Zorunlu Göç Politikaları ve Köy Boşaltmaların Nedenleri -3

Hükümetlerin Çözüm Önerileri ve Yapılan Çalışmalar (9)

TBMM Göç Komisyonu’nun raporunda hükümetlerin çözüm için hazırladıkları programların ayrıntılı dökümünü bulmak mümkün örnek vermek gerekirse;

30.6.1993’de Kurulan 49. Hükümet Programı

“1987 yılından beri süren “Olağanüstü Hal” uygulaması, yetki ve otorite boşluğu yaratmayacak yeni yasal düzenlemelerin yapılmasıyla birlikte yürürlükten kaldırılacaktır. Hükümetimizce, koruculuk sisteminin tasfiyesi ilke olarak benimsenmiştir. Bunu gerçekleştirmek için, öncelikle koruculuğun kaldırılmasının yaratabileceği istihdam ve güvenlik sorunlarının çözümlenmesi gerekmektedir. Hükümetimizin etkin, cesur ve kalıcı önlemleri uygulamaya koymasıyla bu hedefe varılacaktır.”

OHAL’in kaldırılması ve çekinceli de olsa koruculuk sisteminin tasfiyesinin önerildiği bu program uygulamaya konulamamıştır

23.3.1995’de Kurulan 50. Hükümet Programı:

“Güneydoğu Onarım Projesi”

Hedef: Güneydoğu’da güvenliğin ve barışın egemen olması.

1) Güneydoğu sorunlarının çözümüne dönük önerileri geliştirmek amacıyla TBMM’deki partiler arasında düzenli bir diyalog sürecinin Hükümet tarafından organize edilmesi; sonuçların öteki partilerle birlikte değerlendirilmesi;

2) Göçe zorunda kalmış insanların sorunlarına yardımcı olmak için var olan çalışmalar doğrultusunda konut ve iş imkanını genişletmek üzere; Hükümetteki özel bir koordinasyon birimin yönetiminde çalışmaların düzenlenmesi; finansmanın sağlanması;

3) İl İdaresi Yasasının en kısa sürede gerçekleştirilerek, olağanüstü hal uygulamasına son verilmesi;

10.10.1995’de Kurulan 51. Hükümet Programı:

“Güneydoğu’da boşaltılan köylerden güvenlik yönünden uygun olanlarına vatandaşlarımızın geri dönüşü sağlanacak ve bu köylerde vatandaşlarımızın uğradıkları zararlar karşılanacaktır.”

Ancak 48. Hükümet döneminden 58. Hükümet dönemine kadar olan süreçte hazırlanan program ve projeler rağbet görmedi ve köye dönüş için gerekli adımlar atılmadı.

Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi

KDRP, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, terör ve güvenlik kaygılarıyla yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kalan vatandaşların gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin geri dönüşlerinin kolaylaştırılması, geri dönülen yerlerde gerekli sosyal ve ekonomik alt yapının tesisi ile sürdürülebilir yaşam koşullarının oluşturulması, geri dönmek istemeyenlerin ise mevcut yaşadıkları yerlerde şehir hayatına uyumlarının geliştirilmesi, ekonomik ve sosyal durumlarının iyileştirilmesini amaçlayan”(8) bir proje olarak 2003’ten itibaren İç İşleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulmuştur.

KDRP, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunan 14 ili (Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van) kapsamaktadır. Proje esaslı ödeneklerle ile köye dönüşler sağlanmışsa da bu yeterli oranda olmamış, köye dönüşte yeterli iyileştirmeler yapılmadığı için sorunlar yaşanmıştır.

Anayasa’nın 125.maddesi, “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” demekte devlete doğmasına neden olduğu zararlardan ötürü sorumluluk yüklemektedir. Devlet anayasal, sosyal hukuk devleti olma sorumlulukları gereği köy boşaltmalar ile yerlerinden edilen, zorunlu göçe sürüklenen vatandaşlarının uğradığı hak ihlallerinin önüne geçmek, köye dönmek isteyenler için gerekli düzenlemeleri yapmak sorumluluğundadır.

Son olarak geri dönüşlerde etkili ve anlamlı adımlar atılmak isteniyorsa Türkiye Mühendis ve Mimarlar Odası Birliği’nin Genel Başkanının Kamuoyuna Sunduğu İnsan Hakları Raporu’ndaki (1995) çözüm önerileri maddelerine dikkat edilmelidir.

– Yakılan ve boşaltılan köylere güvenli şekilde dönülmesi sağlanmalıdır.

– Köylülere, evlerinin yakılması, hayvanların öldürülmesi, bağ ve bahçelerin tahrip edilmesi sonucunda verilen zararlar ile göç döneminde yapılan harcamalar faiziyle birlikte ödenmelidir.

– Köye geri dönenlere ev yapabilmeleri için inşaat malzemesi verilmelidir.

– Geçimini hayvancılıkla sağlayanlara sınırsız yaylaya çıkma izni verilmelidir.

– Yöre halkını potansiyel suçlu olarak gören anlayış terk edilmeli, tüm baskılar kaldırılmalıdır.

– Yörede yaşayanların banka kredi borçları affedilmeli ve faizsiz kredi verilmelidir.

– Göç edenler, evlerine dönene kadar, halen ikamet ettikleri çadır, garaj, depo ve okul gibi yerlerden alınarak sağlık koşullarına uygun yerlere götürülmeli, sağlık, yiyecek ve giyecek gibi ihtiyaçları karşılanmalıdır.

Tüm bunlar göz önüne alındığında geri dönüşlerin istenilen düzeyde gerçekleşememesinin nedenleri ortaya çıkıyor. Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin 11 Kasım 1997 tarihli raporuna göre boşaltılan köylerden şimdiye kadar sadece 78 köy ve 70 mezraya 3.786 haneden 22.993 kişi köyüne geri dönmüştür. Boşaltılan toplam 3313 yerleşim biriminden göç eden 401.328 kişiden bugüne kadar sadece, yaklaşık % 6’sı köyüne dönebilmiştir.

Zorunlu Göçlerin Etkileri ve Sonuçları Üzerine

Köy boşaltmalar sonucunda kentlere göç etmek zorunda kalan insanlara devlet tarafından düzenli yerleşebilecekleri alanlar yaratılmadığı için plansız yerleşme ve beraberinde gecekondulaşma sorunu kaçınılmaz olarak ortaya çıktı. Kendi kaderine mahkum edilen insanlar öncelikle en yakın kasaba ve şehir merkezlerine tanıdık ve akrabalarının olduğu bölge ve mahallelere yerleştiler.

Gidilen yerde kabul görmeme, dışlanma, ekonomik gelir sağlamak için sağlıklı ve güvenli olmayan işlerde 12-16 saati bulan çalışma koşulları, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanamama, şehir merkezlerinden uzakta altyapısı yetersiz, plansız, derme çatma yerleşmelerde barınma, gidilen yere uyum sağlamada zorluk çekme, illegal yollardan yaşamını sürdürmek zorunda kalma gibi birçok sorun zorunlu göç mağdurlarının karşı karşıya kaldığı zorluklardır. Tüm bu sorunlar beraberinde bireylerde ruhsal bozukluklara, travmalara neden olmaktadır. Yerleşilen yerdeki gettolaşma, tutunamama, kültürel kopukluk ve beraberinde marjinalleşme kent yaşamının zorluklarına adapte olmaya çalışan bireylerin geçirdiği süreçlerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Köylerinde, evlerinde üretici konumda olan bu insanlar şehirlerde tüketici konumunda kalıyor, sadece yaşamını idame ettirecek düşük ücretli belirli sektörlerde (inşaat,tekstil işçiliği,seyyar satıcılık vs) çalışabiliyorlar.

ODTÜ Üniversitesi Beşeri Bilimler Fakültesi Sosyoloji Bölümü tarafından 1995 yılı sonunda hazırlanan raporda göç edenlerin en çok yerleştiği iller, Adana, İçel (Mersin), İstanbul ve İzmir olduğu belirtilmiş.(10) Göçün yoğunlaştığı iller göz önüne alındığında bu şehirlerde artan sağlık, barınma, işsizlik, eğitimsizlik, alt yapı yetersizliği gibi sorunların göçün olumsuz ve kaçınılmaz sonuçlarından olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Bu çarpıcı sonuçlarından biri o dönem basına şöyle yansıyor:

26.07.1997 tarihli Milliyet Gazetesinde:

“Adana’nın Gül bahçe Mahallesi…

Tek oda, bir mutfak; toplam 30 metrekareyi geçmiyor. Genç bir kadın. Diyarbakır’ın Hazro İlçesinden gelmiş ve Türkçe bilmiyor. Elinde “Afrikalı” görünümü veren hasta bir çocuk. Çocuğunu doktora götürüp götürmediğini soruyoruz. Yanıt hem kısa hem net: Pere tüne(para yok)” ifadelerine yer verilmektedir.

Köye dönüş çağrısının karşılık bulabilmesi ve anlamlı hale gelebilmesi için öncelikle insansızlaştırılan, tahrip edilen köylerin yayla ve mera alanlarının iyileştirilmesi, alt yapı sorunlarının giderilmesi, yeniden yaşanabilecek geçinilebilecek alanlara dönüştürülmesi, kent hayatına ve kent koşullarına alışmış insanlar için geri dönüşü cazip hale getirici teşviklerin verilmesi, köylülerin zararlarının tazmin edilmesi gerekmektedir.

Aksi takdirde dönüş çağrıları ve devlet tarafından geliştirilen geri dönüş projeleri işlevsiz kalacak gerekli talep oluşmayacaktır. Bir diğer önemli konu ise kente adapte olmuş geçimini kentte sağlayan ve geri dönmek istemeyen göç zedelerin kentlerdeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi, kentlileşebilmelerinin olanaklarının sağlanması gerekmektedir. Uzun yıllardır kente göç etmiş insanların barınma ve işsizlik sorunları ivedilikle çözülmeli bu insanların kentli olma işlevi kazanması sağlanmalıdır.

Çiğdem KAPAN

TUİÇ Organizasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı

Yıldız Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler 4. Sınıf Öğrencisi

Kaynakça:

(9) TBMM Komisyon Raporu – Çözüm Önerileri

(10) Ankara Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Beşeri Bilimler Fakültesi Sosyoloji Bölümü “GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) Bölgesi Nüfus Hareketleri” 1995

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...