Terörle Mücadele ve Suriye

Terörle Mücadele Küresel Forumu Koordinasyon Komitesi toplantısının ardından, öne çıkan en önemli konu hiç kuşkusuz Suriye konusu idi. Daha önceleri tanınan Suriye Ulusal Konseyi’ne daha fazla destek ve direnme motivasyonu, sunan Tunus ve İstanbul  konferansları gibi, yine aynı kararlıkla Beşar Esed’i devirme ve Esed ailesini artık iktidardan uzaklaştırma ve hatta olası bir operasyonda ülke dışına çıkarma, belki de yapılan bu katliamlar için sonunun aynı eski Mısır lideri gibi demir parmaklıklar arkasına gönderme, itibarsızlaştırma ve yalnızlaştırma düşüncesini uygulamaktır.

Terörizmle Mücadele (T.M.K.F) Eş-başkanı, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Hillary Clinton; “Artık Esed gitmeli, Suriye’de Esed gitmedikçe hiçbir şekilde huzurlu, istikrarlı ve demokratik olamaz. Bizim acımızdan, uluslararası camia olarak belli bir plan çevresinde toplanmanın ve Suriye’den Esed’ı göndermenin zamanı geldi” dedi.

Sözleri ve düşüncesi ABD’nin, Esed’in artık küresel ve uluslararası kamuoyunda bir fonksiyonun ve öneminin olmadığı bir kez daha bu önemli toplantıyla ve katılımcılarla terör ve terörizmle olan mücadelesini tüm kamuoyuna duyurmuş oldu. Eş-başkan Hillary Clinton’un Suriye halkı için, beklentilerine cevap vermemiz gerektiğini düşünüyoruz ve biz aynı zamanda da adaletin takipçisi olmak, özgürlüğü tüm Suriyeli ve tüm halklara sunmak için terör ve terörizmle mücadeleyi sürmeyi planladığını tüm katılımcılar nezdinde kamuoyuna duyurmuş oldu.

Formun amacı her ne kadar terör ve terörizm olsa da, ortak payda Suriye’nin özgürlüğü ve Esed rejiminin, iktidarını, ailesini, siyasi gücünü ve de onu destekleyen içi ve dış yandaşlarını uluslararası kamuoyunda belirtip bir çözüm yolunun bulunması fikri hâkim olmuştur. Birleşmiş Milletlerin tekrardan ara formül bulmasını ve Rusya’yı ikna edip, Suriye halkının biran önce beklentilerinin gerçekleşmesi ve evrensel insan haklarına ulaşılmasına destek verilmeli.

Suriye’nin birçok kentinde her gün yaşanan katliamlar, orantısız güç kullanımı ve ağır  silahların; masum kadın ve çocukların feci şekilde yok edilmesi elbette tüm dünyanın ve  bizlerin sorunudur artık. Bu katliama, hiç kimse ama hiç kimse sessiz kalmamalıdır. Eğer ki bu masum kadın ve çocuk ölümlerinde bir siyasi bir menfaat ve yahut bir çıkar düşünülürse, elbette bu ateş Suriye’den sonra orda da yanacaktır. Sadece ve sadece olaya insani duygularla bakılmalı, tüm ülke halkı için; özgürlük ve demokrasi istenmelidir.

 

İbrahim TAŞKIRAN

Sosyal Medyada Paylaş

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Uluslararası Göç Dalgaları ve Kentsel Kalkınma: İstanbul Örneği

Bu yazıda, öncelikle Türkiye’nin göç ile kalkınma sürecinin anlaşılması ve kalkınmanın nasıl bir seyir izlediği, ardından İstanbul'un tarihsel süreç içerisinde dış göçler tarafından nasıl şekillendiği, 21. yüzyılın uluslararası en derin göç meselesi olan Suriyeli mülteci akınının etkisi vurgulanarak değerlendirilecektir.

Röportaj: Gülüm Özçelik ile Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Bağlamında Göç

Bu röportaj, Gülüm Özçelik ile Uluslararası Hukuk ve İnsan...

Göçün Feminenleşmesi: Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Kadın Göçmenler

Bu çalışma, göç deneyimi yaşayan kadınların toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanan mağduriyetlerini ortaya çıkarmaya, bu kadınların göçlerinin nedenleri ve yöntemlerine, göç esnası ve sonrasında karşılaştıkları risklere ışık tutmaya çalışmaktadır. 

Suriye İç Savaşı Sonrası Yaşanan Göçün Terör Bağlamında AB’ye Etkileri

Bu yazıda AB kuruluşu ve gelişim süreci kısaca ele alındıktan sonra Suriye İç Savaşı’nın patlak vermesiyle başlayan süreç ve iç savaşın şiddetlendiği yıl olan 2015 ve sonrasında Avrupa ülkelerinde görülen terör olayları üzerinde durulacaktır. Aynı zamanda bu süreçte oluşan göç dalgalarının Avrupa’da aşırı sağın ve İslamofobinin yükselişi üzerindeki etkileri ele alınacaktır.