Serbest Ticaret (Free Trade)

Serbest ticaret kavramı üzerinde durulurken, hem uluslararası ilişkileri hem de ekonomiyi ilgilendiren bir konu olduğundan her iki sosyal bilimden de yararlanmak sanıyorum ki en mantıklı yöntem olacaktır. Zira temelde dış ticaret, ülkeler arasındaki ilişkilerde önem teşkil eden, aynı zamanda paranın piyasada dolaşımını sağlayan bir faaliyettir.

Ülkelerin birbirleriyle ticari ilişkiler kurmak için geçerli nedenleri vardır. Bu nedenleri sıralayacak olursak, listenin başındaki madde ‘fiyat’ olmalıdır. Çünkü mantıklı bakıldığında görülecektir ki, ülkeler ya üretme olanaklarına sahip olmadıkları ya da ürettiklerinde pahalıya mal olan ve getirisi maliyetini karşılamayan ürünleri diğer ülkelerden temin etme yolunu seçerler. Tabii ekonomide temeli oluşturan üretim faktörleri; emek, toprak ve sermayeyi de unutmamak gerekir. Bir ülkenin dış ticaretteki rolünü, üretim faktörlerinden hangisi veya hangilerini etkili bir şekilde kullandığı belirlemektedir. Örneğin, Hindistan’da üretim sürecinde emeğin önemli rol oynadığı malların ihracatı daha yoğun olarak yapılmaktadır. Çünkü bu ülkede emek faktörü diğerlerine göre daha bol ve ucuzdur. Elbette bu, ticarette arz eden tarafı ilgilendiren bir örnektir. Talep eden taraf için de zevkler ve tercihler önem taşımaktadır. Örnek verecek olursak; Amerikalılar Kolombiya şarabı yerine Fransız ve İtalyan şaraplarını içmeyi tercih edebilirler.Ya da Avrupalılar ülkelerindeki otomobillerin aksine daha büyük olan Amerikan üretimi araçlara binmekten zevk alabilirler. Arz ve talep faktörleri birlikte, dış ticaretin hacmini ve yönünü anlamamızda yardımcı olur.

Dış ticarete temel hatlarıyla değindikten sonra, serbest ticaret kavramını anlamak ve anlamlandırmak adına klasik teorilere, özellikle de serbest ticaretin en güçlü savunucularından Adam Smith’in görüşlerine de yer vermek gerekir. Smith, The Wealth of Nations(Ulusların Zenginliği) adlı eserinde merkantilist düşünürlerin aksine, serbest ticaretin ülkelerin refahı açısından faydalı olacağını savunmuştur. Smith’in görüşünü özetleyecek olursak; bir ülke bir malı, diğer bir ülkeye göre mutlak olarak daha ucuza üretebiliyorsa, o malın üretiminde ihtisaslaşmalıdır. Yani üretici konumunda olmalıdır. Ancak diğer ülkelere göre daha ucuza mal edemediği ürünler söz konusu olduğunda dış ticarette tüketici konumunda olmalıdır. Böylece her iki taraf da kârlı çıkacaktır. Smith, bu teorisini ‘mutlak üstünlükler teorisi’ olarak adlandırmıştır. Klasik teoride önemli görüşlere sahip ikinci bir isim ise İngiliz ekonomist David Ricardo’dur. Ricardo, On The Principles of Political Economy and Taxation(Politik Ekonomi ve Vergilendirmenin İlkeleri) adlı eserinde Smith’in teorisinde eksik noktalar olduğunu belirterek, yeni bir teori ortaya koymuştur. Buna göre, her iki malın üretiminde de mutlak olarak dezavantajlı olan bir ülke, daha az dezavantaja sahip olduğu malı üretip ihraç ederse, bu malın üretim ve ihracatında karşılaştırmalı üstüniüğe sahip olur. Diğer taraftan bu ülke, daha fazla dezavantajlı olduğu malın üretimini durduracağı için, o malı ithal edecektir. Ricardo’nun bu teorisi, ekonomide ‘karşılaştırmalı üstünlükler teorisi’ adı ile bilinir. Serbest ticaret alanındaki klasik teoriler içerisinde uzun süre kabul görmüş, bugün de belli şartlar altında kabul edilebilecek tarafları olan bir teoridir.

Serbest ticaret denildiğinde akla gelen küreselleşme kavramına da değinmek gerekir. Elbette küreselleşme kavramı burada detaylı biçimde ele alınmayacaktır çünkü bu başlı başına bir makale konusu olabilecek kadar uzundur.Ancak serbest ticaretin yayılımı ile küreselleşme arasındaki yakın ilişki dikkat çekicidir. İnsanların daha sık seyahat etmeleri, bilgi-iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve internet kullanımındaki artışın yanı sıra malların ve sermayenin serbestçe dolaşması da küreselleşmenin önemli itici güçlerindendir. Günümüzde küreselleşme, içerisinde yer alan ülkelerin çoğunlukla gelişmiş ülkeler olması bakımından eleştirilmektedir. Ancak serbest ticarete katkısı ve yabancı yatırımları artırması bakımından da olumlu yaklaşılmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki dünya ekonomisinin temelleri 1944 yılında toplanan Bretten Woods konferansında atılmıştır. Konferansın ardından Dünya Bankası (The World Bank) ve Uluslararası Para Fonu(International Money Fund-IMF) kurulmuştur. Bunun üzerine, dünya ticaretinin serbestleştirilmesi adına çalışmalar yapılması kararlaştırılmış ve BM üyeleri bazı girişimlerde bulunmuştur. Bu girişimler sonucunda, Havana Konferansı toplanmış ancak anlaşma metni üzerinde uzlaşmaya varılamayınca, Havana Sözleşmesi yürürlüğe girememiştir. Daha sonra Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (General Agreement on Tariffs and Trade-GATT) 1947 yılında imzalanmış, 1948’de ise yürürlüğe girmiştir. Günümüzde yüzden fazla ülkeyi kapsayan bu organizasyon, Dünya Ticaret Örgütü(World Trade Organization-WTO) olarak bilinmektedir. WTO, IMF ve Dünya Bankası’ndan sonra dünya ticaretinde serbestleşmeyi sağlayan üçüncü önemli organizsayondur. Türkiye GATT’a 1950-51 Torquay (İngiltere) görüşmeleri sonunda katılmıştır. Avrupa Topluluğu (European Community) ekonomik birlik oluşturmak ve serbest ticaretin yaygınlaşmasını sağlamak adına kurulmuş ve başarıya ulaşmış bir örgütlenmedir. Başlangıçta 1 Ocak 1958 tarihli Roma Anlaşması’nda alınan karar ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (European Economic Community) adıyla kurulmuş olup, daha sonra sonra Avrupa Topluluğu (AT) olarak adlandırılmıştır. Aslında Avrupa’da birlik yaratma fikri, bundan önce, 18 Nisan 1951 tarihinde Paris’te Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun (The European Coal and Steel Community: ECSC) kuran anlaşmanın imzalanmasıyla somut bir hâle getirilmiştir. Birleşmiş Milletler, 1960’lı yılları ‘birinci kalkınma on yılı’ ilan etmiştir.Bu sebeple başlattığı çalışmalar sonucunda Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (United Nations Conference on Trade and Development-UNCTAD)’nın ilki 1964 yılında Cenevre’de toplanmıştır. UNCTAD, günümüzde Birleşmiş Milletler’in bir kolu olarak faaliyet göstermekte olup, daha çok gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınma planları üzerine çalışmaktadır.

Özge Çakır

TUİÇ Stajyeri

Kaynakça

1) KARLUK, S. R. (1991), Uluslararası Ekonomi, İstanbul, Bilim Teknik Yayınevi, Kasım 1991

2) T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI RESMİ WEB SAYFASI(www.ekonomi.gov.tr), STA(Serbest Ticaret Anlaşmaları), 22.07.2014

Sosyal Medyada Paylaş

Previous article
Next article

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Teknolojinin Göçmen Havaleleri Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülke Perspektifi

Gökçen Ayzıt Kırkali  Göç Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Yurt dışında çalışan göçmenlerin...

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...