Lübnan ve İran Arasındaki İdeolojik Yakınlaşmanın Tarihsel Kökeni

Lübnan ve İran Arasındaki İdeolojik Yakınlaşmanın Tarihsel Kökeni

Lübnan ve İran arasındaki ilişkiler Şii ideolojisi çerçevesinde gelişme göstermiştir. Lübnanlı Şiilerin bir kısmı İran kökenlidir. Lübnan’da bulunan Şii ulemalar, birçok Sünni İranlının Şii olmasında etkili olmuştur. 16. yüzyılda İran’da başlayan Safevi hâkimiyeti sonrası, Şiiliğin resmi din olmasıyla birçok Lübnanlı Şii ulema Safevi Devleti’nde yüksek makamlara getirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeye hâkim olmasıyla Şiiler geri plana atılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından istediği haklardan mahrum bırakılması Şiileri radikalleştirmiştir.

Lübnan topraklarında yaşayan Şiileri bir araya getiren isim İmam Musa el-Sadr olmuştur. 1928 yılında İran’ın Kum kentinde doğan el-Sadr, dini eğitiminin büyük bölümünü burada tamamlamış; ardından Irak’ın Necef kentine geçmiştir.[1] 1958 yılında İran’dan ayrılarak Lübnan’a giden Sadr, Lübnanlı bir kadınla evlenmiştir. 1963 yılında Şah’ın İran halkının ayaklanmasını eleştirdiği için vatandaşlıktan çıkarılmıştır. Sadr, aynı yıl Lübnan vatandaşı olmuştur.[2]

1967’de Yüksek Şii İslam Konseyi’ni kuran Sadr, daha sonra Mahrumlar Hareketi’ni kurmuştur. İsrail direnişini örgütlemek için Mahrumlar Hareketi’nin siyasal kanadı Lübnan Direniş Örgütleri’ni (EMEL) oluşturmuştur.[3] Hizbullah’ın kuruluşunda EMEL içinde yer alan kişilerin etkinliği vardır. Muammer Kaddafi tarafından Libya’ya davet edilen Sadr, 31 Ağustos 1978’de ortadan kaybolmuştur.

1979 İran İslam Devrimi’nin ardından Lübnanlı Şiiler, İran İslam Devrimi ile dayanışma komiteleri kurarak devrimi gerçekleştiren yönetici kadroyla iletişime geçmişlerdir. Üçü Bekaa bölgesindeki ulemadan, üçü İslami komitelerden, üçü EMEL Hareketi’nden olmak üzere dokuz kişi, üzerinde anlaştıkları metni İran’ın dini lideri Ayetullah Humeyni’ye iletmişlerdir. Belgenin onaylanmasıyla binden fazla devrim muhafızı, EMEL militanlarını eğitmek için Lübnan’a gönderilmiştir. Humeyni, Lübnan’ın kendilerinden farklı olmadığını söylemiş, Lübnan’ı İran’ın bir parçası olarak görmüştür.

Musa Sadr’ın kurduğu EMEL içinden ayrılarak ortaya çıkan Hizbullah’ın anlamı, Allah’ın partisi, taraftarları anlamına gelmektedir. Ülke içinde Hizbullah’ın destek görmesinin nedenleri arasında Şiilerin devletin imkânlarından mahrum bırakılması ve ülkedeki güvenlik zafiyeti gösterilebilir.[4]

Hizbullah’ın ortaya çıkmasındaki en önemli etkenler, İsrail’in Filistin’i işgali ve 1979 İran Devrimi’dir. Humeyni, İran’ın dış politikasını İsrail ve ABD karşıtlığı üzerine temellendirirken, devrim ihracı nedeniyle Irak ve Lübnan’daki Şiilerle ittifak kurulmasını kararlaştırmıştır.[5] İran, İsrail ile Lübnanlı Şiiler ve ABD ile Iraklı Şiiler kanallarıyla manevra alanı oluşturmaktadır. İran’ın 1979 devrimiyle ABD, İsrail ve Irak ile ilişkilerin bozulması, İsrail karşıtı politika izleyen Suriye ile ilişkilerine olumlu yansımış, İsrail’in Lübnan’ı işgali sırasında iki ülke arasında stratejik işbirliği oluşmuştur.[6] İran, güvenlik ve devrim ihracı nedeniyle Suriye ve Lübnan’ı içine alacak şekilde Şii bloğu oluşturmak istemektedir.[7]

6 Temmuz 1982’de İsrail’in Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tehdidine karşı Lübnan’ı işgal etmesi, Şiilerin Lübnan’daki etkileri açısından bir dönüm noktası olmuştur. FKÖ güçlerinin baskısıyla yaşayan Şiiler, İsrail’in işgaline tepki göstermemişler, ancak İsrail’in Lübnan’da işgal bölgesi kurması Şiilerin saldırgan bir tutum izlemelerine yol açmıştır. 11 Kasım 1982’de İran devrimini referans alan Ahmed Kassir’in İsrail’in askeri karargahına düzenlediği saldırı Şii direnişinin başlangıcını oluşturmuştur.[8] Ardından EMEL’den ayrılarak kurulan EMEL İslam ve İslami Direniş gibi örgütler, İran’ın desteğiyle Hizbullah adı altında birleşmişlerdir.

Batılı devletlere karşı intihar saldırılarının artması üzerine önce İtalya, ardından Fransa ve İngiltere askerlerini çekmiştir. ABD’nin de askerlerini Lübnan’dan çekmesiyle Cumhurbaşkanı Emin Cemayel, Suriye ile ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. İsrail, asker sayısını arttırsa da, İran ve Suriye destekli Şii direnişi kontrol edilememiştir. 1985 yılında İsrail, işgal altında tuttuğu bazı bölgelerden çekilme planını kabul etmiştir. Bu geri çekilme, Hizbullah hareketinin başarısı olarak değerlendirilmiştir.

Hizbullah ile İran İslam Devrimi’ni yakınlaştıran sebeplerden biri; Velayet-i Fakih’tir. Şii literatürde Velayet, imamların iktidarda olmalarının ve toplum üzerinde hükümet kurma haklarının kabulüdür. Buna göre, İmam Humeyni rehber imam olarak kabul edilmiştir.

Dokuzlar Komitesi’nin önerdiği ilk isim Lübnan İslami Hareketi olurken, parti ismi önemsenmemiş ve “İslami Direniş” üzerinde karar kılınmıştır. 16 Şubat 1985’te “Açık Mektup” ile örgüt, siyasal bir kimliğe bürünmüş ve tüm Lübnan’ı kapsaması için ismi Hizbullah olarak değiştirilmiştir.[9]

Hizbullah isminin fikir babası, Molla Muhammed Gaffari’dir. İran’da şah rejimine karşı çıkan Gaffari, hapishanede kaldığı yıllarda yazdığı mektuplarda tek parti olduğunu, onun da Allah’ın partisi olduğunu savunmuştur.

Aynı bölgede faaliyette bulunan EMEL ve Hizbullah arasında, EMEL militanlarının Filistinli mülteci kamplarına saldırması nedeniyle sürtüşme başlamıştır. Güney Beyrut’ta faaliyet gösteren Hizbullah-EMEL arasındaki sürtüşme, 1988’de çatışmaya dönmüş, EMEL bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır.[10] Hizbullah ise, sadece silahlı bir direniş örgütü olmaktan çıkıp, siyasal bir kimlik oluşturarak 1992 yılında yapılacak parlamento seçimlerine katılma kararı almış, Velayet-i Fakih sıfatıyla İran’da bulunan dini lider Ali Hameney’den fetva alınmıştır. Hizbullah katıldığı ilk seçimde, on iki milletvekili çıkarmıştır.

Hizbullah’ın ülkede etkinlik kazanmasında Şiilerin sosyal, siyasi, finansal anlamda geri kalmışlıkları, Lübnan ordusunun etkisizliğinden kaynaklanan güvenlik zafiyeti ve Hizbullah’ın direniş örgütü olmasının yanında sivil toplum kuruluşu olarak da hareket etmesi rol oynamıştır. İran’ın Hizbullah’a askeri desteğin yanında yıllık 100 milyon dolarlık yardımının Güney Lübnan’da sosyal faaliyetler için kullanılması halk arasında popülerliğini arttırmıştır.

1988 yılında Cumhurbaşkanı Emin Cemayel’in Müslümanlara ayrılan başbakanlık makamını Maruni olan Michel Aoun’u ataması Müslümanlar ile Hıristiyanları karşı karşıya getirmiştir. Krizin derinleşmesi üzerine Suriye konuyu Arap Birliği’ne taşımış, 1989’da Suudi Arabistan’ın Taif şehrinde varılan mutabakat Müslümanlar lehine olmuş, Şiiler meclisteki konumlarını güçlendirmiştir.

Taif Anlaşması sonrasında Hizbullah ile İsrail askerleri arasındaki çatışmalar artmıştır. 1991 yılında Hizbullah Genel Sekreteri Abbas Musavi’nin İsrail saldırılarında öldürülmesi üzerine Hizbullah saldırılarını İsrail’deki yerleşim yerlerine yoğunlaştırmıştır. 1992 yılında ölen Musavi’nin yerine Hasan Nasrallah genel sekreter olmuştur.

1999 yılına kadar Lübnan’da asker bulunduran İsrail’e karşı, Lübnan Devleti Hizbullah desteğiyle birçok saldırı gerçekleştirmiş, üst düzey rütbeli birçok İsrail askeri öldürülmüştür. İsrail, Mayıs 2000’de Lübnan’dan çekilmiştir.

İsrail’in çekilmesinin ardından Suriye’nin de ülkedeki varlığı sorgulanmaya başlamıştır. 2005 yılında Suriye karşıtı olarak bilinen Refik Hariri’nin suikast sonucu hayatını kaybetmesi Suriye karşıtı gösterileri arttırmıştır. Suikastın ardından Lübnan, Suriye karşıtı 14 Mart koalisyonu ve Hizbullah’ın da yer aldığı Suriye yanlısı 8 Mart koalisyonu olarak ayrılmıştır. 2005 seçimleri yaklaşırken Suriye, baskılar sonucu Lübnan’dan çekilmiştir. 2005 seçimlerinde EMEL ve Hizbullah 35 milletvekili çıkartmışlardır.[11]

2006 yılında Hizbullah’ın İsrail sınırları içerisinde kalan yerlere saldırması ve üç İsrail askerini öldürüp iki askerini de rehin alması, İsrail’in Lübnan’a operasyon düzenlemesine neden olmuştur.[12] Hizbullah’ı yok etmek amacıyla başlayan savaştan sonuç alınamamıştır. 14 Ağustos’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile savaş sona ermiştir.[13] Savaşın ardından Hizbullah’ın Lübnan’daki etkisi artmıştır. Nasrallah, bunu Arap tarihindeki ilahi bir zafer olarak değerlendirmiştir.[14]

Arap Baharı’nın Suriye’ye yayılması üzerine Hizbullah, Esad rejimini desteklemiştir. Bunun sebebi ise Şiilik faktörü olmamıştır. Hizbullah’a İran tarafından yapılan yardımda Suriye’nin transit ülke olması ve Esad rejiminin düşmesiyle İran’ın tehlikeye düşeceği endişesi, Hizbullah’ın Suriye rejimini desteklemesine neden olmuştur.

Samet ŞEN

KAYNAKÇA:

  1. Abdurrahim Ebuzeri, Lübnan’da Direnişin Mimarı İmam Musa Sadr (çev. Sedat Baran), Feta Yayıncılık, İstanbul 2012, s. 11- 14.
  2.  Joseph Alagha, Silahlı Mücadeleden İktidar Partisine Hizbullah (çev. Kadriye Göksel), Doğan Kitap, İstanbul 2007, s. 30.
  3. Naem Qassam, Hizbullah Bir Hareketin Anlatılmamış Öyküsü (çev. Muharrem Tan), Karma Kitaplar, İstanbul 2007,s. 17–18.
  4.  Abdülgani Bozkurt, “Hizbullah’ın Lübnan’da Kuruluşu ve Popülaritesinin Sebepleri”, Tarih Okulu Dergisi, Yıl:7, Sayı:17, 2014, s. 601.
  5. Veysel Ayhan, Özlem Tür, Lübnan Savaş, Barış, Direniş ve Türkiye ile İlişkiler, Dora Yayınları, Bursa 2009, s. 151–152.
  6.  Mehmet Şahin, “İran Dış Politikasının Dini Retoriği”, Akademik Ortadoğu Dergisi, Sayı: 4, s. 14.
  7. Pınar Arıkan, “Suriye’nin Nusayri Yüzü ve İran”, Ortadoğu Analiz, Cilt: 4, Sayı:43, 2012, s. 25–26.
  8. Joseph Alagha, Silahlı Mücadeleden İktidar Partisine…, s. 38- 39.
  9.  Yıldırım Boran,  Ortadoğu’da Direniş, Siyah Beyaz Kitap, İstanbul 2011, s. 247- 248.
  10.  Naem Qassam, Hizbullah Bir Hareketin…, s. 110- 111.
  11.  Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, 5. Basım, MKM Yayınları, Bursa 2012, s. 126- 127.
  12.  Murat Yeşiltaş, Ali Balcı, “İkinci Lübnan Savaşı: Bir Yeniden Değerlendirme”, Akademik Ortadoğu, Cilt: 4, Sayı: 2, 2010, s. 74- 79
  13.  Abdülgani Bozkurt, “Hizbullah’ın Lübnan’da Kuruluşu…”, s. 611- 613.
  14.  Veysel Ayhan, Özlem Tür, Lübnan Savaş, Barış, Direniş…, s. 239- 243.
  15. Alagha, Joseph. Silahlı Mücadeleden İktidar Partisine Hizbullah (çev. Kadriye Göksel), Doğan Kitap, İstanbul 2007.
  16. Arı, Tayyar. Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, Marmara Kitap Merkezi Yayınları, Bursa 2012.
  17. Arıkan, Pınar. “Suriye’nin Nusayri Yüzü ve İran”, Ortadoğu Analiz, Cilt: 4, Sayı:43, 2012, 18- 29.
  18. Ayhan, Veysel; Özlem Tür. Lübnan (Savaş, Barış, Direniş ve Türkiye İle İlişkiler), Dora Yayıncılık, Bursa 2009.
  19. Boran, Yıldırım.  Ortadoğu’da Direniş, Siyah Beyaz Kitap, İstanbul 2011.
  20. Bozkurt, Abdülgani. “Hizbullah’ın Lübnan’da Kuruluşu ve Popülaritesinin Sebepleri”, Tarih Okulu Dergisi, Yıl:7, Sayı:17, 2014, 599- 627.
  21. Ebuzeri, Abdurrahim. Lübnan’da Direnişin Mimarı İmam Musa Sadr (çev. Sedat Baran), Feta Yayıncılık, İstanbul 2012
  22. Qassam, Naem. Hizbullah Bir Hareketin Anlatılmamış Öyküsü (çev. Muharrem Tan), Karma Kitaplar, İstanbul 2007.
  23. Şahin, Mehmet. “İran Dış Politikasının Dini Retoriği”, Akademik Ortadoğu Dergisi, Sayı: 4, 2007, 9- 19

Sosyal Medyada Paylaş

Samet Sen
Samet Sen
20 Ağustos 1992 tarihinde Bursa'da dünyaya geldi. 2010-2014 yılları arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde "Uluslararası İlişkiler" okudu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi' "Ortadoğu Araştırmaları" bölümünde yüksek lisans yapmaktadır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Avrupa Gündemi Konferansları – II: “Bizi Bağlayan Göç” – AB-Türkiye Ortaklığını Yeniden Değerlendirmek

Kocaeli Üniversitesi’nin yürütücülüğünde düzenlenen Avrupa Gündemi Konferanslarının ikincisi 24-25...

Avusturya Seçim Sonuçları: Aşırı Sağ FPÖ’nün Zaferi Yeni Bir Dönemi mi İşaret Ediyor?

Avusturya’da 2024 seçimleri, ülkenin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından...

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu Tamamlandı

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu...

Afrika’nın Konumu ve Türkiye: BM 79. Genel Kurul Toplantısı

1945 Yılında kurulan BM’nin bugün dünya haritası üzerinde yer...