Mübarek Sonrası Mısır: Tahrir Meydanı’ndan Seçimlere

1981 yılından beri kesintiye uğramaksızın iktidarda olan Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin üzerinden geçen yaklaşık 15 ay sonra, Mısır halkı Cumhurbaşkanı seçimleri için sandık başına gitti. Mısır’da Ocak devrimiyle birçok siyasi aktör ön plana çıkmış, bazılarının başkanlığa aday olma niyetlerini beyan etmesiyle beraber de, aday sayısı gün geçtikçe artmıştır. Devrim sonrası yapılan başkanlık seçimleri, 1952 Hür Subaylar Hareketi ile başlayan Nasır’ın iktidarından bu yana sonucu kesin olarak belli olmayan ilk seçimler şeklinde ifade edilmekle beraber Mısır’ın geleceğinin ne yönde şekilleneceğini belirleyecek olmasından ötürü de bir dönüm noktası olarak görülmektedir.

Mısır tarihine baktığımızda, 2012 seçimleri alışılmışın dışında kalarak farklı siyasi görüşten birçok adayı bir araya getirmesi hasebiyle de ayrı bir önem arz ediyor. Zira 2005 yılında yapılan son başkanlık seçimleri hariç tutulursa, önceki seçim dönemlerinde ya adaylara kısıtlamalar getirilmiş ya da adaysız olarak seçimlere gidilmişti. 1952 Hür Subaylar Hareketi ile iktidara gelen ve izlediği politikalar sayesinde halkın hayranlığını kazanan Nasır devrinde ve de ardılı olarak anılan Sedat zamanında ise muhalefete dahi izin verilmemiştir.[1] Enver Sedat’ın öldürülmesinin ardından yerini alan Mübarek ise seleflerinin aksine bazı siyasi partilerin kurulmasına izin vermiş ancak bu durum sadece seçim dönemlerinde sınırlı kalmış, baskılar tekrar gündeme gelmiştir. 1981 yılında yapılan referandumla oyların yüzde 98’ini alan Mübarek, 1985’te yapılan seçimlerde ise partisinin (Ulusal Demokratik Parti) yüzde 72 oyu ile iktidara yerleşmiştir. 1993 yılındaki üçüncü döneminde yüzde 94 oy ile mutlak çoğunluğu kazanan Mübarek[2], 1999’daki adaysız seçimlerde de yine iktidarı kimseye kaptırmamıştı. Mısır’da gerçekleşen son başkanlık seçimi olan 2005 yılında ise ilk defa farklı adayların seçim yarışına girmesine izin verilmiş[3], nitekim sonuç aynı kalarak Mübarek sandıktan galip çıkan isim olmuştur.

2011 yılı Ocak ayında Tahrir Meydanı’nı dolduran Mısır halkı ortak taleplerini büyük kitleler halinde dile getirmiş, bunun neticesinde de Mübarek tam 29 yıl oturduğu koltuğunu terk etmiştir. Tahammüllerin tükendiği, çarenin ise kitlesel eylemde görüldüğü bu sürecin tetikleyici nedenleri olarak ise başta 1980 yılından beri uygulanmakta olan olağanüstü hal[4], ülkedeki yolsuzluklar, bozuk ekonomik koşullar, sivil inisiyatiflerin ve hareketlerin ciddi baskılara maruz kalması gösterilmektedir.

Devrimin sene-i devriyesini takiben Halk ve Şura Meclisi seçimlerinin gerçekleştiği Mısır’da halk, 23 Mayıs 2012 tarihinde Devlet Başkanı’nı seçmek üzere seçim merkezlerinde idi. İlk turu tamamlanan seçimlerde 8’i bağımsız toplam 13 aday yarıştı. Seçimler öncesinde adaylığını açıklayan isimlerden özellikle Mübarek döneminde görevde bulunmuş üst düzey yetkililere yasak getirmeye yönelik yasa tasarısının Yüksek Askeri Konsey tarafından onayı ise seçimlerin kaderini etkileyecek adımlardan birisi idi. Nitekim, Mısır Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı üzerine Mübarek yönetiminin İstihbarat Şefi Ömer Süleyman, Müslüman Kardeşler’in adayı Hayrat Şatır ve Selefi El Nur Partisi’nin adayı Hazım Salih Ebu İsmail başkanlık yarışının dışında bırakılmıştı.[5] Seçim kurulunun nihai listeyi açıklamasıyla beraber Mübarek rejiminin son başbakanı olan Ahmet Şefik ise seçim kurulunun verdiği karar üzerine devlet başkanlığı seçimlerinde güçlü bir aday olarak yerini aldı.

Seçimlerin birinci turunda ön plana çıkan güçlü isimler, İhvan adayı olan Hürriyet Adalet Partisi lideri Muhammed Mürsi, yine Müslüman Kardeşlerin liberal eğilime sahip isimlerinden Ebu’l Futuh, Hüsnü Mübarek döneminde uzun yıllar dışişleri bakanlığı yapmış ve 2011 yılında da Arap Birliği Genel Sekreterliği görevini yürüten Amr Musa[6] ve nihayet Mübarek döneminin son başbakanı olan Ahmet Şefik idi.

Müslüman Kardeşlerin adayı Muhammed Mürsi yüzde 24 oy alarak ikinci tura kalan ilk isim oldu.[7] Hayrat Şatır’ın Yüksek Seçim Konseyi tarafından seçim dışı bırakılması üzerine Muhammed Mursi  İhvan’ın resmi adayı olarak seçimlere katılmıştı. 1970’lerin ortalarında Müslüman Kardeşler tarafından ideolojik olarak önemli bir yere sahip olan Mursi, 1979 yılında ise İhvan’ın resmi üyesi olmuş, 1990’lı yıllarda ise örgütün yüksek karar organında yer almıştı.[8]

Mübarek rejiminde uzun yıllar bakanlık yapan, yine bu dönemde en son başbakanlık görevini icra eden Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Şefik, yüzde 23 oy ile ikinci tura kalmaya hak kazandı. Ahmet Şefik adaylığını açıkladı tarihlerde halk arasında düşük bir profile sahip olmasına rağmen seçimlerden şaşırtıcı bir oranla çıkarak gündemde yerini aldı. Özellikle Mübarek döneminde görev yapmış olması hasebiyle halk arasında eski rejimi simgeleyen ve de Mübarek’in adamı olarak görülen Şefik’in ismi, seçim öncesinde olduğu gibi sonrası da Mısır halkı tarafından protesto edilmek amacıyla Tahrir’de yankılanmaya devam etmektedir. [9]

Muhammed Mursi ve Ahmet Şefik 16 – 17 Haziran 2012 tarihinde ikinci turda karşı karşıya geleceğini resmi olarak duyuran Yüksek seçim komisyonu Şefi Faruk Sultan adayların aldığı oyları da açıkladı.[10]  Yapılan açıklamada yaklaşık yüzde 20,9 oy alarak üçüncü olan Hamdin Sabbahi, seçimlerde izlediği Nasırist çizgisi nedeniyle laik kesimin ve bilhassa fakir halkın desteğini büyük olasılıkla aldığını söyleyebiliriz. Sabbahi’nin Nasır döneminde izlenen sosyal ve eşitlikçi bir politikaya yönelik vaatlerinin de bu destek üzerinde etkisi olduğunu söylemek mümkündür.

20 seneden fazla Müslüman Kardeşler Cemaati İrşad Bürosu üyeliği yapan Ebu’l Futuh ise, İhvan’ın cumhurbaşkanlığına aday göstermeyeceğini duyurmasına rağmen 2011 yılında aday olduğunu açıklamıştır. Bu kararı üzerine cemaatten istifaya zorlanan Futuh, Müslüman Kardeşler’de yenilikçi duruşa sahip olmasının yanı sıra Mısır’daki İslami hareketin önemli isimlerinden biridir. Her ne kadar adaylığı sırasında Selefi kanadından El-Nur Partisi’nin desteğini arkasına alsa da, Futuh seçimlerde elde ettiği yaklaşık yüzde 17 oy oranıyla ikinci turda yarışma hakkını kaybetmiştir.

Önceki yıllarda Mısır Dışişleri Bakanlığı ve Arap Birliği Genel Sekreterliği görevlerinde bulunan Amr Musa ise seçimlerde beklenenin altında kalarak en düşük oy oranını görmüştür. Musa’nın görevde bulunduğu yıllardaki siyasi hataları ve isminin eski rejimle anılmasından dolayı da halk tarafından destek görememiş olma ihtimali güçlü gözükmektedir.

Gerek siyasi gerekse ideolojik olarak farklı eğilimler gösteren 13 adayın yarıştığı başkanlık seçimlerinin birinci turu Muhammed Mursi ve Ahmed Şefik’in sandıktan galip çıkmasıyla sonuçlanmıştır.  16 – 17 Haziran 2012 tarihinde gerçekleşecek ve Mısır halkının kaderini belirleyecek olan seçimlerin ikinci turunda, her iki adayı da başkanlık koltuğuna taşıyacak unsurlar bulunmaktadır. Genel olarak ele aldığımızda, 1990’larla birlikte halk arasında popülaritesi yükselen ve özellikle devrim sonrası tam anlamıyla siyasi hayatta hareket alanı bulan İslami gruplardan İhvan-ı Müslimin, halkın büyük desteğini kazanmış, ülkenin kurtuluşunda bir çözüm yolu olarak görülmüştür. Nitekim bu durum seçim sonuçlarında da tezahür etmiştir.  Birçok kesim tarafından Mursi’nin bu açıdan kazanabilme ihtimali yüksek, diğer aday olan Ahmet Şefik’in ise, Mübarek rejimini hatırlatan isim olması hasebiyle kazanma olasılığının düşük olduğu öngörülmektedir. Ancak seçim sonuçlarından da görüleceği üzere, Şefik’in laik ve devrimci kesimin büyük çoğunluğunun ve aynı zamanda Mısır’da yaklaşık yüzde 7’lik bir nüfusa sahip Hrıstiyan Kıptilerin de desteğini alabilmesi söz konusudur.

İlk turda alınan sonuçlar özellikle İslamcı ve devrimcilerden taraf bulan Muhammed Mursi’yi güçlü kılsa da, Şefik ile arasındaki oy farkının ciddi boyutta olmamasını bu hususta göz önünde bulundurmak gerekir. Son olarak, önümüzdeki ay Mısır’da yaşanacak seçim sürecinde, mezkur etkenlerin yanı sıra halkın seçime katılım oranının da büyük rol oynayacağını söylemek mümkün gözükmektedir.

Eda KILIÇ

Yakındoğu Çalışmaları Grubu


[1] Marsot Afaf Lutfi Al- Sayyid, ( 2010 ) Mısır Tarihi: Arapların Fethinden Bugüne, Çev: Gül Çağalı Güven

Tarih Vakfı Yurt Yayınları, s.140

[4] Hüsnü Mübarek iktidara geldiği 1981 yılından beri ülkedeki olağanüstü hal belirli aralıkla uygulanmaya devam edilmiştir. 1988 yılında ilk defa ulusal düzeyde 3 yıl süre ile ilan edilen olağanüstü hal,  1991 ve 2000 yıllarında ise yeniden 3 yıl süre ile uzatılmıştır.

[6] Yıldırım R. ve Abdulcelil T. (2011) Mısır Siyasi Haritası (Rapor), Ankara, SETA

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Gençlere Avrupa Turu: DiscoverEU ile Kültürel Keşifler

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından başlatılan DiscoverEU programı, gençlere...

Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü BM Genel Kurulu’nda Tartışılacak

📣 Eylem Çağrısı: 11 Temmuz'u Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü...

Yükseköğretime Erişim İzleme Anketi

Bu anket, 6 Şubat Depremi sonrasında Hatay'da yükseköğretime erişimde...

Küresel Güney Sorunu: Batı’nın Yanıldığı Noktalar

Bu yazı Uluslararası Kriz Grubu CEO'su Comfort Ero tarafından...