Mahkum İkilemi

Mahkum ikilemi bir oyun teorisidir. Konuyu daha iyi anlayabilmek için ilk önce oyun teorisini incelersek oyun teorisinin; bir oyuncunun elde ettiği kazancın, diğerinin kaybını oluşturduğu mutlak çelişki durumu olduğunu görürüz. Oyuncular işbirliğine giderlerse ancak uzun vadede her oyuncu kar elde eder ancak kazancın dağıtılmasında ayrıca ekonomik ve sosyal çelişki vardır. Oyun teorisiyle davranışların altında yatan motivasyon anlaşılır, stratejik etkileşim açıklanır, kümülatif bilgi birikimi ortaya çıkar, karar verme mekanizması canlandırılır ve formel teorinin başka yaklaşım ve kuramları birleştirme yeteneği açığa çıkar.

Mahkum ikilemi, 1950’lerde RAND çalışanları, Merill Flood ve Melvin Dresher tarafından geliştirilmiştir. Ardından Albert William Tucker sonuca hapishane cezası mantığını eklemiştir. İlk olarak kullananlar ise, J. Von Nevmann ve O. Mongenstein’dir. Mahkum ikilemi en genel anlamıyla, iki ayrı sorgu odasında bulunan tutsağın birbirlerinden habersiz olarak birbirleri adına yaptığı anlaşmalardır. Eğer mahkumlardan biri diğeri mahkum hakkında konuşur ve diğeri susarsa, tanıklık yapan mahkum serbest kalıp, susan mahkum 10 yıl hapis cezasıyla yargılanacaktır. Eğer mahkumların ikisi de susarsa, her ikisi de 1’er yıl ceza alacaklardır. Son ihtimal olarak her iki mahkum da konuşursa, her ikisi de 5 yıl hapis alacaklardır. Mahkumlar bu durumda itiraf edip 5 yıl hapis yatmayı tercih ederler. Burada amaç diğer oyundan bağımsız olarak kazancın maksimumda olmasıdır. mahkum İkileminin altında yatan Makyavelist Gerçeklik Teorisi‘dir yani; amaç aracı kutsallaştırır. Sorun diğer mahkumun hamlesinin ne olacağıdır. Ancak kuram gerçek hayata uygulandığında sonucu oyuncuların karakteri belirler. Oyun, oyuncu sayısı iki oluncaya kadar devam eder. Hiçbir optimum kazanç yoktur ve oyun rekabet ve test algoritması içerir.

Kuram en çok liberalizmin ilgi alanına girer çünkü oyuncuların uzun vadede çıkarı için işbirliğine girmesi gerekir. Neo-realist bakış açısı oyuna, devletler birbirlerinin güvenliğinde tehdit unsuru oldukları için işbirliği gerçekleşmeyeceği düşüncesiyle yaklaşır. Kurumsalcılar, mahkum açmazının kurumlarla ve iletişimle üstesinden gelinebileceğini savunurlar. Olgusalcılar ise devletin kimlik (demokrasiyi) paylaştığını belirterek kuramın kimlikleri ve normları ihmal edeceğini savunarak yararsız bulurlar. Gerçek dünyadaki durumlarda dayanışma probleminin prototipi olması dolayısıyla uygulanabilir. Örneğin; iki firmanın birleşmesinde, iflas etmesinde bunu görebiliriz. Firmalar kısa vadede işbirliğine yanaşmazlar ve uzun vadede karşılıklı işbirliği ikisi içinde karlı bir durumdur. Şirketlerin rakiplerinin de fiyat kıracaklarını bile bile düşük fiyat politikası uygulaması, denizlerde avlanma yasağı koyup, sonra bir ülke balıkçılarının avlanmaya devam etmeleri, kopya çekmeyi beceremeyen öğrencilerin kopya çekebilen arkadaşlarını kıskanmaları , şirketler arası ve şirket içi her seviyede bilgi paylaşımı, mahkumların açmazı oyunu ile izah edilebilir. Teori; politika, sosyoloji, biyoloji, etnoloji ayrıca silahlanma yarışı ve çevre kirliliği gibi canlıların etkin olduğu sosyal bilimlerde uygulanabilir ancak teoriden farklı olarak uygulandığında kişilik yapısı etkili olacağından oyunda farklı opsiyonlar ve farklı sonuçlar elde edilebilinir. Bu durumda mahkum açmazı oyunu, Nash’in denge kavramıyla çelişir. Nash, her oyuncunun kendi en iyi stratejisini izleyeceğini, çünkü öteki oyuncuların da öyle yapacağını var sayar ancak oyun bize bunun her durumda geçerli olmayacağını gösterir. Nash’in bu tür oyunlardaki kısır döngüyü çözmek için önerisi şöyledir: Bütün oyuncuların kendine en yüksek faydayı sağlayacak stratejisi vardır. Fakat “dominant strateji” denen bu strateji oyun tek kişilik olmadığı için uygulanamayacak ve taraflar bir denge durumuna razı olacaklardır. Şu durumda Nash’in denge stratejisi, bir oyuncunun karşı tarafın kullanacağını düşündüğü stratejiye karşı kendisine en çok yarar sağlayacak stratejiyi seçmesi olarak karşımıza çıkar. Nash matematiği kullanarak böyle bir dengenin her durumda mevcut olacağını ispatlamış ve oyun teorisinin birçok alanda kullanılmasının önünü açmıştır. Nitekim bu mükemmel çalışması ona 1990’da Nobel ödülünü kazandırmıştır.

Begüm Urgancı

TUİÇ Staj Programı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Avrupa Gündemi Konferansları – II: “Bizi Bağlayan Göç” – AB-Türkiye Ortaklığını Yeniden Değerlendirmek

Kocaeli Üniversitesi’nin yürütücülüğünde düzenlenen Avrupa Gündemi Konferanslarının ikincisi 24-25...

Avusturya Seçim Sonuçları: Aşırı Sağ FPÖ’nün Zaferi Yeni Bir Dönemi mi İşaret Ediyor?

Avusturya’da 2024 seçimleri, ülkenin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından...

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu Tamamlandı

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu...

Afrika’nın Konumu ve Türkiye: BM 79. Genel Kurul Toplantısı

1945 Yılında kurulan BM’nin bugün dünya haritası üzerinde yer...