Mladiç’in Gölgesi Sırbistan’ın Üzerinde

Her yıl 11 Temmuz’da düzenlenen Srebrenitsa soykırımının anma törenlerinin yaklaştığı günlerde, 16 yıldır aranan savaş suçları ve soykırım zanlısı Ratko Mladiç’in yakalanması, bölgede büyük yankı uyandırdı. Kimileri “ulusal kahraman” olarak nitelendirdikleri Mladiç’in yakalanmasına protestolarla karşılık verirken, Bosna savaşında yakınlarını kaybeden sessiz çoğunluk ise bir anlamda teselli buldu. Sırp yetkililerin ve siyasi analistlerin en fazla üzerinde durduğu nokta ise bu gelişmenin, Sırbistan’ın AB üyeliği yolunda önemli bir engeli kaldırmış olmasıydı. Zira Mladiç ile birlikte, Lahey’deki Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi (ICTY) tarafından aranan toplam 161 kişiden 160’ı yakalanmış, geriye sadece Krajina’da Sırplar tarafından tek taraflı olarak ilan edilen ve Hırvatistan topraklarının üçte birini kaplayan Sırp Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Goran Hadzic kalmıştı. ICTY ile yeterince işbirliği yapmadığı konusunda sürekli eleştirilen Sırbistan için bu gelişme, AB üyeliğini hak ettiğinin en önemli kanıtı ve övünülmesi gereken bir durum olarak değerlendirildi.

26 Mayıs’tan Bugüne…

Tüm bu tartışmaları bir kenara bırakıp Mladiç’in yakalandığı 26 Mayıs’tan bugüne neler yaşandığına kısaca bir göz atalım. İlk olarak Mladiç, yakalandığında, ölen kızı Ana’nın mezarını ziyaret etmek istemesi, torunları ile kucaklaşması, sağlık problemlerinden ötürü tedavi talep etmesi gibi ‘insani’ isteklerle gündeme geldi. Ardından, 2005 yılından bu yana dondurulmuş olan askeriye emekli maaşının serbest bırakıldığı haberi medyada yer aldı. Böylece Mladiç, maddi anlamda küçük bir servetin sahibi oldu. Parasını savunma harcamaları için kullanacağını belirten Mladiç için hayat, yakalanması ile birlikte bir anda normal seyrine dönmüş gibiydi. Artık saklanmasına, yeme ve içmesinde kendini kısıtlamasına, sağlık sorunlarını ötelemesine gerek yoktu. Mahkemeyi ve kendisine bahşedilen imkânları sonuna kadar kullandı.

Yakalanmasının ardından 5 gün sonra sevk edildiği Lahey’de, Sırbistan’ın en önemli gazetelerinden biri olan “Blic”te yer alan bir ifadesine göre Mladiç, “evet, kendimi öldürmemekle hata ettim. Fakat mademki buradayım, benim isteklerimi yerine getirmek durumundasınız. Bana bir avukat tahsis edecek, sağlık problemlerimi tedavi edecek ve ailemin beni ziyaret etmesine izin vereceksiniz” diyordu. Takip eden süreçte Mahkemede yöneltilen bazı sorulardan Mladiç’in rahatsız olduğu basına yansıdı. Kamuoyunda ise Mladiç’in gerçekten bir suçlu mu yoksa kahraman mı olduğu tartışılıyordu.

28 Haziran’da bu sıradanlığı bozan bir gelişme yaşandı. Bosna-Hersek Federasyonu içindeki iki entiteden biri olan Sırp Cumhuriyeti hükümeti, Mladiç’in yargılanması süresince masrafları için kullanılacak 50 bin euroluk maddi yardım kararı aldığını açıkladı. Bu karar Bosna-Hersek’te ciddi bir endişe ve üzüntü yarattı. Kararı ‘hazin’ olarak nitelendiren Yüksek Temsilcisi Valentin Inzko, “aktarılacak olan bu para vergi mükelleflerinin yanı sıra bizzat Srebrenitsa annelerinin de parasıdır. Avusturyalı bir savaş suçlusunun veya bir Nazi savaş suçlusunun, Avusturya hükümetinden adli yardım aldığını hayal edemiyorum” diyordu. Bosnalılar ise şaşkın ve üzgündü. Mladiç’in yakalanmasında küçük bir teselli ararken, ülkelerinin bir parçası olan Sırp Cumhuriyeti’nin, kendisini Mladiç ve diğer savaş suçluları ile açıkça özdeşleştiriyor olmasını kabul etmek çok zordu. Sırbistan ise karar karşısında sessiz kalmayı tercih etti.

Ratko Mladiç: Suçlu mu Kahraman mı?

1991 yılında, Sırp ordusuna dönüşen Yugoslavya Halk Ordusu (JNA)’nun, Bosna-Hersek savaşının provalarının yapıldığı Knin’e gönderilen 9. Kuvvet Birliği’nin komutanı Ratko Mladiç, sadık bir icraat adamıydı. Slobodan Miloseviç ve Radovan Karadziç’ten aldığı emirleri itinayla yerine getirmiş ve yaklaşık 3,5 yıl süren Bosna Savaşı esnasında yaptığı insan kıyımları, katliamlar ve soykırımlarla ismini tarihe yazdırmıştı. İlk olarak 25 Temmuz 1995’te, ICTY tarafından hazırlanan iddianamede eski Bosnalı Sırp Cumhurbaşkanı Radovan Karadziç ile birlikte “Bosna-Hersek toprakları üzerinde soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar” kapsamında itham edildi. O zamandan beri, yaklaşık 16 yıldır, saklanmayı başardı. 26 Mayıs 2011’de yakalanması ile efsane sona erdi.

Mladiç’in destekçileri, yıllardır, kendisinin asla teslim olmayacağını ve eğer buna zorlanırsa kendisiyle birlikte daha birçok kişiyi de götüreceği söylentilerini yaydı. İnsanların bir kısmı buna inanırken bir kısmı da psikolojik bir baskı yaratılmak istendiğini düşünerek önemsemedi ve özgürce doğru bildiğini konuşmaya devam etti. Bugün Mladiç, Sırp halkı içerisinde belli bir kesim tarafından, güçlü bir şekilde halen, Sırpları “Bosna Savaşı esnasında katledilmekten kurtaran” bir kahraman olarak görülüyor. Fakat halkın büyük bir kısmı sağduyulu davranarak, esas kahramanların, Mladiç gibi esirleri ve masum sivilleri öldüren kişiler değil, dürüst ve onurlu kişiler olduğunu dile getiriyor. Hatta gerek sokakta uzatılan mikrofonlara konuşan vatandaşlar, gerekse entelektüel çevreler, bu kadar uzun süre yakalanmamış olmasına şüpheyle yaklaşarak, siyasilerin belli hesaplarla hareket ettiğini ve Sırbistan’ın artık geçmişi ile yüzleşmesi gerektiğini yüksek sesle dile getirmekten çekinmiyor.

Meydanlardaki tartışmalar ne olursa olsun, sonuç itibarıyla Mladiç’in yargılanma süreci geç de olsa başlatıldı. AB yetkilileri Sırbistan’ın süreçteki rolünü memnuniyetle karşıladı. Fakat unutulmamalıdır ki Mladiç’in gölgesi Sırbistan’ın üzerinden kolay kolay çekilmeyecektir. AB Sırbistan’a kapısını açmıştır; fakat o kapının hangi salona açılacağı Sırbistan’ın bundan sonra nasıl hareket edeceği ile yakından ilgilidir. Sırbistan’ın AB’ye başı dik bir şekilde girebilmesi için öncelikle Mladiç’i tam anlamıyla teslim etmesi, ardından hem Goran Hadziç’in yakalanması konusunda hem de Kosova konusunda sağduyulu ve samimi davranması gerekmektedir. Ancak o zaman kötü hatıralarla dolu geçmişinden sıyrılıp hem bölgesinde hem yakın zamanda üye olması öngörülen AB içerisinde saygı gören bir aktöre dönüşebilir. Geçmişteki acıları unutturamaz belki fakat geleceği yeniden inşa edebilir.

 

Muzaffer Vatansever

USAK Araştırmaları Merkezi

[email protected]

 

Kaynak: USAK

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...