Halep Kuşatmasında Anne Olmak: ‘Sama İçin’ Belgesel Analizi

Filmin Orijinal Adı: For Sama

Yayın Tarihi: 26 Temmuz 2019, ABD

Yönetmen: Waad Al-Kateab, Edward Watts

Senarist: Waad Al-Kateab, Edward Watts

Film Türü: Belgesel

Oyuncu Kadrosu: Waad Al-Kateab, Hamza Al-Kateab, Sama Al-Kateab

Savaşın yok ettiği Halep’te doğup büyümekte olan bir kız çocuğuna ithaf edilen bu belgesel/filmde; kuşatmalar, hava saldırıları ve kimyasal silahların ortasında hayatlarına devam etmeye çalışan insanların yaşadığı korkunç deneyimler Suriye vatandaşı gazeteci Waad Al Kateab’ın amatör kamerasıyla çektiği görüntülerle belgelenmiştir.

Filmin baş karakteri olan Waad, başına geleceklerden habersiz üniversite eğitimi için Halep’e yerleşen genç bir kadındır. Burada Hamza adlı doktora aşık olur, evlenir ve bir kız çocuk dünyaya getirir. Bombardımanın olmadığı tertemiz bir gökyüzü hayal eden Waad, kızına ‘gökyüzü’ anlamına gelen Sama ismini verir. Sama’ya güvende olabileceği bir hayat verebilmek için savaştan kaçmak ve ülkesinde kalıp özgürlüğü için savaşmak ikilemi arasında kalır. Tek bir cümleyle özetlenebilen aşık olmak, evlenmek ve çocuk dünyaya getirmek sıradan bir ‘hayat hikayesi’ gibi gözükse de Suriye’de yaşanan savaş sebebiyle bir ‘hayat mücadelesi’ne dönüşmüştür. Waad, Sama’nın gelecekte ailesinin ne için savaştığını bilebilmesi için yaşananları bir mektup yazar gibi görüntülemeye karar verir. Bir kadının merceğinden izleyiciye aktarılan bu 4 yıllık sürecin gerçek görüntüleri; kadın, erkek, yaşlı, çocuk ve hatta bitkiler ve hayvanların ölmeye nasıl mecbur bırakıldığını; yaşamla ölümün her an iç içe olduğu bir kaos ortamını en içeriden gözlemlemeye imkan vermektedir. Belgesel boyunca odak nokta Waad ve ailesi olsa da yaşanan insanlık dramının ve direnen Halep halkının mücadelesine dair oldukça çarpıcı sahneler yer almaktadır. Film boyunca her ne kadar bir çocuğa hitap ediliyor olsa da içerdiği şiddet sahneleri sebebiyle çocukların izlemesi için uygun değildir. Üzücü olan esas nokta dünyanın çoğu yerinde çocuklar savaş sahnelerinden dahi korunuyorken başka bir yerinde ise Sama ve Sama gibilerin bu dramı yaşamaya mecbur bırakılıyor olmasıdır.

“Suriyeliler neden ülkelerini terk etti?” sorusuna birinci elden cevap veren belgesel yaşanan vahşeti tüm dünyanın dikkatine sunmaktadır. Pek çok sahnede Suriye rejiminin Rusya ile Suriye’yi hava saldırıları ve kuşatmalarla nasıl kontrol ettiği kanlı bir şekilde gösterilmektedir. Suriye halkı saldırıların ilk döneminde ‘ya özgürlük ya ölüm’, ‘ya onurlu yaşarız ya da ölürüz’ nidalarıyla ayaklanmalar başlatmış ve kendi özgürlükleri için rejime karşı meydan okumuşlardır. Uzun bir süre önemsenen tek şey idealist bir devrim olmuştur. Halep halkı, tüm dünyaya Suriye Ordusu’nun kendi vatandaşına ihanet ettiğini söyleyerek özgürlükleri için savaştıklarını duyurmuştur. Çocuk ya da yaşlı dinlemeden hastaneleri, okulları ve evleri bombalayan mevcut otorite, toplumsal bir harekete dönüşen ayaklanmaları askeri güçle bastırmak istemiş ve çok daha büyük kıyımlar gerçekleştirmiştir. Ayaklanmalardan sonra bir sabah büyük bir katliama uyanan Halep halkı; bunun bir mesaj olduğunu hissetse de ölülerini toplu mezarlara gömerek yaşam mücadelesi vermeye devam etmiştir. Hiç kimsenin bu denli ağır tehditler altında sonsuza kadar yaşayamayacağı açıktır. Şans eseri hayatta kalmayı başaranlar olsa da nerenin ne zaman bombalanacağını bilmemek ve sürekli ölüm tehdidini çok yakında hissetmek psikolojik olarak son derece yıpratıcı olduğu gibi bireylerin temel yaşam haklarını da ellerinden almaktadır. Bu sebeple belgesel, neden sorusunu soranlara kılavuz niteliği taşıyabilecek oldukça güçlü bir araç görevi görmektedir. Buna ek olarak, unutulmamalıdır ki tüm insanlığın yüzleşmesi gereken ‘neden’ sorusunu Suriye halkı da sormaktadır: “Neden dünya tüm bu yaşananlara göz yumuyor?”

Gazeteci ve aktivist Waad Al- Kateab verdiği röportajlarda savaşa maruz kalan her Suriyeli gibi kendisinin de tek amacının hayatta kalmak olduğunu ancak bir noktadan sonra buna imkan kalmadığını belirtmektedir. Tek seçenekleri Halep’ten ayrılmak olan yerli halkın mücadelesi umut dolu başlasa da trajik bir sonla bitmiştir. Belgeselin izleyiciye sunduğu en çarpıcı detaylardan biri ise tam da bu noktada insanların beslediği umuttur. Savaşın ortasında evlenmeye, çocuklarına eğitim vermeye, gökten bombalar düşerken yeni bitkiler ekmeye ve hastaneleri bombardıman sonucu kullanılamaz hale gelse de yeni bir hastane kurmaya devam etmeleri direnişlerinin en büyük örnekleridir. Belgesel boyunca kadınların ve çocukların savaşı nasıl tecrübe ettiğine ayrı bir önem verilmektedir. Anne olmak, bebek bezi ve süt bulamamak, kuşatma ortasında sağlıklı bir çocuk büyütmek için uygun hiçbir yer olmaması yeterince zorken kadınlar çocuklarını korumak için göç etmek ve özgürlük mücadelesine devam etmek ikilemiyle de savaşmaktadır. Öte yandan bir çocuk olarak savaşın içine doğmanın, her gün katliama, yakınlarının ölmesine tanıklık etmenin ve belirsiz bir geleceğe sahip olmanın zorluğuna karşı çocukların mimar olup Halep’i yeniden inşa etmek istemeleri yaşayan bir umut niteliğindedir. Özetle belgeselde savaş sürüyor olsa da hayatın bir şekilde akmaya devam ettiği görülmektedir.

Uluslararası arenada birçok ödül almış olan For Sama, her ne kadar kişisel bir hayat hikayesinden yola çıksa da çok daha geniş bir perspektif sunmaktadır. Siyasetin çok daha üstünde olan belgeselin yalınlığı, yaşananların ajitasyondan kaçınılarak gösterilmesine yardımcı olmuştur. Uluslararası medyada uzaktan ve sınırlı bir biçimde tanıklık edilen, televizyon kapatıldığı ya da kanal değiştirildiğinde unutulan bu dram; savaşın orta yerinde bir kadının gözlerinden izlendiğinde madalyonun arka yüzünü de göstermektedir. Büyük bir çaba sonucu ortaya konan bu belgesel uluslararası bir başarı elde etmiş ve Suriye’nin özgürlük mücadelesine tüm dünyanın tanıklık etmesine büyük katkı sağlamıştır.

Beyza NALBANT

Göç Çalışmaları Staj Programı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Avrupa Gündemi Konferansları – II: “Bizi Bağlayan Göç” – AB-Türkiye Ortaklığını Yeniden Değerlendirmek

Kocaeli Üniversitesi’nin yürütücülüğünde düzenlenen Avrupa Gündemi Konferanslarının ikincisi 24-25...

Avusturya Seçim Sonuçları: Aşırı Sağ FPÖ’nün Zaferi Yeni Bir Dönemi mi İşaret Ediyor?

Avusturya’da 2024 seçimleri, ülkenin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından...

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu Tamamlandı

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu...

Afrika’nın Konumu ve Türkiye: BM 79. Genel Kurul Toplantısı

1945 Yılında kurulan BM’nin bugün dünya haritası üzerinde yer...