Yalnızlık Politikası

Diplomasi’nin Gelişimi

Uluslararası ilişkilerde, Ortaçağ ve Yeni Çağ itibariyle gelişen teknoloji, ticaret, büyük silahların bulunması imparatorlukların savaş isteğini azaltmış bunun yerini ise diplomasi almaya başlamıştır.

Diplomatik ilişkiler çerçevesinde karşımıza çıkan Eski Türk yazıtları ve Çin belgelerinde anlaşıldığı üzere, Türk ve Çin İmparatorluğu arasında bir uzlaşma olmuştur. Oğuz boylarının Mezopotamya’ya indikleri sırada Gazne Hükümdarı Mesut ile Selçuklu beylerinin görüşmeleri de diplomasi belgeleri arasında sayılır. Fakat gerçek anlamda diplomasinin ilk adımlarını Bizans’ta atanan elçiliklerde görüyoruz. Ülkelerin var olan sınırlarının daralmasıyla atanan elçilikler göreve and içerek başlamıştır. Aynı şekilde Osmanlı Devleti’nde de verilen tavizler ve toprakların korunamaması elçilik atanmasına yol açmıştır. Avrupa’da ise, örgütlü diplomasi ilk kez İtalya’da doğmuştur. Ortaçağda İtalya; Venedik, Floransa, Cenova, Pisa, Roma ve Napoli gibi çok sayıda krallığa bölünmüştü. Çoğu zaman bu krallıklar ya birbirleriyle savaşıyor ya da aralarında çeşitli dostluk antlaşmaları yapıyorlardı. Bu yüzden diplomasiye gereksinim duyuluyordu. 17. yüzyılda Fransa’da diplomasi, iç ve dış işlerin ayrılmasıyla diplomatların görevi haline gelmiştir. Dünyanın değişimine paralel olarak diplomaside önemli değişiklikler, 19. yüzyılda karşımıza çıkmaktadır. Avrupa’da gücün saraydan kabinelere, bakanlıklara geçmesi süreci tamamlanmış, yüzyıl sonunda devletlerarası toplantılarda krallara rastlanmamaya başlanmış ve dış politika giderek demokratikleşme yoluna girmiştir. ABD’nin ise, 19. yüzyıla kadar hiçbir ülkede büyükelçiliği yoktur. Bunun Avrupa kaynaklarına göre nedeni ABD’nin ikinci sınıf güç sayılması, ABD’nin kaynaklarına göreyse Avrupa diplomasisini yapay bulduğundan kabullenmeme eğilime bağlamaktadır.

Yalnızlık Politikası

İnfirat politikası, ayrı durma politikası, izolasyonizm ve Monroe doktrini kavramıyla eş anlamlı olarak kullanılan yalnızlık, uluslararası sorunlara aktif olarak katılmamayı ve diğer devletlerle diplomatik hatta ticari ilişkileri en alt düzeyde tutmayı öngören bir dış politika stratejisidir. Yalnızlık politikası izleyen bir devlet, askeri ittifaklara girmekten ve ülkesinde diğer devletlere askeri kolaylıklar tanımaktan kaçınır.

Yalnızlık politikasının başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için devletler arasında yaklaşık eşit bir güç dağılımının bulunması gerekir. Bu tür politikalar güç dengesi sisteminde daha kolaydır. Ülkenin yalnızlık politikası izleyebilmesi için coğrafik ve topoğrafik özelliklerinin de buna uygun olması gerekir. Dağ, deniz ya da çölle çevrili olması dış tehditlerden koruma açısından kolaylaştırıcı bir durumken, yalnızlık politikası açısından bakıldığında ulaşım ve teknolojinin gelişiminde dezavantajlı bir durumdur.

Yalnızlık politikası izleyen devletler de diğer devletlerle ticari ve diplomatik ilişkilerde bulunur fakat çatışmaya yol açmamasına dikkat ederler. Bu uygulama, daha önce ABD ve SSCB arasında uygulanmış fakat başarılı olunamamıştır.

Yalnızlık kavramını, ilk defa Amerika’da 1782’de John Adams Avrupa işlerine karışmama yorumuyla kullanmış, George Washington ise 1796’da veda mesajında gerçek politikanın hiçbir devletle ittifak yapmamak ve Avrupa’nın önemli işlerine karışmamak olduğunu söylemiştir. Amerika’da yalnızlık politikasını sistematik bir şekilde ele alan Monroe Doktrini ise ABD’nin kendini dünyanın geri kalanından soyutlaması olarak ifade etmiştir. Bu politika doktrinde 4 ana hususa dayandırılmıştır. Bunlar:

  • Anti-koloniyalizm görüşü,
  • Kutsal İttifak Devletleri’ninkinden farklı olan Amerika’nın siyasal sistemi,
  • Karışmazlık (non intervention) isteği,
  • Kabuğuna çekilme (isolation)’dir.

ABD, 1914’te bu politikadan ayrılmış,1920’de yalnızlığı tekrar denemiş ve bir daha dönmemek üzere 1941’de yalnızlık politikasını terk etmiştir.

SSCB’de ise bu politika Lenin döneminde izlenmiş fakat bir süre sonra uluslararası sisteme dönülmüştür.

1960’a kadar dünyaya kapalı bir politika izleyen Çin Halk Cumhuriyeti ise, SSCB ile yaşanan gerginlik ardından 1972’de ABD, sonrasında da Batı dünyasıyla ilişki içine girmiştir.

18. ve 19. yüzyılda bu politikayı izleyen İngiltere, uygulamayı üstünlük ve dengenin dengeleyicisi olarak sağlamıştır. Değişen dünya düzeniyle sömürgelerini kaybetmekten korkan ada ülkesi, bu politikayı terk ederek müttefik devleti olmaya başlamıştır.

Türkiye’de Yalnızlık Politikası

Türkiye tarihinde ise yalnızlık politikası ilk olarak Kıbrıs sorununda karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin o dönem bu politikayı izlemesi doğal olarak karşılanmıştır. Fakat uluslar arası bir sorunda yalnız kalması, politikanın değerli olup olmadığı açısından olumlu karşılanmamıştır. Siyasi ve özellikle ekonomik karşılıklı bağımlılık sürecinde “yalnızlık politikası” nın ülke çıkarları için zararlı olacağı belirtilmiştir.

Günümüzde “yalnızlık politikası”, özellikle Ahmet Davutoğlu’nun dış işleri bakanı göreviyle tekrar gündeme gelmiştir. Davutoğlu’nun, Ortadoğu açılımında komşularla “sıfır sorun politikası” stratejisini, başbakanın dış politika baş danışmanı Dr. İbrahim Kalın da onaylamaktadır. Kalın, “Dünya darbelere, katliamlara sessiz kalırken tek başına doğrunun yanında olmamız gerekirse bundan çekinmeyiz. Eğer buna yalnızlık demek icab ediyorsa bu değerli bir yalnızlıktır. Bu yalnız kalmak değil onurlu bir duruş sergilemektir” ifadeleriyle yalnızlık politikasının gerekliliğini açıklamaktadır. İngiliz devlet adamı Churchill’in söylediği “Devletlerin daimi dostları ve düşmanları yoktur, daimi çıkarları vardır” söze dayanarak bazı Türk devlet adamları ve halk, Davutoğlu’nun stratejisini eleştirmişlerdir.

Büşra AVŞAR

TUİÇ Staj Programı

Kaynakça:

Arı, T. (2004). Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika. (5. Baskı). Alfa Yayınları.

Star Gazetesi. (2013). Yalnız değiliz ama yalnızlığı göze alacak kadar ilkeliyiz. Erişim Adresi: http://haber.stargazete.com/guncel/yalniz-degiliz-ama-yalnizligi-goze-alacak-kadar-ilkeliyiz/haber-783839 

Sosyal Medyada Paylaş

Previous article
Next article

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...