Panetta’dan İnciler

Amerikan Türk Konseyi’nin 31. Konferansı bu yıl da Washington DC’de Ritz Carlton otelinde yapıldı. Türk-Amerikan ilişkilerinin “A” dan “Z” ye masaya yatırıldığı toplantılarda en önemli konuşmalardan biri şüphesiz ABD Savunma Bakanı Panetta’nın konuşmasıydı. Yıllarca California Temsilciler Meclisi Üyeliği yapmış, en son CIA Başkanlığı görevini yürütmüş olan Pannetta, Obama’nın Gates’ten daha çok güvenerek göreve getirdiği bir Savunma Bakanı. Sözleri ABD’nin yeni dönemdeki vizyonunu ortaya koyuyor. Obama’nın ABD Savunma politikalarını yeniden yapılandırmakla görevlendirdiği kişi. Bu yüzden konuşması çok önemliydi.

Panetta’nın konuşmasında iki temel unsur vardı. İlki ABD’nin genel savunma vizyonu diğeri ise Türkiye ile ilişkiler konusundaki vizyonuydu. Panetta’nın Türkiye ile ilişkilere dair değindiği konular az çok tahmin edilen ve alışılagelmiş şeylerdi.

– Panetta PKK konusunda ABD’nin Türkiye’ye tam destek verdiğini söyledi, ama bu hadisenin siyasi bir yanının da olduğunu ve Türkiye’nin bunu ihmal etmemesi gerektiğini ifade etti.

– İran konusunda Türkiye ve ABD’nin aynı paralelde olduğunu söyledi ve işbirliğine devam edildiğini vurguladı. Bu esnada Türkiye’nin İran’a uygulanan ambargo konusundaki farklı düşüncesine hiç değinmedi.

– Irak hususunda Türkiye ve ABD’nin ortak bir çalışma içerisinde olduklarını ve birlikte Irak’ın demokratikleşmesi konusunda ellerinden geleni yaptıklarını söyledi, ancak Irak’ın toprak bütünlüğü ve kendi kendine karar verme hakkına saygı duyduklarını ifade etti.

– İsrail ile Türkiye’nin arasındaki problemlerin bir an evvel aşılmasını arzu ettiklerini vurguladı. Bölgedeki iki önemli Amerikan müttefikinin ve iki önemli demokrasinin birbiriyle arasındaki sorunları kısa zamanda aşacağına inandığını söyledi.

– Türkiye ile ABD’nin NATO bünyesinde ortaklığının çok iyi durumda olduğunu ve nihayetinde ilişkilerin NATO ekseninde her daim daha iyiye gitmekte olduğunu söyledi. Son dönemde de Türkiye’nin savunma sistemine dahil olarak NATO’daki konumunu daha da güçlendirdiğini belirtti.

– Afganistan’da Türkiye’nin sürece ve barış gücüne desteğinin çok önemli olduğunu, bu süreçte Türkiye ile Amerika’nın ortak çalışmasının çok şey ifade ettiğini ve Türk askerinin kabiliyetleri ve kararlılığının onu çok etkilediğini ifade etti.

Leon Panetta’nin konuşması sırasında Panetta’nın konuşmasını hazırlayan danışmanı ile aynı masadaydım. Bir yandan Panetta’yı dinlerken bir yandan da gözlerim danışmanındaydı. Şu ana kadar yukarıda aktardıklarım, geçen yıl aynı salonda Hillary Clinton’ın söylediklerinden çok farklı değildi. Birkaç nokta hariç Panetta’nın söyledikleri içinde iki nokta çok dikkatimi çekti.
Panetta bu iki noktaya değindiğinde danışmanının ifadesinden de bu açıklamaların istikametinin ne denli risk teşkil ettiği anlaşılıyordu.

Bu iki nokta neydi?

İlki, Panetta’nın Suriye konusuna değindiğinde Türkiye ile ortak olarak çok iyi işler çıkarttıklarını ancak ellerinde gümüş kurşun olmadığını söylemesiydi. Bu ne anlama geliyordu? Panetta’nın Suriye konusunda elimizde gümüş kurşun yok demesi, sürecin Irak, Libya, Afganistan tarzı bir müdahale ile şekillenmeyeceğinin göstergesiydi. En azından bir müddet için şunu söylemek mümkün ki, ABD Suriye konusunda bir müdahaleye açık değil. Ne kadar iç politikada ve dış politikada Suriye’ye karşı her opsiyonumuzu saklı tutuyoruz deseler de aslında netice çok açık. ABD Savunma Bakanı birinci ağızdan Suriye’deki olayların ancak süreç içerisinde çözüleceğini ima etti. Kanaatimce bu, Panetta’nın açıklamalarındaki en önemli noktaydı.

Panetta’nın ikinci söylemi hem global hem Amerikan iç politikası açısından önemli. Zaten uzun zamandır konuşulan Amerika’nın yeni güvenlik stratejisinin adını ve değişiminin yönünü, Panetta bir kez daha ifade etti. Panetta, ordunun daha hızlı hareket edebilen hale getirilmesinden öte, teknolojiye dayalı bir yapıya büründürülme sürecinde olduğunu söyledi. Buna ek olarak, ABD’ye karşı dünyadaki en önemli güvenlik tehdidinin Asya-Pasifik ve Ortadoğu bölgelerinde olduğunu ve ordunun yeniden yapılanmasının da bu doğrultuda şekilleneceğini ifade etti. Ortadoğu’daki gelişmeler ve ABD savunma stratejisinde Ortadoğu’nun rolü zaten asıl önemli olan noktaydı. ABD’nin artık Pakistan, Afganistan, Rusya, Kafkasya, Endonezya, Kore ve Çin hattını Ortadoğu’ya oranla daha büyük tehdit olarak görmesiydi. Bu sadece ABD dış politikasında bir değişimi temsil etmekle kalmayacak, aynı zamanda Obama’nın seçim sürecinde de halkın ve kamuoyunun onayına sunulacak bir yaklaşım olacak.

 

Burak KÜNTAY

Bahçeşehir Üniversitesi

Amerikan Araştırma Merkez Başkanı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...