Dijital Dönüşüm Ekseninde Gelişen Siber Diplomasi ve Siber Tehditler

 

Özet

Dijitalleşmenin hız kazandığı yeni dünya düzeninde bilgi en önemli güçtür. İnsanlar, internet’in iletişim aracı olarak kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber bilgiye kolaylıkla erişim sağlayabilmektedir. Ayrıca internet, önemli bir altyapı hizmeti olarak da sunulmaktadır. İnternet sayesinde pek çok işlem oldukça hızlı ve basit bir şekilde yapılmaktadır. Tüm bu gelişmeler, dış politikanın en önemli aracı olan diplomasinin de büyük bir değişim ve dönüşüm yaşamasına zemin hazırlamıştır. Küreselleşmenin etkisiyle iletişim alanında meydana gelen gelişmeler, diplomasi alanında önemli değişimleri de beraberinde  getirmiştir. Bu değişim de siber diplomasi kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Siber diplomasi ile beraber siber savaş ve saldırı eğilimleri de uluslararası politikalar dâhilinde dikkat çekici boyutlara ulaşmıştır. Bu çalışmada; siber diplomasi kavramı, bu kavramın dijital alanda diplomasiye olan etkileri ve siber tehdit, siber saldırı gibi unsurların uluslararası ilişkilerdeki konumu analiz edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Siber Uzay, Diplomasi, Dijitalleşen Dünya, Siber Güvenlik, Siber Saldırı

 

Abstract

Information is the most important power in the new world order where digitalization is accelerating. With the widespread use of the Internet as a communication tool, people can easily access information. Moreover, the internet is offered as an important infrastructure service. Thanks to the internet, many transactions are carried out very quickly and easily. All these developments paved the way for a great change and transformation in diplomacy which is the most important tool of foreign policy. Thus, the changes that occurred in the field of communication with the effect of globalization brought important changes in the field of diplomacy. This change has led to the emergence of the concept of cyber diplomacy. Along with cyber diplomacy, cyber war and attack tendencies have reached remarkable dimensions within international policies. In this study, the concept of cyber diplomacy, its effects on digital diplomacy and its position in international relations through political elements such as cyber threat and cyber attack will be analyzed.

Keywords: Cyber Space, Diplomacy, Digital World, Cyber Security, Cyber Attack

 

1. Giriş

İnternetin hızla gelişmesi ve yayılmaya başlaması ile beraber pek çok değişim ve dönüşüm meydana gelmiştir. Bu dönüşümü sağlayan en önemli husus da şüphesiz genel bir ağ olan internetin yaygın olarak kullanılması olmuştur. İnternetin yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla coğrafi sınırlar ortadan kalkmış, dünya adeta küresel bir köy haline gelmiştir. İnsanlar da çok kısa bir süre içerisinde bu gelişmelere adapte olmuş ve interneti hayatlarının merkezine koymuşlardır. Böylelikle, kullanıcılara sanal dünyanın kapıları sonuna kadar açılmış, hayatı kolaylaştıran internetin kullanımı da hızlı bir şekilde artmaya devam etmiştir.

İnternet kullanıcılarının sayısının giderek artması ve internete erişimin kolaylaşması, siber güvenlik alanında da önemli tehlikeleri beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda, siber terörizm tehdidi oluşmaya başlarken diğer yandan siber suç grupları ortaya çıkmış ve ülkelerin güç mücadelelerinde bilişim teknolojileri etkili bir araç olarak kullanılmaya başlanmıştır. Devletlerin dış politikalarının yürütülmesinde yardımcı unsurlardan biri olan diplomasi, yüzyıllar boyunca önemli bir araç olarak kullanılmıştır. Geçmişten günümüze diplomasi değişim ve dönüşüme uğramış, bununla beraber diplomatik faaliyetler de giderek önemini artırmıştır. Küreselleşen dünyada hızla gelişen teknoloji diplomasinin boyutunu değiştirmiş ve “Siber Diplomasi” denilen yeni bir kavramın ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Siber güvenlik, siber odaklı tehditler için teknik açıdan önemli olduğu kadar politik açıdan da oldukça önem arz etmektedir. Ancak siber sahayı yeteri kadar denetleyecek kurumsal bir sistemin olmaması ve devletlerin yeteri kadar iş birliği içinde olmaması büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu nedenle, bu saha, uluslararası bir kurum ve mekanizma tarafından yasal olarak denetlenmezse siber saldırılar dünyanın en ciddi sorunu haline gelecek denilebilir. Bilindiği üzere, dijital platform gün geçtikçe daha güvensiz hale gelmektedir.

Bu çalışmada dijitalleşen dünyanın ekseninde yaşanan değişimlerin ve dönüşümlerin devletlerin en önemli dış politika aracı olan diplomasiye yeni bir ivme kazandırarak siber diplomasi çağını başlatması, ortaya çıkan bu kavramın dijital diplomasi alanındaki etkileri ve siber saldırı, siber tehdit gibi politika unsurlarının uluslararası ilişkilerdeki konumu ele alınmıştır.

 

2. Genel Çerçevede Diplomasi

Diplomasinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Geçmişten günümüze devletler dış ilişkilerinde diplomasiyi etkili bir araç olarak kullanmayı başarmışlardır. Genel anlamda diplomasi, devletlerin barışçıl yöntemler ve müzakereler yoluyla birbirleriyle iletişim kurması olarak adlandırılmaktadır. Bir başka ifadeyle diplomasi bir uzlaşı sanatı olarak da tanımlanır. Devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerinde karşılıklı olarak menfaatlerini uzlaştırmak ve her iki tarafın faydasına çözüm sunmak, diplomasinin en önemli kalemidir. Dolayısıyla bir yöntem sanatı olan diplomaside karşı tarafı etkileyebilme gücü ve yeteneğine sahip olmak oldukça önemli ve gereklidir. Şüphesiz diplomaside amaç, ortak çözüm yollarının bulunması ve uygulanmasıdır.

Devletler birbirleriyle olan ilişkilerini bir düzen içerisinde yürütmeyi önemsemekte ve savaşa başvurmayı göze alamadıklarından dolayı çoğunlukla diplomasi yöntemini kullanmayı tercih etmektedirler. Bu nedenle uluslararası ilişkilerde diplomasinin oldukça büyük bir önemi ve etkisi vardır. Nitekim devletler arasındaki sürtüşmelerde savaşa başvurmak toplumlar için riskli bir durum oluşturduğundan uyuşmazlıkların çözümünde diplomasi yöntemini uygulamaya koymak aslında bir zorunluluk teşkil etmiştir (Tuncer, 1991).

Diplomasi literatürüne bakıldığında I. Dünya Savaşı sonuna kadar süren dönem “Eski Diplomasi” olarak adlandırılırken bu tarihten Soğuk Savaş’ın bitimine kadar geçen dönem ise “Yeni Diplomasi” olarak adlandırılmaktadır (Acar, 2006 s.418). I. Dünya Savaşı’ndan itibaren uygulanmaya başlayan diplomasi, yeni veya çok yanlı (parlamenter) diplomasi olarak kategorilere ayrılmıştır. Savaş öncesi sürekliliği olmayan, çok yanlı bir diplomasi uygulanırken savaş sonrası sürekli konferans diplomasisi uygulanmaya başlamıştır. Daha sonrasında Milletler Cemiyeti’nin kurulması, diplomasi yönteminin yeni bir ivme kazanmasına ortam hazırlamıştır.

17. 18. ve 19. yüzyıl diplomasilerine bakıldığında, çoğunlukla diplomasi hükümdarlar eliyle yürütüldüğü için kişiselleştirilmiştir. Eski diplomasi dönemi Avrupalı devletler arasındaki ilişkiler üzerine kurulu bir sistem olduğundan uluslararası politikaya hâkim olmuş ve bu bağlamda uluslararası ilişkilere güç dengesi yön vermiştir. Bunun sonucu olarak da diplomasi, kamuoyundan bağımsız gizlilik ilkesine uygun bir nitelik taşımaya başlamıştır. Ancak I. Dünya Savaşı sonrası Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson’un savunduğu açıklık ilkesine aykırı bir şekilde hareket edilmesi de diplomaside yeni bir döneme geçişin temelini oluşturmuştur. Tüm bunların neticesinde, I. Dünya Savaşı’nda ağır kayıplar veren Avrupa için savaş katlanılmaz bir hâl almış ve böylece dünya barışının sağlanması için eski diplomasi anlayışının değişmesi gerektiği düşüncesi hâkimiyetini kurmuştur.

Diplomasi literatürünün ikinci ayağı olan yeni diplomasi yöntemi de dengelerin değişmesiyle beraber gelişimin ve dönüşümün bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. I. Dünya Savaşı sonrası Wilson’un açıklık ilkesiyle bütünleşen ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden çok Amerika Birleşik Devletleri odağında dünyayı şekillendiren yeni diplomasi, Soğuk Savaş’ın sonlandığı ve bu doğrultuda Sovyetler’in çözülme aşamasına girdiği döneme kadar hüküm sürmüştür. (Acar, 2006) Bu yeni dönemde teknolojik gelişmeler yaşanmış ve bunun etkileri uluslararası ilişkilere de yansımıştır. Böylece eski diplomasi anlayışından oldukça farklı bir diplomasi anlayışı başlamış, bu da tarihsel süreç içerisinde diplomasinin gelişimine ve dönüşümüne zemin hazırlamıştır. Ana hatlarıyla kamuoylarının da diplomasiye aktif katılımı, diplomasinin dijital dönüşümünü daha net bir şekilde gözler önüne sermiştir. Sonuç olarak diplomasi sürekli değişime maruz kalmış ve tarihsel süreç içerisinde barışı koruma ve yeniden tesis etme noktasında devletler arası ilişkilere önemli faydalar sağlamıştır.

 

3. Dijital Dönüşüm Ekseninde Siber Diplomasi

Tarih boyunca yaşanan önemli gelişmeler, dünya düzeninin hızla değişmesine neden olduğu gibi, diplomasinin de içeriğinin değişmesine zemin hazırlamıştır. Günümüzde dış ilişkilerin önemli bir parçası haline gelen bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) etkisini her geçen gün artırmakta ve aynı oranda siber sahadaki yetkinliğini de göstermektedir. Bilgi paylaşımını kolaylaştıran, vatandaşlar için önemli altyapı hizmetlerini oluşturan ve onların günlük etkileşimlerine olanak sağlayan bilgi ve iletişim teknolojileri, dış ilişkiler bazında da önemli bir araç olma yolunda hızlı bir ilerleme kaydetmiştir. Bu bağlamda dijitalleşmenin etkisiyle yeni bir kavram olarak ortaya çıkan “siber diplomasi”, bilgi ve teknolojinin siyasetteki gücünü temsil etmektedir.

Kavram olarak ele alındığında siber diplomasi, siber alandaki sorunların çözümüne odaklı, diplomatik araçlar ve düşünceler dâhilinde siber sahanın etkin bir parçası olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda diplomasi, yeni ve devrimsel bir yöntem olarak şekillenmiş ve bunun akabinde uluslararası ilişkilerin önemli bir iletişim ağı olan diplomasinin içeriği de değişmiştir. Böylelikle etkin bir araç olan diplomasi, toplum merkezli bir modele dönüşmeye başlamıştır. Dijitalleşmenin hâkimiyet kurduğu bu çağda, internet kullanıcı sayısının artması ve insanların bu platformda bilgilerini ve düşüncelerini şeffaf bir şekilde paylaşması, toplum merkezli bir modele geçişin göstergesi olmuştur (Murrow, 2002).

Dış politikada stratejik hedeflere kolayca ulaşabilmek için, hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların internet ve sosyal medyayı kullanımı yaygın bir davranıştır. Bu şekilde diplomatik meseleleri internet ve teknolojik iletişim araçları üzerinden ele almak ve yine bu sahada çözüm üretmek, dijitalleşmenin bir getirisidir. İnternet ve bilgi sistemleri aracılığıyla etkileşime geçebilmek, uluslararası diplomatik faaliyetlere de katkı sağlamaktadır. Dünyada pek çok hükümet önemli sosyal medya araçlarını aktif bir şekilde kullanmakta ve dış politika gündemlerini bunların üzerinden oluşturmaktadır.

Değişen güç dengeleri beraberinde güvenlik tehditlerini de getirmektedir. Bu da hükümetlerin farklı tehdit ve saldırılarla karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. Uluslararası platformda bu saldırı ve tehditleri önleyerek gücünü artırmak isteyen hükümetler, siber uzayı kullanarak çeşitli faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardır. Hükümetler ve kuruluşlar için önem teşkil eden bu sorunların çözümü için, diplomasi araç olarak kullanılmaya başlanmıştır. Aslında siber diplomasinin amacı, dijital platformda diplomatik faaliyetlerin güvenli bir şekilde yürütülebilmesi için devletlerin bir araya gelerek küresel çapta bir iş birliği gerçekleştirebilmesini sağlamaktır.

Küreselleşmenin getirdiği teknoloji devrimi, diplomasiyi değişimin bir parçası haline getirdiği gibi diplomatları da bu alana adapte etmeyi başarmıştır. Yaşanan teknolojik gelişmeler diplomatların kolaylıkla edindikleri istihbaratlar için önem teşkil ederken aynı zamanda herhangi bir ülkede meydana gelen bir olay anında internete düşmekte; dolayısıyla bu bilgilerin internet üzerinden öğrenilmesini kolaylaştırmaktadır. Günümüzde, görevleri gereği, diplomatların her gün medyayı ve yaşanan olayları takip etmesi gerekmektedir. Bu noktada diplomatlar, işlerini kolaylaştıran internet sayesinde olayları her açıdan rahatça değerlendirebilmektedir (Tuncer, 2006). Bu nedenle, değişimin yapı taşı olan internetin hızla değişmesi diplomatların dijital platformda yetkinliklerini artırmasını zorunlu hale getirmiştir.

Sosyal medya vb. araçlar uluslararası ilişkiler bağlamında potansiyel bir yön değiştiricidir. Bu nedenle, sosyal medyanın diplomatik ilişkiler ve faaliyetlerde kullanılması diplomatların uluslararası müzakerelerden kriz yönetimine kadar birçok eylemi yerine getirebilmesine aracı olmaktadır.  Tüm bunlar 21. yüzyıl küresel güvenliğini ve diplomasisini anlamak için bir yol haritası oluşturmaktadır. Böylece dijital dünyaya hâkim olan hükümetler, aktif olmayan hükümetlere kıyasla siber sahada üstünlük sağlayacaktır.

Siber platformların gün geçtikçe güvensizleşmesi, bu noktada siber diplomasi kavramını ortaya çıkarmaktadır. Dijital diplomasi ve siber diplomasi birbirleriyle ilintili olmasına rağmen kavramsal olarak farklılaşmaktadır. Dijital diplomasi, diplomatik faaliyetlerin bütününün dijital platforma aktarılmasıdır. Bu bağlamda dijital diplomasi, vatandaşlar ile iletişimi sağlayarak ülkenin itibarını artırmayı ve dış politika hedeflerini gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu amacı gerçekleştirmenin yolu da dijital araçlarla bağlantılı olmaktan geçmektedir. Siber diplomasi ise, siber dünyadaki tehditlere orantılı şekilde diplomatik stratejiler geliştirmeyi amaçlamaktadır. Artan fırsatlar ve tehlikeler siber alanda kendini yenilerken hükümetler de bu önemli diplomasi çeşidinden fayda sağlamaktadır. Böylelikle diplomasinin teknik nitelikleri, uygulamada dijital dünyaya adapte olmayı kolaylaştırmıştır.

Tüm bu gelişmelere örnek verilecek olursa İsrail’i bu alanda ilk sıralarda saymak mümkündür.  Çünkü siber diplomasiyi en aktif ve etkili kullanan ülkelerin başında İsrail gelmektedir. İsrail, 31 Mart 2010 Mavi Marmara baskınında, diplomatik ilişkilerini sanal ortama taşıyıp buradaki varlığını net bir şekilde göstermiştir. Aynı zamanda İsrail’deki Hayfa Üniversitesi “vatandaş diplomatlar” yetiştirmek üzere lisans programı başlatmıştır. Bu programda internet gazetelerine yapılacak yorumların niteliği, Wikipedia sayfalarına bilgi girişi ve güncellenmesi, forumlar, CHAT odaları, Facebook ve Twitter kullanımı ile ilgili eğitimler verilmektedir. Böylelikle program, sanal ortamda vatandaş diplomatları hâkim kılmayı amaçlamaktadır (Kasapoğlu, 2012).

Bir diğer ülke olan Avustralya ise uluslararası ortakları ile güvenli ve şeffaf bir internet ortamı oluşturabilmek için 2016 yılında “Siber İşler Elçisi” atamıştır. Buradaki amacı da uluslararası siber sahada ülkesinin temsil edilmesidir (Sandre, 2015).

 

4. Dijital Diplomaside Sosyal Medya Platformlarının Rolü

Dijital medyanın temeli, kuşkusuz sosyal medya ekseni etrafında şekillenmektedir. Sosyal medya, “kullanıcılara enformasyon, düşünce, ilgi ve bilgi paylaşım imkânı tanıyarak karşılıklı etkileşim yaratan çevrim içi araçlar ve web siteleri için ortak kullanılan bir terimdir” (Sayımer, 2008 s.123). Çeşitli web siteleri ve uygulamalar (twitter, facebook, instagram, youtube vb.) dijital ortamı cazip kılmıştır. Kısacası sosyal medya internet erişiminin olduğu her yerde hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.

Diplomasi açısından bilgi toplama işlemi yeni dönemde sosyal ağlar, mikrobloglar ve arama motorları üzerinden gerçekleştirilmektedir. Artık internet, devletler tarafından eşsiz bir diplomatik araç olarak görülmektedir; böylece devletler internetin amaca uygun kullanımı sayesinde yalnızca farklı konulardaki duruşlarını değil aynı zamanda fikirlerini de dünya çapında tanıtma imkânına sahiptirler (Christodoulides, 2005). Ancak sosyal medya beraberinde devletler için pek çok risk getirmektedir. Sosyal medya bireylere dünyanın farklı noktalarından belirli bir amaca yönelik örgütlenme olanağı vermektedir ve bu da devletlerin politikalarının eskisinden çok daha göz önünde olmasını sağlamıştır. Böylelikle, yerel bir olay kolaylıkla küresel bir etki yaratabilmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri siber diplomasiyi yöntemsel olarak en iyi kullanan ülkelerin başında gelmektedir. Amerika 11 Eylül saldırılarından sonra kamu diplomasisi çalışmalarına ağırlık vermiştir. Özellikle Facebook, Twitter, Youtube, Myspace, İnstagram gibi yaygın sosyal medya araçlarını iyi bir şekilde kullanmaktadır. Ayrıca Başkan Obama seçim çalışmalarında sosyal medya araçlarını oldukça fazla kullanmıştır. Buradan da anlaşıldığı üzere Amerika bu yeni diplomatik yönteme kolaylıkla uyum sağlayıp bunu sürdürmeyi başarmıştır. Aynı zamanda Amerika, iletişim kanallarından yararlanabilmek adına “Public Diplomacy 2.0” adı verilen yeni bir yaklaşımı benimsemiştir. Bu yaklaşıma göre Amerika, kamu diplomasisinde web 2.0 teknolojisini ön plana çıkarmıştır (Akçadağ, 2010). Web 2.0 ile pek çok etkileşimli platform sitelere dâhil edilerek pasif izleyicilerin geri bildirimlerini sisteme dâhil edebilmişlerdir. Dijital diplomasi faktörünün bu noktada siyasete yeni bir ivme kazandırdığı ortadadır. Böylelikle devletlerin işleyişi ve politikaları ülke sınırları ve uluslararası ilişkiler dâhilinde internet aracılığıyla aktarılmaktadır. Bu şekilde dijital ortamın sunduğu tüm platformlarda bireyler, gruplar ve örgütler ile bağlantı kurarak ulusal itibarın yükseltilmesi amaçlanmaktadır.

Diplomatik ilişkiler bağlamında Twitter, sosyal medya ağları içerisinde önemli bir yer edinmiştir. Öyle ki kamu ile iletişime geçilmesi hususunda Twitter, son zamanlarda etkili bir halkla ilişkiler aracı olarak görülmektedir. Twitter aracılığıyla hükümetler ya da kurumlar, takipçileriyle birebir deneyim yaşayarak etkileşim içinde olmaktadır. Bu etkileşim sonucunda kamunun fikirleri anlık olarak görülebilmekte ve sonraki hamleler buradaki tepkilere göre düzenlenebilmektedir. Kısacası Twitter, devletlerle vatandaşların karşılıklı etkileşimini sağlamakta ve vatandaşların siyasal katılımına büyük bir katkıda bulunarak Twitter Diplomasisi’nin oluşmasına zemin hazırlamaktadır.

Hükümetlerin, devlet başkanlarının, hükümetlere bağlı olan kurum ve kuruluşların etkin bir kamuoyu oluşturabilmek adına sosyal ağ ve mikroblog web sitesi olan Twitter’ı kullanmaları “Twitter Diplomasisi” olarak tanımlanmaktadır (Dumciuviene, 2016, s.97). Geleneksel diplomaside sınırlı bir etki elde edilmekteydi ve hedeflenen bazı politikalar da istenilen zamanda istenilen çıkarın elde edilmesini geciktirmekteydi. Bu nedenle siyaseti yönetenler, Twitter gibi mikroblog sitelere yönelim göstermişlerdir.

Günümüzün çok yönlü diplomasi çağında Twitter ve diğer sosyal ağlar; insanlara fikirlerini açıklayabildikleri, söz konusu edilen konularla ilgili bilgi paylaşımında bulunabildikleri ve tartışmalara katılabildikleri bir ortam sunmakta olup insanların uluslararası sivil toplum ve uluslararası gayri resmi diplomatlar olmalarına olanak sağlamaktadır (Dinata, 2014). Bu imkânlar sayesinde vatandaşlar, kendi ülkelerinin ve yabancı devletlerin diplomasi kaynaklarıyla etkileşim halinde olabilmektedir.

Resmî kurumlar açısından bakıldığında Arap Baharı ve Gezi Olayları gibi toplumsal hareketlerde de ön plana çıkan Twitter, vatandaşlarla ilişkilere yeni bir boyut kazandırmıştır. Vatandaşların ya da toplumsal örgütlenmelerin düşünceleri anlık olarak bu kanal aracılığı ile ölçülebilmekte ve bunlara göre hamleler yapılabilmektedir. Diplomasinin dijitalleşmesi ile büyükelçiliklerin diplomasideki rolleri de değişmeye başlamıştır (Özlü, 2019). Dışişleri Bakanlığı ve diğer bürokratik kurumlar her ne kadar diplomasi alanında etkin bir özne konumunda olsalar da büyükelçilikler bulundukları ülkede diplomatik faaliyetlerde ön plana çıkmakta ve bu doğrultuda büyükelçiliklerin sosyal medya kullanımları diplomasi açısından önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.

 

5. Siber Sahada Diplomatik Tehditler ve Saldırılar

Devletler için hayati önem taşıyan güvenlik anlayışı, iletişimin küreselleştiği siber dünyada önemini gitgide  daha çok artırmaktadır. Bilişim çağında art arda gelen teknolojik gelişmeler savaşların boyutunu ve yöntemini de değiştirmiştir. Böylelikle devletler de siber sahada gerçekleşen saldırılara maruz kalmamak ya da bu saldırıları en aza indirgeyebilmek adına uluslararası arenada daha da güçlü olmaya başlamışlardır. Ancak siber faaliyetleri sıkça kullanan ülkeler, küresel boyutta bir siber güvenlik oluşumuna çok da ılımlı bakmamaktadırlar. Çünkü bu ülkeler, teknolojik açıdan kendilerini daha çok geliştirdikleri için, siber sahadaki faaliyetlerden rahatlıkla menfaat sağlamak istemektedirler.

Siber saldırılar genellikle kötü niyetli kişiler veya örgütler tarafından kullanıldığı için devletler daha çok zarara uğramaktadır. Aynı zamanda siber uzayda yaşanan gelişmeler, uluslararası ilişkilerde yeni aktörlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu durum da yeni güvenlik risklerini doğurmuştur (Bayraktar, 2015). Siber saldırılar ve dijital tehditler ülkeler için hayati öneme sahip olduğundan özellikle korunma açısından öncelikli altyapı sektörleri takip edilmektedir. Siber uzayın aktörleri, dikkatleri üzerlerinde toplama otomasyon gücünü de kullanarak, dünyanın toplumsal gündemini doğrudan etkileyebilecek siber tehdit ve terörizm, siber savaş ve casusluk çalışmaları gibi illegal organ, sistem ve mekanizmaları ellerinde tutmaktadır (Gray, 2007).

Bu bağlamda dijitalleşen dünyada siber savaş tehdidi de uluslararası sahnede boy göstermektedir. Siber savaş kavramını; “ulusal bir hedefi gerçekleştirmek ya da süregelen bir savaşı desteklemek amacıyla, bir ülke tarafından veya inisiyatifinde, diğer bir ülkenin askeri ve sivil her türlü bilişim sistem ve altyapısının işlevselliğini engellemek, imha etmek ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak için siber savaş yöntemlerinin kullanılması ve buna karşı koyacak tedbirler veya süreçler” şeklinde tanımlamak mümkündür (Bayraktar, 2015 s.48).  Devletler, stratejik siber savaşlarda farklı yollardan taktiksel unsurlar gerçekleştirebilmektedir. Saldırılan aktör ise karşılıklı tırmandırma yoluyla çatışmanın boyutunu farklılaştırabilir. Bu durumda siber savaşın sınırlarının ne olduğu konusu oldukça önemli hale gelmektedir. Siber savaşlarda ikinci vuruş yeteneği olarak saldırı metotlarının ele alınması yakın gelecek için önemli bir husustur. Her iki taraf açısından diplomatik tercihlerin mi kullanılacağı veya kriz yönetimi kapsamında mı adımlar atılacağı yönetimsel olarak iyi belirlenmelidir (Melissen, 2012).

Siber savaşların diplomatik krizlere neden olduğu ilk örneklerden birisi Amerika ve Çin arasında gerçekleşmiştir. 2011 yılında Pasifik bölgesi üzerinde Çin’e ait savaş uçağı ile Amerika Birleşik Devletleri’ne ait keşif uçağı arasında birtakım problemler yaşanmıştır. Bu iki ülke arasında yaşanan hararetli kriz sonrası diplomatik ve siyasi ayrışmalar yaşanmıştır.  Böylelikle her iki ülke, hackerleri arasında bir siber savaş başlatmışlardır. ABD Dartmouth College Güvenlik ve Teknolojik Çalışmalar Enstitüsü tarafından hazırlanan rapora göre; 2001 yılında Beyaz Saray, Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri ve Enerji Bakanlığı’nın da içlerinde olduğu 1200’den fazla sitenin DDoS saldırılarının konusu olduğu ve Çin’e ait imajların bu sitelerin ara yüzlerine konduğu ifade edilmektedir (Akdağ, 2015). Öte yandan siber uzaydaki zararlı yazılımların ve saldırıların çoğunun odak noktası olan Çin ve Rusya, siber alandaki güçlerini birleştirerek 2014 yılında kendi aralarında bir anlaşma imzalamışlardır. Genel hatlarıyla anlaşmanın içeriğinde, bağımsız ülkelerin içişlerine karışılmasını, milli egemenliğin, siyasi, ekonomik, sosyal istikrar ve düzenin bozulması gibi amaçlar için teknolojinin kullanılması gerekliliğinden bahsedilmektedir (Barnum & Sean, 2014).

Bugüne kadar en yaygın olarak bilinen devlet destekli saldırılar, siber sabotaj veya espiyonaj faaliyetleridir. ABD’nin İran’a karşı gerçekleştirdiği Stuxnet, İran başta olmak üzere birçok Ortadoğu ülkesini hedef alan Flame, Çin Halk Ordusu’nun ifşa edilen siber savaş birimi Unit 61398’in Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerine yönelik saldırılarının çoğu, İran’ın DigiNotar’ı hedef alan saldırısı ve Saudi Aramco’ya gerçekleştirilen sabotaj operasyonu özel geliştirilmiş zararlı yazılımların kullanıldığı uzun soluklu operasyonlardır (Çifter, 2016).

Tüm bu bilgiler ışığında ortaya çıkan ana tema aslında ülkelerin dijital alanda birbirleri ile diplomatik ilişkilerini geliştirirken diğer yandan birbirleri ile problemler yaşadıklarında, güç dengelerini siber platformda birbirlerine karşı koz olarak kullanmalarından kaynaklı olarak devletlerin güvenli ve küresel çapta bir iş birliği yapmasının gerekliliğidir. Devletler bu bağlamda güvenli bir saha oluşturabilmek adına yasal düzenlemelere karşı hassasiyet göstermektir. Çünkü yasal düzenlemelerin ve siber güvenlik kurumlarının sayısının artırılması, karşılıklı güven ve barış ortamının devamı ve siber sahadaki tehditlerin en aza indirgenmesi adına, küresel boyutta bir siber güvenlik alanı oluşturmak için önem teşkil etmektedir.

 

Sonuç

Küreselleşen dünyada değişimin ve dönüşümün bir parçası olan diplomasi, geçmişten günümüze teknolojik gelişmeler ile beraber evrim geçirmiştir. İnternet kullanımının hızla artması ve hayatın önemli bir parçası haline gelmesi dijital platformların gelişimine zemin hazırlamıştır. Bu dönüşüm ciddi oranda ülkelerin etkileşimlerini ve iletişimlerini de değişikliğe uğratmıştır.

Dijital diplomasinin gelişmesi siber diplomasinin gerekliliğini gözler önüne sermiştir. Dijital diplomasi, diplomatik faaliyetlerin dijital platforma aktarılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, diplomatik müzakerelerin Zoom platformu üzerinden yapılması, anlaşmaların elektronik ortamda yapılması vb. gibi pek çok değişik platform ve uygulama devletler tarafından aktif bir şekilde kullanılmaktadır.

Ancak dijital platformlarda diplomasinin kullanılması sorun teşkil edebilmektedir. Çünkü dijital platformlara herkes tarafından erişim sağlanabilmektedir. Böylelikle dijital platformlar her geçen gün ciddi anlamda risk altında olduğu için güvensiz bir hale gelmektedir. Bu durum siber diplomasinin önemini ortaya çıkarmaktadır. Siber diplomasi, dijital platformları olası tüm tehlikelerden arındırarak devletlerin siber platformda güvenli bir şekilde diplomatik faaliyetlerini ve ilişkilerini gerçekleştirebilmesidir. Bunun için de gerekli olan, iş birliği çerçevesinde devletlerin bir araya gelmesidir. Bu iş birliğinin ne kadar önemli olduğu dijitalleşmenin hızlandığı günümüz dünyasında oldukça açıktır. Devletlerin bu alanda sağlam adımlar atması, olası siber tehdit ve saldırıların önüne geçilmesi bakımından gereklidir.

Devletlerin ve toplumların siber tehdit ve saldırılara karşı bilinçlenme düzeyi arttıkça uluslararası kuruluşların da siber alandaki tedbirlere yönelik önemli girişimleri oluşmaya başlayacaktır. Ulusal sınırları aşan bir olgu olan siber uzay, sınırlı alandaki uluslararası kuruluşların, devletler arası dayanışma ve iş birliğinin ne kadar hayati olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda siber diplomasi, devletlerin siber sahadaki güvenliği sağlamak amacıyla birlik olmalarını zorunlu kılacaktır.

 

EZGİ BARUT

Siber Güvenlik Staj Programı

 

 

KAYNAKÇA

Bjola, C., M. Holmes (2015). Digital Diplomacy: Theory and Practice, Newyork: Routledge.

Bjola, C., M. Holmes (2015). Digital Diplomacy: Theory and Practice, Newyork: Routledge.

Copeland, D. (2013). “Digital technology.” The Oxford Handbook of Modern Diplomacy. United Kingdoom: Oxford University Press.

Fletcher, T. (2011). Twiplomacy – Riding the Digital Tiger. Erişim adresi (20 Aralık 2020): https://www.gov.uk/government/news/twiplomacy-riding-the-digital -tiger

Gregory, B. (2011). American Public Diplomacy: Enduring Characteristics, Elusive Transformation. The Hague Journal of Diplomacy 6, s. 353.

Kirshner, J. (2006). Globalization and National Security. NY: Routledge.

Manor, I. (2017). Ambassadors as Digital Gatekeepers. Exploring Digital Diplomacy. Erişim adresi: (22 Aralık) https://digdipblog.com/ambassadors-asdigital-gatekeepers/

Melissen, J. (2005). The New Public Diplomacy, Soft Power in International Relations. New York: Palgrave MacMillan

Özçoban, C. (2014). 21 Yüzyılda Ulusal Güvenliğin Sağlanmasında Siber İstihbaratın Rolü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Harp Akademileri/ Stratejik Araştırmalar Enstitüsü. İstanbul

Permuy, C. V. (2015). Facebook as a Public Diplomacy Tool: Canadian Diplomatic Missions in Europe. Comillas, Universidad Pontificiat, Madrid, s. 21.

Sandre, A. (2015). Digital diplomacy: Conversations on İnnovation in Foreign Policy, Digital Diplomacy: Theory and Practice,Newyork: Routledge

SETAV (2015). İnternet Çağında Kamu Diplomasisi. Retrieved from https://www.setav.org/etkinlikler/internet-caginda-kamudiplomasisi/.

Siber Bülten (2014). Rusya ve Çin Siber İttifakta Anlaştı: ABD Tedirgin. [Erişim tarihi: 15.12.2020].

Singer, P.W. ve Friedman, Allan (2015), Siber Güvenlik ve Siber Savaş, (Çev. Ali Atav)

Sotiriu, S. (2015). Part 2 – Digital diplomacy: between promises and reality. C. Bjola ve M. Holmes (Ed.). Digital Diplomacy, Theory and Practice (e-book) içinde (s. 36). London ve New York: M. Routledge Taylor ve Francis Group.

Stone, John (2012), “Cyber War will Take Place”, Journal of Strategic Studies, 36(1), 101-108.

Tören, D. (2011). Diplomasi ve Tarih Boyunca Geçirdiği Evrim. Tuiç Akademi.

Tuncer, H. (1991). ” Eski” ve” Yeni” Diplomasi, Ankara: Ümit Yayıncılık

Tuncer, H. (2006). Küresel diplomasi, Ankara: Ümit Yayıncılık

Westcott, N. (2008). Digital diplomacy: The Impact of the İnternet on İnternational Relations.Oii Working Paper.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Gençlere Avrupa Turu: DiscoverEU ile Kültürel Keşifler

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından başlatılan DiscoverEU programı, gençlere...

Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü BM Genel Kurulu’nda Tartışılacak

📣 Eylem Çağrısı: 11 Temmuz'u Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü...

Yükseköğretime Erişim İzleme Anketi

Bu anket, 6 Şubat Depremi sonrasında Hatay'da yükseköğretime erişimde...

Küresel Güney Sorunu: Batı’nın Yanıldığı Noktalar

Bu yazı Uluslararası Kriz Grubu CEO'su Comfort Ero tarafından...