi ilişkileri ve bürokrasi-teknokrasi ilişkileri gibi konular üzerinden araştırma yapmak isteyen araştırmacılara hitap etmektedir. Makalede iktidar değişiminin toplumsal yapıda meydana getirdiği dönüşüm istatistiksel verilerden hareketle değerlendirilmiştir. Döneme ait anketlerin kullanımı, halkın süreçteki tutum ve yaklaşımını yansıtmak için kullanılmıştır. İktidarın izlediği politikalardan ötürü siyasi ve mali alanda güç kaybeden bürokratların, teknik alanda etkili olan teknokratlarla arasındaki rekabete de makalede yer verilmesi sosyokültürel yapıdaki değişimin hem ekonomi hem de hukuki düzenlemeler üzerinden değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Ancak makalede DP döneminde bürokraside yaşanan değişimin toplumsal sonuçlarına ilişkin ayrıntılı bir analize yer verilmemiştir.
Araştırma
Millî mücadelesini henüz kazanmış bir milletin liderlerinin yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmasının ardından, bir devletin ayrılmaz parçası olan bürokrasi de oluşturulmaya başlanmıştır. Bu çerçevede inanç, değerler ve düşünceler bakımından neredeyse her anlamda mutabık bir hükümet ve bürokratik yapı oluşturulması amaçlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bürokrasisini özel kılan mühim niteliklerden birisi dönemin şartları olmuştur. Dönemin konjonktürü itibariyle ülke yönetiminin siyasi perdesinde çok partili hayata henüz geçilmemiş olmasından dolayı bürokrasinin içinde farklı siyasi eğilimler yer almamıştır. Bu doğrultuda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimi iktidarı süresince bürokrasi ile yakın ilişkiler kurmuş (Keskin, 2012), bu durum iktidarın idari alanlarda başarı sağlamasına neden olurken bürokratların toplumdaki konumunu güçlendirmiştir. Dolayısıyla, bürokratlar ile siyasi iktidar arasında karşılıklı bir menfaat ilişkisi başlamıştır.
1950 yılında yapılan seçimle DP’nin iktidara gelmesi ile uzun süren CHP iktidarı son bulmuştur. İleride çeşitli tenkitlerin hedefi olacak DP iktidarının ardından ülkede pek çok politikada önemli değişimler yaşanmış, bu değişimler toplumsal alanda çeşitli çatışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Bu çatışmaların temel sebebinin iktidara gelen partinin benimsediği siyaset olduğu düşünülmüştür.
DP, CHP dönemindeki uygulamalara karşı yürütmüş olduğu muhalefet ile halkın desteğini alarak iktidara gelmiş ve toplumsal memnuniyetin azaldığı düşüncesiyle, önceki iktidara nazaran; geleneksel değerlere, dini inançlara ve ahlaki normlara daha çok hassasiyet gösteren uygulamalarıyla muhafazakâr bir duruş sergilemiştir (Uçar, 2019). Aynı zamanda DP iktidar yapılanmasında özel girişimciler ve tüccarların etkin olduğu “alternatif bir seçkinler grubu” (Keskin, 2012, p. 110) oluşturarak yeni bir ekonomik düzen kurmayı hedeflemiştir. Yeni ekonomik düzende liberal düşünce etkili olmuş, ekonomide özel sektörün etkinliği artmıştır. Kentli nüfusa ağırlık verilen ve bürokrasinin hâkim olduğu CHP politikalarının aksine DP’nin liberal politikalarında kırsal nüfusa ve özel sektöre odaklanması (Keskin, 2012) eski bürokratik yapının ekonomik faaliyetlerde ve bu faaliyetlerin denetlenmesinde etkinliğini kaybetmesine neden olmuştur. Bu durum bürokratik yapılanmada bir dönüşüm yaşanmasına neden olmuş ve yeni bir sınıfsal yapılanma ortaya çıkmıştır. Bu yapılanma siyasette de etkin olan yeni bir çevreyi oluşturmuştur (Keskin, 2012).
DP iktidarının hükümet programı kapsamındaki ekonomik uygulamalarda serbest piyasa ekonomisini benimsemesi ve özelleştirme politikalarını desteklemesi devletin ekonomi üstündeki etkinliğini sınırlandırmıştır (Baytal, 2007). Bu doğrultuda, devletin ekonomik faaliyetlerinin büyük bir parçasını oluşturan Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) özelleştirilmesi planlanmış ancak ekonomide yaşanan olumsuz gelişmelerin etkisiyle özelleştirme uygulaması hayata geçirilememiştir (Canlı, 2020). Her ne kadar KİT’ler özelleştirilemese de özel sektörün ekonomideki payının artmasına paralel olarak nitelikli ve deneyimli iş gücü daha yüksek ücretlerle kamudan özel sektöre geçiş yapmaya başlamıştır. Bu kişilerin serbest piyasanın çarkları arasına katılmaya başlamasıyla kamu bürokrasisinin iş hayatındaki nüfuzu azalmıştır.
Tablo 1: Memur Ücretlerin Eski ve Yeni Kuruluşlar Arasında Dağılımı (Us, 1973) | |||
Bakanlıklar (1930’dan önce kurulan) | Ücret Oranları (%) | ||
800 TL Altında | 801 – 2000 TL Arası | 2001 TL Üstünde | |
İçişleri Bakanlığı | 67 | 28 | 4 |
Maliye Bakanlığı | 68 | 30 | 0 |
Dışişleri Bakanlığı | 28 | 62 | 11 |
Yeni Kurumlar (1950’den sonra kurulanlar) |
|
|
|
İmar ve İskan Bakanlığı | 30 | 30 | 38 |
Devlet Su İşleri Gn. Müd. | 41 | 32 | 27 |
Karayolları Gn. Müd. | 33 | 39 | 27 |
Tablo 1’de verilen rakamlara göre CHP iktidarında kurulan kamu kurumları ile DP yönetiminde kurulan kamu kurumlarında çalışan bürokratların maaşlarının önemli ölçüde değişiklik gösterdiği dikkat çekmektedir. Maliye bakanlığında 2001 TL üzerinde maaş alan personel oranı %0 iken İmar ve İskân Bakanlığı’nda bu oran %38’e kadar yükselmiştir. Karayolları Genel Müdürlüğü’nde 800 TL altında kazanç sağlayan personel oranı %33 olmuş, İçişleri Bakanlığı’nda ise bu oran %67 olarak saptanmıştır. Bu durum DP’nin bürokrasi üstündeki etkinliğini arttırma yolunda yeni açılan kurumlardaki personelin göreli konumunu yükseltmeyi hedefleyen mali politikalar izlediği yönünde değerlendirilebilir. Maaşlar arasında oluşan fark eski bürokrat kesimin ekonomik açıdan güç kaybetmesine ve toplumsal konumunun sarsılmasına neden olmuştur. Bu durum eski bürokrat kesimin siyasi iktidara karşı bir tutum almasına neden olmuştur (Göküş, 2003).
Bu süreçte; İmar ve İskân Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kurumların kurulması, DP döneminde altyapı alanında yapılan icraatların önemli bir sonucu olmuştur. Bu dönemde teknik alanda gelişmelere daha çok önem verilmiş, bunun bir sonucu olarak da değişen konjonktüre uygun bir biçimde mesleki ve teknik bilgiye sahip personelin istihdam edilmesine dikkat edilmiştir (Göküş, 2003). Teknik alanda yetkin personele daha çok ihtiyaç duyulması “teknokrat” adı verilen yeni bir sınıfın oluşmasına neden olmuştur. Kurumların ihtiyaçları bağlamında uzmanlıklarına yüklenen ayrıcalıkla teknik personel maaşları yüksek tutulmuştur (Göküş, 2003). Personel istihdamında teknokrat olarak yapılandırılan personelin kurumda kalması için gereken maddi artış bareme (Genel Türkçe Sözlük, n.d.) aykırı gerçekleştirilmiştir (Göküş, 2003). Tüm bunlar iş hayatında teknokratlar ve bürokratlar arasında rekabetin artmasına neden olmuştur. Bürokraside maaş dengesizliğinin daha çok yükselmesiyle beraber mali anlamda zayıf kalan kurum personelinin verimi düşmüş ve bürokrasi zincirinde önem taşıyan kurumlarda aksamalar yaşanmaya başlamıştır.
DP döneminde bürokratların ücret yapısındaki düzenlemelere ek olarak bürokrasinin hukuki yapısına ilişkin bazı düzenlemelerin hayata geçirildiği ve bürokrasinin dönüşümünde bunların da etkili olduğu görülmektedir. Bu düzenlemeler arasında yer alan 21 Haziran 1954’de çıkartılan 6422 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun” ile diğer devlet memurları gibi, Yargıtay, Sayıştay, Danıştay ve üniversite çalışanlarının da belirtilen yirmi beş yıllık hizmetleri sonunda resen emekliye sevk edilmeleri öngörülmüştür (Eroğul, 1992, p.125). Bu kanun yaş haddi, sağlık sorunları ve disiplin suçları gibi çeşitli sebeplerden dolayı personelin emekli edilmesi durumunu gündeme getirmiştir. Bürokrat kesimini bir çıkmaza sokan mevzu, emekliye sevk durumunda yargı yolunun kapatılması olmuştur. Bu hükümden yola çıkarak DP döneminde, kamu bürokrasisinde iktidarın talepleri doğrultusunda, personelin zorunlu olarak emekliye sevk edilmesi hususunda harekete geçildiği söylenebilir. DP’nin elinde bulunan yetki mevcut yapının zedelenmesine sebep olmuş, kamu bürokrasisinde hükümetin müdahalesi ile mesleğin itibarı düşürülmüş, bürokratik yapı eski güvencesini kaybetmiştir.
Bu bağlamda yapılan bir diğer değişiklik, 5 Temmuz 1954’de 6435 sayılı “Bağlı Bulundukları Teşkilat Emrine Alınmak Suretiyle Vazifeden Uzaklaştırılacaklar Hakkında Kanun” olmuş, bu hüküm kamu kuruluşlarında çalışan personelin iş güvencesine yönelik önemli değişiklikler barındırmıştır. Kanunda, hükümetin yetkisi altında istendiği zaman bir engel olmaksızın devlet memurlarının görevlerinden geçici süre boyunca uzaklaştırılmaları öngörülmüştür. Uzaklaştırılan memurların yeni bir göreve tayin edilmeleri için 6 aylık bir süre belirlenmiş, bu zamanın aşılması halinde personelin emekliye sevk edilmesi için yeterli sebebin olduğu beyan edilmiştir. Bu süreçte askeri ve yargı bürokrasisi kanunun etki alanının dışında kalmıştır. Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından bakanlık emrine alınan personelin yargı yoluyla duruma itiraz etmesinin önü kapatılmıştır (Göküş, 2003). Kanun bütün olarak değerlendirildiğinde, DP’nin kamu idaresi alanında elini güçlendirmek için bürokrasinin hükümete olan bağımlılığını; kamu personelini bakanlık emri altına alarak ve süre aşımına dayalı olarak emekliye sevk ederek arttırmaya çalıştığı söylenebilir. Memurların iş güvencesini tehdit eden bu kanuna karşı hukuk yolunun kapatılması, hükümetin karar verme mekanizmalarında ne kadar etkin olduğuna dair bir göstergedir. Bunun neticesinde ise DP ile geleneksel bürokrat sınıfının arasında oluşan asimetrik güç ilişkisi, imkanların değişmesi sonrasında bürokratları daha büyük bir karşıtlığa itmiştir.
Kamu kuruluşlarında çalışan personelin istihdamı ve genel statüsü ile ilgili mevzuata yönelik yapılan değişimlerden birisi de 1955 yılının başlarında temelleri atılan personel kanunu tasarısı olmuştur. Bu kanun kapsamında âmme idaresinin mevzuatında meydana gelen ve kamu bürokrasisini etkileyen önemli değişimlerden ikisi şu şekildedir; devlet personelinin istihdamı için yazılı sınav şartının getirilmesi ve devlet memurlarının disiplin işlemlerinin daha şeffaf ve hakkaniyetli hale dönüştürülmesi (Gürsoy, 1955). Memurluk için zorunlu tutulan yazılı sınav, üst düzey bürokrasiye girişi zorlaştırarak, daha seçici bir ortamın oluşmasını sağlamayı hedeflemiştir. Bu şartın getirilmesiyle bürokraside hükümetin eli güçlenmiş ve işe alımlarda yazılı sınavların ön planda tutulması ile nitelikli personel alımı hedeflenmiş olsa da uygulama gerektiren alanlarda sorunlar yaşanmıştır. Kamu personelinin yaptığı işlemlerin daha sıkı denetim altına alınması ile kurumlardaki toplam kalitenin arttırılması ve personelin çalıştığı kuruma güven ve aidiyet duyması hedeflenmiştir. Aynı zamanda bu değişiklik siyasi iktidarın aleyhine durumların oluşmasına karşı alınmış bir önlem olarak değerlendirilebilir. Bu değişikliklerle Türkiye’nin etkin bir çoğunluğunu kapsayan memuriyetin bir nevi arınarak iktidarın şekillendirmesi ile yeni bir yapıya dönüştürülmeye çalışıldığı, bu durumun ise bürokratik yapının istikrarında bir değişimi meydana getirdiği şeklinde değerlendirilebilir. Ayrıca yaşanan değişimlerin oldukça kısa bir sürede olmasının ve mesleği ifa eden kesimi zor durumda bırakmasının bürokrasinin işleyişinde aksamaların meydana gelmesine sebep olduğu söylenebilir. Yapılan düzenlemelerle bürokratlar vazifelerinin değerinin azaldığını düşünmüş ve iktidar ve bürokrasi arasında meydana gelen uyuşmazlık eski bürokratik yapının aleyhinde sonuçlar doğurmaya devam etmiştir.
DP yönetimi, halkın gelişimine ve üretimine karşı engel teşkil edecek, toplumsal düzende gücü olan bürokratik bir yapıya karşı gerekli önlemlerin alınacağını “istihsal hayatını devletin zararlı müdahalelerinden ve her çeşit bürokratik engellerden kurtarmak” (Dönem IX, Birleşim 4, Oturum 1, 1950, p.60) sözleri ile belirtmiştir. 788 sayılı Memurin Kanununun 9. maddesine göre, bürokratların “Siyasi parti ve kulüplere üye olma ve üyelere müdahale ve siyasi neşriyat ve beyanda bulunması” (TBMM, 1926, p.510) yasağı çerçevesindeki DP dönemindeki uygulama ve yaptırımlar DP iktidarının mevcut bürokratik yapının siyasi gücünü azaltarak idari alanlarda kendisine zorluk çıkarmasını engelleme amacı ile ilişkilendirilebilir. Bu uygulama Demokrat Parti’nin, siyasi geçmişi bulunan bürokratların meclis içerisinde ve kamu idaresinde aktif rol oynamalarına engel olmaya çalıştığı düşüncesini de desteklemektedir.
Sonuç itibariyle, DP iktidara geldikten sonra özel sektör temelli liberal ekonomi politikaları izlemeye başlamıştır. İktidara geldiği dönemde görevde olan bürokrasinin CHP döneminde ve devletçi politikalar etkisiyle yetişmiş olmasının uygulayacağı politikalar önünde engel oluşturacağı düşüncesiyle hareket eden DP, yönetimde elinin güçlenmesi için bürokrasinin sahip olduğu ekonomik ve siyasi gücü azaltmayı amaçlamıştır. Bu doğrultuda uygulayacağı yeni düzende daha etkili olacağını ve daha rahat kontrol edebileceğini düşündüğü teknokrat sınıfın gücünü arttırmıştır. Dolayısıyla DP, uyguladığı politikalarla yönetim sahasında etkinliğini arttırmak için yeni bir bürokrat sınıfı oluşturmaya çalışmıştır. CHP döneminde yetişen bürokrasinin eski gücünü yitirmesi aynı zamanda söz konusu bürokratlar ile hükümet arasındaki karşıtlığın artmasına neden olmuştur.
Dönüşümlü Düşünme
Çalışmada, 1950 yılında iktidara gelen DP’nin politik ve ekonomik uygulamalarının bürokratik yapı üzerindeki etkisinin ortaya konulması amaçlanmış ve söz konusu politikalarla bürokratik yapıda bir dönüşüm yaşandığı sonucuna ulaşılmıştır. Temel alınan politikalar Demokrat Parti dönemindeki liberal esaslara dayalı yeni ekonomik düzen ve hukuki düzenlemeler üzerinden incelenmiştir. Bürokratik yapıda yaşanan dönüşümde, liberal esaslara dayalı yeni ekonomik düzenin ve eski bürokratik yapının DP iktidarının uygulayacağı politikalar önünde engel teşkil edeceği düşüncesiyle yapılan kimi hukuki düzenlemelerin etkili olduğu görülmüştür. Çalışma neticesinde siyasi iktidar yapılarının uygulamaya koyduğu politikalar ve bu politikaların toplumsal yapıda meydana getirdiği değişimler vasıtasıyla gücünü arttırdığına, bu güçte bürokratik yapının önemli bir unsur olduğuna dair bir farkındalık kazanılmıştır. Görüldüğü üzere kurumsal yapı dinamiklerinde politika ve ekonomi arasında iç içe geçmiş bir ilişki söz konusudur. Bu yüksek karşılıklı bağımlılık, sosyal bilimler alanında yapılan araştırmalarda araştırmacıların disiplinlerarası çalışarak daha bütüncül analizler yapmalarını gerektirmektedir. Bu farkındalıkla, araştırma sorusu çerçevesinde farklı disiplinlerden yararlanılarak bütüncül bir bakış açısıyla daha objektif ve güvenilir sonuçlara ulaşılmaya çalışılmıştır.
Çalışmaya ilk olarak, DP’nin bürokrasiye yaklaşımına dair bilgi veren kaynaklar taranarak, bu dönemde bürokrasiyi ekonomik ve sosyal alanlarda etkileyebilecek politika değişimleri incelenmiş, araştırmalarda özellikle dönem içerisinde mevzuatta yapılan değişiklikler referans alınmıştır. Spesifik kanunların tespit edilmesi için Mevzuat Bilgi Sistemi kullanılmış fakat bu alanda ihtiyaç duyulan materyal akademik çalışmalara başvurularak ve literatür taraması yapılarak edinilmiştir. Geçmişte gerçekleşen değişimlerin tespit edilmesi bu araştırma sırasında bir zorluk oluşturmuş, sorunun aşılması için kanunlara ve mevzuata sonradan yapılmış olabilecek eklemeler göz önünde bulundurulmuştur. Konulara ilişkin seçilen kanunların değerlendirilmesinde ilgili kanunların amaç ve kapsamları dikkate alınmıştır. Yapılan analizlerde akademik dayanaklar ve objektif delillerden hareket edilmiştir. Ana kaynak olarak kullanılan makaleler konuya ilişkin araştırma alanını kapsamış, bahsi geçen politikaların araştırılması için çeşitli yan kaynaklara da başvurulmuştur. Bu süreçte akademik çalışmaların değerine objektivite kriteri ile dikkat edilerek, incelemelerde döneme dair çeşitli bakış açılarına duyarlı olunmuştur. Bu açıdan çalışma kanıtlara dayalı çıkarım yapma, farklı kaynakları kullanarak araştırma yapma ve eleştirel düşünme becerileri gibi kazanımların edinilmesinde destekleyici olmuştur.
Kaynakça
Baytal, Y. (2007). Demokrat Parti Dönemi Ekonomi Politikaları [Economic policies of the Democrat Party period]. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 10(40), 545–567. https://doi.org/10.1501/Tite_0000000070
Canlı, A. (2020). Demokrat Parti Dönemi Ekonomi Politikaları (Bir Muhteva Analizi İncelemesi) [Economic policies of the Democrat Party period (A content analysis study)]. Bulletin of Economic Theory and Analysis, 5(2), 75–99. https://dergipark.org.tr/en/pub/beta/issue/59370/754493
Dönem IX, Birleşim 4, Oturum 1: İstanbul Milletvekili Adnan Menderes’in Kurduğu Hükümetin Programı [Term IX, Session 4, Meeting 1: The program of the government formed by Istanbul Deputy Adnan Menderes]. (1950, May 1). TBMM Tutanak Dergisi, 1, 42–92. https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d09/c001/tbmm09001004.pdf
Eroğul, C. (1992). Çok Partili Düzenin Kuruluşu 1945-1971 [Establishment of the multi-party system 1945-1971]. Geçiş Sürecinde Türkiye [Turkey in transition] (pp.). Belge Yayınları.
Genel Türkçe Sözlük [General Turkish dictionary]. (n.d.). Türk Dil Kurumu Sözlükleri. Retrieved February 9, 2024, from https://sozluk.gov.tr/
Göküş, M. (2003). Demokrat Parti Döneminde Türk Kamu Bürokrasisinin Genel Görünümü [General view of the Turkish public bureaucracy during the Democrat Party period]. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 3(5), 40–62. https://dergipark.org.tr/tr/pub/susead/issue/28438/302934
Gürsoy, B. (1955). Amme İdaresi; Devlet Personel Kanunu Tasarısı Hakkında Rapor [Public administration; Report on the draft civil servants law]. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 10(4), 179–192. https://doi.org/10.1501/SBFder_0000000201
Keskin, Y. (2012). Demokrat Parti İktidarı ve Günümüze Yansımaları [Democrat Party rule and its reflections to the present]. Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 5(1), 107–130. https://dergipark.org.tr/tr/pub/erzisosbil/issue/6035/80838
Türkiye Büyük Millet Meclisi. (1926, March 31). 788 sayılı memurin kanunu [Civil servants law no. 788]. Resmî Ceride (Official Gazette), 336.https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc004/kanuntbmmc004/kanuntbmmc00400788.pdf
Uçar, H. (2019). 1950-1960 Yılları Arası Türkiye’de Sosyal ve Kültürel Kimlikler [Social and cultural identities in Turkey between 1950 and 1960] [Master’s thesis, Trakya Üniversitesi]. http://dspace.trakya.edu.tr/xmlui/handle/trakya/4767
Us, Ö. (1973). Memurluk Prestiji [The prestige of civil service]. Amme İdaresi Dergisi, 6(3), 55.