Silahsızlanma–Disarmament

Silahsızlanma, İkinci Dünya Savaşı öncesinde başlayan ve birçok insanın ölmesine neden olan silahlanma yarışına son verme amacıyla belirli ve tüm silahların azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması olayıdır. Silahsızlanma genel olarak ikiye ayrılarak incelenmektedir:

1) Tüm silahları kapsayan ve bütün devletlerin katıldığı kapsamlı silahsızlanma yani genel ve tam silahsızlanma.

2) Yalnız belli tip silahları kapsayan ve sınırlı sayıda devletlerin katıldığı silahsızlanmaya ise kısmi silahsızlanma denmektedir.

H. Morghenthau’ya göre, silahsızlanma konusunda belirli bir girişimin başarılı olup olmaması şu sorulara verilecek cevaplara bağlı bulunmaktadır.

1) Değişik devletlerin silahsızlanmasında oran ne olmalıdır?

2) Bu oran içinde değişik uluslara verilecek silahlanmanın tiplerini ve niteliklerini belirleyecek standartlar nedir?

İki ülke arasında oranın ne olacağı sorunu, silahsızlanma görüşmelerine temel oluşturmaktadır. Bu soruna doyurucu bir cevap verilebilmesi, şu üç durumdan birinin varlığına bağlıdır:

a) İlgili devletler arasında bir güç mücadelesi yoksa;

b) Taraftarlardan birinin diğer tarafa isteklerini kabul ettirecek ölçüde ezici ve karşı konulmaz bir üstünlüğünün bulunması durumuna;

c) Tarafların aralarındaki güç rekabetinin düzenlenmesini, düzenlenmemiş bir güç rekabetine tercih etmeleri durumuna.

Uluslararası alanda silahsızlanma çalışmaları ilk defa 1899 ve 1907 yılında yapılan birinci ve ikinci La Haye Barış Konferanslarında görüşülmüş, ancak bir sonuç alınamamıştır. 1921-22 deniz kuvvetlerinin sınırlandırılması ile ilgili Washington ve Cenevre Konferansı, 1930’da ABD, İngiltere ve Japonya arasında Londra Deniz Konferansı, 1928’de Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Polonya ve Çekoslovakya’nın imzaladığı Kellog Paktı ve 1925 yılında ise Uluslararası Silah Trafiğinin Denetlenmesi Konferansı yapılmıştır.

II. Dünya Savaşı’ndan önce toplanan en önemli silahsızlanma konferansı ise 3 Şubat 1932’de Genel Silahsızlanma Konferansı’dır. Japonya’nın Hiroşima kentine atılan ilk atom bombası, silahsızlanma konusunda bir dönüm noktası olmuştur. Silahların niteliklerinde meydana gelen değişiklikler, silahsızlanmanın açık bir sorun olduğu inancının yayılmasına neden olurken, nükleer silahlar, silahsızlanma görüşmelerinin temel konusu haline getirilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki silahsızlanma çalışmaları ilk defa Birleşmiş Milletler örgütü içinde başlamıştır. İlk kararlarından biri ise Atom Enerjisi Komisyonu’nun kurulması ile Güvenlik Konseyi tarafından 13 Şubat 1947’de Konvensiyonel Silahlar Komisyonu’nun kurulmasıdır. Fakat soğuk savaş ortamında kurulan her iki komisyonda ve özellikle bunlardan Atom Enerjisi Komisyonu’nda güç mücadelesi ve çatışma ön plana çıkmıştır. Bunun sonucunda ise Genel Kurul, 11 Ocak 1952’de Atom Enerjisi Komisyonu ve Konvensiyonel Silahlar Komisyonu yerine, Silahsızlanma Komisyonu’nu oluşturmuştur. Bu komisyonda 1957 yılına kadar çalışmalarını sürdürmüş ancak hiçbir sonuç alamadan etkisini kaybetmiştir. Bu tarihten sonra 1957 yılında ise Uluslararası Atom Ajansı kurulmuş ve 1959’da da bölgenin barışçı amaçlarla kullanılması ve 5 milyon mil karelik bir alanda bir uluslararası denetim sisteminin kurulmasını öngören Antartika Antlaşması yapılmıştır.

1962 Küba Bunalımı’ndan sonra ise ABD, SSCB ve İngiltere nükleer silahların yayılmasını önlemek üzere Moskova’da Nükleer Denemelerin Kısmi Yasaklanması Antlaşmasını imzaladılar. Bu anlaşma, yeraltı denemeleri hariç, atmosferde, uzayda ve su altında yapılan denemelerin durdurulmasını öngörüyordu. 27 Ocak 1967’de yine ABD, SSCB ve İngiltere Dış Uzay Antlaşması imzaladılar. 1 Temmuz 1968’de ise, Nükleer Silahların Yayılmasının önlenmesi Antlaşması imzalandı ve Türkiye 1979’da taraf oldu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen ve 11 Şubat 1971’de yürürlüğe giren deniz dibinde, okyanus tabanında ve okyanusun yer altında nükleer silahların ve diğer kitlesel tahrip silahlarının yapımını, kullanılmasını, depolanmasını ve denenmesini yasaklayan Deniz Yatağı Antlaşması ile ilerleme devam etmiştir. l972’de kimyasal ve bakteriyolojik silahların geliştirilmesini ve üretimini yasaklayan Biyolojik Silahlar Sözleşmesi ve 18 Mayıs 1977’de askeri amaçlarla çevrenin doğal yapısını değiştirme yöntemlerinin kullanılmasını yasaklayan, Çevrenin Değiştirilmesinin Yasaklanması Sözleşmesi imzalanmıştır. 20 Haziran 1963’te bir bunalım anında yanlış anlamaların riskini önlemek ve en yüksek düzeyde doğrudan iletişim kurmak amacıyla Kırmızı Telefon Antlaşması, 30 Eylül 1971’de iki ülke arasında yanlışlıkla bir nükleer savaş çıkmasını önleyecek önlemleri belirleyen Kaza Önlemleri Antlaşması imzalanmıştır. 26 Mayıs 1972 tarihinde Moskova’da, Nixon ve Brejnev arasında SALT I’in imzalanması ile sona ermiştir.

Nükleer Savaşa Engel Olma Antlaşması, Brejnev ve Carter arasında iki tarafın stratejik silahlarına nitel ve nicel sınırlamalar getiren SALT II Antlaşmasının imzalanması ile sürmüştür. Fakat bir yandan ABD aleyhinde sonuçlandığı iddiaları ile kamuoyunda tepki görmesi, diğer yandan 1979 sonlarında Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali gibi nedenlerden dolayı Kongre’de onaylanmamıştır. 8 Aralık 1987’de INF olarak bilinen ve orta menzilli füzeleri kapsayan antlaşma Reagen ve Gorbaçov tarafından Washington’da imzalanmıştır. Antlaşmaya göre, 18 ay içinde bütün orta-kısa menzilli füzeler ve üç yıllık bir süre içinde de bütün orta menzilli füzeler imha edilecektir.

Dolaysız bir güç dağılımını yansıtan konvensiyonel alanda bir silahsızlanmanın daha az başarılı olması, devletler arasında sürekli bir mücadelenin varlığından ileri gelmektedir. Oysa yeni nükleer silah elde etmek, pek azının bile yeterli tahribi yapabileceği göz önünde bulundurulacak olursa, fazla bir kazanç sağlamadığı gibi, bunların bakım ve modernizasyonları devletlerin ekonomileri için gereksiz bir yük oluştur¬maktadır. Bunun içindir ki nükleer alandaki silahsızlanma görüşmeleri daha başarılı görünmektedir.

Kübra SEZGİN

TUİÇ Stajyeri

 

Kaynakça

http://www.mfa.gov.tr/silahlarin-kontrolu-ve-silahsizlanma.tr.mfa

http://tr.wikipedia.org/wiki/Silahs%C4%B1zlanma

Arı, Tayyar, ‘’Savaş, Silahsızlanma Yarışı’, http://www.enfal.de/sosyalbilimler/s/028.htm

Sosyal Medyada Paylaş

Previous article
Next article

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...