İyi Yönetişim Bağlamında Yangınla Mücadelede Avrupa-Türkiye Karşılaştırması

Akdeniz havzasında başlayan yangınlar Türkiye’de yangınla mücadele konusunda birçok eksikliğin olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu eksikliklerden hareketle Avrupa Birliği’ne aday ülke olan Türkiye’deki duruma bakarak “AB üyesi devletlerde yangınla mücadele nasıldır?” sorusu üzerinden bir karşılaştırma yapma imkânı doğmuştur. Türkiye, yangınla mücadele konusunda halk nezdinde olumsuz bir tablo çizerken, yöneticiler afet yönetimi konusunda Avrupa’dan da önde olunduğunu dile getirmektedirler. Bu yazıda hem Türkiye’nin hem de Avrupa Birliği’ne üye ve yangınlardan en çok etkilenen iki devlet olan Yunanistan ve İtalya’nın yangınla mücadele meselesine değinerek iyi yönetişim bağlamında bir değerlendirme yapacağım.

Öncelikle yönetişimin tanımını yapmak gerekmektedir. Merriam Webster’e göre yönetişim: “bir şeyin (bir ülke veya kuruluş gibi) kontrolünü ve yönünü yönetme veya denetleme eylemi veya süreci” olarak tanımlanmaktadır. Bir yönetişimin “iyi” olarak tanımlanabilmesi içinse sekiz farklı kriteri bir arada sağlaması gerekmektedir. Birleşmiş Milletler bu kriterleri:

  1. Katılım
  2. Hukukun üstünlüğü
  3. Fikir birliği odaklı
  4. Eşitlik ve kapsayıcılık
  5. Etkinlik ve verimlilik
  6. Hesap verebilirlik
  7. Şeffaflık
  8. Cevaplanabilirlik

olarak sıralamaktadır (UN, 2021).

Türkiye’de çıkan yangınları bu kriterler çerçevesinde değerlendirdiğimizde eksikliği fark edilen noktalar “etkinlik ve verimlilik”; “hesap verebilirlik”; “şeffaflık”; ve “cevaplanabilirlik” olarak ortaya çıkmaktadır. Tek tek kriterlere bakıldığında yangınlar başlar başlamaz anında müdahale edilememesi ve merkeze bağımlılık yangınların daha da büyümesine ve yayılmasına sebep olmuş, sadece ağaçları değil hem orman canlılarını hem de bölgelerde yaşayan halkı tehdit etmiş ve maalesef hem ormanlarımız büyük ölçüde yok olmuş hem de maddi zararın yanı sıra insanlar ve hayvanlar hayatlarını kaybetmişlerdir. Merkeze bağımlılık, tek bir kişinin talimatından sonra harekete geçilmesi, THK’nın elinde var olan imkânların “yetersizliği” ve bu eksiklikler sorgulandığında yöneticilerin açıkça eksik kaldıkları noktaları dile getirememeleri ve hatta konuyu çarpıtmaları ise hem hesap verebilirlik hem de şeffaflık ve “neden yangınlar zamanında söndürülemedi ve bu kadar büyük zarara yol açtı?” sorusuna cevap verilememesi, yukarıda sayılan kriterlere göre Türkiye yönetiminin yangınlara müdahale konusunda “iyi yönetişim” olarak adlandırılamamasına sebep olmaktadır. Bu durum, genel olarak Türkiye, Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak hem Avrupa Birliği Kopenhag Kriterlerini hem de AB’den bağımsız olarak Birleşmiş Milletler’in dünyadaki tüm yönetimler için tanımladığı “iyi yönetişim” kriterlerini yerine getiremeyerek genel olarak bir asgari sınır olarak belirlenen hedeflere ulaşmakta zorluk çekmektedir olarak yorumlanabilir.

Diğer taraftan “Avrupa Birliği üye devletleri yangınlarla nasıl mücadele etmektedir?” sorusuna bakmak gerekmektedir. Avrupa Sivil Yardım ve İnsani Operasyonlar Birimi’ne göre Portekiz, İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Hırvatistan, Avrupa’da yangına en yatkın ülkelerdir, ancak son olaylar, kuzey Avrupa ülkelerinin de yangınlara karşı bağışık olmadığını göstermiştir (European Commission, 2021). Avrupa Birliği bölgesel bütünleşme kapsamında kurumlarını gittikçe güçlendirme hedefi güden bir bölgesel-uluslararası örgüt olarak hem üye devletlerdeki afet durumlarında hem de Türkiye örneğinde olduğu gibi ihtiyaç halinde tüm aday devletlere de yardım gönderme misyonu geliştirmiştir. Buna göre, AB Sivil Koruma Mekanizması, pan-Avrupa yardımını koordine etmekte ve tüm AB üye devletlerinin ve mekanizmaya katılan devletlerin kriz ve acil durumlarda zamanında bilgi almasını sağlamaktadır. Mekanizma, dünya çapında herhangi bir ülke tarafından etkinleştirildiğinde, her acil durumun ihtiyaçlarına uyacak şekilde özel olarak hazırlanmış kaynakların ve personelin hızlı bir şekilde konuşlandırılmasını sağlamaktadır. Mekanizmanın operasyonel merkezinde, Avrupa Komisyonu’nun Acil Müdahale Koordinasyon Merkezi (ERCC) yer almaktadır. Merkez, Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi (EFFIS) gibi ulusal ve Avrupa izleme hizmetleri tarafından desteklenen, Avrupa genelinde orman yangını risklerini ve acil durumları izlemekle görevlidir. Merkez, her yıl orman yangını mevsiminin başlangıcında, AB üye devletleri ve katılımcı devletlerden ulusal yetkililerle temas halindedir. Amaç, önleme, hazırlık ve müdahale faaliyetlerinin durumu hakkında bilgi alışverişinde bulunmak ve orman yangını sezonu boyunca ulusal makamlarla yakın teması sürdürmektir (European Commission, 2021).

Avrupa Birliği üye devletleri kendi ülkelerinde çıkan yangınlara müdahalede gecikse bile AB geliştirdiği kurumsal mekanizma ile üyelerine yardımda mümkün olduğunca hızlı davranmakta ve böylece üye devletlerde oluşan yönetişim zafiyetini kapatmaktadır. Mevsimsel yangınlarla en fazla karşılaşan devletlerden, komşumuz Yunanistan’ı ele alırsak, Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis bir hafta önce televizyonda yaptığı açıklamada, ülkelerinin son derece kritik bir durumla karşı karşıya olduğunu belirtmiş ve ülkenin iklim değişikliğinin yol açtığı şiddetli hava koşullarına karşı hazırlıklarını güçlendirmesi gerektiğini de sözlerine eklemiştir. (Politico, 2021). Yunanistan’da da Türkiye’dekine benzer şekilde öncelikle halk yangınlarla mücadele etmek için elinden geleni yapmış ve ardından otorite, krizi yönetmeye çalışmıştır. Yangından en çok etkilenen bölgelerin yetkilileri yangınla mücadele konusunda kaynak eksikliğinden şikâyet etmektedirler (Politico, 2021). Yangınlar hala devam ederken, öte yandan muhalefet, başbakanı krizi yanlış yönetmekle suçlamakta ve Türkiye’dekine benzer şekilde siyasi tartışmalar sürmektedir. Buna karşılık Yunan Başbakan yangınlar kontrol altına alındıktan sonra özeleştiri yapılabileceğini ancak şimdi önceliğin insanları kurtarmak olduğunu belirtmiştir. Bu doğrultuda Mitsotakis 9 Ağustos Pazartesi günü konuyla alakalı hükümetin yangınlara müdahaledeki eksikliklerinden ötürü özür dilemiştir (DW, 2021). Bunların yanında, süreç yönetimine de bir cümle ile değinmek gerekirse, kundaklama açıkça suç olarak sayılmış ve bu suça karışanların hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir ve Türkiye’dekine benzer şekilde ormanlara girişler yasaklanmıştır.  

Avrupa’da mevsimsel yangınlardan en fazla etkilenen ülkelerden bir diğeri olan ve şu sıralarda ülkenin birçok yerinde devam eden yangınların olduğu İtalya’ya da bakmak daha sağlıklı bir karşılaştırma yapılmasına olanak sağlayacaktır. Yangınla mücadele konusunda İtalyan itfaiyeciler yetersiz finansman ve personel eksikliğinin krizi yönetmede etkisiz kaldığını belirtmektedirler. Ancak İtalya’daki orman yangınlarında yönetişimde etkinlik ve verimlilik kısmındaki eksikliğin yanı sıra yangınlarda mafya parmağının olduğu da dikkat çekilen bir diğer husustur. İtalya’nın en büyük çiftçi derneği Coldiretti’ye göre yangınların %60’ı kundaklama sebepli çıkmaktadır (DW, 2021). Bu durumla bağlantılı olarak, “Güneş enerjisi sektöründeki şirketler bölgelerdeki çiftçileri topraklarından vazgeçirmek için bu yangınlara sebep olabilir” yönünde açıklama yapan otoriteler, bir yandan da direkt olarak şirketleri suçlamamakta ve yukarıda sayılan iyi yönetişim elementlerinden şeffaflık konusunda da eksik olduklarını ortaya koymaktadırlar.

AB mekanizmaları Yunanistan’a ve yangından etkilenen diğer üye devletlere olduğu gibi İtalya’ya da yangınla mücadele kapsamında yardım etmekte ve böylece İtalya’nın yönetişimde eksik kaldığı etkinlik ve verimlilik maddelerini tamamlamaktadır. Bunlara ek olarak, Covid-19 pandemisinden en çok etkilenen ülkelerden olan İtalya, ekonomik iyileşme için Avrupa Birliği’nden 235,14 milyar Euro yardım almış ancak Ulusal Belediyeler, Topluluklar ve Dağ Varlıkları Birliği (UNCEM) başkanı Marco Bussone, hükümeti, alınan bu yardımdan ormanlar için pay ayırmadığı gerekçesiyle eleştirmektedir. 2018’de İtalyan hükümeti, Bussone’un “Avrupa’nın en iyilerinden biri” olarak tanımladığı yenilikçi bir orman yönetimi yasası çıkarmış, ancak yasa, UNCEM’e göre yılda en az 100 milyon Euro’ya ulaşan gerekli kaynaklarla desteklenmediği için gerektiği gibi uygulanmamıştır (DW, 2021). Bu durum ise yine Yunanistan ve Türkiye’deki duruma benzer şekilde iyi yönetişimi sağlamada etkinlik ve verimlilik konusunda İtalyan hükümetinin eksik kaldığını ortaya çıkarmaktadır.

Yukarıda yapılan karşılaştırmalardan hareketle, iki AB üyesi devlet olan Yunanistan ve İtalya’da da Türkiye’dekine benzer şekilde afet ve acil durum yönetimi konusunda eksikliklerin olduğu ancak, örneğin Yunan hükümetinin Türk hükümetinden eleştirilere daha açık yaklaştığı çıkarımını yapmak yanlış olmayacaktır. Türkiye’de kriz yönetiminde yetkililer yapılan hataları kabul etmek bir kenara özellikle iki popülist söylem üzerinden siyaset yapmaktadırlar. İlk olarak “bizim kimseye ihtiyacımız yok” söylemi bağlamında #HelpTurkey gündemini oluşturanlar ve destek verenler mevcut yönetim yanlısı medya organları ve kişiler tarafından neredeyse vatan hainliğiyle suçlanmıştır. Bir diğer söylem ise “bir yardım gerekiyorsa bunu ancak bir karşılarız” cümlesi olmakta ve bu bağlamda da popülizm dış politikaya da yansıtılmaktadır. Hatta o kadar ki Yunanistan’da devam eden yangınlara Türkiye uçak göndereceğini açıklamış ve bu söylemlerinin arkasında durmuştur. Ancak Türkiye otoritelerinin kendi ülkesindeki yangınlarda bu etkinliği gösterememiş olması eleştiri noktası olmuştur. Yangınlar üzerinden yapılan popülist siyasetin yanı sıra, konunun uzmanları yangınların doğal olarak çıkmış olabileceği noktasına sıklıkla vurgu yapsalar da yangınlar üzerinden sağ popülizm yapmaya çalışan taraflar yangınların çıkış noktasını terör ile ilişkilendirmeye daha istekli görünmektedirler. Burada yöneticilerin, halkın yapısının çabuk galeyana gelmeye müsait olduğunu iyi tayin edip ihtiyatlı davranması gerekirken, tam tersi bir tavır takınarak insanların öfkelerine öfke kattıkları dikkat çeken bir noktadır. Fakat Türkiye’de yalnızca mevcut yönetimin değil ana muhalefet partisi dâhil olmak üzere birçok muhalefet partisinin de popülist söylemler üzerinden siyaset yaptığını belirtmek yanlış olmayacaktır.

Sonuç olarak, Avrupa Birliği bütünleşme süreci bağlamında üye devletlerini ve hatta aday devletleri de etkileyebilecek her türlü sorunu değerlendirmeye alarak buna göre bir kriz yönetim mekanizması geliştirmiştir. Her ne kadar, genişleme sürecinde ve üye devletlerde AB kriterlerine tam olarak uyum sağlayamamış devletlerin varlığı yadsınamaz bir gerçek olsa da örneğin Yunan hükümetinin iyi yönetişim elementleri arasında eksik bıraktığı noktaları AB kurumsal yapısı ile tamamlarken, maalesef Türkiye’nin iyi yönetişim elementlerini yerine getirebilmesi için ne mevcut yönetim ne de muhalefet istekli görünmektedir. Bunun aksine, gelecek seçimler gündemde daha ön planda görünmekte ve her kriz, seçimde potansiyel oy alma fırsatı olarak değerlendirilmektedir.

Büşra ÖZYÜKSEL – Avrupa Çalışmaları o-Staj Koordinatörü

 

Kaynakça      

DW (2021). “Greece: PM apologizes amid ‘unprecedented’ wildfires”. https://www.dw.com/en/greece-pm-apologizes-amid-unprecedented-wildfires/a-58812889 (Erişim tarihi: 10.08.2021).

DW (2021). “Why Italy is struggling to contain wildfires”. https://www.dw.com/en/why-italy-is-struggling-to-contain-wildfires/a-58753964 (Erişim tarihi: 09.08.2021).

European Commission, European Civil Protection and Humanitarian Aid Operation (2021). “Forest fires”. https://ec.europa.eu/echo/what-we-do/civil-protection/forest-fires_en (Erişim tarihi: 05.08.2021).

Merriam Webster (t.y.). “governance” https://www.merriam-webster.com/dictionary/governance (Erişim tarihi: 06.08.2021).

Politico (2021). “Greece on high alert as wildfires burn out of control”. https://www.politico.eu/article/greece-wildfires-summer-2021-athens/ (Erişim tarihi: 09.08.2021).

United Nations, UN Chronicle (2021). “Global and National Leadership in Good Governance”. https://www.un.org/en/chronicle/article/global-and-national-leadership-good-governance (Erişim tarihi: 06.08.2021).

Sosyal Medyada Paylaş

Büşra Özyüksel
Büşra Özyüksel
Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden 2017 yılında mezun olduktan sonra 2018 yılında Stipendium Hungaricum burs programı ile Macaristan Peç Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler - Avrupa Çalışmaları bölümünden "Populism's Effect on Foreign Policy Decision-Making Processes the Case of Hungary and Turkey" adlı yüksek lisans tezi ile mezun olmuştur. Eylül 2020 tarihinden beri yine Stipendium Hungaricum burs programıyla Macaristan Szeged Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi doktora programına devam etmektedir.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...

Sığınmacıların Ev Sahibi Ülkelere Katkıları: Türkiye’deki Suriyeliler

Sena Özdemir Göç Çalışmaları o-Staj Programı ÖZET İnsanlık tarihi kadar eskiye dayanan...