Şşş… Kızlar Bağırmaz (2013)

Film Adı: Şşş… Kızlar Bağırmaz 

Yönetmen: Pouran Derakhshandeh

Yapım Tarihi: 31 Temmuz 2013

Yapım Yeri: İran

Tür: Dram 

Şşş… Kızlar Bağırmaz film analizinde, Jürgen Habermas’ın kamusal alan kavramının filmde yansıtılmış olduğu alan olan mahkeme salonunun, ’’Kızlar bağırmaz, kızlar çığlık atmaz, sessiz ol, erkek adam ağlamaz’’ gibi cinsiyetçi söylemlerin ve rol beklentisi kavramının, çocuk cinsel istismarları konusunda toplumun ve ailelerin sorumsuzluğunun cinsel istismara uğramış olan çocukların hayatlarında ne kadar yabancılaşmaya yol açtığı yabancılaşma kavramı ile ilişkilendirilerek sosyolojik bakış açısı ile tartışılacaktır. 

Film, çocuk cinsel istismarları hakkında toplumun ve ailelerin sorumsuzlukları, bilinçsizlikleri, çocuklarının bir derdi olduğu zaman geçiştirerek dinlememeleri, ailelerin cinsel istismara uğramış olduğu çocukları hakkında bu durumun ortaya çıkması dahilinde kendi itibarlarının ve çocuklarının itibarlarının zedelenmesinden ve damgalanmaktan korku ve endişe duymaları, bu sebepten ailelerin çocuk cinsel istismarlarına sessiz kalmaları, ’’Kızlar bağırmaz, kızlar çığlık atmaz, sessiz ol, erkek adam ağlamaz’’ gibi toplumun cinsiyetlere dayattığı basmakalıp söylemleri, cinsel istismara uğramış olan çocukların yaşamış oldukları travmanın hayatlarına ne yönde ve nasıl yansıdığını izleyicilere sunmaktadır. Bir başka yönden, filmin yapım yeri İran olduğundan ötürü, İran yasalarının, mahkemelerinin ve İran’da ölümle sonuçlanacak cezaların olduğu da filmde yansıtılmıştır. 

Şşş… Kızlar Bağırmaz filmi, çalışan bir ailenin kızı olan Shirin’in, düğününe dakikalar kalmışken, Bahar Apartmanının kapıcısı olan Sirus Aşuri’yi maktul etmesi ile başlar. Shirin, olayın üstünden savcı odasına getirilir ve sorgusu alınırken Shirin hakkında ’’Beyaz Gelinliği Kana Boyanmış Gelin Cinayetten Suçlanıyor’’ haberleri çıkar. Shirin’nin nişanlısı savcı odasına geldiği zaman savcı, Shirin’in iki yıl önce nişan gününden kaçtığını, ikinci kez evlenmek istediği zaman da düğün gününde intihara kalkıştığını ve belli bir süre akıl hastanesinde kaldığını söyler. Bu öğrendiklerinden sonra Shirin’nin nişanlısı eve geldiği zaman öfke duygusu ile duvarda Shirin’in asılı olduğu fotoğrafı yırtar. Shirin’in nişanlısının babası odaya gelerek ’’Kendinden utan, erkekler ağlamaz’’ der. Burada erkeklere yapılan cinsiyetçi söylemlerin izleri bulunmaktadır. Bu tarz söylemler, sosyalleşmenin ilk aracısı ve rol beklentilerinin ilk karşılandığı kurum olan ailede başlamaktadır. Ailede birbirini tamamlayıcı roller, anne ve baba yani kadın ve erkek olmak üzere iki farklı rolden oluşmaktadır. Bireylerin çocukluk dönemlerinde cinsiyete dayalı olan değerler ve davranış biçimleri bilinçsiz bir şekilde öğrenilmektedir. Bu davranış biçimlerine örnek olarak da erkeklerden beklenen değer ve davranış biçimleri duyguları konusunda daha katı olmaları ve duygularını göstermemek, kadınlardan beklenen değer ve davranış biçimleri ise sessiz, sakin ve alçakgönüllü olmaları yönündedir. 

Shirin’in babası yoğun çalışan bir adamdır. Shirin’in annesinin çalıştığı yere gelerek, Shirin’i okuldan alıp eve bırakmasını söyler. Annesi, Shirin’in okulunun evlerinden uzakta olduğunu söylediği vakitte, babası ’’Kısa bir süre öğle sonları işine ara verebilirsin, şöför bulana kadar. Bu kadar çok çalışma’’ der. Kadın ve erkeklerden değerler ve davranış biçimleri yönündeki rol beklentisinin bir başka uzantısı burada görülmektedir. Bir başka açıdan ekonomik gereklilikler değerlerden daha büyük rol oynayabilmektedir. Örneğin, gelişen sanayi toplumu ile birlikte kadının bir çok rolü üstlendiği görülmektedir. Bu roller seti; anne, eş, ev kadını, çalışan kadın ve çalışan anne olarak tanımlanabilmektedir. Bu roller setini karşılayabilmek için de kadın, kendi kişisel zamanından kendi isteği ile vazgeçebilmektedir. 

Morad’ın Shirin’e cinsel istismar’da bulunduğu zaman, Morad ’’Kızlar bağırmaz, kızlar çığlık atmaz, sus’’ diyerek Shirin’i susturmaya çalışır. Burada da kızlara ve kadınlara yapılan cinsiyetçi söylemlerin izi görülmektedir. 

Shirin, ağlayarak yüzünü yıkarken annesi banyoya gelir. ’’Derini soydun artık yeter’’ diye Shirin’e serzenişte bulunur. Ertesi gün teyzesine gideceğini ve bankaya uğraması gerektiği için Shirin’i okuldan alacak kişinin Morad olduğunu söyler. Shirin, ağlayarak okula gitmek istemediğini söyleyince de annesi, Shirin’e ’’Yine ödevini yapmadın mı?’’ sorusunu yönelterek banyodan çıkar. Shirin okula gider ve ağlayarak öğretmenine bu durumu anlatmak istediğinde öğretmeni çok işi olduğunu ve Shirin’i dinleyemeyeceğini söyler. Shirin eve geldiğinde annesine kötü bir durum olduğunu aktarmak istese de annesi yine suçlayıcı bir tavır ile ’’Yine mi kavga ettin?’’ sorusunu yönelterek odadan çıkar. Shirin, her odada yalnız kaldığında odanın içerisinde biri varmış hissiyatına kapılır ve uyuyamaz. Annesine durumu dolaylı yoldan anlatmak istese de annesi ’’Şşş, unut gitsin. Duymak istemiyorum’’ der ve Shirin’i yine dinlemez. 

Shirin’in maktul ettiği Bahar Apartmanının kapıcısı olan Sirüs Aşuri’nin cinsel istismarda bulunduğu küçük kızın babası, saygın kimseler olduklarından ötürü kızının cinsel istismara uğramasına sessiz kalarak ifade vermeyi reddetmiş ve olayın duyulmasını istememiştir. Bu iki örnekte de, toplumun ve ailenin çocuk cinsel istismarları konusunda sergilemiş oldukları sorumsuzluk ve bilinçsizlik görülmektedir. Çocuk istismarcılarının daha önce yakalanmamalarının sebebi, ailelerin ve toplumun bu duruma sessiz kalıp, suçlunun yanında yer alarak suçu örtbas etmeleridir. Ailelerin bu duruma sessiz kalmalarının sebebi, kurban konumunda olan çocuklarının ve kurban ailesi konumunda olan kendilerinin itibarına zarar geleceği düşüncesine sahip olmalarıdır. Fakat toplumun ve ailelerin, çocuk cinsel istismarlarına sessiz kalmaları, cinsel istismara uğramış olan çocuğun kendi hayatına yabancılaşmasına ve psikolojisine olumsuz yönde etki etmesine sebebiyet vermektedir. Yabancılaşma kavramının izleri filmde, Shirin’in ve küçük kız çocuğunun kendi hayatlarına yabancı kalarak, psikolojik sorunlar yaşamalarında görülmektedir. 

Yabancılaşmanın temelini, bireyin özü ve kendi varlığının çelişkili olması durumu oluşturmaktadır. Bireyin özünü yansıtan doğal ilişki ile bireyin varlığını belirleyen toplumsal ilişki çeliştiği zaman, bireyin özü çarpıtıldığı için, kendi özüne ve topluma karşı yabancılaşmış birey ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise bireyin çok çeşitli psikolojik sorunlar yaşamasına sebebiyet vermektedir (Akyıldız, 1998: 163-166). 

Jürgen Habermas’ın kamusal alan olarak ele almak istediği bir yerde filmde gösterilen mahkeme salonudur. Habermas’a göre adaletin ve özgürlüğün temel olarak ele alındığı bir toplumsal dönüşümün gerçek olması için, kamusal alanın özgür kılınması ve iletişimsel eylemin başarılı olması gereklidir. İletişimsel eylemin geçerliliği ise çarpıtılmamış olması halinde geçerlidir. Böylelikle, sağlıklı bir biçimde işleyen kamusal alanda iletişimsel eylem, kendi asılına uygun biçimde kurulacaktır (Akkol, 2019: 179). Mahkemenin Shirin için kararı kısas olması yönündedir ve filmin sonunda Shirin için kısas gerçekleştirilmiştir. 

Gizem Sude Arabul

Sosyoloji Çalışmaları Staj Programı

Kaynakça:

Akkol, M, L. (2019). Jürgen Habermas’ın İletişimsel Eylem Kuramı ve Kamusal Alan Analizi. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 37, 171-180. 

Akyıldız, H. (1998). Bireysel ve Toplumsal Boyutlarıyla Yabancılaşma. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 3, 163-176.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...

Sığınmacıların Ev Sahibi Ülkelere Katkıları: Türkiye’deki Suriyeliler

Sena Özdemir Göç Çalışmaları o-Staj Programı ÖZET İnsanlık tarihi kadar eskiye dayanan...