Muhalefet Partilerinin Göçmen Politikaları

ÖZET:

Göç konusu, özellikle on yıldan fazla süredir, uluslararası alanda ve ülke siyasetinde çok önemli bir yere sahiptir. İktidar partisinin göç konusundaki tutumu ve politikaları gibi, muhalefet partilerinin göç hakkında planladığı politikaları da bilmek gerekmektedir. Bu çalışmada, CHP, HDP ve İYİ Parti özelinde, muhalefet partilerinin planladığı göçmen politikaları, bir araya getirilmeye çalışılacaktır. Çalışma, büyük oranda, Suriyeli göçmenler konusu üzerinde durmuştur.

Anahtar Kelimeler: Göç, Suriyeli Göçmenler, Muhalefet Partileri, Göçmen Politikaları

ABSTRACT:

The issue of migration is so important, in the international sphere and country politics, especially more than decade. Like the stance and policies of the ruling party on migration, it is also necessary to know the migration policies planned by the opposition parties. In this study, the migration policies planned by the opposition parties, will try to compile specific to the CHP, HDP and IYI Party. The study mainly focused on Syrian migrants.

Keywords: Migration, Syrian migrants, Opposition Parties, Migrant Policies

1. Giriş:

Tüm dünyayı, özellikle de komşu ülke konumunda yer alan Türkiye’yi, her alanda etkileyen; milyonlarca insanın sevdiklerini, evlerini kaybetmesine, doğup büyüdükleri ülkeyi terk etmesine neden olan Suriye’deki iç savaş ve akabinde gerçekleşen ülkemize göçmen akını, bugün, üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birinin göç olmasını sağlamıştır. Şüphesiz, düzeni sağlayabilmek bakımından, ülke yönetiminin sergilediği tutum, izlediği yol, hayati önem taşımaktadır. Bir diğer önemli nokta ise; iktidarın mevcut göç politikalarının veya bu politikalar neticesinde ortaya çıkan sorunların, muhalefet partilerince nasıl yorumlandığı, muhalefet partilerinin ne gibi alternatifler ürettiğidir.

Bu çalışmada; muhalefet partilerinin göçmenler konusunda hayata geçirmeyi hedefledikleri politikalar, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, İYİ Parti özelinde derlenmiştir. Muhalefet partilerinin göç alanındaki çalışmaları da, daha çok, son birkaç yıldır ülkenin içinde bulunduğu durumla da paralel olarak; geçici koruma, statüsündeki Suriyeliler özelinde yoğunlaşmaktadır. Parti programlarında veya yayımladıkları raporlarda eleştiri ve öneri biçiminde, bölümler halinde sunulan yol haritası, bu çalışmada da aynı biçimde verilecek ve değerlendirilecektir.

Muhalefet partilerinin eleştirilerini yönelttiği noktaların daha iyi anlaşılabilmesi için, kısaca; taraf olunan uluslararası sözleşmelerden, ulusal mevzuattan, bazı kavramlardan, mevcut koşullardan ve güncel verilerden bahsedilmelidir.

Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne ve 1967 Protokolü’ne, Türkiye, “coğrafi sınırlama” çekincesi ile taraf olmuştur. Cenevre Sözleşmesi’ne göre ve kanunda belirtilen şekliyle, yalnızca Avrupa’dan gelenlere “mülteci” statüsü verilebilmekte, Avrupa dışından gelenler “şartlı mülteci”, “ikincil koruma”, “geçici koruma” statüleri ile kabul edilmektedir (Ertan & Ertan, 2017).

Yukarıda anlatılanlara açıklama olarak, 11 Nisan 2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olan, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun (YUKK), (Göç İdaresi GM, 2014) 61. maddesine göre, “Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında mülteci statüsü verilir”.

Yine kanuna göre, “ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.”

Bu kapsamda hazırlanan 22/10/2014 tarihinde yürürlüğe giren Geçici Koruma Yönetmeliğiyle, 28/04/2011 tarihinden itibaren Suriye’de meydana gelen olaylar dolayısıyla kitlesel veya bireysel olarak ülkemize gelen Suriyeliler, uluslararası koruma başvurusunda bulunmuş olsalar bile, geçici koruma altına alınmışlardır (GİGM, 2014). Mevcut durumda, ülkemizdeki Suriyeli göçmenlerin, geçici koruma statüsüne sahip olması muhalefetin eleştirdiği konulardan biridir.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün resmi internet sitesinden yayınladığı verilere göre, 17.02.2021 tarihi itibarıyla ülkemizde 3.655.067 geçici koruma statüsüne sahip Suriyeli göçmen bulunmaktadır. Göçmenlerin yaş dağılımına baktığımızda, en fazla, 5-9 yaş arası çocuklar mevcuttur. Bu durum, muhalefetin çocuklar üzerine yoğunlaşan politikalarının bir açıklaması sayılabilir. Şehirlere dağılımına baktığımızda, göçmenler, daha çok, İstanbul, Gaziantep, Hatay ve Şanlıurfa’da yaşamayı tercih etmektedirler. Yine güncel rakamlara göre, 58.204 kişi geçici barınma merkezlerinde kalmaktadır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ait 2019 verilerine göre, Suriyeli göçmenlerden 63.789 kadarına geçici süreliğine çalışma izni verilmiştir (Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2019). Bunun da, eleştirilerde sık sık karşılaşılan “Suriyelilerin çoğu kayıt dışı çalışıyor” iddialarını doğrular nitelikte olduğu görülecektir. Çalışma boyunca, muhalefetin konulara benzer yaklaşımının yanı sıra, tamamen zıt bakış açılarına da şahit olunacaktır.

2. Muhalefet Partileri Nasıl Çalışıyor?

Partilerin göç özelinde plan ve yorumları oluşurken yürüttüğü faaliyetlerden, kısaca bahsetmek gerekmektedir.

CHP tarafından, 2015 yılında, “Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu” sosyal demokrat bir vizyon ile göç hareketlerine akılcı cevaplar verebilmek amaçlı olarak kurmuştur. Komisyon Türkiye’nin birçok yerinde araştırma faaliyetleri yürütmüştür (Ağbaba, vd, 2016).

HDP, 2016 yılında, bizzat bu konuda çalışmak üzere, bir komisyon kurdu. Komisyon; Orta doğu, Suriye, Rojava, Şengal ve diğer çatışma bölgelerinden ülkemize gelen göçmenlerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına çalışmaya başladı. Kısa bir özetle: Göçmenlerin sağlık, anadilinde eğitim, barınma koşullarını; detaylı biçimde inceledikten sonra yerel teşkilatlanma ve sivil toplum örgütleri ile ortak çalışmalar planlayıp hayata geçirilmesi gerektiğini savunmaktadır (HDP Araştırma Birimi, 2016).

İYİ Parti, bu konu özelinde, parti programında, “Göç ve Mülteci Sorunu” başlığı altında; ülkeye mülteci akınını engellemek için politikalar oluşturacağını, ortak mücadele ve uluslararası iş birliği ile özellikle köken ülkelerde güvenlik alanlarının oluşumunu sağlayacağını belirtmiştir. Parti programına göre: Göçe neden olan veya bunu kolaylaştıran üçüncü ülkelerin de maliyete katlanmaları sağlanacaktır; sınır güvenliğini mümkün kılarak, ideolojik ve askeri unsurların ülkeye girmesini engellenecektir; Türk toplumunun sosyokültürel yapısının değişmesini önlemek adına tedbirler alınacaktır.

2019 yılında, İYİ Parti’nin düzenlediği bir çalıştayda, “Geçici Koruma Altındaki Yabancıların Vatanlarına Geri Dönüş Planı ve Stratejisi” ana konu idi. İlerleyen bölümlerde, bu çalıştay sonunda kamuoyuna açıklanan parti planından bahsedilecektir (Independent Türkçe, 2019).

3. Hukuki Çerçeve 

HDP tarafından, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun yeni ve dar kapsamlı olması eleştirilirken; Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün, büyük ölçekte politika meydana getiremediği, var olan sorunları da görmezden gelmeyi tercih ettiği iddia edilmektedir.

İlticaya erişim hakkına ulaşamayan Suriyeli göçmenlerin geçici koruma statüsü, hem Anayasa’daki 16. maddeye atıfla, “temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir” ifadesine hem insan haklarına aykırıdır. Bu biçimde, ulusal mevzuatta yer alan kanunlardan dahi yararlanamadıkları iddia edilmektedir. Bu konuda uzun vadede, toplumda nasıl bir sistem geliştirilebileceğine dair çalışmalar yapılmalıdır. Kalıcı ve yasal statü temelli sistemler üzerine çalışılmalıdır. Mülteci statüsü tanındığında değil, şartlar oluştuğunda gerçekleşir.

Mültecilik, Suriyeli göçmenler için, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve yasalarla belirlenen bir statü haline getirilebilmelidir.

2019 itibarıyla yaklaşık 110 bin Suriyeli göçmene vatandaşlık verilmiş durumdadır (Mülteciler Derneği, 2021). Bu konu, iktidar ile göçmenler arasında faydacılığa dayalı seçmen ilişkisi olarak yorumlansa da HDP’nin desteklediği bir konudur. Geçici koruma statülerinin bitmesinin ardından, vatandaşlık almaları veya kademeli bir biçimde uyum sürecini başlatmak son derece önem arz etmektedir (HDP Araştırma Birimi, 2016).

Fikre tamamen karşı olmamakla birlikte, bugün sayıları hatırı sayılır bir biçimde artmış olan Suriyeli göçmenlerin her birine, sonrasında döngüye uyum sürecinin de dâhil edilmesine rağmen vatandaşlık verilmesi, akılcı bir yol olarak görünmemektedir. Uluslararası alanda, benzer durumda nasıl bir yol izlendiği veya göçmenlerin hukuki geçmişi araştırılarak, süreç işletilebilir.

Benzer şekilde, CHP’nin ilk eleştirilerinden biri; koordinasyonu sağlamak ve politikaları yönetmek amacıyla kurulan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün, milyonlarca Suriyeli göçmen ülkemize geldikten iki yıl sonra, 2013 yılında kurulmuş olmasıdır. Göçün yarattığı olumsuz sonuçların kangrenleşmesinin sebebi de iktidarın ikna edici ve sürdürülebilir politikasının olmamasıdır. Yapılan harcamaların, şeffaflıktan uzak, denetimsiz ve takibi imkânsız olduğu iddia edilmektedir.

Suriyeli göçmenlere vatandaşlık verilmesi noktasında, tamamen farklı bir bakış açısıyla CHP, bu durumu “millî iradeyi gasp eden ithal seçmen yaratımı” olarak görmektedir.

İktidara geldiği takdirde, Irak, İran, Suriye ve diğer bölge ülkeleri ile birlikte Orta Doğu Barış ve İş birliği Teşkilatı’nı (OBİT) kurarak, Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak ve barış sağlamak şeklinde meseleye yaklaşmaktadır. Türkiye ile sınır olan bölgeler, “barış havzası” haline getirilecektir. Orta Doğu’nun yıkılan siyasi ve ekonomik yapısının yeniden yaratılmasında Türkiye, öncü ülke olacaktır. Ülkemizde, geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyelilerin ülkelerine güvenlikli ve sağlıklı şekilde dönebilmesi için OBİT’in maddi olanaklarının yanı sıra, uluslararası güvence sağlamasının da önü açılacaktır. Türkiye, Suriye yönetimi ile en kısa zamanda temas kuracak, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine destek verdiğini açıkça bildirecektir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı olmadan güvenli bölge oluşturulmasına taraf olunmayacaktır. Suriye ile varılan 1998 Adana Mutabakatı ve imzalanan 2010 Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İş birliği Anlaşması işletilecektir. Başta Suriyeliler olmak üzere, ülkemize gelen tüm göçmenler uluslararası yükümlülüklerimize uygun olarak kontrol ve kayıt altına alınacak, sınırların güvenliği sağlanmaya çalışılacaktır. Geri dönüş süreci işleme koyuluncaya değin, ayrım yapmadan ülkemizdeki tüm göçmenlerin, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde, sığınmacı ve mülteci statüsünden yararlanmaları sağlanacaktır. Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere, uluslararası kurumların sorumluluklarını yerine getirmesi adına gerekli girişimlerde bulunulacaktır (CHP Bilim Platformu, 2019).

Yine, iktidara geldiği takdirde, Suriye yönetimi ile aracısız görüşmelere vakit kaybetmeden başlayacağını belirten İYİ Parti, Suriyeli göçmenlere vatandaşlık verilmeyeceğini dile getirmiştir (Independent Türkçe, 2019).

CHP ve İYİ Parti’nin yaklaşımında ise, öyle veya böyle ülkemizde bir düzen kurmuş, hayatını Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde sürdürmek isteyen Suriyeli göçmenler, görmezden gelinmektedir. “Biz güvenli ortamı oluşturunca, hepsi gitmek zorunda” gibi bir bakış açısı hâkimdir ve bu da gerçekçi bir yaklaşım olarak görünmemektedir. İlerleyen kısımda, geri gönderme meselesine tekrar değinilecektir.

4. Temel İhtiyaçlar ve Çalışma Hayatı 

Eğitim, sağlık, barınma gibi temel hizmetlere ulaşmak noktasında oldukça zor şartlarla mücadele eden, “geçicilik” üzerine yaşamını idare etmeye çalışan Suriyeli göçmenler; HDP’nin bakışıyla, insan hakları ihlallerinin öznesi konumundadır. Göçmenlere yönelik en temel çalışma, “ihtiyaç analizi” çalışmasıdır. Bu çalışma Sivil Toplum Örgütleri’nin (STÖ) tek başına yürütemeyeceği kadar büyük bir sorumluluktur. Birebir kurulacak iletişim, bu kanalların sürekli olarak aktif tutulması yolu ile göçmenlere ilişkin her türlü hizmetin, onların istek ve ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulmalıdır.

Suriyeli göçmenlere sunulan kamu hizmetleri incelendiğinde, en fazla sağlık hizmetleri alanında gelişmeler vardır. Ancak, ayrımcılıkla karşı karşıya gelmeden, tüm göçmenlerin bu hizmetlerden yararlanması mümkün değildir.

Sığınmacılar veya mülteciler dediğimizde, insanların aklına, genellikle; yardıma muhtaç, erkek, ucuz iş gücünde çalışacak ve eğitimsiz insanlar gelmektedir. Bu yaklaşım toplumsal uzlaşma ihtimallerini düşürürken, birlikte yaşayabilme şartlarını olumsuz etkilemektedir. Suriyeli göçmenlerin kölelik koşullarında, belirlenen asgari düzeyin altında ücretle, uzun saatler, yüksek ölüm ve yaralanma riskiyle çalıştığını iddia eden HDP; çalışma şartlarına ve örgütlenme imkânına ilişkin yasal mevzuatta ciddi değişiklikler yapılması gerektiğini düşünmektedir. Bu düzenlemeler uluslararası anlaşmalara da uyumlu olmalıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “İstihdam Amacıyla Göç” hakkındaki 97 sayılı sözleşmesi ve “göçmen işçiler” hakkındaki 143 sayılı sözleşmelerini Türkiye’nin imzalaması ve yürürlüğe koyması gerekmektedir. Bu sözleşmeler, göçmenlerin tüm çalışma şartlarının bulundukları ülkenin vatandaşları ile eşit olmasını sağlar. Ayrıca yaşanan sorunların çözümü için emek piyasasında ortak örgütlenmenin önü açılmalıdır (HDP Araştırma Birimi, 2016).

CHP’ye göre ise, iktidarın yanlış dış politikasının sonucu olarak; Türkiye “Orta doğu bataklığına sürüklenirken” ülkemizdeki Suriyeli göçmenler, geçici korumanın kendilerine sağladığı haklara rağmen, zor koşullar altında yaşarken, temel pek çok alanda sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Örneğin, AFAD tarafından yayınlanan genelge ile geçici kimlik belgesi almaları durumunda Suriyeliler, temel ve acil sağlık hizmetleri ile bu kapsamdaki tedavi ve ilaçlara katılım payı ödemeden almaktadırlar. Ancak bu hizmetleri yalnızca kayıtlı oldukları şehirde alabilirler. Kayıtlı olmadıkları yerde ancak sevk edilmeleri durumunda hizmet verilmektedir. Vatandaşlarımızın sahip olduğu haklarla beraber, Suriyeli göçmenlerin kamusal alandaki hakları da korunmalıdır ve CHP iktidara geldiği takdirde korunacaktır. Hizmetlere ulaşırken sorun yaşamamaları için gerekli kamu kurumlarında ücretsiz tercümanlık hizmeti sağlanacaktır. Göçmenlere yapılan her türlü yardım ve harcama vatandaşlara bildirilecektir. Bunlara ek olarak; vatandaşlarımızın kamu hizmetlerine erişimini zorlaştırıp, yaşam kalitesini düşürecek şekilde; sosyal güvenlik, konut, altyapı hizmetleri, sağlık, eğitim, özellikle kayıt dışı istihdam olmak üzere, ekonomik sorunlar ülkemizde, pek çok ilde kontrol edilemez bir hale gelmiştir. Örneğin; yetersiz sağlık personeli ve altyapısının hem göçmenlere hem vatandaşlarımıza hizmet verebilmesi mümkün değildir. Yaşanan yığılmalar ve hizmet aksaklıklarının ülkemiz vatandaşlarını olumsuz etkilemesine ve halk sağlığı sorunları yaratmasına izin verilmeyecektir. Suriyelilerin ucuz iş gücü olarak kayıt dışı çalışması genel ücretler seviyesinde düşüşlere neden olmuştur. Her koşulda çalışmaya hazır, çaresiz iş gücü olarak algılanmaları ile vatandaşlarımız sigortasız çalışmaya razı olmak konumuna düşürülmüştür. Suriyelilerin açtığı kayıt dışı işletmeler de piyasayı olumsuz etkilemektedir. Kayıt dışı istihdam alanları konusunda sert tedbirler alınarak işlerini kaybeden yurttaşlarımızın mağduriyeti giderilecektir. Buna paralellikle Suriyelilerin barış ve istikrarın sağlanmasının ardından ülkelerine geri gönderilmesiyle istihdam artırılacak, kayıt dışılık oranı düşecektir (CHP Bilim Platformu, 2019).

Göçmenlere tamamen ülkemiz vatandaşlarının “sorunları” odaklı yaklaşan, Suriyeli göçmenlerin işlettiği ruhsatlı işyerlerinin denetleneceğini, ruhsatsız olanların ise derhal kapatılacağını ifade eden İYİ Parti; ayrıca kaçak mallara el koyup, bunların yeniden Türkiye’ye girmesini engellemeyi hedeflemektedir. İktidara geldiği takdirde, geçici koruma statüsündeki işletmecilere yönelik, “Geçici Mükellefiyet Kanunu” çıkartılarak; vergi kesintisi yapılıp, sigorta katkı payı talep edilecektir (Independent Türkçe, 2019).

5. Söylemler

Söylemler konusu; üzerinde hassasiyetle durulması gereken, en önemli noktalardan biridir. Yukarıda da yer yer anlaşılabileceği gibi, İYİ Partinin, göçmenlere karşı, olumsuz söylem yaratma eğiliminde olduğu iddia edilebilir. Bu noktada, diğer iki partinin yaklaşımına yoğunlaşmak gerekmektedir.

En az diğer ülkeler kadar Suriye’nin içinde bulunduğu durumdan Türkiye’yi de sorumlu tutan HDP komisyonuna göre, “misafir” ve benzeri tanımlamalarla sözleşmelerin Türkiye’ye yüklediği sorumluluklar yok sayılmaktadır. “Misafir” sözcüğü ile geçicilik algısı oluşturmak da doğru bir tutum değildir. “Geçici koruma ve geçici sığınma” tabirleri, yerleşik bir hayata geçememe, gelecek hayali kuramama durumu ile birleşince, ciddi psikolojik problemlere yol açmaktadır. Pek çok psikolojik problem, mikro alandan, makro alana taşınmakta, ayrıca sosyolojik anlamda tüm toplumu tehdit eder bir boyuta ulaşmaktadır.

HDP’nin üzerinde durduğu bir diğer nokta ise, göçmenlere yönelik büyüyen nefret söylemi, ayrımcı yaklaşımın önüne geçebilmektir. “Mülteci sorunu” veya “mülteci krizi” ifadeleri, sanki yaşanan sorunlar tamamen onlardan kaynaklı izlenimi yaratmaktadır. Oysa yaşanan sorunlar, Suriyeli göçmenlerden kaynaklanmamaktadır. “Mülteci dramı” tanımlaması ise, sağlanan en küçük hizmetle bile yetinmeleri gerektiği şeklinde psikolojik baskı yaratmaktadır.

“Kaçak göçmen”, “yasa dışı göç” gibi kullanımlar da sık sık karşımıza çıkan, toplumda olumsuz izlenim yaratan, yanlış kullanımlardır. Yine, “yük” tanımlaması yerine “sorumluluk” kavramının kullanımı önerilmektedir. Suriyeli göçmenlerin eşit yurttaşlar olarak kabul edildiği bir düzenleme ile ortak sorunlarımıza ortak çözümler üretebileceğimiz yapı kurulmalıdır. Toplumdaki Suriyeli göçmenlere yarın ülkesine geri dönecek bir yük veya ucuz iş gücü gözüyle bakan anlayışın yerine, onlara destek olmanın insani bir sorumluluk olduğu anlayış yerleştirilmelidir. Etnik kimlik, cinsel yönelim, inanç, cinsiyet üzerinden türetilen nefret söylemleri konusunda yasal ve sosyal önlemler alınmalıdır. Cezasızlık uygulamasına son verilmelidir. Arap asıllı göçmenlere, IŞİD ile bağlantılı gözüyle bakılması; toplumsal alanda ve yerel yönetimlerin çalışmalarıyla düzeltilmelidir.

Sivil toplum kuruluşları, siyaset, medya, akademi vb. paydaşların bir arada olduğu bir platformlardan göçmenlerin hukuk kurallarıyla uyumlu biçimde, tüm sosyal hakları konusunda ortak kavramsal içerik ve söylem oluşturulmalıdır. Toplumda göçmenler konusunda farkındalık yaratacak etkinlikler düzenlenmelidir. Örneğin; Türkiye’ye ilk Suriyeli göçmen topluluğunun geldiği 29 Nisan tarihinde veya 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü kapsamında farkındalığı arttırıcı etkinlikler düzenlenebilir (HDP Araştırma Birimi, 2016).

CHP için, iktidar tarafından oluşturulan olumsuz algılar, her geçen gün daha da büyüyen sosyal gerilim ve yabancı düşmanlığına sebep olmaktadır (CHP Bilim Platformu, 2019). Dışlayıcı, ırkçı söylem ve uygulamalara göz yumulmamalıdır. Mülteciliğin, iltica talebinin bir insanlık hakkı olduğu toplumumuza anlatılmalıdır (Ağbaba, ve diğerleri, 2016). Bilgi kirliliği ile mücadele edilirken, düşmanca tavır ve tutumları körükleyenler yasal sınırlar içerisinde cezalandırılmalıdırlar (CHP Bilim Platformu, 2019).

6. Yerleşim Alanı ve Geri Gönderme

Tamamen geri gönderme odaklı İYİ Partinin, üç aşamalı geri gönderme planı dâhilinde: Suriyeli göçmenlere ait veri tabanında kayıtlı olan bilgilerin doğruluğu kontrol edilecek; eksiklikler mevcutsa giderilmesi için gerekli şeyler yapılacaktır. Tüm il, ilçe ve köylerde denetimlere başlanacaktır. Denetimler ile ülkemizde bulunan kayıtsız Suriyeliler, sınır dışı edilmek amacıyla tespit edilecektir. Hukuk kuralları çerçevesinde; ticaret, bayram ziyareti gibi çeşitli nedenlerle ülkesine gidenlerin, Türkiye’ye tekrar girmesine izin verilmeyecektir. Suç işleyen Suriyeli göçmenler, kanunun öngördüğü cezayı çektikten sonra sınır dışı edileceklerdir.

Planın ikinci aşamasında, İYİ Parti, Suriyeli göçmenlerin geri dönüş sürecini başlatmayı hedeflemekte: “Geri Dönüş Stratejisi ve Eylem Planı” oluşturulduktan sonra; Şam yönetimi ile ortaklaşa bir çalışma yürütülerek, Suriyelilerin önceden yaşadıkları kasaba ve şehirlerde uygun yaşama ortamı oluşturulacaktır. Geri dönüş sürecinde atılması gereken adımlar, kamu spotları ve çeşitli iletişim kanalları ile duyurularak, süreç sorunsuz gerçekleştirilecektir. Yerel yönetimler, gerekli eğitimlerden geçtikten sonra, geri gönderme sürecinde görevlendirileceklerdir.

Planın son aşamasında ise: Geri dönüş sürecinin sürdürülebilir ve kalıcı olması adına çalışmalar yürütülecektir. İYİ Parti, “Herkesin kendi vatanında mutlu olacağına inanıyoruz” şeklinde politikalarının amacını açıklamıştır (Independent Türkçe, 2019).

İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş’un TBMM İnsan Hakları Göç ve Uyum Komisyonu toplantısında sunduğu, “silah kullanan göçmenleri eğitip geri gönderelim, kendi ülkelerini savunsunlar” önerisi, İYİ Partinin bu konudaki bakış açısını net bir biçimde yansıtmaktadır (Ayhan, 2020).

Suriyeli göçmenlerin barınma, yerleştirilme şartları, özellikle HDP ve CHP için bir diğer öne çıkan konudur. HDP’ye ait raporda, bu konu şu şekilde açıklanmaktadır: “Dünyadaki mevcut uygulamalarda da mülteciler, iç kamplaşmayı önlemek için topluca aynı yere yerleştirilemez. Keza kendilerini güvende hissetmedikleri ve oradaki koşullardan dolayı sığınma talep ettikleri ülkenin sınırına da, çatışma çıkması ihtimaline karşı tampon bölge şeklinde yerleştirilmezler. Özellikle Suriye sınırı boyunca demografik yapıyı değiştirmeyi hedefleyen bir yerleşim politikası uzun vadeli toplumsal ve bölgesel sorunlara yol açacaktır… Halkları eşit ve insani koşullarda bir arada yaşamaya yönlendirecek politikalar ve söylem geliştirilmelidir.”

Bugün sayıları azalmış olsa da AFAD kontrolündeki geçici barınma merkezlerinde yaşamını sürdüren göçmenler hâlâ mevcuttur. Bu kişilerin mevsim şartlarından veya toplu halde kalmaktan kaynaklı hastalanacağı; bürokratik işlemlerinin tamamlanması için gerekli olan sürelerin aşıldığı, bu yolla özgürlüklerinin kısıtlandığı; çevreyle bağlarının koparıldığı iddia edilmektedir. HDP’ye göre, göçmenlerin kamp hayatını sona erdirecek politikalar derhal hayata geçirilmelidir. Nerede, nasıl yaşayacakları konusu onların kendi kararıdır. Geri dönmek isteyen göçmenler için Kızılhaç gibi uluslararası örgütler, belli kuruluşlar yardımıyla güvenli geçiş koridorları oluşturulmalıdır. Bu konuda çalışan geri gönderme merkezleri ise; herhangi bir denetime izin verilmeyen “mülteci hapishanesi” olarak isimlendirilmiştir (HDP Araştırma Birimi, 2016).

CHP’ye göre, Suriyeli göçmenlerin sınıra yakın olan illerde yoğunlaşmış biçimde yerleşmesi, geri kalanların İstanbul başta olmak üzere, diğer şehirlere kontrolsüz dağılmasının sebebi, yanlış politikalardır. Sınır illerindeki yoğunluk, sosyoekonomik, kültürel sorunların yanında sosyal güvenlik sorunlarını da doğurmuştur. IŞİD terör örgütünün Ankara garı, Atatürk Havalimanı, Reyhanlı, Suruç başta olmak üzere, pek çok farklı yerde düzenlediği bombalı veya silahlı saldırıların; PYD-PKK terör örgütünün düzenlediği çeşitli saldırıların sebebi olarak, ülkemize kitlesel olarak giriş yapan Suriyeli göçmenler ile bölgede oluşan istikrarsızlaşma gösterilmektedir.

Buna ek olarak, dar gelirli yurttaşların yaşam kalitesini düşürüp uygun fiyatlarda ev bulmasını engelleyen şeyin, Suriyeli göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerdeki konut kira artışları olduğu belirtilmiştir. Göçmenleri dâhil etmeden, yerel nüfusa göre verilen mevcut bütçeyle belediyeler, sorumlu olduklarından daha çok insana hizmet vermek zorunda kalmaktadır. Zaten yetersiz olan altyapı sorunları ciddi şekilde artmıştır. İktidara gelindiği takdirde kira artış sınırı koyulacak, yasal sınırlamalara uyulması için gerekli önlemler alınacaktır. Yerel yönetimlere ayrılan kaynakların hesaplanmasında Suriyeli sığınmacı nüfus yükü de dikkate alınacaktır.

Ankara’daki Barajlar ve Önder mahallelerinin “küçük Halep” şeklinde anılmasından hareketle gettolaşma eğiliminin; etnik, kültürel çekişmelerin arttığı iddia edilmektedir. Bunun önüne geçilmesi son derece önemlidir (CHP Bilim Platformu, 2019).

Bu çalışmada geniş çaplı yer verilmeyecek olsa da, CHP komisyonunun yaptığı uzun araştırmalarda da, Suriyeli göçmenlerin barınma şartları konusunda çarpıcı detaylara şahit olmak mümkündür (Ağbaba, ve diğerleri, 2016). Güncel hedefte, CHP’ye göre, Suriyeli göçmenler ülkesine dönene kadar, onların uygun koşullarda yaşamaları sağlanmalıdır (CHP Bilim Platformu, 2019).

7. Kadınlar, Çocuklar ve Eğitim

Bu konuda hem CHP hem de HDP’nin titizlikle, yoğun araştırmalar ve politika çalışmaları yürüttüğünü söyleyebilmek mümkündür.

CHP, göçmen nüfusunun büyük bölümünü oluşturan çocuk ve gençlerin çoğunun okula gitmiyor olmasına dikkat çekmektedir. Ayıca, Geçici Eğitim Merkezlerinde (GEM) ve Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı okullarda eğitim gören göçmenlerin farklı dil, müfredat ve ortamda eğitim almak konusunda yaşadığı sorunlara; vatandaşlarımızın eğitim kalitesindeki düşüşe değinmektedir. Okullarda artan öğrenci sayısı, zaman zaman göçmen çocuklara ek ders verilmesinin gerekliliği, öğretmenlerin veriminde düşmelere neden olmaktadır. Yetersiz insan kaynağı ve altyapı sorunları öğretmenlerin sırtına yüklenmektedir. Çocuklar arasındaki kültürel farklılıklar da sınıf içi düzeni etkilemektedir. Çocukların yaşadığı travma sonrası etkiler, Türkçe bilmeyen çocuklar ve onların ebeveynleriyle yaşanan iletişim problemi, öğretmenlerin tek başlarına çözebileceklerinden fazladır. Hem travma sonrası sorunlar yaşayan Suriyeli çocukların hem de onlarla aynı sınıfta okuyan diğer öğrencilerin ve bu sınıfların öğretmenlerinin profesyonel psikolojik desteğe ihtiyaçları vardır. Suriyeli çocuklar ile sınıf mevcutlarının ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısının çoğalmasına izin verilmemelidir. Gerekli altyapı yatırımlarına ek olarak ihtiyaç duyulan öğretmenlerin istihdamı sağlanmalıdır. Göçmen öğrencilerin Türkçe müfredata uyum sağlayabilecek kadar Türkçe bilmemesi sebebiyle karma eğitim mümkün görünmemektedir (CHP Bilim Platformu, 2019).

Maddi zorluklar yüzünden eğitime devam edemeyen, yasak olmasına rağmen, özellikle mevsimlik işçi olarak, kötü koşullar altında çalışmak zorunda kalan çocuklar; fiziksel, cinsel, psikolojik şiddetle karşı karşıya olan kadınlar; CHP’nin ifadesiyle hayalet bireylerin sorunları başta olmak üzere, konu bazlı sorun çözme mekanizmaları oluşturulmalıdır (Ağbaba, ve diğerleri, 2016).

Özellikle Medeni Kanundaki farklılıklar, Türk toplumunda kabul görmeyen ve yasal olmayan pratiklerin yaşanmasına sebep olmaktadır. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmeleri, çok eşliliğin artması, Suriyeli kadınların ikinci eş olmayı kabul etmesiyle evliliğin maddi çıkar unsuru haline gelmesi, yalnızca Suriyeli göçmenleri, değil, onların içinde yaşadığı toplumumuzu da etkiler. Çocuk yaşta evliliğe ve ikinci eş uygulamalarına göz yumulmasına asla izin verilmemelidir (CHP Bilim Platformu, 2019).

HDP komisyonu, özellikle, göçmen kadınlara yönelik; şiddet, istismar, tecavüz olaylarına dikkat çekmekte ve bu alanda politikalar hedeflemektedir. Bu bağlamda kadın sığınma evlerinin sayısı, göçmen kadınları da alacak şekilde çoğaltılmalıdır. Yasal düzlemde kadınlar, çocuklar ve heteroseksüel olmayan bireyler için ekstra düzenleme yapılmalıdır. Toplumsal cinsiyet duyarlılığı bağlamında, LGBTİ+ bireylerle doğrudan temasa geçmek, bu kişileri görmezden gelen bir tutum içerisinde olmamak çok önemlidir.

Suriyeli kadın ve kız çocuklarının zorlandığı evliliklerin gerçekte evlilik sayılamayacağı,

18 yaşından küçük kişilerle yapılan evliliğin çocuk istismarı olarak ele alınması noktasında söylem birliği yaratılmalıdır. Ayrıca çok eşli birliktelikler için “evlilik” ifadesi kullanılmamalıdır. İkinci veya üçüncü eş konumundaki kadınları korumak noktasında başka ülkelerin mevzuatları incelenerek, koruyucu maddelerin Türkiye’ye uyarlanması için çalışılmalıdır.

Suriyeli göçmenlerin yeni doğan çocuklarına “vatansız” statüsü verilmektedir. Bu durumun ciddi sorunlara yol açabileceği savunularak çocuklara yönelik politikaların geliştirilmesi önerilmektedir. Özellikle ebeveynlerini kaybetmiş çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamak adına özel politikalar geliştirilmelidir.

En fazla sorun yaşayan grup, Suriyeli kadınlar olmakla birlikte, onlarla iletişim kurabilmek, okuma yazma oranının düşüklüğüne de paralel olarak, son derece zordur. Bilgi kaynakları ve iletişim kanallarında Arapça ve Kürtçenin yer alması çok önemlidir.

Tamamen belediyeler bünyesinde, meslek edindirme kursları faaliyete geçirilmelidir.

HDP’ye göre; çocukların eğitim sürecinde, mevcut hizmetlerden ülkemiz vatandaşları ile birlikte yararlanmaları sağlanmalıdır (HDP Araştırma Birimi, 2016).

8. Sonuç:

Muhalefet partilerinin iktidara geldiği takdirde hayata geçirmeyi planladığı göçmen politikalarının veya mevcut iktidara sunduğu önerilerin, farklı başlıklar altında bir araya getirildiği bu araştırmada; özellikle, büyüyen nefret söylemleri, entegrasyon süreçleri, kadınlar ve çocuklar konusunda özenle belirtilen detaylar ve sunulan öneriler, dikkate değerdir.

İYİ Partinin, göçmenlerin maruz kaldığı insanlık dışı şartları ele almadan, yalnızca onları sorun olarak gören ve neredeyse tamamını geri göndermeyi hedefleyen politika planı; gerçekleştirilmesi zor ve akılcı olmayan bir plan şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca, bugün pek çok araştırmacının iddiası doğrultusunda, göçmenlerin ülkemizdeki nüfusu her geçen gün artarken ve ülkemizde göçmenlere karşı nefret söylemleri de çoğalırken, İYİ Partinin, “yüzde yüz göçmen karşıtı politika planlayan siyasi parti, oy potansiyelini arttırır” iddialarını test etmek niteliğinde bir yol izlediği de iddia edilebilir.

CHP Komisyonu’nun 2015 yılında hazırladığı “Sınırlar Arasında: İnsanlık Dramından İnsanlık Sınavına” adlı çalışma, göçmenler odaklı bakış açısını yansıtırken, bugün bunun “ülkemizin vatandaşları mağdur oluyor” bakış açısına dönüşmeye başladığı iddia edilebilir. Küçük veya büyük ölçekli, iki taraflı yaşanan tüm olumsuzlukların sebebi olarak iktidar partisinin yanlış politikaları gösterilmiştir.

HDP ise, daha çok, göçmenler odaklı bir bakış açısıyla çalışmalar yürütmekte; önce mültecilik sonra vatandaşlık statüsünün ülkemizde geçici koruma altındaki Suriyelilere verilmesinin ardından, farklı uyum programları hedeflemektedir.

Yalnızca Suriyelileri değil, Afganlı, İranlı, Iraklı ve Afrikalı göçmenleri, hatta düzensiz göçmenleri kapsayacak şekilde, geniş bir bakış açısıyla bu konuyu ele aldığını savunan HDP ve CHP’nin; düzensiz göçmenler konusunda farklı bir politika planı oluşturması gerektiği düşünülmektedir. Pratikte, düzensiz göçmenlerin yakalanıp sınır dışı edilmek korkusuyla geçici koruma statüsündeki göçmenlere sağlanan imkânlardan dahi yararlanamadığı, çeşitli araştırmalarca bilinmektedir.

Merve EKE

Göç Çalışmaları Staj Programı

Kaynakça:

Ağbaba V, Altıok Z., Balbay M., Demir N. ve diğerleri (2016). Sınırlar Arasında: İnsanlık Dramından İnsanlık Sınavına (1. b.), İstanbul: Tekin Yayınevi.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2019). Yabancıların Çalışma İzinleri.

T.C. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Web Sitesi: https://ailevecalisma.gov.tr/istatistikler/calisma-hayati-istatistikleri/resmi- istatistik-programi/yabancilarin-calisma-izinleri/ (Erişim Tarihi:16.02.2021)

Ayhan, D. İYİ Partili Fahrettin Yokuş, Meclis Göç Komisyonu’nda bu teklifte bulundu: Eli silah tutan Suriyeliyi eğitip gönderelim, (2020), Sözcü Web sitesi: https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/iyi-partili-fahrettin-yokus-meclis-goc-komisyonunda-bu-teklifte-bulundu-eli-silah-tutan-suriyeliyi-egitip-gonderelim- 5657083/ (Erişim Tarihi:20.02.2021)

Cumhuriyet Halk Partisi Bilim Platformu. (2019). “Sarayın Yanlış Göçmen Politikasının Faturasını Vatandaş Ödüyor”, CHP Bilim Platformu Politika Notları, S.38 

Cumhuriyet Halk Partisi Bilim Platformu. (2019). “Ensar ve Muhacir Söylemi Suriyeli Sığınmacıya Derman Olmuyor”, CHP Bilim Platformu Politika Notları, S.39 

Ertan K., & Ertan B., (2017). Türkiye’nin Göç Politikası, İktisat ve Sosyal Bilimlerde Güncel Araştırmalar, 1(2), ss.7-39.

Göç İdaresi GM. (2014). Geçici Koruma Yönetmeliği ve Getirdiği Yenilikler, T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Web Sitesi: https://www.goc.gov.tr/gecici-koruma-kanunu-ve-yonetmeligi (Erişim Tarihi: 16.02.2021)

HDP Araştırma Birimi. (2016). “Mülteciler, Hakları, Sorunları ve Çözüm Önerileri”, HDP Araştırma Birimi Yuvarlak Masa Toplantısı Raporu, Ankara

Independent Türkçe. (2019). İYİ Parti: İktidara gelirsek açık kapıyı kapatacağız, bayramda ülkesine giden geri dönemeyecek, Independent Türkçe Web Sitesi: https://www.indyturk.com/node/104651/haber/iyi-parti-iktidara-gelirsek- a%C3%A7%C4%B1k-kap%C4%B1y%C4%B1-kapataca%C4%9F%C4%B1z-bayramda-%C3%BClkesine-giden-geri (ErişimTarihi: 20.02.2021)

Mülteciler Derneği. (2021). Türkiyedeki Suriyeli Sayısı Ocak 2021, Mülteciler Derneği Web Sitesi, (Erişim Tarihi:19.02.2021)

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...

Yapay Zeka Çağında Savaş ve Barış

Henry A. Kissinger, Eric Schmidt ve Craig Mundie: War...