Rusya-İran İlişkisinden Dersler Çıkarmak

1953 yılında ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower’ın, Birleşmiş Milletler’de yaptığı “Barış için Atom” adlı konuşma, sadece ABD’nin nükleer enerjiye ulaşma yolunda yaptığı gizli çalışmaları açığa çıkarmamış, aynı zamanda diğer birçok ülkenin de bu teknolojiye yönelmesine zemin hazırlamıştı. Nitekim Eisenhower’ın bu tarihi konuşmasını müteakip 1957′de “Barışçıl Atom Çalışmaları” kapsamında, başka birçok ülke gibi İran da, ABD ile nükleer enerjinin sivil amaçlı kullanımına ilişkin bir işbirliği antlaşması imzalamış ve 1959 yılında Tahran Nükleer Araştırma Merkezi kurulmuştu.

Soğuk savaş yıllarında uzunca bir dönem, Ortadoğu’da ABD’nin stratejik 3’lüsünden (Mısır İsrail-İran) biri olan Şah yönetimindeki İran, İslam Devrimi sonrası batı ile ilişkilerini minimize etmiş ve dolayısıyla nükleer çalışmaları da batılı devletlerin bu konudaki desteğini çekmesiyle durma noktasına gelmişti. Uzunca bir dönemi uykuda geçiren İran, yarıda kalan nükleer çalışmalarını tamamlamak maksadıyla İslam Devrimi sonrası önce Çin’e daha sonra da Sovyet Rusya’ya yönelmek zorunda kalmıştı. Bunda şüphesiz Körfez Savaşı sonrası ortaya çıkan enerji açığı ve ekonomik krize bir çözüm üretme kaygısının da rolü yüksektir. Bu bağlamda Rusya ve İran arasındaki nükleer ilişkilerin temelini, 1989 yılında Gorbaçov yönetimi ile nükleer alanda alınan iş birliği kararıyla başlatabiliriz. Ancak Sovyetler Birliği’nin dağılma süreci nedeniyle bu işbirliği bir süre ertelenmiştir. Bu dönemde ABD ve batılı devletlerin İran’a nükleer teknoloji desteği sağlayan her iki devlete de yoğun baskılar uygulayarak süreci defalarca durdurmaya ve sonlandırmaya çalıştıklarını da hatırlatmak gerek. Ancak bu gayretler hiçbir zaman İran’ın bu konuda yalnızlaştırılmasını sağlayamadı. Nihayetinde 8 Ocak 1995 tarihinde, Yeltsin dönemi Rusya’sı ile İran arasında kapsamlı bir nükleer işbirliği antlaşması imzalanabilmiştir. Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus ise hem Rusya’nın hem de Çin’in, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması konusunda İran’a telkin ettiği hassasiyettir. Bunda şüphesiz uluslararası kamuoyunun baskısı etkili olmuştur. Bugün (Her ne kadar tohumlarını ABD atmış olsa da) İran’ın belirli bir seviyeye ulaşmış nükleer teknolojisi ve zenginleştirilmiş uranyum stokları varsa, bunu Rusya’ya borçlu olduğunu inkâr edemeyiz. Nitekim geçtiğimiz Eylül ayındaki G-20 zirvesi çerçevesinde gerçekleştirilen, Medvedev’in son ABD ziyaretine kadar, Rusya’nın İran’a yaptırım konusunda (En azından bugünkü kadar) ikircikli bir tutum sergilemediğini görebiliyorduk. Ancak 2009 Eylül’ünden, geçtiğimiz günlerde İran’a yaptırıma onay veren BM Güvenlik Konseyi kararına kadar olan süreçte, Rusya’nın İran söyleminde peyder-pey bir “Söylem Kayması” olduğunu bu sitenin takipçileri rahatlıkla görebilir. “İran’a yaptırım asla çözüm değil” söyleminden, “İran’a Şanghay İşbirliği Örgütü kapılarını dahi kapatan” bir söyleme geçişi kastediyorum. Bu söylem değişikliğinde her ne kadar Medvedev ve Putin arasında çeşitli frekans değişiklikleri gözlense de, Rusya’nın bu konuda artık İran’a daha fazla koltuk çıkmayacağı açık seçik ortada.

Bugünkü gelinen noktada; tarihi 20 yılı aşan Rus-İran nükleer işbirliğinin, son BM Güvenlik Konseyi’nden çıkarılan yaptırım kararıyla en kötü günlerini yaşadığını söylemek mümkün. Uluslararası ilişkilerde günlük çıkarların değil büyük hesapların ülke politikalarını belirlediği bir ortamda, Türkiye’nin, BM Güvenlik Konseyi’nde sergilediği tavrı da bu açıdan tekrar düşünmek gerek. Rusya’nın, uzun vadeli askeri-teknolojik çıkarları pahasına S-300 satışlarını donduracak kadar güvenemediği bir İran’dan ve bununla beraber 20 yıllık nükleer yoldaşına bu alanda uygulanmak istenen bir yaptırıma evet diyebilen bir Rusya’dan bahsediyoruz. Enerjide Rusya’ya göbekten bağımlı hale gelen Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde seyreden bu reel-politiğe bir de bu açıdan bakmasında büyük fayda var.

Hayreddin Aydınbaş

Gündem Rusya

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Gençlere Avrupa Turu: DiscoverEU ile Kültürel Keşifler

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından başlatılan DiscoverEU programı, gençlere...

Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü BM Genel Kurulu’nda Tartışılacak

📣 Eylem Çağrısı: 11 Temmuz'u Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü...

Yükseköğretime Erişim İzleme Anketi

Bu anket, 6 Şubat Depremi sonrasında Hatay'da yükseköğretime erişimde...

Küresel Güney Sorunu: Batı’nın Yanıldığı Noktalar

Bu yazı Uluslararası Kriz Grubu CEO'su Comfort Ero tarafından...