Terör’e Bakış

Terör’e Bakış

Türkiye’nin canı yıllar yılı terörle yanıyor. PKK illeti yüzünden ülke olarak yaşadığımız can kayıpları dayanılmaz bir noktaya geldi. Yıllar yılı terör eylemlerinin arttığı dönemlerin hemen sonrasında hükümetler ani kararlar alıp halkın tepkisini biraz olsun dindirmek için farklı önlemlere başvurmuş ve netice itibari ile de farklı girişimlere başlamıştır. Bu girişimler kimi zaman kısa vadeli çözümler sağlamış, kimi zaman da pek bir etkisi olmadan sürecin içerisinde eriyip gitmiştir.

Geçtiğimiz aylarda Türkiye için yine gayet üzücü ve canımızı acıtıcı bir süreç oldu. Bu süreç akabinde iktidar partisi ve muhalefet partileri sürecin önlenmesi için fikirlerini beyan ettiler, tepkilerini ortaya koydular. Kimi zaman proje denemese de proje diye adlandırdıkları bazı çözüm önerilerini ortaya attılar. Bunların neticesinde Türkiye’de millet olarak bir tartışma  ve münakaşa ortamına girdik.

Terörün nasıl önleneceği apayrı bir konu. Ama bu süreçte benim dikkatimi çeken bambaşka bir husus vardı. Teröre bakış açısı ve devletin terörle mücadele ideolojisinin tartışıldığı ve çok net olarak uzlaşılamadığı hissiyatına kapıldım. Geçtiğimiz günlerde bazı tartışma programlarında Türkiye’nin farklı görüşleri temsil eden gazetecileri bir konu üzerine odaklandı. Terörle mücadele konusunda gerçekten sonuç almak için PKK muhattap olarak alınmalı mı, alınmamalı mı konusu Türkiye’nin gündemine düştü. Üzerinde çok tartışılamadan gündem dışında kalmış olsa da bu meselenin terörle mücadele ideolojisi açısından çok önemli olduğuna inanıyorum. Fransa’nın ve İspanya’nın ETA, İngiltere’nin IRA ile yaptığı gibi kendini ifade etmek için teröre başvurmuş, silaha sarılmış ve masum insanları öldürme yolunu seçmiş örgütler kısmen muhattap alınmıştır. Bu bir opsiyondur ve Türkiye’de son dönemde bazı kimseler bu çözümü önerme yoluna gitmişlerdir.

Bir diğeri ise ABD’nin yaptığı ve devlet politikası haline getirdiği husustur. “Kendini ifade yöntemi” olarak terör yapmayı seçen örgütlerle hiç bir şekilde diyalog kurulamaz. Şahsi felsefem ve siyasi görüşüm ikinci seçenekten yanadır. Şimdi düşünün. Amacı, sebebi, hissiyatı ne olursa olsun, kendini ifade etmek için bir kısım kimse eline silah alıp devlete doğrultuyorsa, günahsız masum insanları katlediyorsa, dolaylı ve direkt olarak bir ülkenin sadece canını yakmakla kalmayıp ekonomik olarak da büyük kayıplara sebebiyet veriyorsa bunu yapanlara insan, yönteme de yol demek mümkün değildir.

Burada aksi fikri ortaya atan değerli düşünürlerimizin irdelemesi gereken de şudur: Amaç ne olursa olsun istediğini dile getirmek için insan öldürme yolunu seçenler devlet tarafından muhattap alınırsa bu sistemi, bu  caniliği meşrulaştırmış olursunuz. O zaman bu yöntemi haklı kılmış ve bundan sonraki farklı talepler için de yön ve yol göstermiş olursunuz.

Ben siyasi fikirlerin özgürce ifade edilmesi gerektiğini her daim savunan bir insanım. Sevmesek de, beğenmesek de düşünceler ifade edilebilmelidir. Ancak daha bu ülke için canını veren evlatlarımızın kanı kendi topraklarımızda kurumadan bunlara sebep olan cani örgütü terörist olarak adlandırıp ifade bile edemeyen bazı yasamacıları ve içinde bulundukları partiye Türk halkının vergisiyle maaş ödemek toplumun ağırına gitmektedir.

Terörle mücadele ortadan değil, sondan değil, baştan başlamalıdır. Ekonomik kalkınma planları eleştirilmeden, açılımlara girişilmeden, olayın detayına inilip mikro politikaların üretilmesine başlanmadan yapılması gereken Türkiye’nin terörle mücadele ideolojisinin adını bir kez daha koymaktır. Teröristin ve devletine silah çekmiş, sözünü masum insanları öldürmekle ifade etmeye çalışan zihniyetin muhattap alınamayacağı konsepti bir devlet, millet ve meclis politikası haline gelmelidir. Bu ortak tavır ve tepki sadece terör örgütüyle değil terör örgütünün medya, STK ve yasamadaki uzantılarını da içine almak suretiyle devam etmelidir.

Terörle mücadele ortada kalarak ya da bir orta yol bulunarak yapılabilecek bir süreç değildir. Karşınızdaki güç illegaldir ve kendisi ile mücadele ancak toplumsal bir birlik altında ciddi bir kararlılık ve prensiplere bağlılık altında yapılabilir.

Yrd.Doç.Dr.Burak Küntay

Bahçeşehir Üniversitesi

Hükümet ve Liderlik Okulu (HLO) Başkanı

Terör’e Bakış Terör’e Bakış Terör’e Bakış Terör’e Bakış Terör’e Bakış

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Avrupa Gündemi Konferansları – II: “Bizi Bağlayan Göç” – AB-Türkiye Ortaklığını Yeniden Değerlendirmek

Kocaeli Üniversitesi’nin yürütücülüğünde düzenlenen Avrupa Gündemi Konferanslarının ikincisi 24-25...

Avusturya Seçim Sonuçları: Aşırı Sağ FPÖ’nün Zaferi Yeni Bir Dönemi mi İşaret Ediyor?

Avusturya’da 2024 seçimleri, ülkenin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından...

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu Tamamlandı

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu...

Afrika’nın Konumu ve Türkiye: BM 79. Genel Kurul Toplantısı

1945 Yılında kurulan BM’nin bugün dünya haritası üzerinde yer...