Politik Psikoloji

Abdülkadir Çevik’in günümüz dünyasında yaşanılan siyaset psikolojisinin gelişimini, Batı-Hristiyan ve Türk-İslam penceresinden mücadelelerini incelediği “Politik Psikoloji” kitabında, genel olarak kimlik sorununa değinen yazar, toplumsal düzey ilişkisinin terörle ilgisi de açıklamaya çalışmıştır. Psikopolitik yaklaşımı bilimsel anlamda dünyaya kazandıran Prof. Dr. Vamık Volkan’dan aldığı eğitim ve destekle ele aldığı kitapta diplomatik, politik, stratejik ve diğer toplumsal sorunların çözüm yollarını ele almıştır. Yazar, dünya devletlerinin   politik psikolojiye olan ilgisinin giderek arttığını belirtmiş ve geleneksel savaş yöntemlerinin yerini farklı mücadelelerin aldığını ifade etmiştir.

Çevik, politik psikolojiyi; “Büyük grupların, kitlelerin ve ulusların birbirleriyle olan ilişkilerini ele alarak, bu ilişkilerde rol oynayan psikolojik etmenleri değerlendirmektir.” şeklinde tanımlamıştır. Politik psikolojinin çalışma alanlarını belirterek, toplumların yaşadığı olaylara psikolojik pencereden bakarak farklı bir boyut ortaya koymaya çalışmıştır. Bu nedenle, kitabın ilk bölümünde Türk tarihini psikolojik açıdan değerlendirmiştir.

Yazar, “Psikolojik Bakış Açısından Türk Tarihi” başlığında Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri huzursuzluk veren iç ve dış tehditlerin ortak noktası olduğunu, 1071 Malazgirt Zaferi’nden Kurtuluş Savaşı’na kadar alınan zaferlerin özellikle Batı dünyasında “seçilmiş travmalar”, Türk-İslam dünyasında “seçilmiş zafer” olarak hafızalarda iz bıraktığını öngörmüştür. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusuyla 2000’li yıllarda büyük bir güç olma potansiyelinin sonucunda, Avrupa’nın gözünde Osmanlı İmparatorluğu ile özdeşleştiğinin ve büyük tehdit altına girdiğinin altını çizmiştir.

Yazar, Türk tarihini psikolojik açıdan değerlendirdiği bölümde, dış tehditlerle birlikte iç tehditlerinde ülke bütünlüğünü bozmaya çalıştığının gözle görülür olduğunu belirtmiş ve toplumsal yapımızı özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri üzerinde incelemiştir. Feodal yapının ve aşiret düzeninin henüz çözümlenemediği gibi Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, başta Ermeni ASALA örgütü olmak üzere birçok dış tehdidin kışkırtmasıyla bölgede yaşayanları etnik kimlik penceresinden bölmeye çalıştığını kaydetmiştir.

“Türkiye’deki Sosyal Düzene Genel Bakış” başlıklı bölümde yazar, feodal toplum yapısının, Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ve demokrasiye ara vermenin oluşturduğu tehditlerin altını çizmiştir. İç tehditlere, özellikle hükümetin 1980 askeri darbesiyle demokrasiye ara vermenin de eklenmesiyle, bölgedeki insanların dışlanmışlık, mağdurluk, ezilmişlik psikolojisiyle kimlik tehdidi altına girdiğini söylemiştir. Bu mağduriyetin nesilden nesile aktarılarak kimlik gelişimini belirlediğini ifade ederek çocukların ruhsal gelişimine olan etkisine açıklık getirmiştir.
Yazar, kitabın beşinci bölümünde ayrışma ve bireyleşme süreci içinde çocukların, gelişmekte olan kimliğini koruyabilmek için çeşitli mekanizmalar kullandığını, dış etkiler ve içsel duyguların etkileşerek bireyin yaşadığı dünyaya uyumunun niteliklerini belirlediğini savunmuştur. “Seçilmiş travma” ve mağduriyet psikolojisiyle Abdullah Öcalan’ın söyleşilerinden örnekler vererek bir gruba dahil olma isteğini ortaya koymuştur.

“Etniklik ve Etnik Kimlik” başlıklı bölümde yazar, etnik bilincin gelişiminde yol gösterecek en iyi kaynağın çocuk olduğunu ve çocukta oluşan “ben ve diğerleri” kavramlarına değinmiştir. Özellikle ‘12 Eylül‘ askeri darbesiyle getirilen “Kürtçe isim yasağı”nın etnik kimlik bilincini daha da arttırdığını bir örnekle belirtmiştir. Etnik kimliği besleyen en önemli gıdanın, yasaklar sonucu yaşanan travmalar ve buna bağlı olarak duyulan mağduriyet hisleri olduğunu vurgulamıştır.

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle terörün arttığı, milliyetçi ve etnik ayrılıkların yayıldığı görüşündedir. Yazar, ülkemizde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin psikososyal yapısını ve terörü inceleyerek kırsal alan ile şehir nüfusunu karşılaştırmıştır. Yazar, bölge insanının öncesinde (mağduriyet psikolojisi) ve sonrasında (kendini güçlü gösterme çabasından kaynaklanan saldırganlık, terörist psikolojisi) içinde bulunduğu psikolojiyi, gelişmişlik ve ekonomik düzeyiyle karşılaştırarak incelemiştir.

PKK liderinin kendini anlattığı “Kürt Bahçesinde Sözleşi” den alınan kesitlerle terörist bir yapıyı daha yakından göstermiştir. Şiddete şiddetle karşılık vermenin çözüm getirmeyeceğinin, mücadeleyi silahsız zemine çekmek ve demokrasi içinde yürütmenin önemli olduğunun altını çizmiştir. Teröristin hayatta kalmasını sağlayan en önemli şeyin terör yapma ihtiyacı olduğunu, bunun sadece ergenlik dönemiyle başlayabileceğini ve en geç 25 yaşına kadar gruba dahil olma ihtiyacı olduğu kanısına varmıştır. Ayrıca, yapılan eylemlerin medyada gösterilmesinden rahatsızlık duymadığı gibi kendini ispat etme ve örgütten korkma duygusunu var etmek için teröristlerin faaliyetlerine devam ettiğini öne sürmüştür.

Yazar, PKK’nın siyasi uzantısı olan (HEP) DTP’nin amacının mecliste kendi fikirlerini ortaya koymak olduğuna değinmiş ve bu partilerin kendileri gibi mağdur olmuş yönetimler ve ülkelerle işbirliği yaparak siyasal destek gördüğüne açıklık getirmiştir. Aynı zamanda  kimliğin normal gelişimi, etnik kimlik, terörist kimliği ve terör psikolojisiyle ilgili kavramları açıklayarak, kimliğin çocuklukta gelişmeye başladığının altı çizilmiştir.

Sonuç bölümünde ise, teröre yatkınlığın çocukluk ve aile yaşantısıyla doğrudan bağlantılı olduğunu belirtmiş; eğitim, ekonomi ve gelişmişlik seviyesinin özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde artırılması önerilmiştir.

Yazar kitapta politik psikolojiyi, insanların çocukluklarına ve egolarına dayanan ‘benlik’ kavramıyla ele almıştır. Yazarın politikayı, bebeklikte “ben”; çocuklukta “diğerleri”; ergenlikte “gruba dâhil olma” ve sonrasında ise “millet olma”; tanımlamalarına yer vererek, nesilden nesile aktarılan değerlerle birlikte ele alması kitabı akıcı hale getirmiş, konuların anlaşılmasında yardımcı olmuştur. Yazar, aldığı akademik eğitimden ve yaptığı röportajlarından yararlanarak konuya daha yakından hâkim olmamızı sağlamıştır.

 

Büşra AVŞAR

TUİÇ Stajyeri

Kocaeli Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Bölümü

 

Kitabın Adı: Politik Psikoloji

Yazarı: Abdülkadir ÇEVİK

DOST Kitabevi, Mart 2010

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...

Sığınmacıların Ev Sahibi Ülkelere Katkıları: Türkiye’deki Suriyeliler

Sena Özdemir Göç Çalışmaları o-Staj Programı ÖZET İnsanlık tarihi kadar eskiye dayanan...