Amerika Irak’tan Çıkınca

Geçtiğimiz haftaki yazımda Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’tan çekilmesinin iç politikanın mı yoksa dış politikanın mı bir gereği olduğunu irdelemiştim. Netice itibariyle ABD’nin Irak’tan çekilmesinin iç politika sebeplerine bağlı olmasının daha büyük ihtimal olduğu üzerinde durmuştum. Bugün ise üzerinde durmak istediğim nokta ABD’nin Irak’tan çıkışı sonrası yaşanması muhtemel problemlerdir. Bu süreci analiz etmek ve ABD’nin Irak’tan çıkışı sonrasını iyi bir şekilde anlayabilmek için iki konuyu masaya yatırmak gerekir.

Bu konulardan ilki ABD’nin Irak’tan çıkmaya tam olarak hazır olup olmaması hadisesidir. 2008 yılından beri ABD hükümeti olan Obama yönetimi Irak Savaşı karşıtı tavrına ve Bush hükümetinin Irak’ta uyguladıklarının en büyük muhalifi olmasına rağmen Amerika’nın 2003 yılında başladığı Irak serüvenini kademeli bir şekilde bitirmeye gayret etti. Topyekün bir sona erdirme yöntemine gitmedi. Bush yönetiminde Donald Rumsfeld sonrası savunma bakanlığı yapan Robert Gates’in iktidar el değiştirmesine rağmen Obama tarafından görevde tutulması, Bush dönemi politikalarının birden değişmeyeceğinin ve kademeli olarak bir geçiş yapılacağının emaresi oldu. Bu bağlamda Obama yönetimi iç sebeplerin de baskısıyla ancak ikinci yılında Irak’tan çekilme kararı aldı. Irak’ta ekonominin hala rayına girmemesi, Irak ordusunun kontrolü yeterince ele alamaması, seçim sonrasında hala Irak hükümetinin kurulamamış olması gibi birçok etken Irak’ın devletleşme sürecini henüz tamamlayamadığının göstergesidir. ABD yönetimi de bu durumun farkındadır ve bu yüzden Irak’tan çekilmeyi çok da büyük bir istek ve arzuyla yapmamaktadır. Fakat iç politika etkenlerinden dolayı gelişen bu süreç karar alma mekanizmasını bu vaziyete getirdi.

Bu açıdan bakıldığında ABD ordusunun Irak’ta olmayışı, sadece 50 bin kişilik bir gücün Irak’ta kalışı, 2011 sonunda bunun da kalmayacak olması Irak’ı iç politikada iki noktaya getirebilir. İlki Irak hükümeti artık Amerika’nın gücüne sığınmayı bırakıp iş başa düştü deyip hızlı bir şekilde ekonomik, diplomatik, siyasi ve askeri yenilenmesini tamamlama yoluna gider; ve kısa bir sancı ardından yetkiyi eline alıp tek başına uçmaya başlar. Tabii ki bu iyimser bir bakış açısıyla baktığımızda olmasını istediğimizdir. Bir diğer ihtimal ise hükümet kurulamama süreciyle başlayan sürecin Irak’ı Şiiler, Sünni Araplar ve Kürtler arasındaki bir ayrışma sebebiyle çıkabilecek bir iç çatışmaya sürüklemesi, ülkede büyük siyasi patlaklar olmasıdır. Amerika askerlerinin eksikliği ve otorite boşluğunun yaratacağı bir yapı terör olaylarını artırıp provakatif olaylarla bu etnik grupların birbiriyle olan çatışmalarını alevlendirebilir. İşte bu senaryonun sonu Irak’ı çok kanlı bir iç savaşa götürebilir. Yazımın başında bahsettiğim birinci sorunun yaratabileceği sonuçlar bunlardır. Kısacası ülke içindeki etnik grupların birbiriyle yaşayacakları ve ucu iç savaşa değen iç sorunlardır.

Diğer sorunun ise cevabı ve neticeleri yaşanabilecek muhtemel dış politika sorunlarını işaret eder. Açıklıkla sorulması gereken soru şudur: ABD Irak bünyesinden çıkmış bir, iki ya da üç tane devleti destekler mi? Kimileri bu soruya kesinlikle evet derken bir grup ise bunun aksi görüşündedir. Ben de Amerika’nın böyle bir süreci destekleyeceğine ihtimal vermeyenlerdenim.

Adını koyup değerlendirmemizi Kuzey Irak üzerinden yapalım. ABD’nin bağımsız bir Kürt devleti konusundaki tutumu ne olur?

Amerika 2003 dönemindeki Irak Savaşı sürecinde Kürtlerle çok iyi ilişkiler içinde olmasına rağmen  bu sürecin karşısında durur. Düşünmek gerekir ki kuzeyinde PKK sorunu ve Kuzey Irak’tan gelen terörden dolayı patlamaya hazır bir Türkiye, doğusunda PJAK’a ve kendi bölgesindeki Kürtlere yönelik uygulanan Kuzey Irak politikalarından rahatsız bir İran, batısında bağımsız bir Kürt devleti kurulmasından en çok zarar görecek ülkelerden biri olan Suriye ve güneyinde Sünniler’de bulunan yönetimi Kürtler’e ve Şiiler’e kaptıran ve bundan Kürtleri mesul tutan bir Sünni Arap devleti. Böyle bir dörtlünün arasında dünyaya açılacak kara, hava ve deniz ulaşımı olmadan yaşayabilmenin tek şartı ABD’nin sınırsız desteğidir. Daha da net bir şekilde belirtmek gerekirse ABD’nin maddi, manevi, siyasi ve askeri desteği olmadan büyük bir bağımsız Kürt devletinin hayata geçmesine ihtimal vermek yakın tarihte zordur. Şunu da unutmamak gerekir ki Amerika bugünkü ekonomik durumunun faturası da bu savaşa kesilmişken böyle büyük bir vebalin altına giremez. Bunu idrak etmek esas olarak önem taşır. Çünkü kuzeydeki Kürtler herhangi bir şekilde bağımsız bir devlet kurma hayaline kapılıp bu doğrultuda bir tavır takınırlarsa hem kendi içinde hem de birincil komşu ülkeleriyle büyük sıkıntı yaşarlar. İşte ABD’nin çekilmesiyle başlayacak iki problematik süreç budur.

İç politikada yaşanacak sıkıntılar ve Irak’ı tehdit eden iç savaş ihtimali gibi dışarıya dönük olarak da Irak’ın geleceği riskler taşımaktadır. Peki bu süreçte korkulanın olmaması; hem dış etkenlerin hem de iç dinamiklerin bir patlamaya dönüşüp Irak’ın dengelerini bozmaması için yapılması gereken nedir?

Öncelikle şunu bir kez daha idrak etmeliyiz: Amerikan askerleri tamamen çekildiğinde bile Irak’ın birçok noktasında istihbarati olarak mevcudiyetini devam ettirecektir. Bunun yanı sıra Amerika’yı sevsin sevmesin göreve gelecek Irak hükümetinin tutunabilmesi ve Irak’ın geleceğine yürüyebilmesi için ABD ile ekonomik iş birliğine devam etmesi gerekmektedir. Kısacası Amerikan askeri Irak’tan çekilecek olmasına rağmen Amerika’nın Irak üzerindeki etkisi siyasi, ekonomik ve istihbarati olarak devam edecektir. Bu nedenle korkulan iç ve dış senaryonun gerçekleşmemesi için başta Amerika’ya ve Irak’a büyük bir görev düşmektedir.

Mevzusu geçen iç husursuzlukların, çatışmaların ve iç savaşın olmaması için en gerekli tavır etnik grupların her birine adaletli, eşit ve hoş görülü davranılması, bundan hiçbir koşulda taviz verilmemesidir. Uzun süredir devre dışı kalan Sünni Arap ve Türkmenler dahil bir çok gruba hoşgörüyle yaklaşılması ve bu grupların Irak’a aidiyet hissetmesi sağlanmalı, böylelikle bu grupların sistemin içine çekilmesi sağlanmış olmalıdır. Kısacası hiç bir etnik gruba karşı ayrımcılık yapılmamalı; ekonomik, siyasi ve sosyal haklar konusunda hoşgörülü ve kucaklayıcı bir hava estirilmesidir. Ne kadar Amerika Irak’tan çekildim dese de bu ortamı yönetecek güç ABD’nin tam kendisidir. Dış politikada yaşanması muhtemel sıkıntıların önüne ise Kuzey Irak’taki Kürtler’in tavırları ile geçilebilir.

Iraklı Kürtler bir şeyin farkına varmalılar. 2003 yılı Irak Savaşı bitti, Bush yönetimi gitti, yeni bir Irak kuruldu ve ABD Irak’tan askerini çekti. Kısa bir deyişle Amerika’nın gözünde Iraklı Kürtler 2003’teki önemini yitirdi. Dolayısıyla dış politikada diğer ülkelerin damarına basıp tetiği çekebilecek unsur Kuzey Iraklı Kürtler’dir. 2003’ün yarattığı özgüvenle devam eder, Türkiye’ye Irak’tan terör saldırıları süregelir, Suriye’yi ve İran’ı tehdit eden, bu ülkelerde yaşayan Kürtler’e yönelik kampanyalar vuku bulursa bu bölgede ciddi bir ateş yakar. Kuzey Iraklı Kürtler Amerika’nın desteğini hala 2003’teki gibi sanır ve bağımsız devlet kurma arzularının üstüne giderlerse bir de üstüne Kuzey Irak’taki Arapları ve Türkmenleri asimile etmeye devam ederlerse bu etkenler Irak’ın ciddi anlamda sorun yaşayacağı dış politika problemleri olur. Irak Devleti’nin tecrübesiz yapısı bugün bu yükü kaldırmaya kafi gelmez. ABD’nin ise bu süreci toparlamak için yeniden devreye girmesi 2003’ten 2010’a kadar harcadığı efor, para ve asker potansiyelinin on mislini daha harcaması anlamına gelir. Böyle ağır bir yükü de hiçbir devlet halkına karşı sırtlamak istemez.

Son olarak şunu belirtmenin önemine inanıyorum: ABD askerlerini çekmiş olmasına rağmen ekonomik ve siyasi gücünü kullanarak Irak’taki siyasi ve ekonomik sorunların önüne geçebilir.

Dr. Burak Küntay

Bahçeşehir Üniversitesi

Hükümet ve Liderlik Okulu (HLO) Başkanı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...