Akçakale Saldırısı ve Sonrası

Suriye ordusu ile Özgür Suriye Ordusu arasında Tel Abayad kasabasının kontrolü için yürütülen silahlı mücadele geçen hafta içinde Türkiye’ye sıçradı. Tel Abayad kasabası ve Akçakale’ye açılan sınır kapısının kontrolünü kaybeden Suriye ordusu bölgeyi yakın çevreden top atışına tutmaya başlamıştı. Bu saldırılar sırasında 3 Ekim 2012 tarihinde, Suriye ordusu muhtemelen bilinçli olarak Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesini hedef alan 6 atış gerçekleştirdi. Saldırıda 5 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Bu saldırının ardından Türkiye karşılık olarak tespit edilen 14 hedefe 40 top atışıyla karşılık verdi.

Akçakale saldırısının ardından yapılan ilk değerlendirmelerde Suriye ordusunun yanlışlıkla Akçakale’yi hedef almış olabileceği tartışılmıştı. Ancak Türkiye’nin misilleme saldırısının ardından Hatay iline yönelik benzer saldırıların devam etmesi Akçakale saldırısının bilinçli bir stratejinin ürünü olması ihtimalini güçlendirmiştir. Başbakan Erdoğan benzer yöndeki düşünceleri “kararlılığımız test edilmesin. Kaza deniyor, sekiz kez kaza mı olur” sözleri ile dile getirmiştir.

Suriye rejiminin beka sorunu ile karşı karşıya olduğu, ordusunun parçalandığı ve tüm enerjisini içe yönlendirdiği bir ortamda Türkiye ile savaş çıkarma ihtimali olan bir saldırıyı neden gerçekleştirdiği önemli bir soru işaretidir. Söz konusu ortam içinde Suriye’nin böyle bir adım atması, ulaşılmak istenen hedefler konusunda akla şu olasılıkları getirmektedir:

– Son derece zayıf bir konumda olan Suriye’nin böylesine riskli bir kararı tek başına almış olma ihtimali zayıftır. Büyük ihtimalle Suriye’deki rejimin korunmasını hayati çıkar olarak gören ve bu nedenle Türkiye’nin politikalarından rahatsızlık duyan Rusya ve İran’ın onayı, desteği, yönlendirmesi ile saldırı gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla saldırı ile verilmek istenen mesajı sadece Suriye’nin değil her üç ülkenin ortak mesajı olarak okumak gerekmektedir.

– Akçakale saldırısı, Haziran ayında gerçekleşen F-4 uçak saldırısının bir devamı niteliğindedir. Burada söz konusu aktörlerin ortak amacı hayati çıkar alanlarına zarar verdiğini düşündüğü Türkiye’nin gücünü sorgulatmaya çalışmaktadır. Böylece Türkiye’nin oynamaya çalıştığı rol; Suriye halkı, Türk kamuoyu, Arap kamuoyu ve uluslararası kamuoyu arasında tartışmaya açılmaktadır. Türkiye’nin Suriye’de değişimi gerçekleştirebilme kapasitesi sorgulatılmaktadır.

– Söz konusu aktörler Türkiye’nin sınırlarını test etmeye ve nereye kadar gidebileceğini görmeye çalışmaktadır. Jet krizi sonrasında sert söylemlere rağmen caydırıcılığın tesis edilememiş olması Türkiye’nin sınırlarını zorlamayı mümkün kılmıştır.

– Yukarıdaki hedefle bağlantılı olarak; Suriye ve müttefikleri Türkiye’yi bir savaşa çekmek istememektedir. Türkiye’nin savaşa giremeyeceğini, bunu başaramayacağını düşündükleri için Türkiye’nin sınırlarını zorlayabildikleri yere kadar zorlamaktadırlar. Bir uluslararası müdahalenin neredeyse imkansız olduğu analizini yapmaktadırlar. Türkiye’nin tek başına bir askeri müdahalesinin iç kamuoyu baskısı ve maliyetinin yüksek olacağı gibi hesaplamalarla mümkün olmadığını görmektedirler. Bu ortam içinde Türkiye’yi Suriye politikası nedeniyle daha rahat cezalandırabileceklerini düşünmektedirler. Ayrıca jet krizi sonrasında angajman kurallarının değiştirilmesinin kendileri açısından caydırıcı olmadığını göstermektedirler.

– Suriye yönetimi jet krizinde olduğu gibi Akçakale’de de; ne denli sıkışmış hissettiğini, yaşamsal bir mücadele verdiğini ve bu mücadele doğrultusunda ne kadar ileri gidebileceğini göstermeye çalışmaktadır. Gerekirse her türlü “çılgınlığı” yapabileceği mesajını vererek caydırıcı olmaya çalışmaktadır.

– Suriye’nin bir diğer amacı ülkesindeki istikrarsızlık ve çatışmayı bölgeselleştirerek üzerindeki baskıyı azaltmak olabilir. Bu yaklaşımı dengeleri etkileyebildiği Lübnan ve Türkiye üzerinden yapmak istemektedir. Türkiye özelinde; PKK-PYD’ye sınır hattının kontrolünün bırakılması, sınır illerinde istikrarsızlık yaratılması, PKK’nın terör eylemlerinin tırmandırılması, Türk iç kamuoyunda Suriye politikasına muhalif kesimin elinin güçlendirilmeye çalışılması hayata geçirilen araçlar olarak sıralanabilir. Suriye istikrarsızlığı bölge geneline yayarak ülkelerin Suriye politikalarını cezalandırmaya, bu politikaları içerde sorgulatmaya ve üzerindeki baskıyı farklı alanlara yayarak azaltmaya çalışmaktadır.

– Suriye’nin stratejik öneme sahip olduğunu düşündüğü bölgede muhalifleri yenilgiye uğratmak adına bazı riskleri göze alarak operasyon yapmayı tercih ettiği de söylenebilir. Tel Abayad bölgesi iki açıdan stratejik öneme sahiptir. Birincisi Suriye yönetimi ülkenin kuzey kısmında kaybettiği kontrolü tekrar sağlamak istemektedir. Böylece Özgür Suriye Ordusu tarafından yaratılmak istenen fiili güvenli bölge ortadan kaldırılacaktır. Ayrıca Türkiye ile Suriye muhalefeti arasındaki bağlantı koparılmak istenmektedir.

Türkiye açısından bakıldığında Akçakale saldırısı Suriye ordusunun sınır bölgesinden iç kısımlara çekilmesini sağlamak açısından fırsat olarak değerlendirilecektir. Saldırıya askeri karşılık vererek Türkiye kendi sınırlarını çizmiş ve her türlü saldırının askeri karşılık bulacağını göstermiştir. Bu durum Özgür Suriye Ordusu’nu sınır bölgelerindeki hareket imkanını artıracaktır. Ancak Türkiye açısından risk faktörü çıtanın yükseltilmiş olması ve artık herhangi bir saldırıya misliyle karşılık verilmesi zorunluluğudur. Aksi durum Türkiye’nin zaten sarsılan caydırıcı gücünün daha da sorgulanmasına neden olacaktır. Bu da sınır bölgesinde Suriye ile sınırlı bir çatışma durumunu beraberinde getirecektir. Böylesi bir ortamın hem güvenlik hem de ekonomik anlamda sınır bölgelerinde sıkıntılar doğurması muhtemeldir. En büyük risk ise Türkiye’nin hiç istemeden de olsa daha geniş çaplı bir çatışma ortamına sürüklenmek zorunda kalmasıdır.

Oytun ORHAN

ORSAM Ortadoğu Uzmanı

 

Kaynak: ORSAM

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...