Bosna’da Barış Tehlikeli Bir Şekilde Uçurumun Eşiğinde

Bosna’da Barış Tehlikeli Bir Şekilde Uçurumun Eşiğinde

Bu yazı, Dr. Emir Suljagic’in ‘Anadolu Agency’ için kaleme aldığı ‘Peace in Bosnia precariously poised on a precipice’ makalesinden çevrilmiştir. Yazının aslını aşağıdaki bağlantıdan bulabilirsiniz.

https://www.aa.com.tr/en/analysis/opinion-peace-in-bosnia-precariously-poised-on-a-precipice/2410607#

 

Milorad Dodik hepimizi köşeye sıkıştırdı. Manevra için çok az yer var ve barış tehlikede. Açık şiddet beyanına ABD ve AB’den gelen zayıf tepkiler onu cesaretlendirdi ve planını uygulamaya devam etmek için her türlü teşvike sahip.”

Dr. Emir Suljagic

 

Srebrenica Memorial Center’ın yöneticisi olan ve aynı zamanda Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olan Dr. Suljagić, iki kitabın da yazarıdır: “Ethnic Cleansing: Politics, Policy, Violence – Serb Ethnic Cleansing Campaign in former Yugoslavia” ve “Postcards from the Grave”.

Bosna Hersek sadece birkaç hafta önce bir krizin pençesindeyse, bugünlerde ancak bir uçurumun kenarında durduğu söylenebilir. Bu hafta itibariyle, önde gelen Bosnalı Sırp ayrılıkçı politikacı ve ismen Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı üyesi Milorad Dodik’in şiddet başlatmayı planladığına şüphe yok. Aslında, geçen hafta Bağımsız Sosyal Demokratlar’ı topladığında ve kısa vadede şiddeti heceleyen bir dizi belgeyi kabul ettiğinde bunun zamanlamasını ayarlamıştı. Dodik’in planı, Bosnalı Sırp Parlamentosu’nun paralel kurumlar kuran bir dizi yasayı Kasım ayı ortasında geçirmesi. O zamandan beri halka açık hale gelen belgeler, onun yalnızca Sırp istihbarat servisi, vergi dairesi ve silahlı kuvvet kurmayı değil; Sırp çoğunluk bölgelerinden, Sırp Cumhuriyeti tarafının “organlarının müdahalesi yoluyla” Bosna İstihbarat Teşkilatını ve Bosna Hersek Silahlı Kuvvetlerini de ortadan kaldırmayı planladığını gösteriyor.

 

Bosnalı Sırp Ordusu’nun kurulması kalın bir kırmızı çizgidir

Bu, olabildiğince açık bir şiddet tehdididir. Ancak, Dodik şiddeti planlamamış olsa bile, hücum savaşı sırasında (1992-1995) resmen “Vojska Republike Srpske” olarak adlandırılan Bosnalı Sırp Ordusu’nun yeniden kurulması durumu, kalın bir kırmızı çizgidir.

Bosnalı Sırp Ordusu, her şeyden önce, 2007 yılında Uluslararası Adalet Divanı tarafından soykırımdan sorumlu olduğu tespit edilen bir kurumdur. Bosna Soykırımı, 1992’nin yaz aylarında, Saraybosna, Bihaç ve Srebrenitsa gibi orta çağdaki nüfus merkezlerinin kuşatılmalarıyla 1995’e kadar süren kısa bir yoğun şiddet dönemiydi. Bosnalı Sırp Ordusu, başkent Saraybosna’yı üç buçuk yıl boyunca kuşatarak insanlık suçlarına yol açtı. Ordu, 1992’de gözaltı ve toplama kamplarını örgütledi ve Bosna-Hersek’in Bosnalı ve Hırvat nüfusunu hedef alan soykırım şiddetinin merkezinde yer aldı. Temmuz 1995’te Srebrenitsa’daki soykırım operasyonunun merkezindeydi. Örgütün üst kademesi, eski BM Güvenli Bölgesi’ndeki erkek nüfusun toplu katliamının planlanması ve yürütülmesinde doğrudan ilgiliydi.

“Vojska Republike Srpske”, askeri bir örgüt değildi. Başlangıçta Yugoslav Ulusal Ordusu’nun (JNA) bir uzantısı olarak hizmet ederken, subay birlikleri 2000’li yıllara kadar Yugoslavya ve Sırbistan’ın maaş bordrosunda kaldı. “Vojska Republike Srpske” sivil bir ölüm makinesiydi. Hiçbir savaşı eşit şartlarda kazanamadı ve 1995 sonbaharında güç dengesi değişince bozguna uğradı. “Vojska Republike Srpske”, Sırp ordusuyla beraber ancak bir yalan üzerine kazanmıştı ki o da Richard Holbrooke’un Bosna Devlet Başkanı Alija İzzetbegoviç’e dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’ın ona NATO’nun Bosna ordusunu –Banaluka’yı almaları halinde- bombalayacağını söylemesiydi.

 

Boşnaklara düşman muamelesi yapıldı

İkinci olarak, Bosnalı Sırp Ordusu, savaş sonrası varlığı boyunca barış sürecini sürekli baltaladı. Savaş suçlularının saklanmasına yardımcı oldu. Sırpların çoğunlukta olduğu bölgelere geri dönen farklı milletleri korkuttu. Ülkede konuşlanmış NATO birliklerine casusluk yaptı. Ordu yeniden yapılandırılırsa, tüm bölge daha da istikrarsız hale gelecek. Komşu NATO üyesi ülke olan Hırvatistan ile yüzlerce kilometrelik geçirgen bir sınırı paylaşan, şüphesiz yakında gelecek olan bir miktar Rus yardımı ile de NATO karşıtı bir platform olacak. Basit bir ifadeyle: Bosnalı Sırp Ordusu, Balkanlar’daki Batı çıkarlarına doğası gereği düşman olan birinci dereceden bir güvenlik tehdididir.

Üçüncüsü, öncelikli hedefi Boşnakların varlığının devamını sürdürmektir. Ancak varsayılan düşmanları halk olarak Boşnaklardır. Aynı Bosnalı Sırp Meclisi tarafından kabul edilen sözde “Altı Stratejik Hedef” ile başlayarak -Kasım 1992 tarihli 4 No’lu Direktiften 7 No’lu Direktife; kısaca Srebrenitsa’yı ortadan kaldırma emri – Bosnalı Sırp Ordusu tüm Boşnak nüfusuna düşman gibi davranmıştır. Sadece Saraybosna’da kuşatma sırasında, çoğu keskin nişancı ateşiyle olmak üzere, 1.600 çocuk öldürülmüştür. Sadece fiziksel yıkımımızı gerçekleştirmeye adanmış böyle bir kurumla bir arada yaşamamız beklenemez. Bu mahkemede makul bir şüphenin ötesinde kanıtlandı. Bu bir fantezi değil, bir gerçektir.

 

Barış tehlikede

Milorad Dodik hepimizi köşeye sıkıştırmıştır. Manevra için çok az yer bulunuyor ve barış artık tehlikede. Açık şiddet ilanına ABD ve Avrupa Birliği’nden gelen zayıf tepkiler onu cesaretlendirdi ve planını uygulamaya devam etmek için her türlü teşvike sahip. Dodik, Dayton Barış Anlaşması’ndan zaten çekildi, ancak bunu resmi olarak ilan etmeden önce sahada yeni bir fiili durum yaratmak için sözde hala ona hizmet ediyor. Savaş istemediğini her söylediğinde, o ve yardakçıları yeni bir kapasite oluşturmaya devam etmek için daha fazla zaman kazanıyor.

Dodik’i durdurmanın tek yolu, planının maliyetlerinin potansiyel faydalardan daha fazla olduğuna onu ikna etmektir. Bu bizim elimizde. Mevcut durum nihayetinde tek bir soruya indirgeniyor: 1990’lardaki soykırım saldırısından sağ kurtulan bizler, bunun tekrarlanma kapasitesiyle bir arada yaşamaya istekli miyiz? Ben değilim. Bence hiçbirimiz değiliz.

 

Çeviren: Dilara Nesrin BULUT

Bosna’da Barış Bosna’da Barış Bosna’da Barış Bosna’da Barış

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...

Küresel Göç Yönetiminde Sivil Toplumun Etkisi: Sivil Toplumun Katkısı ve Sınırları

Kaancan Koçak  Sivil Toplum Çalışmaları O-Staj Programı Özet Göç insanlık tarihinin en...

Yahya Sinwar: Romanı Diken ve Karanfil, Filistin ve Kendi Geçmişinin Bir Hikâyesi

Bu yazı 3 Ekim 2024 tarihinde New Lines Magazine'de...