Meksika’da Başkanlık Sistemi ve Türkiye

Son zamanlarda Türkiye’nin başlıca gündem maddelerinden biri olan başkanlık sistemi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meksika tipi başkanlık sistemi örnek alınabilir açıklamasıyla,daha da tartışmalı bir konu haline geldi.Tarihsel sürece baktığımızda Meksika ve Türkiye’nin 20.yy ’ın başlarında benzer yönetim krizlerinden geçtiğini görürüz.Meksika, 1910 yılında başlayan devrim süreci ve art arda gelen darbelerin ardından 1917 yılında anayasa ilan etmiştir. Türkiye ise Osmanlı’nın son demlerini yaşadığı dönemde 1908 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin baskısıyla II. Meşrutiyet dönemine geçmiştir.Ardından 1913 yılında yapılan darbeyle İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimi ele geçirmiştir.Türkiye’de Başkanlık sistemi üzerine var olan tartışmalar İttihat ve Terakki cemiyetinin iktadara geldiği sürece kadar uzanmaktadır.

Yukarıda bahsettiğim üzere Meksika 1917 yılında başkanlık sistemi üzerine kurulu anayasa yaparken, İttihat ve Terakki’nin yönetimde olduğu o yıllarda Osmanlı içinde, son zamanlarda söylenegelen deyişle “Türk tipi başkanlık” sistemi tartışılmıştır.Fakat İttihat ve Terakki’nin yönetim yapısı düşünüldüğünde başkanlık tarzı bir yönetimin o yıllarda pek de uygulanmasının mümkün olamayacağını söyleyebiliriz.Öncelikle belirtilmesi gerekir ki, İttihad ve Terakki gizli faaliyet döneminden başlayarak “lider” merkezli örgütlenmenin karşısında olmuştur.Cemiyet’in lider kültüne dayalı II. Abdulhamit rejimene karşı bayrak açtığı düşünüldüğünde bunun fazla şaşırtıcı olmadığı ortadadır.Örgütün içinde de facto lider durumuna gelmeye çalışan Ahmet Rıza Bey’in durdurulmasında yeni yapılanmalarda “riyasetin” ya fahri düzeyde tutulması ya da olmadığının vurgulanmasına ulaşan bir yelpazedeki tutumlar, lider merkezli bir yapılanmaya karşı takınılan yaklaşımı ortaya koyar.[1]

Gerek sistemin yapısı gerekse koalisyon hükümetlerinden dolayı olsun 89 yıllık tarihi içerisinde Türkiye pek çok kez siyasi bunalımlarla karşı karşıya kalmış, bununla beraber üç kez de askeri darbeler neticesinde demokrasi çabası sekteye uğramıştır.Yeni bir anayasa yapma fikri ve özellikle son 20 yıla damgasını vuracak şekilde başkanlık sistemine geçiş sıklıkla çözüm için dile getirilen ve tartışılan fikirlerdir.1950-1960 yılları arasındaki kısa dönem hariç özellikle 1970’ler ve 1980’lerden sonra hızlı bir parçalanma eğilimi gösteren parti sistemi, özellikle 1990lı yıllardaki seçimlerin sonucunda peş peşe koalisyon hükümetlerinin kurulmasına ve daha da önemlisi merkez sağın ve merkez solun da kendi içinde de ayrışmasına neden olmuştur.[2] Askeri darbeler, nıspi temsil sistemi ancak bununla beraber getirilen bölge ve ülke barajları bu parçalanmayı açıklamak üzere kullanılan olgulardır.[3] Türkiye’de siyasi istikrar hususu ve demokratikleşme başkanlık sistemi ile beraber en çok tartışılan iki konudan biri.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son zamanlarda örnek gösterdiği Meksika tipi başkanlık sisteminin sisyasi istikrar konusunda son derece başarılı olduğunu söyleyebiliriz.Meksika diğer Latin Amerika ülkelerine göre bu açıdan ayrı bir karakteristiğe sahiptir.Diğer Latin Amerika ülkeleri 20.yy’da sayısız darbelerin cenderesinden geçerken,Meksika 1917 yılında anayasısını oluşturduktan sonra hiçbir tarihte darbe ile yönetilmemiştir.Böyle bir siyasi istikrarın oluşmasında güçlü bir başkanlık sisteminin etkili olduğunu söyleyebiliriz.Meksika’da var olan başkanlık sisteminde, başkan bürokrasi üzerinde ciddi bir hakimiyete sahiptir.Bu bağlamda ordunun sürekli kontrol altında tutulması darbelerin oluşmamasında ciddi bir etkiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.Demokratikleşme ise bu sistemde arka planda kalmıştır; çünkü kurumların demokratikleşmesinin önü açılmamıştır. Güçlü başkanlık sistemi başkanın toplumun her alanını kontrol edecek güce ulaşmasına yol açmış ve nitekim ülkede 2000 yılına kadar serbest fakat adil olmayan seçimler yapılmıştır.

Meksika’daki başkanlık sistemini yapısal olarak ayrıntılı incelersek; Meksika, 1917 anayasasına göre 31 eyalet ve bir federal bölgeden meydana gelen iki meclisli federal bir cumhuriyettir.Meksika meclisi yasama teklifini kongreye verirken, yasa teklif yetkisini ise devlet başkanı, kongre üyeleri ve eyalet meclisine vermiştir. Meclisler tarafından hazırlanan yasalar görüşülmek üzere kongrenin diğer kanadına gönderilir. Diğer meclis tarafından da kabul edilmesiyle birlikte onaylanması ve yayınlanması için devlet başkanına gönderilir. Devlet başkanı on iş günü içinde yasayı inceleyerek onaylar ya da kısmen veya tamamen veto ederek geri gönderir. Hazırlayan meclisin toplam üyesinin üçte iki çoğunluğu ile tekrar kabul edilirse, gözden geçirilmek üzere diğer meclise gönderilir. Diğer mecliste aynı çoğunlukla kabul ederse tasarı yasalaşır ve devlet başkanına yayınlamak üzere gönderilir.[4]

Yürütme yetkisi 6 yıllık süre için seçilen devlet başkanında birleşmektedir.Seçilen devlet başkanının tekrar seçilme hakkı yoktur.Devlet başkanının veto yetkisi bulunmaktadır.Federal bölge yüksek mahkeme başkanını, federal yargıçları, cumhuriyet başsavcısını, valileri atama ve alma yetkileri ile maliyenin yüksek memurları ve diplomatik personeli görevden alma yetkisini anayasa ve kanunlar çerçevesinde uygulamaktadır.Devlet başkanı ordunun yüksek rütbeli subaylarıyla ilgili olarak senato onayıyla işlem yaparken, diğer subayları göreve atama ve alma işlemlerini kanunlar çerçevesinde senatonun onayı olmadan yapabilmektedir.Önceden kongreden izin almak koşuluyla savaş ilan etme, uluslararası ilişkileri düzenleme, affetme yetkileri de bulunmaktadır.Devlet başkanı sadece vatana ihanetten dolayı ve genel suçlardan dolayı yargılanır.Eğer suç genel bir hükmü ihtiva ediyorsa temsilciler meclisi büyük juri görevi yaparak, suçlamaya yer olup olmadığı hakkında toplam üyesinin nitelikli çoğunluğu ile karar verir.Eğer oylamada suçlu bulunursa geçici olarak görevden alınır ve mahkemeye bildirilir.Resmi görevinden dolayı ise senato tarafından yargılanıp yargılanmayacağına üçte iki çoğunlukla karar verilir.[5]

Amerika’da ve Meksika’da uygulanan başkınlık sistemleri arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır.Amerika’da yasama ve yürütme gerektiğinde birbirini frenleyen iki organken,Meksika’da bu iki organın birbirinden keskin bir ayrımı yok.Şöyle ki ABD’de yasama kanadında lobi grupları baskın durumdayken,Meksika’da daha çok baskın partinin hakim olduğunu ve kuvvetler ayrılığının bir noktada kuvvetler birliğine dönüştüğünü görüyoruz.ABD’de başkan ve atadığı bakanlarca ifa edilen yürütmenin temsilciler meclisi ve senatodan oluşan kongreye doğrudan yasa tasarısı sevk etmesi mümkün değil.Başkan kendisine yakın bulduğu kongre üyelerine sadece öneride bulunabilir.Daha da önemlisi 4 yıllığına seçilen başkan ile her iki yılda bir tamamı yenilenen temsilciler meclisi ve yine her iki yılda bir üçte biri 6 yıllığına seçilen senato, başkana oy veren seçmenden çok farklı bir tabloyu yansıtabilir.Tıpkı bugün Demokrat Obama’nın senato ve mecliste son seçimle çoğunluğu ele geçiren Cumhuriyetçilerle çalışmak zorunda kalması gibi.Özetle kongre üyelerine başkan ve yönetimi herhangi bir yasa dayatmasında bulunamıyor.[6]

Sonuç olarak, son yüzyıllık süre zarfına bakıldığında Meksika’nın Türkiye’ye göre siyasi olarak daha istikrarlı bir yapıda olduğunu görebiliriz.Fakat bu durum Meksika’nın siyasi istikrarla aynı oranda başkanlık sistemiyle beraber demokratikleştiği anlamına gelmiyor.Meksika şu anda insan hakları ihlallerinin ve bürokraside yolsuzluğun en fazla olduğu ülkelerden biri.Bunlara ilaveten iki ülkenin geçmiş siyasi dönemine baktığımızda Türkiye’nin cumhuriyetin ilanından sonra üniter devlet geleneği üzerinde oluşturulduğu, Meksika’nın ise, 1917 anayasası ile federatif devlet geleneğiyle beraber Latin Amerika’daki en güçlü devlet başkanlığı sistemlerinden biriyle oluşturulduğunu görüyoruz.Sözün özü Meksika tipi devlet başkanlığını Türkiye’ye entegre etmek pek mümkün görünmüyor.

Tuncer BAL
TUİÇ LATAM KOORDİNATÖRÜ

KAYANAKÇA:
[1]:Şükrühanioğlu http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2015/03/08/turk-uslu-baskanlikin-koku-ittihad-ve-terakkide-mi
[2]:’Türkiye ve başkanlık sistemi’ http://seal.atilim.edu.tr/turkiye-ve-baskanlik-sistemi
[3]: Emrah Karaca Eren,Başkanlık sisteminin Türk Parti Sistemi Açısından Türkiye’de uygulanabilirliği,Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F . dergisi ,(Ankara,2002)syf 151
[4]:Ali Fuat Gökçe,’Başkanlık sistemi uygulamaları’ akademik bakış dergisi ,sayı:30 Mayıs-Haziran 2012 syf:8-9-10
[5}:http://www.internethaber.com/meksika-tipi-baskanlik-modeli-nedir-erdogan-istiyor-768224h.htm
[6]:Abdullah Ayan,’Meksika tipi başkanlık ve Türkiye’
http://blog.radikal.com.tr/politika/meksika-tipi-baskanlik-ve-turkiye-91157

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Avrupa Gündemi Konferansları – II: “Bizi Bağlayan Göç” – AB-Türkiye Ortaklığını Yeniden Değerlendirmek

Kocaeli Üniversitesi’nin yürütücülüğünde düzenlenen Avrupa Gündemi Konferanslarının ikincisi 24-25...

Avusturya Seçim Sonuçları: Aşırı Sağ FPÖ’nün Zaferi Yeni Bir Dönemi mi İşaret Ediyor?

Avusturya’da 2024 seçimleri, ülkenin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından...

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu Tamamlandı

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu...

Afrika’nın Konumu ve Türkiye: BM 79. Genel Kurul Toplantısı

1945 Yılında kurulan BM’nin bugün dünya haritası üzerinde yer...