Suriye’den Türkiye’ye Bir Göç Hikayesi

Öncelikle merhaba. Bu röportajı yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Röportajımız sizin ve ailenizin Suriye’den Türkiye’ye göç ederken yaşadıklarınız ile alakalıdır.

 

1. İlk olarak kendinizi tanıtır mısınız? Suriye’nin hangi kentinden göç ettiniz?

Merhaba ben Rozdar. 2015 yılında Suriye’nin Halep kentinden göç etmek durumunda kaldık. 5 çocuk sahibi bir anneyim, ev hanımıyım, eşim ise Suriye’deyken öğretmendi. Şu anda Türkiye’de pazar yerinde çalışıyor.

 

2. Peki göç etmeden önce Suriye’de nasıl bir hayatınız vardı? Yaşam tarzınız nasıldı?

Halep’te yaşarken mutlu, huzurlu, orta gelirli kendi halimizde  bir aileydik. Eşim öğretmendi, o okula gider ben ise çocuklarımla ilgilenirdim. Biz tüm akrabalar aynı apartmanda oturuyorduk. Her günümüz birlikte geçerdi. Bir bahçem vardı, tavuklarım vardı. Göç ederken en çok üzüldüğüm şey tavuklarımın orada öylece kalmasıydı. Hala rüyalarımda sabah uyanıp bahçemde olduğumu görüyorum.

 

3. Neden Türkiye’ye göç ettiniz, Türkiye’ye göç ederken neler yaşadınız?

Bizim bir tercih yapma hakkımız yoktu açıkçası. Denizli’de eşimin akrabası vardı, önce onun yanına sığındık. Daha sonra eşim iş aramaya başladı. Mersin’de iş bulduğu için buraya taşındık. Türkiye’ye değil de başka bir yere göç etseydik belki daha çok zorlanırdık çünkü burada akrabalarımızın olması bizi güvende hissettirdi.

 

4. Tüm aileniz ve sevdikleriniz yanınızda mı?

Maalesef, akrabalarımın çoğunu kaybettik. Diğer yarısı ise bizim gibi göç etmek zorunda kaldı. Ben şanslıydım, tüm ailem yanımda. Bizi en ağır yaralayan olay şu oldu; kuzenim küçük oğlunu bizimle beraber savaştan kurtulsun diye Türkiye’ye yolladı fakat küçük oğlu burada bir trafik kazasında vefat etti. Kuzenimin şu sözleri hala aklımdan çıkmıyor: “Oğlumu savaştan kurtardım ama ölmekten kurtaramadım.”

 

5. Göç ederken ne gibi zorluklar yaşadınız?

Tüm evimizi, sevdiklerimizi bırakmak zorunda kaldık. Akrabalarım, komşularım, tanıdığım herkes farklı yerlere göç etti. Akrabalarımın yarısı Afrin’e göç ederek okul binalarına sığındı. Zaten bizim de Türkiye’ye geldiğimizde hiçbir şeyimiz yoktu. Türkçe bilmediğim için çoğu zaman ağladığım bile oldu. Kimseyle iletişim kuramıyorduk. Akrabamız bir süre bizi ağırladıktan sonra artık kendi başımızın çaresine bakmamız gerektiğini anladık. Eşim iş buldu ve bizi de Mersin’e kendi yanına taşıdı. Halep’te iken bir öğretmen olan eşimin bu duruma alışması daha zor oldu. Çocuklarım Türkçe öğrenmeye başladılar ve şuan hepimiz iletişim kurabiliyoruz.

 

6. Siz şu an çalışıyor musunuz? Maddi anlamda nasıl geçiniyorsunuz?

Ben devamlı olarak olarak çalışmıyorum. Bazen portakal, narenciye bahçelerine günübirlik işlere gidiyorum. Onun dışında çocuklarımla ilgileniyorum. Eşim çalışıyor ve onun sayesinde geçiniyoruz.

 

7. Bu zorlu süreçte ne gibi hak ihlallerine şahit oldunuz? Yaşadığınız en kötü durum neydi?

Biz işkence dahil olmak üzere her türlü hak ihlaline şahit olduk. Yaşam özgürlüğümüz, fikir özgürlüğümüz tamamen hiçe sayılıyordu. Zaten göç ederken etrafınız çok kalabalık oluyor. Sürekli duyulan ses çatışma ve silah sesleriydi. Bizim en çok yaşadığımız sıkıntı gıda ve sağlık sıkıntısıydı. Ama o korkudan bu sıkıntılar bile unutuluyordu. O sırada hep çocuklarıma sarıldığımı hatırlıyorum.Yaşananları durup düşünmeye vaktiniz bile olmuyor.Sınırda çoğu insan mülteci kamplarına götürülüyordu. Fakat biz direk Denizli’ye gitmiştik. Bu yüzden çok zor bir durumda kalmadık çünkü daha zor durumda olanlar, kamplara gidenler, kimsesiz, yalnız insanlar da vardı ve bu durum onlar için daha zordu buna eminim.

 

8. Mersin’de diğer insanlar tarafından mülteci olduğunuza dair kötü söylemler veya davranışlarda bulunuldu mu?

Çoğu insan bizim ülkemizin zor bir duruma  düştüğünü ve insanların göç etmek zorunda bırakıldıklarını anlamamak için direniyor ve bizi keyfi olarak göç ettik sanıyorlar ama inanın öyle değil. Yaşadığınız, büyüdüğünüz topraklardan gitmek zorunda kalmak çok acı verici. Mersin’de çok fazla Suriye’den göç eden insan var o yüzden insanlar bu duruma alışmış görünüyor. Ben bu zamana kadar kötü bir davranışa şahit olmadım ama çocuklarım göç ettiğimiz ilk aylarda diğer çocuklar tarafından çok fazla aşağılandı ve şiddet gördüler. Eşim ise en çok iş arama sürecinde bu aşağılayıcı söylemlere şahit oldu.

 

9. Peki size ve ailenize geçici koruma sağlandı mı veya vatandaşlık aldınız mı?

Ailem ve ben geçici koruma statüsündeyiz. Bize geçici koruma kimlik belgesi verildi. Geçici koruma durumundan dolayı çeşitli hizmetleri ve yardımları alabiliyoruz; mesela sağlık hizmeti alabiliyoruz, çocuklarımın eğitimi sağlanıyor. Tabi geçici ve belirsiz olması bizi bazen korkutuyor.

 

10. Suriye’ye tekrar dönmeyi düşünüyor musunuz?

Açıkçası ilk geldiğimiz zamanlar alışma sürecimiz zor geçtiği için geri dönmek istiyorduk ve bu durumun kısa süreceğini düşünüyorduk fakat şu an eşim ,çocuklarım ve ben  dönmek istemiyoruz çünkü buraya çok alıştık, burada daha güvende hissediyoruz. Çocuklarım okullarına, arkadaşlarına alıştılar. Eşim bazen öğretmenlik yapmayı özlediğini ve bu yüzden her şey düzelince  gitmek istediğini söylüyor. Ama her zaman söylediğimiz bir şey var o da iyi ki Türkiye’ye göç etmişiz.

 

 

GİZEM DURAL

Göç Çalışmaları Staj Programı

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Gençlere Avrupa Turu: DiscoverEU ile Kültürel Keşifler

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından başlatılan DiscoverEU programı, gençlere...

Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü BM Genel Kurulu’nda Tartışılacak

📣 Eylem Çağrısı: 11 Temmuz'u Srebrenitsa Soykırımı Anma Günü...

Yükseköğretime Erişim İzleme Anketi

Bu anket, 6 Şubat Depremi sonrasında Hatay'da yükseköğretime erişimde...

Küresel Güney Sorunu: Batı’nın Yanıldığı Noktalar

Bu yazı Uluslararası Kriz Grubu CEO'su Comfort Ero tarafından...