Filistin’i Sahiplenirken Kıbrıs’ı Unutmak

Malum geçtiğimiz hafta İsrail’in insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara gemisine yaptığı  katliam niteliğindeki saldırı gündemimizi oldukça uzun bir süre meşgul etti. Saldırıdan sonraki yazımda Türkiye’nin Filistin meselesini gereğinden fazla sahiplendiğini, Kıbrıs ve Karabağ gibi iki önemli meseleyi unuttuğunu belirtmiştim. Peki Türkiye Cumhuriyeti Filistin’e verdiği destekle ne kazandı?

 İsrail’le yok yere gerilen ilişkilerimizin neticelerinden biri olarak bazı İsrailli sivil toplum kuruluşları Güney Kıbrıs’a, adadaki sözde Türk işgalini protesto etmeye geliyorlar.  2004’teki referandum sürecinde verilmiş sözlerin hiçbiri tutulmamışken, adadaki çözümsüzlüğün nedeninin Kıbrıs Türk Halkı olmadığını tüm dünyaya anlatmak için harika bir fırsat doğmuşken, Türkiye’nin bunu ne kadar yaptığını düşünmemiz gerekmekte.Ancak geçen hafta bir kez daha gördük ki, bizim meselemiz ne Kıbrıs, ne de Karabağ, bizim milli meselemiz Filistin. Elbette ki Filistin’deki yardıma muhtaç insanlara Türkiye desteğini verecektir, ancak yaşananlara baktığımızda Türkiye nerede durması gerektiğini çok iyi kestirememekte. Neden hükümet Gazze’ye uygulanan ambargoyu eleştirdiği ve önemsediği kadar KKTC’ye uygulanan izolasyonları eleştirmiyor? Az önce bahsettiğim gibi, önümüzdeki günlerde İsrailli eylemciler Rum tarafına gelip Türkiye’yi adada işgalci ilan edecekler. Türkiye Filistin’i bu denli sahiplenerek Rumların eline iyi bir koz verdi, hiç yoktan uluslararası kamuoyunda Kıbrıs’taki sözde Türk işgali konuşulacak.

İsrailli siviller Rum tezlerini destekleyecekler. Peki ya de facto Filistin devletinin de facto hükümeti bu konuya nasıl bakıyor? Herhalde onlara büyük ağabeylik yapan Türkiye’nin Kıbrıs’ta işgalci olduğunu düşünecek halleri yoktur! Davos krizinin birkaç ay sonrasına, 9 Temmuz 2009 tarihli bir habere bakalım. Filistin lideri Mahmut Abbas Güney Kıbrıs’a ziyarete geliyor ve Hristofyas’la olan görüşmesi sırasında Kıbrıs Sorununda Rum tezlerini desteklediğini açıklıyor. Hristofyas ise Abbas’a İslam Konferansı Örgütünde Rum halkına verdiği destekten ötürü teşekkür ediyor. Başbakan Erdoğan’ın Filistin’e Davos’ta verdiği açık desteğin üzerinden oldukça kısa bir zaman geçmesine rağmen, Filistin Türkiye Cumhuriyeti’ni işgalci ilan ediyor.

Türkiye asıl meselesi Kıbrıs’ı unutup Filistin’i sahiplenerek dış politikasının önceliklerini değiştirdi. İzolasyonların kaldırılmasına yönelik atılmayan adımlar, Filistin için en küçük bir tereddüt dahi hissedilmeden atıldı. Bu bağlamda Türkiye Kıbrıs Sorununda kendi tezlerini uluslararası camiaya anlatmak konusunda oldukça etkisiz kaldı. Ancak bu süreçte üzüntüyle görmekteyiz ki, karşıt Rum tezleri bizim mazlum dediğimiz Filistin tarafından savunuldu, gündeme getirildi. Filistin lideri Abbas Rumlardan alacağı desteği Türkiye’nin desteğinden çok daha fazla önemsemiş olacak ki, bu açıklamaları yapabilme cüretinde bulunabildi. Öyle görünüyor ki Türkiye’nin verdiği desteğin Filistin hükümeti nezdinde bir anlamı, karşılığı yok, öyle görünüyor ki bizim mazlum dediklerimiz geçmişte Kıbrıslı Türkleri katledenlerin yanında yer alıyorlar, bizi işgalci yapıyorlar. Bunun akla mantığa sığacak yanı olamaz. Davos krizi, Mavi Marmara’ya yapılan saldırı, Türkiye elini taşın altına gereğinden fazla koydu. Tüm bu yaşananlar çok iyi analiz edilmeli ve ne kazanıp ne kaybettiğimiz çok iyi anlaşılmalıdır. Filistin’e verilen desteğin karşılığını 2009 Temmuzunda açıkça gördük, bundan sonra zaman dış politikamızın önceliklerinin farkına varma zamanıdır, bundan sonra zaman elimizi Kıbrıs için taşın altına koyma zamanıdır.

 {jcomments on}

Uluhan Ceran

KKTC Doğu Akdeniz Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Bölümü

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...