Milliyetçilik

Milliyetçilik, “kendilerini birleştiren dil, din, kültür bağlarından dolayı ulusal bir topluluk oluşturmaları bilincine varan ve bağımsız bir devlet kurmak isteyen kimselerin oluşturduğu siyasal hareket, en genel adıyla ulusçuluk” [1] olarak tanımlanabilir. “Siyasal bir program ya da düşünceler bütünü olmaktan çok, bu tür programları ve düşünceleri temel alan siyasal bir bakış açısı olan milliyetçilik, kendi ulusuna bağlılığının uluslararası ilkelere bağlılıktan ya da bireysel çıkarlardan daha önemli olduğunu ileri süren görüştür.” [2]

16.yy’da feodalizmin zayıflaması sonucu merkezi otoritenin güç kazanmasıyla ortaya çıkan milliyetçilik, bu dönemde mutlak monarşiler tarafından destek bulmuştur. Feodalizmden kapitalizme geçiş sonucunda ortaya çıkan ulus-devletlerin kurulması ve güçlenmesi ise milliyetçiliğin temelini oluşturmuştur. Farklı toplulukların tek bir devlet altında yönetilmesi yerine, bu toplulukların farklı etnik gruplar olarak tek bir ulus altında birleştirilmesini ifade eden ulus-devlet kavramı bir takım insanların o topluma olan aidiyetlerinin sorgulanmasına yol açmış ve milliyetçiliğin gelişim aşamasını oluşturmuştur. Özellikle 1789 yılında gerçekleşen Fransız Devrimi ile milliyetçiliğin etkisi tüm Avrupa’da hissedilmiştir. Devrimin bir sonucu olarak milliyetçilik siyasi bir karakter kazanmış ve çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili olmuştur. Fransız Devrimi’nin ardından, monarşiye karşı fikirlerin ve siyasi etkinliklerin Avrupa’nın tamamına yayılmasını engellemeye çalışan Fransa dışındaki devletler ve Fransız Devrim Orduları arasında yaklaşık 15 yıl süren “Napolyon Savaşları da milliyetçiliğin Avrupa’da güçlenmesinde iki yoldan etkili olmuştur. İlk olarak, Napolyon Savaşlarıyla hemen hemen tüm Avrupa ile savaşan Fransız Orduları, Fransız Devrimi’nin temel ilkeleri olan demokrasi ve milliyetçilik kavramlarının özellikle çok uluslu imparatorluklara ulaştırılmasında etkin bir rol oynamışlardır. İkinci olarak, Napolyon’un en büyük hedefi olan kıta Avrupasını kurmak için savaşlarda kullandığı Fransız milliyetçiliğine tepki olarak bazı milliyetçilik akımları doğmuştur.”[3]

Avrupa tarihindeki ilk milliyetçi hareketlere, 1804-1815 yıllarında Napolyon istilası altındaki Almanya’da rastlanmıştır. Aynı yıllarda, Rus işgalindeki Polonya’da güçlü bir milliyetçilik akımı doğmuştur. 1821’de Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklanan Yunanistan, Avrupa’nın milliyetçi çevreleri tarafından desteklenmiştir. 1848 ‘de Avusturya İmparatorluğu’na karşı ayaklanan Macarlar, Çekler ve Sırplar ise milliyetçilik akımını Orta Avrupa’ya taşımışlardır. Bunlara ek olarak, İtalyan Birliği’nin kurulması devrimci milliyetçiliğin en büyük zaferlerinden biri olarak algılanırken, Rusya’da doğan Pan-Slavizm akımı, yayılmacı milliyetçiliğin ilk örneklerinden biri olmuştur.

Milliyetçiliğin gelişimi bu yönde ilerlerken, Fransız Devrimi’nin ilkelerini sağlamlaştıran 1830 ve 1848 devrimlerinin yaşanmasının ardından milliyetçilik farklı boyutlar kazanmıştır. Özellikle 20.yy’ın başlarından itibaren milli özellikler yerine ırkçı doktrinin temel alınmasıyla milliyetçilik saldırgan bir şekle bürünerek İtalyan Faşizmi ve Alman Nazizmi ortaya çıkmıştır. Büyük bir güç haline gelen saldırgan milliyetçilik, lider kültüne dayanan aşırı milliyetçi, popülist egemenlik biçimi olarak tanımlayabileceğimiz İtalyan Faşizmi ve Alman Nazizminde vücut bulmuştur. Özellikle II. Dünya Savaşı öncesinde artan Nazist hareketler gerekli önlemlerin alınmaması sonucu II. Dünya Savaşı’nın çıkışına sebep olmuştur. Savaşın sonrasında ise çoğu Avrupa devletinde karşılıklı bağımlılığın giderek artmasının bir sonucu olarak milliyetçiliğin etkileri azalmaya başlamıştır. Fakat sonraları güçlü devletlerin egemenliğine karşı bağımsızlık ve bağlantısızlığı savunmak amaçlı yeni milliyetçi hareketler ortaya çıkmıştır.

Sonuç olarak, ulus devlet modelinin giderek yıpranmasına rağmen milliyetçilik hareketleri şekil ve içerik değiştirerek devam etmektedir. Bundan hareketle milliyetçiliğin etkilerinin günümüzde bir şekilde sürdüğünü ve milliyetçiliğin yok olmayacağını söylemek mümkündür.

 

Gizem Nida MERCAN

TUİÇ Stajyeri

 

Kaynakça:

1) Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, Web Adresi: http://bit.ly/1pCoaPq , Erişim Tarihi: 10.02.2014 [1], [2], [3]

2) ERIKSEN, Thomas, Hyland, Milliyetçiliğin Doğuşu, Web Adresi:   http://bit.ly/1tEeRMD , Erişim Tarihi: 10.02.2014

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...