Sınır Güvenliği ve Hak İhlalleri Bağlamında Limon Ağacı Filmi

Filmler, bize yalnızca bir kurgu ve görsel şölen sunmaz. Aynı zamanda içlerinde toplumsal gerçekliği, siyasi ve sosyolojik unsurları da barındırırlar. Dolayısıyla filmlerin, gerçekliğin bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda, yönetmenliğini İsrailli yönetmen Eran Riklis’in üstlendiği, İsrail, Fransa ve Almanya ortak yapımı olan Limon Ağacı (Lemon Tree) filmi, on yıllardır hızını ve şiddetini kaybetmeden bugüne kadar devam eden İsrail-Filistin meselesinin gerçekliğini, limon ağaçları ve bir kadının bu ağaçlar için verdiği mücadele temasıyla ortaya koymaktadır.

Limon Ağacı, İsrail ile Batı Şeria arasındaki “yeşil hat” denen sınır bölgesinde, babasından miras kalan limon ağacı bahçesinde yaşayan Filistinli bir kadın olan Salma Zidane’nın, limon bahçesini korumak için İsrail Devleti ve İsrail Savunma Bakanı’na karşı verdiği hak mücadelesinin anlatıldığı bir öyküdür. Filmde ilk olarak, İsrail savunma bakanının korumalarının ve bakanlığa bağlı bir organ olan istihbarat servisinin, bakanın komşusu olan ve sınırın öteki tarafında bulunan limon bahçesinden gelebilecek terör saldırılarının, ulusal güvenliği tehdit edebileceğini ifade ettiklerini görmekteyiz. Bu muhtemel tehdite karşı ilk olarak kameralar, dikenli tel örgüler, sensörler, gözetleme kulesi gibi çeşitli önlemler alınmasına rağmen hala endişe duyulmaktadır. Bir müddet sonra, Salma Zidane’a İsrail Bölge Komutanlığı’ndan limon ağaçlarının tazminat ödeme koşuluyla kesileceğini bildiren bir mektup gelmiştir. Esasen, Filistin tarafındaki her şey İsrail tarafından tehdit olarak görülmektedir. Bu bir insan olabileceği gibi, bir limon ağacı da olabilmektedir. Sınır olgusunda öne çıkan duygular: güvensizlik, korku ve endişedir. Bu duygular, film boyunca yoğunluğunu yitirmeden hissettirilmektedir.

Salma, durumu ABD’de bulaşıkçılık yapan oğlu Nasır’a bildirmişse de oğlu, annesinin oldukça değer verdiği limon ağaçlarını umursamaz bir şekilde annesini ABD’ye çağırıp, burada daha iyi koşullarda yaşayacağını ifade ediyor. Bu noktada, sınırda ya da güvenliğin sağlanamadığı bölgelerde yaşayan, hayat standartları düşük insanların, dış göçe meyilli olduğu göze çarpmaktadır. Ardından Salma Zidane, kendisine gelen mektuba itiraz etmek üzere mektubu İsrail başkonsolosluğuna götürüyor ve uzun bekleyişin sonunda sorun önemsiz olarak nitelendiriliyor. Böylece, Salma buradan olumsuz sonuçla geri dönüyor. Limon ağaçlarının kesimine karşı verilecek tazminatı ise limon ağaçlarının manevi değerini ifade ederek reddediyor.

Filmin devamında Salma Zidane, uğramış olduğu haksızlığa karşı hukuk mücadelesi vermeye karar veriyor ve kendisine bir avukat tutuyor. Salma, avukata bu tür bir davaya daha önce bakıp bakmadığını sorduğunda ise verdiği cevap aslında İsrail’in Filistin toplumu üzerinde kurduğu baskıyı ve güvenlik sorununu ispat eder niteliktedir. Avukat Ziad Davut, İsrail ordusuna karşı tek başına mücadele eden kişilerin hiç çıkmadığını ve böylesi davaları bulmanın oldukça zor olduğunu ifade ediyor. Salma, karara itiraz maksadıyla askeri mahkemeye temyiz davası açmaya karar veriyor. Dava sahnesinde İsrail tarafı avukatının yaptığı savunmada, limon bahçesinin ülkeye yönelik yakın bir tehdit olduğunu ifade etmesi ise oldukça dikkat çekicidir. Aslında bu savunma bize, açıkça İsrail devleti tarafından sınır ötesinin bir düşman olarak nitelendirildiğini ve İsrail’in iki ülke halkı arasındaki sosyal mesafeyi derinleştirmeye yönelik tutumunu anlatmaktadır. Nihayetinde kamuoyuna limon bahçesi, ulusal güvenliği tehdit eden bir hedef olarak gösterilmiştir. Mahkeme, Salma’nın itirazını kabul etmeyerek limon ağaçlarının kökünden sökülmesine, sökülme tarihine kadar bahçenin tel örgülerle çevrilmesine ve Salma’nın bahçeye girişinin yasaklanmasına karar verir. Salma mücadelesinde kararlıdır ve avukatıyla beraber davayı bir üst mahkeme olan İsrail Yargıtay mahkemesine taşır. Ardından, mahkemenin aldığı kararların uygulaması olarak bahçe, dikenli tellerle çevrilir. Dikenli tellerin üzerindeki “Askeri Bölge”, ”Ölüm Tehlikesi” şeklindeki uyarı yazıları ise oldukça çarpıcıdır.

Sınırın öteki tarafı İsrail için potansiyel bir askeri tehdit ve ulusal güvenliği tehdit eden bir unsur olarak nitelendirilmektedir. Sınırın öteki tarafında, sadece birkaç limon ağacı olsa dahi durum değişmemektedir. Fakat, limon bahçesine ve Salma’ya karşı yapılan haksızlıklardan rahatsız olan, önemli ve beklenmedik bir kişi vardır. Bu kişi, savunma bakanının eşi Mira Nevon’dur.

İsrail tarafından sınır olgusu bağlamında uygulanan bu güvenlik(siz)leştirme politikası, Mira Nevon gibi bazı kişilerin zihninde karşılık bulamamaktadır. Yukarıda bahsedilenlerden de anlaşılacağı üzere, İsrail devletinde de kullanıldığı manasıyla güvenlik, -Kopenhag Okulu’nun önde gelen temsilcilerinden olan Weaver’ın belirttiği gibi- bir mesele yönetici elitler tarafından güvenlik sorunu olarak ilan edildiğinde bir güvenlik sorunu olmaktadır ve düzeni yönetenler bu güvenlikleştirme aracını kendi kişisel çıkarları için kullanabilmektedirler.[1]

Bahçe dikenli tellerle çevrildikten sonra Salma’nın kuruyan ağaçları sulamak için tellerin üstünden atlayıp bahçeye girdiği sahne, filmdeki en etkileyici sahnelerden biridir. Gözetleme kulesindeki asker bahçeye girmenin yasak olduğunu, durmasını söyleyerek Salma’ya silahını doğrultur. Fakat Salma, bahçeyi sulamaya devam eder. Daha sonra, İsrailli asker kadının yanına gelir ve bahçeden çıkmasını isteyerek Salma’nın ismini sorar, kendi ismini de söyledikten sonra Salma ile sohbet etmeye başlar. Bu sırada istihbarat görevlisi, askere kadının bahçeye girmesine neden izin verdiğini ve neden sınırı geçtiğini sorarak söz konusu güvenlik sorununu hatırlatır. Filmde bu sahne, güvenlikleştirme politikasının iki ülke halkları tarafından da karşılık bulmadığını, toplumlarda yönetici elitlerin eliyle yaratılmaya çalışılan düşmanlığın, halklarda karşılık bulmadığını göstermektedir.

Limon ağaçlarına dair kararın Yargıtay mahkemesine taşınması uluslararası basının da dikkatini çekmiştir. İsrail savunma bakanı, konuyla ilgili basın görevlilerine “İsrail’in varlığı tehdit altındayken limondan bahsediyorsunuz.” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. İsrail yönetici elitleri için İsrail sınırının “öteki” tarafı tehlikelidir, ulusal güvenliği tehdit etmektedir ve ne olursa olsun bu tehdit ortadan kaldırılmalıdır. Savunma Bakanı’nın açıklaması bağlamında şunu söyleyebiliriz: Ulus devletlerin yöneticileri geçmişten beri egemenliklerinin zarar görmemesi ve güçlenmesi için halklarına bir tehdit unsuru sunmaktadırlar. Bunun en belirgin örneği Soğuk Savaş döneminde yaşanmıştır. Söz konusu dönemde ABD, toplumuna ulusal tehdit olarak komünizmi, yani yegâne temsilcisi Sovyetler Birliği’ni gösterirken; Sovyetler Birliği ise ABD’nin vahşi kapitalizmini düşman olarak göstermiştir.

Son olarak, limon ağaçları uluslararası basında ve İsrail basınında gündem olmuş ve Salma Zidane’nın davası Filistin halkının direnişinin sembolü haline gelmiştir. Yargıtay’da görülen davanın sonucunda, Savunma Bakanı’nın güvenliğini tehlikeye atan limon ağaçlarının boylarının kısaltılmasına karar verilmiştir. Bu karar, İsrail’e karşı kazanılmış bir zafer olarak addedilmiştir. Filmin son sahnesinde ise tehdit olarak gördükleri Filistin’e karşı önlem almak amacıyla, sınıra İsrail devleti tarafından “duvar” örülmüştür.

Filme adını veren limon ağaçları, filmde mecazi bir nitelik taşımaktadır. Bilindiği gibi ağaçlar, sürekli büyüyen, kendini yenileyen canlılardır. Yani ağaçlar insanlar gibidir ve zarar gelmemesi, korunması gerekmektedir. Bu bağlamda, filmde ulusal güvenliği tehdit eden unsur olarak gösterilen limon ağaçlarına karşı verilmiş her hukuksuz ve acımasız karar, aslında Filistin halkına karşı verilmiş olmaktadır.

Yağmur AKYOL

TUİÇ Güvenlik ve Strateji Çalışmaları Staj Programı

Kaynakça:

[1] Judyth O. Waever, “Securitization and Desecuritization.” Ronnie Lipschutz (ed.). On Security [Elektronik versiyon] ,1995, New York: Columbia University Pres., www.ciaonet.org/book/lipschutz/ (Erişim Tarihi: 26 Temmuz 2020).

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Covid-19 Sonrası Yeni Normal: Dijital Göçebelik ve Güneydoğu Asya

Ecem Hayırcı  Göç Çalışmaları O-Staj Programı ÖZET Günümüzde teknolojinin gelişmesi, küreselleşme, iş verenlerin...

”Deontolojik değil sonuççu liberteryenim” – Dr. Merve Karataş

Bu röportaj Zeynep Naz Terzi tarafından Liberal Demokrat Parti...

Hırvatistan’da Seçim Rüzgarları: Cumhurbaşkanı Milanović, Başbakanlık Koltuğu İçin Yarışa Giriyor

Hırvatistan'da Seçim: Hırvatistan siyasi sahnesi, Cumhurbaşkanı Zoran Milanović'in, Nisan...

İklim Değişikliğinin Göç ve Kalkınma Üzerindeki Etkileri

Esranur Tekin Göç Çalışmaları Stajyeri  GİRİŞ Göç, dünyanın hemen her ülkesini etkileyen...