Geçtiğimiz ay Karabağ semalarında Ermeni askerleri Azerbaycan hava kuvvetlerine ait olduğunu zannettiği bir insansız hava uçağı düşürmüştü. Yapılan incelemeler neticesinde bu uçağın Azerbaycan hava kuvvetlerine kayıtlı bir uçak olmadığı, büyük bir ihtimalle İsrail casus uçağı olduğu bildirilmişti. Karabağ semalarında ve özellikle İran sınırlarında dolaşan bu tip insansız hava araçlarının olduğunu böylede yaşayanların ifadesinde sık sık rastlanmaktadır.
Şimdi ise İran Ordusu’nun ABD’ye ait insansız hava aracını düşürdüğü bildirildi İran TV, İran Ordusu’nun ABD’ye ait insansız hava aracını düşürdüğünü bildirdi Askeri bir yetkili devlet televizyonu İran TV’ye yaptığı açıklamada Doğu İran’da muhtemelen de Karabağ üzerinden İran semalarına izinsiz giriş yapıp keşif uçuşu yapan RQ-170 model insansız hava uçağını düşürdüklerini söyledi.
İran’a yapılacak olası bir operasyonun altyapı istihbarat çalışmalarını yapan bu iki uçağın düşürülmesi ABD güçlerinin moralini bozmuştur. Bunun yanında keşfin yapıldığı yere bakılırsa İran’a yapılacak olası operasyonun İran’ın kuzeyinden olma ihtimali çok yüksekti. Bunun için ya Türkiye toprakları kullanılacak ya da Bulgaristan’dan kalkacak bombardıman uçakları Karadeniz, Gürcistan Azerbaycan toprakları üzerinden Hazar denizi üstünde İran’ı bombalayacak. İran bu ihtimali çok uzak görmüyor ve ona göre bazı tedbirler de aldı. Fakat buna rağmen en zayıf savunma hattı bu hattır. ABD Başkan yardımcısı Joe Biden’in Türkiye seyahati birçok şeyi açıklamaya yeterdir. Her ne kadar bu seyahati tamamen PKK odaklı basına yansıtmaya çalışmışlarsa da ve başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın bir üst düzey PKK yetkilisinin yakalandığını açıklamış olmasıyla dikkatleri tamamen bu noktada toplanmasına katkı sağlamışsa da olayın gerçekliği bu değildir. Hatta yılların istihbaratçısı Mahir Kaynak bile “Zeki Alasya Metin Akpınar filmindeki “kedidir kedi” meşhur sözünü hatırlatırcasına “PKK”dır “PKK” diyerek müthiş bir analiz yapmıştır. Bu ancak basına verilen bildik oyalama metinleridir. Herkes bilmektedir ki Joe Biden Suriye ve İran konusunda Türkiye’ye biçtikleri rolü dikte ettirmiştir.
İlahi bir tecelli olarak Başbakan Erdoğan’ın hastalanması aynı 2001-2002 II. Körfez savaşı arifesinde Başbakan Bülent Ecevit’in hastalanmasına benzemektedir. Ecevit Irak’a yapılacak ABD operasyonuna göz yummamış 1,5 milyon Müslümanın öldürülmesine, kadınların çocukların ırzına geçilmesine razı olmamıştı. Ecevit’i hasta diye tasfiye etmeye çalışıldığı bu hükümetin yandaş basını tarafından çarşaf çarşaf pehlivan tefrikaları gibi yayınlanmıştı. Ecevit’in Irak’a yapılacak operasyona sıcak bakmayan tavrı Onu iktidardan etti ve yerine Erdoğan gelmişti. Şimdi ise Erdoğan’ı İran konusunda sıkıştıran ABD ya ikna ol ya da git mi diyor acaba. Bakalım Erdoğan İran’a yapılacak operasyona müsaade edecek ve ya operasyonun içinde mi olacak. Muharrem ayını idrak ettiğimiz ve Kerbela vakasının yaşandığı bu günlerde tekrar ve kesin bir Şii Sünni kan davası başlayacak mı? Dersim olayının şimdi niye ayyuka çıkarıldığını, hükümetin Alevilerle (Şiilerle) bir sorunu olmadığını söyleyerek yapmaya çalıştığı psikolojik harekâtın netice vermeyeceği açıktır. Amerikan vari bu taktikler AKP iktidarını oluşturan koalisyon güçlerini ikna edememiştir. Bir yandan Başbakan dik durmaya çalışırken, bir yandan kendisinin aynı Ecevit’e alternatif olduğu günlerdeki gibi bazı AKP’liler daha şimdiden kendisini başbakan olarak görmekte, hatta Amerikalılarla pazarlığa bile başladıkları ile ilgili haberler Ankara kulislerinde dolaşmaktadır. Erdoğan sonrası kim başbakan olacak ve İran’a operasyon yapılacak mı? Erdoğan’ın yetiştiği ortam buna müsaade etmeyecektir.
Biz her şeye rağmen Erdoğan’ın bu tezgâha düşmeyeceğini biliyoruz. Her bir dakikanın çok önemli olduğu bu günlerde İran ABD savaşı başladı ve bakalım Türkiye ne yapacak.
Hasan OKTAY
KAFKASSAM Başkanı
