Haftanın Öne Çıkanları

İRAN URANYUM STOKUNU İKİ KATINA ÇIKARDI

İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyeleri arasında imzalanan nükleer
anlaşma, Tahran’a en fazla 300 kilogram uranyum barındırma ve bu miktarı yüzde 3,67
oranında zenginleştirme hakkı veriyor. Ancak ABD’nin anlaşmadan tek taraflı çekilmesini
takiben İran da verdiği sözleri askıya aldı.


İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, ülkenin zenginleştirilmiş uranyum
stokunun iki katına çıktığını açıkladı. Anlaşmada belirtilen miktara uymayan İran’da bugüne
dek yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş 210 kilogram uranyum üretildiği bildirildi.

AFP

Kemalvendi “Yasalara göre bizden 120 kilogram yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyum istendi,
biz ise şu ana kadar nükleer silaha sahip ülkeler dışında hiçbir ülkenin üretemediği 25
kilogram yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyum ürettik.” dedi. Uranyumun yüzde 20
üzerinde zenginleştirilmesi ise nükleer bomba üretmeye uygun şartların sağlandığı anlamına
geliyor.


ABD’nin anlaşmadan çekilmesini takiben Haziran’da Viyana’da düzenlenen müzakerelerden
sonuç alınamadı. Ara verilen müzakereler İran’ın uranyum miktarını her geçen gün
artırmasının ardından 29 Kasım’da tekrar başlayacak. Anlaşma kararlarına uymayan İran’a
yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı ise bilinmiyor.

 

Kaynak: AA

 

COP26: GLASGOW’DAN HANGİ KARARLAR ÇIKTI?

İlki (COP1) 1995 yılında yapılan iklim konferansının 26’ncısına bu yıl Birleşik Krallık ev sahipliği yapıyor. İklim değişikliğini önlemeye yönelik tedbirlerin masaya yatırılacağı COP26’ya 120’den fazla dünya lideri ve yaklaşık 25 bin kişi katılacak. Konferansta 200’e yakın ülkenin 2030 yılına kadar sera gazı salımını azaltan planlamalarına yer verilecek.


AFP

31 Ekim’de başlayıp 12 Kasım’da sonlanacak konferansta şu ana kadar birçok karar alındı. 100’ü aşkın ülke lideri karbondioksit salımını en aza indirmek için ağaçlandırma çalışmaları yapacağına söz verdi. Yine 100’den fazla ülke metan gazı emisyonunu 2030 yılına kadar yüzde 30 oranında azaltacağını söyledi.

İklim değişikliğini en fazla tetikleyen kömür kullanımı da birçok ülkenin gündemindeydi. Ancak Avustralya, ABD, Hindistan ve Çin en fazla kömür kullanan ülkeler olarak karara imza atmadı. Son olarak ise 130 trilyon dolara sahip 450 kuruluş, yenilenebilir enerji gibi “temiz teknoloji” atılımlarını desteklemeyi kabul etti.

Dünyada en fazla sera gazı salımına sebep olan Rusya, Hindistan ve Çin gibi ülkelerin liderleri COP26’ya katılmayarak eleştirilerin odağı oldu. Bunun yanı sıra 2009’da gelişmiş ülkeler, yoksul ülkelere iklim değişikliğini önlemek adına 2023’e kadar bağış yapmak için söz verdi. Ancak 100 milyar dolarlık yardım hala tamamlanabilmiş değil.

 

Kaynak: BBC

 

Hazırlayan: Gizem GÜVEN- TUİÇ Akademi İçerik Editörü 

 

 

Sosyal Medyada Paylaş

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Uluslararası Göç Dalgaları ve Kentsel Kalkınma: İstanbul Örneği

Bu yazıda, öncelikle Türkiye’nin göç ile kalkınma sürecinin anlaşılması ve kalkınmanın nasıl bir seyir izlediği, ardından İstanbul'un tarihsel süreç içerisinde dış göçler tarafından nasıl şekillendiği, 21. yüzyılın uluslararası en derin göç meselesi olan Suriyeli mülteci akınının etkisi vurgulanarak değerlendirilecektir.

Röportaj: Gülüm Özçelik ile Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Bağlamında Göç

Bu röportaj, Gülüm Özçelik ile Uluslararası Hukuk ve İnsan...

Göçün Feminenleşmesi: Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Kadın Göçmenler

Bu çalışma, göç deneyimi yaşayan kadınların toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanan mağduriyetlerini ortaya çıkarmaya, bu kadınların göçlerinin nedenleri ve yöntemlerine, göç esnası ve sonrasında karşılaştıkları risklere ışık tutmaya çalışmaktadır. 

Suriye İç Savaşı Sonrası Yaşanan Göçün Terör Bağlamında AB’ye Etkileri

Bu yazıda AB kuruluşu ve gelişim süreci kısaca ele alındıktan sonra Suriye İç Savaşı’nın patlak vermesiyle başlayan süreç ve iç savaşın şiddetlendiği yıl olan 2015 ve sonrasında Avrupa ülkelerinde görülen terör olayları üzerinde durulacaktır. Aynı zamanda bu süreçte oluşan göç dalgalarının Avrupa’da aşırı sağın ve İslamofobinin yükselişi üzerindeki etkileri ele alınacaktır.