Irak’ta Bayrak Krizi, İhtilaflı Bölgeler Sorunu Ve Türkmenlerin Geleceği

Son dönemde Irak iç siyasetine bakıldığında yoğun bakımda yatan bir hasta gibi sürekli kriz içerisinde olduğunu söylemek mümkündür. Zira 7 Mart 2010’dan beri hükümet krizi yaşayan Irak, seçimden ancak 9 ay sonra hükümeti kurabilmesine rağmen, hükümet içerisindeki anlaşmazlıklar nedeniyle krizi atlatabilmiş değildir. Öte yandan ABD askerlerinin çekilmesi konusunda diğer bir büyük kırılma hattını oluşturmaktadır. 

Ancak son bir haftadır yaşanan yeni kriz belki de Irak’ı en derinden etkileyen konunun yeniden gündeme gelmesine neden olmuştur. Irak’taki federal yapının getirdiği dengeler içerisinde, Bölgesel Kürt Yönetimi ve Irak merkezi hükümeti arasındaki yetki ve hâkimiyet mücadelesi, siyasi gündemin birincil konusu olmuştur. Diyala İl Meclisi Başkanı Talib Muhammed, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada Irak Başbakanı Nuri El-Maliki’nin Hanekin kentindeki devlet dairelerinde bulunan Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bayraklarının indirilmesi talimatını verdiğini açıklamış, ardından Bölgesel Kürt Yönetimi yetkilileri de tepki göstererek, Hanekin’deki bayrakların indirilmeyeceği bildirmiştir. Ardından Kürt yetkililerin de misilleme olarak Dohuk kentinde özel şirketlerde asılı olan Irak bayraklarını indirdikleri ve Maliki’nin Kürt halkından özür dilememesi durumunda yeni bir takım adımlar atacakları tehdidinde bulundukları gelen haber arasındadır.

Aslında Irak merkezi hükümeti ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasında yaşanan bu olay yeni değildir. 2006 yılının Eylül ayında da aynı yönde bir olay yaşanmıştır. 2006’nın Eylül ayında bir kararname çıkaran Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani, Irak bayrağının Baas rejimini temsil ettiği gerekçesiyle Bölgesel Kürt Yönetimi sınırları içerisindeki resmi dairelerde asılmasını yasaklamış, siyasi partilerin ise 1958’deki Irak bayrağını asabileceklerini açıklamıştır. Bu açıklamanın hemen ardından Irak’taki tüm çevrelerden tepki yağmıştır. Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, bu kararın sadece Irak Parlamentosu tarafından alınabileceğini ifade etmiş; ayrıca Irak’ın her santimetre karesinde Irak bayrağının göndere çekilmesi emrini vermiştir. Ancak Bölgesel Kürt Yönetimi sınırları içerisinde Irak bayraklarının neredeyse hiç görülmediğini söylemek yerinde olacaktır. Bunun yanında Hanekin’de Bölgesel Kürt Yönetimi’nin bayraklarının asılması, Irak’taki temel çatışma dinamiklerinin merkezinde yer alan “ihtilaflı bölgeler” sorununu yeniden gündeme getirmiştir.

Bilindiği gibi Hanekin’in de dahil olduğu “ihtilaflı bölgeler”de zaman zaman Bölgesel Kürt Yönetimi ile Irak merkezi hükümeti arasında çatışmaya varan gerginlikler yaşanmıştır. 2008’in Ağustos ayında peşmergelerin Hanekin’e konuşlanmasının ardından iki ay sonra Irak Başbakanı Nuri El-Maliki’nin Irak ordusuna bağlı 12. Tümeni bölgeye göndermesi, gerginliğin çatışmaya dönmesine yol açmış ve Irak ordu güçleriyle peşmergeler kısa süreli çatışmaya girmiştir. Haziran 2009’a kadar Irak ordusu Hanekin’in içerisinde kalmış daha sonra merkezi hükümet ile Kürt Bölgesel Yönetimi’nin anlaşması sonucu, Irak ordusu Hanekin’in sınırına çekilmiştir. Ağustos 2009’da ABD’nin öncülüğünde yapılan bir toplantıyla, çatışmaların yaşandığı bölgelere, Irak ordusu, Irak polisi ve peşmerge güçlerinden oluşan “ortak güç” yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır.

Bu olaya ilişkin Kürt gruplar, Irak ordusunun görevinin sınırları korumak ve teröristlerle mücadele etmek olduğunu ileri sürerek, Irak ordusunun Hanekin’e müdahale edemeyeceği ve Irak İçişleri Bakanlığına bağlı polis güçlerinin halkı korumayı başaramadığını ve bu nedenle halkı korumak için peşmergelerin Hanekin’de bulunduğunu iddia etmiştir. Irak ordusu ise, peşmergelerin halka zorlayıcı politikalar uyguladığını ve Irak ordusunun görevinin tüm Irak halkını korumak olduğunu ileri sürerek, Hanekin’e yönelik müdahaleyi savunmuştur. Burada bir yetki karmaşası ortaya çıkmaktadır.

Bu noktada 2003’te ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından Irak’ta kendine müttefik seçtiği Kürt grupların 1991’de elde ettiği otonom sınırları dışarısında hakimiyet kurma çabası bugün Irak’ta belki de önümüzdeki dönemde Irak’ın en yumuşak karnı olarak karşımıza çıkacak sorunu yaratmıştır. İhtilaflı bölge kavramı genel olarak iki ülkenin arasındaki sınır anlaşmazlıkları için kullanılmaktadır.  Ancak Irak’ta bu kavram bazı vilayetlerin toprakları ve sınırları üzerinde Irak merkezi hükümeti ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasında idari, hukuki ve askeri olarak egemenlik mücadelesi şeklinde tanımlanabilir. Öte yandan Irak’ın güneyindeki bazı vilayetlerin sınırlarına ilişkin ihtilaflar yaşansa da bu ihtilafların çatışma yaratabilecek düzeyde olmadığı söylenebilir. Ayrıca Irak’ın güneyindeki vilayetlerdeki sorun bir egemenlik ve kontrol sorunu değil, yalnızca idaridir.

Irak’ta ihtilaflı bölgeler sorunu Bölgesel Kürt Yönetimi’nin sınırlarını ve etki alanını genişletme çabasından kaynaklanmaktadır. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin sınırları Irak Anayasasında belirtilmiştir. Ancak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin fiili kontrol alanı bu sınırın dışında kalmaktadır.

17 Mayıs 2003’te “Peşmerge Güçlerinin Yeniden Konuşlandırılması” yönelik olarak ABD ile KDP ve KYB arasında imzalanan ve peşmerge güçlerinin “Yeşil Hat” olarak tanımlanan ve 1991’den sonra Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin sınırlarını belirten hattın dışarısına çıkmasına imkân tanıyan memorandum, ihtilafın temel sebebi olarak gözükmektedir.  Bugün itibariyle Bölgesel Kürt Yönetimi’nin mevcut sınırları KDP ve KYB’nin kontrolü dışındaki Selahattin, Musul, Kerkük ve Diyala’da peşmergelerin konuşlandığı sınırlar olarak ele alınmaktadır. Bu sınırlara, 8 Mart 2004’te çıkarılan Geçici Yönetim Yasası ve 15 Ekim 2005’te yapılan tartışmalı referandumla kabul edilen Irak Anayasası ile de yasal statü kazandırılmaya çalışılmıştır. Mevcut durum itibariyle peşmerge güçlerinin konuşlandığı bu bölgeler “ihtilaflı” olarak adlandırılmaktadır.

Bu kapsamda Irak merkezi hükümeti ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasında konu olan ihtilaflı bölgeler Musul, Diyala ve Selahattin vilayetlerine bağlı ilçe ve nahiyeler ile Kerkük vilayeti olarak ele alınmaktadır. Hanekin’de yaşanan gerginliğin diğer bölgelere de sıçrama ihtimali oldukça yüksektir. Bu bölgelerdeki Bölgesel Kürt Yönetimi ile merkezi hükümet arasındaki yetki karmaşasının yanı sıra, bu bölgede yaşayan toplulukların etnik ve mezhepsel çeşitlilik de göstermesi başka bir çatışma dinamiğini oluşturmaktadır. Ayrıca “ihtilaflı” olarak ifade edilen vilayetlere bakıldığında, Türkmen nüfus yoğunluğunun da bu vilayetlerde olduğu görülecektir. Bu noktada Türkmenlerin geleceği esas tartışma konularından biri olacaktır. Son dönemde özellikle Kerkük’te Türkmenlere yönelik saldırı, adam kaçırma ve şiddet eylemleri, Türkmen varlığını tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Başta Irak Türkmen Cephesi olmak üzere Türkmen kurum ve kuruşlarına yapılan saldırıların yanı sıra, Türkmen bilim adamları, doktorlar, siyasetçiler, iş adamları ve hatta sivil halkı direkt olarak hedef alınmasına rağmen Irak merkezi hükümetinin halen bir adım atmaması, Türkmenleri tedirgin etmektedir. Bu kapsamda Türkmenler kendilerini koruyacak ve Türkmenlerden oluşan bir silahlı güç talep etmektedir. Nitekim Türkmenler haricindeki diğer etnik ve mezhebi grupların 2003 sonrasında silahlı güçleri olduğu gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiği düşünülmektedir. Bu kapsamda eğer merkezi hükümetin Türkmen halkını koruyamıyorsa, Türkmenlerin de kendi varlıklarını korumak adına silahlı bir güç talep etmesinin doğal karşılanması gerektiği değerlendirilmektedir. Zira Türkmenler, Irak’ın asli unsurudur ve hiçbir tarafın Türkmenlerin yok edilmesine kayıtsız kalmaması gerektiği düşünülmektedir.

 

Bilgay DUMAN

ORSAM Ortadoğu Uzmanı

A.İ.B.Ü. Uluslararası İlişkiler Doktora Programı

 

Kaynak: ORSAM

 

Dipnotlar:

1) http://www.yakindoguhaber.com/HD9391_erbille-bagdat-arasinda-bayrak-gerginligi.html, Erişim: 18 Ekim 2011.

2) Emma Sky, “Preventing Arab-Kurd Conflict in Iraq after the Withdrawal of U.S. Force”, http://www.usip.org/files/resources/PB%2086.pdf, Erişim: 16 Ekim 2011.

3) Iraklı yetkililerle yapılan görüşmeler, Diyala – Ekim 2011.

4) Bu konuda daha detaylı bilgi için bkz. “International Disputes”, www.globalsecurity.org/military/world/war/disputes-b.htm, Erşim: 18 Ekim 2011.

5) Crisis Group Report, “Iraq and Kurds: Trouble Along The Trigger Line”, Middle East Report No: 88, 8 Temmuz 2009, s. 11.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...