Kerkük’te Türkmenlere Yönelik Saldırılar ve Düşündürdükleri

ABD’nin Irak işgalinin ardından Irak siyasetinde hak ettiği yeri alamayan Türkmenler, Irak’taki pek çok süreçte dışarıda bırakılmış ve hakları çiğnenmiştir. Türkmenlerin yaşadığı bölgeler Musul, Telafer, Kerkük gibi bölgeler şiddetle özdeşleşirken bundan en çok etkilenen halk da doğal olarak Türkmenler olmuştur. 

Bu şiddet olaylarına rağmen Türkmenler demokratik yollarla çözüm ararken, silaha başvurmamış ve devlet yanlısı bir tutum sergilemiştir. 2003 sonrası Türkmenler dışındaki bütün büyük etnik ve dini topluluklar silahlı güçlere sahip olurken, Türkmenleri koruyacak silahlı bir güç olmamış, devlete bağlı güvenlik güçleri de yetersiz kalmıştır. 7 Mart 2010’da yapılan seçimlerin ardından bir toparlanma yaşayan Türkmenler, Irak siyasetinde de aktif olmaya başlamıştır. Bu noktada özellikle Kerkük’teki ağırlığını arttıran ve politik hamlelerini arttıran Türkmenler, son 6-7 aylık süreçte yeniden hedef haline gelmiştir. Özellikle Kerkük ve çevresindeki yerleşim bölgelerinde yoğunlaşan Türkmenlere yönelik saldırıların hızının arttığı, buna rağmen Irak güvenlik güçleri ve adli makamlarının bu olayların engellenmesinde yetersiz kaldığı görülmektedir. Ayrıca Türkmen siyasetçilerin de bütün girişimlerine rağmen Iraklı yetkili makamlar Türkmenlere yönelik şiddet olaylarına çözüm getirememiştir.

Son 6-7 aylık süreçte, Türkmen kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, Türkmen bilim adamları, doktorlar, siyasetçiler, iş adamları ve hatta sivil halkı direkt olarak hedef alınmasına rağmen Irak merkezi hükümetinin halen bir adım atmaması, Türkmenleri tedirgin etmektedir. 12 Mayıs 2011’de Irak Türkmen Cephesi’nin yeni Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi’nin evine yapılan saldırının ardından, çok sayıda Türkmen siyasetçi de saldırıya uğramıştır. Özellikle son 2 aylık süreçte bu saldırıların artış göstermesi dikkate değerdir. Bu kapsamda; Kerkük İl Meclisi Başkanı Hasan Turan’ın koruması bir saldırı sonucu hayatını kaybetti. Ardından Kerkük İl Meclisi’nin Türkmen Üyesi Kasım Hamza’nın bir koruması saldırı sonucu yaşamını yitirirken, yine Kerkük İl Meclisi’nin Türkmen Üyelerinden Türkan Kasapbaşı’na yönelik bir suikast girişimi olmuştur. Ayrıca son 2 hafta içerisinde Irak Türkmen Cephesi’nin Kerkük’teki iki bürosu da bombalı saldırıya uğramış ve iki büro da büyük hasar görmüştür.

Diğer taraftan Türkmen doktorların da yoğun olarak hedef altında olduğu görülmektedir. Son 1 yılda Kerkük’te kaçırılan 23 doktordan 20’si Türkmen’dir ve Tuzhurmatu’da da 11 Türkmen kaçırılmıştır. Ayrıca 5 Eylül’de Irak’ın en önemli beyin cerrahları arasında gösterilen Yıldırım Abbas Demirci ve kardeşi de bir suikast sonucu hayatını kaybetmiştir. Öte yandan iş adamları ve sivillerde hedef alınmaktadır. Türkmen iş adamı Haşim Tisinli Ekim ayından hayatını kaybederken, Kerkük’te tanınmış iş adamlarından olan Serdar Kayacı’nın oğlu kaçırılmış ve ailesinden 100 bin dolar fidye istenmesine rağmen öldürülmüştür. Son 5 yılda kaçırılan Türkmenler için 50 milyon dolar fidye ödendiği söylenmektedir.(1)

Daha pek çok örnek verilebilecek bu olaylar karşısında Türkmen siyasetçilerin Irak hükümetine yaptıkları bütün girişimlerden de halen bir sonuç alınabilmiş değildir. Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, Irak Parlamentosunda Kerkük’te Türkmenlere yönelik şiddet eylemelerini konu alan en 5 konuşma yapmış, Irak Parlamentosu ve hükümetini göreve davet etmiştir. Ayrıca Türkmen siyasetçiler diğer gruplarla da görüşmeler yaparak, Irak hükümetinin bu konuya müdahale etmesi için çaba harcamıştır. Türkmen siyasetçilerin yoğun baskısı neticesinde Kerkük’teki olayları araştırmak üzere Irak Parlamentosu Güvenlik ve Savunma Komisyonu tarafından özel bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyon Kerkük’teki olayları incelemek üzere Kerkük’e gitmiş ve bazı çalışmalar yapmıştır. Komisyonda, Kerkük’te yaşayan tüm etnik ve dini grupların temsilcileri yer almış ve parlamentoya sunulmak üzere ortak bir rapor hazırlaması kararlaştırılmıştır. Ancak Kürt ve Arap üyelerin muhalefeti nedeniyle Kerkük’teki olaylara ilişkin ortak bir rapor hazırlanamamıştır. Zira Arap ve Kürt üyeler, Kerkük’teki olayların Türkmenleri hedef aldığını kabul etmemekte ve Kerkük’teki olayları sıradan terör olayları kabul etmektedir. Ancak istatistikler ve yaşanan olaylar Kerkük’te Türkmenlerin hedef alındığını net olarak göstermektedir. Türkmenler de haklı olarak isyan etmekte ve Türkmenler kendilerini koruyacak ve Türkmenlerden oluşan bir silahlı güç talep etmektedir. Irak hükümeti, Irak vatandaşları olan Türkmenlerin korumakta acizlik yaşamaktadır. Her ne kadar Irak’ta güvenlik boşluğu yaşansa da ülkedeki hemen her kentte askeri üniformalı görevliler ve askeri araçlar her yerde göze çarpmaktadır. Ancak günün her saatinde Türkmenler hedef alınırken, bu görevlilerin hemen hemen hiçbir olaya müdahale edememesi şaşırtıcıdır. Zira Kerkük’te neredeyse her sokak başında güvenlik birimlerine ait unsurlar vardır. Ama Türkmenlere yönelik şiddet eylemlerinin önüne geçilememektedir. Bu noktada Kerkük’te yönetim zafiyetinin yaşanıp yaşanmadığı ya da yönetimin Türkmenlerin korunması noktasında irade eksikliği yaşayıp yaşamadığı soruları akla gelmektedir. Buradan hareketle Türkmenler haricindeki diğer etnik ve mezhebi grupların 2003 sonrasında silahlı güçleri olduğu gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiği düşünülmektedir. Bu kapsamda eğer merkezi hükümetin Türkmen halkını koruyamıyorsa, Türkmenlerin de kendi varlıklarını korumak adına silahlı bir güç talep etmesinin doğal karşılanması gerektiği değerlendirilmektedir. Zira Türkmenler, Irak’ın asli unsurudur ve hiçbir tarafın Türkmenlerin yok edilmesine kayıtsız kalmaması gerektiği düşünülmektedir. Bu noktada Türk medyası ve kamuoyunun da konuya ilgisiz kalması oldukça şaşırtıcıdır. Türkiye’nin de terörle mücadelede yaşadığı çok büyük sıkıntılar vardır ve bunlara aşırı hassasiyet gösterilmesi anlaşılabilir bir durumdur. Ancak sınırımızın hemen ötesinde soydaşlarımız hedef alınırken, bu olaylara ilişkin hassasiyetin son derece düşük olmasına anlam verilememektedir. Buradan hareketle Türk kamuoyunun Irak’taki Türkmen halkına vereceği desteğin, Türkmenleri Irak’ta ayakta tutabileceği gibi, Türkiye’nin de elini güçlendirecek bir olgu olarak değerlendirilmektedir.

 

Bilgay Duman

ORSAM Ortadoğu Uzmanı

 

Kaynak: ORSAM

 

(1) Ali Kasapoğlu, Burada Türkmen Kaçırıyorlar, http://www.haberevim.com/burada-turkmen-kaciriyorlar-makale,234.html, Erişim: 19 Ekim 2011.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Gençlere Avrupa Turu: DiscoverEU ile Kültürel Keşifler

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından başlatılan DiscoverEU programı, gençlere...

Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü BM Genel Kurulu’nda Tartışılacak

📣 Eylem Çağrısı: 11 Temmuz'u Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü...

Yükseköğretime Erişim İzleme Anketi

Bu anket, 6 Şubat Depremi sonrasında Hatay'da yükseköğretime erişimde...

Küresel Güney Sorunu: Batı’nın Yanıldığı Noktalar

Bu yazı Uluslararası Kriz Grubu CEO'su Comfort Ero tarafından...