Displaced: Oil and Ruin – The Exodus of Venezuela

Deutsche Welle’nin hazırlamış olduğu bu belgesel, 2020 yılının başında yayınlanmıştır. Belgeselin konusu son yıllarda Venezuela içerisinde yaşanan iç karışıklıkların Venezuela halkı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ve bireylerin tecrübelerine dayanmaktadır. Bu doğrultuda belgesel, gözlemi devlet boyutunda değil; daha çok halk açısından yapmıştır. Konuyu aktarmak üzere bireyler ile yapılan röportajlar belgeselin temel içerik ve biçimini oluşturmuştur.

İlk olarak belgesel, Venezuela’da yaşanan iç karışıklığın halkı sürüklediği kötü yaşantıyı gözler önüne sermektedir. Örneğin; yeme içme ihtiyaçlarını dahi sağlıklı bir şekilde gideremeyen birçok insanın yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide kalması ve hayata tutunmak için farklı yollar denemeleri anlatılır. Bu yollardan en dikkat çekeni yasadışı göçlerdir. Belgeselde vurgulandığı üzere Maduro döneminde yaşanan iç karışıklıklar ve çöken ekonomi sonucu bulunduğu yeri terk etmek isteyen binlerce, hatta milyonlarca insan olmuştur. En çok göçün gerçekleştiği ülke ise Venezuela’nın sınırı olan Kolombiya’dır. Kolombiya sınırları içerisinde kendilerine barınacak yer bulan Venezuelalılar, ülkelerindeki koşullardan kısmen daha rahat bir şekilde yaşamlarını sürdürmektedir. Bu noktada en çarpıcı örnek Mirle Quijada isimli yedi çocuklu bir annenin hikayesidir. Zor koşullarda yaşamaya çalışan kadın, eşinin başka bir ülkeye göç ettiğini ve onun gönderdiği parayla çocuklarına baktığını anlatmaktadır.

Belgeselde ülkenin bu koşullara gelmesindeki en önemli etkenin Chavez’den itibaren ülke yönetiminde görülen yolsuzluk ve kötü yönetim olduğu işlenmektedir. Özellikle ülkedeki gelir eşitsizliğinin her geçen yıl daha çok arttığı anlatılır. Birçok kişinin değerlendirmesiyle bunun sebebi, ülkenin gelirlerinin daha çok yönetim kadroları tarafından paylaşılması olarak gösterilmiştir. Tüm bu ekonomik gelişmelere ek olarak, siyasal bağlamda yükselen otoriteryanizm ve muhalefetin sert bir şekilde bastırılması ülkedeki gerilimi artırmıştır. Öyle ki, muhalif bir vatandaşın yalnızca karşıt düşünceleri sebebiyle yönetim tarafından işkenceye maruz kaldığını görsel kanıtlarıyla anlatması ülkedeki siyasi çekişmenin ne boyutta olduğunu gözler önüne sermiştir.

Belgeselin diğer bir kısmında ise eskiden Venezuela’nın özel kuvvetlerinde görev alan Merian Zorrilla adında bir kadının hikayesi anlatılır. Bahsi geçen kişi; görevdeyken birilerini zorla öldürmekten, yaşadığı baskı dolayısıyla görevinden ayrılmak zorunda kalmaktan ve yaşamak için Venezuela’dan Berlin’e gitmek zorunda oluşundan bahseder. Bu röportajla belgesel, Venezuela hükümetinin sert müdahalesinin hangi boyutlara ulaştığını gözler önüne serer. Merian, Berlin’de yaşar ve Venezuela’da kalan küçük kızına, annesine ve babasına maddi yardımda bulunur. Küçük kızının pasaport elde edememesi sonucu ona duyduğu özlem röportajla çarpıcı bir şekilde ifade edilir. Ayrıca Merian’ın annesi ve babasının çiftlik tarlasında son zamanlarda artan hırsızlık vakaları, ülkedeki suç oranın da arttığına dair kişiler arasında bir kanaat oluştuğunu gösterir.

Sonraki kısımda Venezuela’nın başkenti Caracas’ta yaşayan muhalif bir gazetecinin öyküsü aktarılır. Çocuklarına bakmakla yükümlü gazeteci, Venezuela’nın şu an yaşadığı ekonomik sorunların ABD’nin veya uluslararası camianın ülkeye uyguladığı yaptırımlardan kaynaklanmadığını; bu sürecin baştan aşağı sorumlusunun Chavez döneminden süregelen hükümet olduğunu ifade eder. Belgesel, gazetecinin ebeveynlerinden uzak bir şekilde yaşamakta olan çocuklara yaptığı ziyareti aktararak ülkedeki kötü koşulların en kötü kurbanının aslında çocuklar olduğunu ve onların nasıl bir ruh hali yaşadıklarını vurgulanmaktadır. Örneğin, Peru’ya ekonomik gerekçelerle gitmek zorunda olan ve annesini ne kadar özlediğini belirten erkek çocuğunun yaşadığı üzüntü yansıtılmıştır.

Ülkedeki insan hakları ihlallerinin geldiği seviyeyi göstermek amacıyla, ABD’den Venezuela halkına gönderilen insani yardımların bizzat Venezuela hükümeti tarafından engellendiği ve halkın hiçbir şekilde bu yardımlardan yararlanamadığı gösterilmiştir. Venezuela’nın eski enerji bakanı, yaptığı röportajla ülkedeki ekonomik koşulların ne kadar kötüye gittiğini ve petrolden elde edilen gelirin plansızca değerlendirilmesinin ülkedeki sorunların temel kaynaklarından birini oluşturduğunu söylemektedir.

Sonuç olarak belgesel, Maduro hükümetinin agresif ve baskıcı yönetiminin ülkeyi bahsedilen koşullara sürüklediğini vurgulamıştır. Venezuela’da artan iç karışıklığın ve ekonomik sorunların halk üzerinde nasıl bir etki yarattığı incelenmiş ve hem kırsal hem de kentsel kesimlerden seçilen bazı ailelerin öyküleri ile durum çok boyutlu bir şekilde gözler önüne serilmiştir.

ALPEREN CENNETKUŞU

Latin Amerika Staj Programı

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Covid-19 Sonrası Yeni Normal: Dijital Göçebelik ve Güneydoğu Asya

Ecem Hayırcı  Göç Çalışmaları O-Staj Programı ÖZET Günümüzde teknolojinin gelişmesi, küreselleşme, iş verenlerin...

”Deontolojik değil sonuççu liberteryenim” – Dr. Merve Karataş

Bu röportaj Zeynep Naz Terzi tarafından Liberal Demokrat Parti...

Hırvatistan’da Seçim Rüzgarları: Cumhurbaşkanı Milanović, Başbakanlık Koltuğu İçin Yarışa Giriyor

Hırvatistan'da Seçim: Hırvatistan siyasi sahnesi, Cumhurbaşkanı Zoran Milanović'in, Nisan...

İklim Değişikliğinin Göç ve Kalkınma Üzerindeki Etkileri

Esranur Tekin Göç Çalışmaları Stajyeri  GİRİŞ Göç, dünyanın hemen her ülkesini etkileyen...