1791 Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi’nin Birinci Dalga Feminizme Etkisi

“Seni engelleyen ne olursa olsun, kendini özgür kılmak senin ellerinde; sen, yeter ki iste.’’[1]

 

Özet

Feminizm, kadın-erkek ayrımcılığına karşı durarak her alanda eşitliği savunan bir yaklaşımdır. 18.yy’dan başlayarak dalgalar halinde birbirinden ayrılmıştır. Feminizme konu olan tüm dalgaların ortak bir amaca hizmet ettiği şüphesizdir ancak dönemin gereklilikleri taleplere de yansımıştır. 19. yy sonu ve 20. yy başlarında belirginleşen birinci feminist dalgada kadınlar için oy hakkı, eğitim ve mülkiyet hakkı konuları üzerinde durulmuştur. Feminist hareketin insan hakları bağlamında güçlenmesine katkıda bulunan bir başka gelişme de 18. Yüzyıl’da gerçekleşen Fransız Devrimi olmuştur. Ne var ki herkese eşitlik, özgürlük ve kardeşlik vaat eden Fransız Devrimi sonunda yayımlanan ‘’İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’’ ile kadınlar anılan ‘’herkes’’ içinde kendilerinin sayılmadığını somut olarak görmüşlerdir. Bunun üzerine Olympe de Gouges tarafından kaleme alınan ‘’1791 Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi yazılı ilk kadın hakları bildirisi olarak tarihe geçmiş ve birinci dalga feminizmin de bir anlamda kaynağı olmuştur.

 

Anahtar Kelimeler: Feminizm, Birinci Dalga Feminizm, 1791 Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi, Fransız Devrimi

 

Abstract

 Feminism is an approach to equality that stands against gender discrimination. It has been formed in waves since the 18th century. All waves of feminism served a common purpose, but the needs of each era were reflected in demands. In the first feminist wave that emerged in the late 19th and early 20th centuries, the emphasis was placed on women’s right to vote, education, and property. Another development that contributed to the strengthening of the feminist movement in the context of human rights was the 18th century French Revolution. However, with the “Declaration of Human and Citizen Rights”, published at the end of the French Revolution and promising everyone equality, fraternity, and freedom, women saw as concrete that they were not counted among “everyone”. Thereupon, the “Declaration of the Rights of Women and Citizens of 1791” written by Olympe de Gouges went down in history as the first declaration of women’s rights and became the source of the first wave of feminism.

 Key Words: Feminism, First Wave Feminism, 1791 Declaration of the Rights of Women and Citizens, French Revolution

 

 

GİRİŞ

Feminizm, günlük dilde ‘’kadın-erkek eşitliği’’ olarak bilinmektedir. Sözlüklerde feminizm ise “18.yüzyılda Fransa’da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılan ve savunulan, daha sonraki yüzyıllarda her toplumda yandaş bulan, kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu gerçekleştirmeye çalışan akım[3] olarak geçmektedir. Feminizm, kadın-erkek ayrımcılığına karşı durarak, cinsler arasında her türlü ekonomik, siyasal, sosyo-kültürel ve toplumsal eşitliği savunan bir yaklaşımdır. Feminizm kavramı içerisine kadınların haklarıyla, baskı altında tutulmalarıyla veya özgürleşmeleriyle, eşit tutulmalarıyla veya farklı olmaya yönelik talepleriyle ilgili eylemle, günlük siyasetle veya kuramsal olanla ilgili her şeyi dahil edebiliriz. (Ottmann 2012, s. 147).

Feminizm, ilk olarak lokal düzlemde toplumsal bir hareket olarak ortaya çıkmış daha sonraları ise geniş düzlemde hem toplumsal hem de politik bir harekete dönüşmüştür.[4] 18.yy’dan başlayarak lokal düzlemdeki feminizm hareketi dalgalar ile birbirinden ayrılmıştır. Bu dalgaların ortak birer amaca hizmet ettiği noktası şüphesiz olmakla birlikte aralarında dönemin getirdiği gereklilikler neticesiyle farklılıklar oluşmuştur.

Bu bağlamda çalışma; feminizm kavramını genel çerçevede değerlendirirken Fransız Devrimi sonrasında yayımlanan ve Fransız anayasasına önsöz olarak eklenen “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi” nin kapsayıcılığını eleştirerek ona karşı hiciv niteliğinde yazılan 1791 Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi’nin birinci feminist dalganın şekillenmesinde oynadığı rolü incelemektedir.

 

BİRİNCİ DALGA FEMİNİZM VE FRANSIZ DEVRİMİ

18.yy’da var olmaya başlayan feminizm hareketi; 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında belirginleşen birinci feminist dalga ile şekillenmiştir.  Birinci dalga feminizme konu olan talepler; kadınların oy kullanması, eğitimde fırsat eşitliği ve kadınların mülkiyet haklarını içermekteydi. Bu talepler dönemin şartlarına göre temel haklar niteliği taşımaktaydı. Bu dönemde kadınların yaşam hakları ve özgürlükleri, oy verme hakkı, yönetimde yer alma hakkı, eğitimde fırsat eşitliği hakkı gibi talepleri içeren birden çok bildiri ve eserler ortaya konmuştur.[5] Pratik alanda ise oy, mülkiyet ve eğitim hakkı gibi konular kadınların yürüttüğü hareketler neticesinde kazanılmıştır. Birinci feminist dalga kadın hakları farkındalığının oluşmasını sağlamıştır. Dönemin getirdikleri de göz önüne alındığında Avrupa özelinde burjuvazi ve halk arasındaki ayrım her sınıfın kendi içinde bilinçli olarak yer verdiği kadın ve erkek ayrımcılığını da tetiklemiştir.18.yydan itibaren de ayrımcılığın sadece sınıfsal olmadığı, kadın erkek arasında da bilinçli olarak bir ayrım yapıldığı farkına varılmıştır. Böylece kadınlar ayrımcılıkla mücadele etmek adına farklı mücadeleler başlatmışlardır. Birinci dalga feminizmde temel alınması gereken en önemli sonuç, kadınlar tarafından ataerkil toplum yapısına karşı direnmek bilincinin kazanılmaya başlanması olmuştur.

İnsan hakları özelinde kadın haklarına, feminizm özelinde birinci dalga feminizme baktığımızda hareketin yayılmasını hatta belki hızlanmasını, dönüşüm çağrılarını tetikleyen bir gelişme olduğunu görmekteyiz ki o da Fransız Devrimi’dir.

Fransız Devrimi, genel çerçevede Fransa’daki mutlak monarşinin yıkılarak yerine Cumhuriyet rejiminin kurulması ve Katolik Kilisesinin reforma zorlanması olarak anılabilir. Fransız toplumundaki aydınlanma ve düşünsel ilerleme, mutlak hakimiyet altında olan toplumun köklü değişiklikler yaparak yönetimde söz sahibi olabileceği fikrini doğurmuştur. Ekonomik çalkantılarından kurtulabilmek adına ekonomiyi vergi artışıyla düzeltmeye çalışan yönetici kadro süreci yönetememiştir. Nitekim artan vergi yükü halkı ekonomik çıkmaza, yönetimi de kaygı çıkmazına sokmuştur. Böylece talepleri Kral Louis tarafından kabul edilmeyen orta sınıf ve halktan oluşan grup Krallık baskısının merkezi olarak gördükleri Bastille Hapishanesi’ni ele geçirmiş ve mahkumları serbest bırakmışlarıdır. Bastillle baskınından sonra ihtilalci gruplar toplanarak bir kurucu meclis atamış, herkese eşitlik, kardeşlik ve özgürlük vaat ederek İnsan ve Yurttaş Hakları bildirisi yayımlamışlardır. Sosyal bir akım olarak başlamış Fransız Devrimi, Avrupa ve Batı dünyasında benimsenmiş köklü değişimleri de beraberinde getirmiştir.

Fransız Devrimi, toplumsal, tarihsel ve siyasal anlamda çok önemli yeniliklerin karşılığı olmuştur. Dünyadaki çok sayıda değişimin kaynağı olarak Fransız Devrimi gösterilmektedir. Bu yenilik çağrılarından biri de şüphesiz kadın hakları bakımındandır.

Fransız Devrimi’nde aktif şekilde yer alan kadınlar, birey olarak var olabilme savaşlarını toplum nezdinde geniş bir alana yaymak istemiştir. Devrimci kadınlar 17 Temmuz 1791 tarihinde Champ de Mars Kıtali, 1792’de kralın tahttan indirilmesi ve monarşinin tamamen kaldırılması talebiyle 10 Ağustos hareketi, Mayıs-Haziran 1793’te Jakoben-Jironden çatışması ve Mayıs 1795 ayaklanmaları gibi tüm direniş ve ayaklanmalarda her zaman var olmuştur.[6]

Bastille’in 14 Temmuz 1789 günü halk tarafından ele geçirilişinde kaleye 622 kişinin girdiği söylenmektedir. Bu kişilerden kaçının kadın olduğuna dair net bir cevap olmamakla birlikte söylemler, bulunan kişilerden en az üçte biri kadarının kadın olduğunu belirtir. Böylece daha devrimin başındayken dahi kadınların en ön saflarda yer aldığını görmekteyiz.

Ne var ki her insanın “eşit ve özgür yurttaş” olarak haklardan yararlanmasını sağlamak ve baskıya karşı çıkmak amacıyla başlatılan Fransız Devrimi sonucunda kadınlar umduklarını pek elde edememişlerdir. Kadınların tarihinde önemli bir gelişmeye ışık tutan ve çok sayıda kadının destek verdiği Fransız Devrimi herkese eşitlik, özgürlük, kardeşlik vaat ettiği halde devrimci kadınlar bu “herkes” içinde kadınların yer almadığını görmüşlerdir. Fransız Devrimi sonunda yayımlanan “1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’’ (Déclaration des droits de l’Homme et du citoyen) de bu durumun en somut örneği olmuştur.

 

1789 İNSAN VE YURTTAŞ HAKLARI BİLDİRİSİ

Ulusal Meclis’in tasarladığı gibi Fransız halkının temsilcileri, tek sebebinin resmi kötü durum ve yönetim bozukluğunun olduğu insan hakları konusundaki habersizlik, dikkatsizlik veya küçümsemeyi de göz önünde tutarak; insanların doğal, devredilemez ve kutsal olan haklarını önemli bir bildirge ile açıklamaya karar vermiştir. Bunun amaçları da; “toplumun tüm üyelerinin bu bildirgeyi bilmesi ve hak ile görevlerini hatırlaması, yasama ve yürütme eylemlerinin diğer politik kurumlarla karşılaştırılabilmesi ve bu sayede kurallara uyulmasının sağlanması, basit ve tartışılmaz ilkelerden oluşan vatandaş haklarının, daima anayasanın ve kamu refahının korunması ile bir yol alınmasıdır, buna uygun olarak da ulusal meclis en büyük varlık olan insan ve yurttaş haklarının korunmasını kabul ve ilan eder” şeklinde bir girişe sahip olan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi temel sorunu insan haklarının küçümsenmesi veya unutulması olarak ele alınmıştır (Alatlı, 2010, ss. 939-940). Bildiride açıklanan haklar, insanın yalnız insan olduğu için sahip olması gereken haklar yani doğal, devredilemez, vazgeçilemez, dokunulamaz haklar olarak sayılmıştır. Bildiriyi yayımlayan Ulusal Meclis’in işlevi de anılan hakları açıklamakla sınırlanmıştır.

Fransız Devrimi sonucunda yayımlanan “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi” ile tüm yurttaşların doğuştan özgür ve eşit oldukları kabul edilmiştir. Ne var ki Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi hazırlanırken kadınlardan hiç söz edilmemiş, kadınlar denkleme katılmamış ve kadın göz ardı edilmiştir.[7]

Devrim sürecine destek veren kadınların 1789 tarihli bildiri hazırlanırken Fransızca ’da yaygın anlamıyla erkek kelimesini ifade etmek için kullanılan “homme” sözcüğü yerine “homme – femme” yani erkek- kadın yazılması talepleri kabul edilmemiştir. ( Nazan Moroğlu , Kadın ve Yurttaş Hakları) Böylece kadınlar ‘’insan’’ kavramı ile kastedilenin yalnızca beyaz erkek yurttaşlar olduğunu farkına varmışlardır. Kadınlar devrim sonrasında dahi yaşanan adaletsizlikler ile kadın erkek arasında kabul edilen eşitsizliğe seslerini yükseltmeye ve kadın hakları, feminizm bilincini oluşturma kıvılcımını ateşlemeye başlamışlardır.

Fransız Devrimi’ne destek veren Olympe de Gouges önderliğindeki kadınlar, yayımlanan bildiride insan ve erkeğin karıştırıldığını, kadınların düşünülmediğini söyleyerek bildiriyi eleştirmiştir. (Otmann 2012, s. 152) Olympe de Gouges bildiriyi erkek (homme) sözcüğünü kadın (femme), erkek yurttaş (citoyen) sözcüğünü kadın yurttaş (citoyenne) olarak değiştirerek yeniden kaleme almıştır.

 

1791 KADIN VE KADIN YURTTAŞ HAKLARI BİLDİRİSİ

“Déclaration Des Droits De La Femme Et De La Citoyenne’’

Devrimci kadınlar tarafından ‘’İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’ne hiciv niteliğinde hazırlanan “Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi’’ 1791 yılında ilan edilmiştir. Bu belge tarihte yazılı ilk kadın hakları bildirisidir. Yayımlandığı dönemde yalnızca beş örneği basılmış olup kimilerine göre çok fazla ses getirmediği söylense dahi yazılı ilk kadın hakları bildirgesi olduğu da dikkate alındığında feminist hareket üzerindeki etkisi şüphesizdir.

Bu bağlamda ‘’Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi’’ni kaleme alan Olympe de Gouges’tan bahsetmek de yerinde olacaktır. Fransız kadın filozof, yazar, kadın hakları savunucusu, aktivist ve oyun yazarı olan Gouges , 1784 yılında Fransa’nın  Montauban şehrinde doğmuştur.

İlk adı Marie Gouze’dur.16 yaşında evlenmiş ve evliliği kendinden yaşça büyük eşinin ölümü ile sona erdikten sonra adını Olympe de Gouges olarak değiştirip Paris’e taşınmıştır. Siyasi davalarda eylemci tavrıyla dikkat çekerek boşanma, doğumevleri, evli olmayan annelerin hakları gibi konularda toplum nazarında aykırı sayılacak fikirler belirtmiş ve dönem içinde dahi eleştirilmiştir.

Olympe de Gouges, erkeklerin kadınlar üzerindeki tiranlığının tüm eşitsizlik biçimlerinin kaynağı olduğunu düşünmektedir. Gouges, devrimden sonra kadınlara şu şekilde seslenmiştir: “Ey kadınlar! Kadınlar gözlerinizi ne zaman açacaksınız? Bu Devrimden ne kazandınız? Daha pervasız bir aşağılanma, daha aleni bir küçümseme. Yozlaşma yüzyıllarında sadece erkeklerin zayıflığına hükmettiniz. İmparatorluğunuz yıkılıyor, geriye ne kalıyor? Erkeğin adaletsizliklerinin mahkumiyeti. Doğanın bilge kararlarına dayandırılan, irsi mülkiyetin üzerinde hak talebi.” (Landes,1990, s. 114)

Bildirinin yayımlandığı dönem için ses getiren sözü ‘’Kadına darağacına çıkma hakkı tanınıyor; öyleyse kürsüye çıkma hakkı da olmalıdır’’ 1791 Anayasası’nın yayımlanmasından birkaç gün sonra kaleme aldığı Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi’nin de 10. maddesini olmuştur.

 

“Toplumsal felaketlerin ve yönetimlerin yozlaşmasının yegâne sebebinin kadın haklarının bilinmemesi, unutulması veya küçük görülmesi olduğuna hükmeden kadınlar, resmi bir bildiri çerçevesinde kadının doğal devredilemez ve kutsal haklarını ortaya koymaya karar verdiler’’[8]

 

Hayatı boyunca kadın hakları için mücadele eden Olympe de Gouges 3 Kasım 1793’te “kadın cinsine yakışmayacak bicimde politika yapmaya kalkıştığı için” devrimci mahkeme tarafından giyotine gönderilmiştir! Yaşam hakkını temel hak olarak tanımlayan Fransız Devrimi ve İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi uygulamada bunu gösterememiştir.

 Fransız Devrimi sürecine destek vermiş; özgürlük, eşitlik, kardeşlik çağrılarını kadınlar için de yinelemiş kadın hakları savunucusu olan Olympe de Gouges devrimin getirdiği eşitlik ve özgürlüğün kadınlar için var olmadığını ölüm nedeniyle dahi kanıtlamıştır.

 

SONUÇ

 “Anneliğe bağlı acılarda gösterdiği cesaret kadar güzellikte de üstün olan cins, yüce varlığın

huzurunda ve himayesinde kadın ve kadın yurttaşların haklarını tanır ve ilan eder’’[9]

 

Olympe de Gouges tarafından kaleme alınan 1791 Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi tarihte yazılı ilk kadın hakları bildirisidir. Fransız Devrim’de yer alan kadınlar, aynı amaçlarla devrimi gerçekleştirmek için çabaladıkları erkeklerin dahi kadınları toplumda yok saydığını; tüm yurttaşlar için eşitlik ve özgürlük talep edilen yerlerde kadınların haklarının gözetilmediğini somut olarak farkına varmışlardır. Devrimci erkeklere göre, kadınlar, özel alanda kalarak, siyasi haklar talep etmeden sadece medeni haklarını kullanarak, söz konusu olan ‘’herkes’’ içinde yer alabilirlerdi.[10] Devrimci kadınlar buna karşılık olarak Anayasa niteliğinde yayımlanan bildiriyi tekrar kaleme alıp kadının adını duyurmayı başarmışlardır.

Görülmektedir ki 18.yy’dan itibaren feminizm kadın birliğinden doğmuştur. Kadınların sesini yükselttiği, patri-arkiye karşı çıktığı her yerde feminizm var olmuştur. 1791 Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi ile 18.yy’da kadınlar kabul edilmiş düzene karşı çıkmış buna bağlı olarak da bir anlamda feminizmin doğuşuna şahit olmuşlardır.

Birbirinden destek alarak dalgalar halinde güçlenen feminizm akımına bakıldığında dünyanın herhangi bir yerindeki, bir önceki gelişmeden ilham alınarak yenilikler oluşturduğunu görürüz. Hâliyle 19.yy. sonlarında belirginleşmeye başlayan birinci dalga feminizme konu olan, talep edilen hakların neredeyse tamamı 1791 tarihli Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi’nde maddeler halinde sayılmaktadır.

İlgili maddelerden birkaçını örnek göstermek yeterli olacaktır; birinci maddede[11] genel bir eşitlik vurgusu yapılmıştır ki bu durum da aslında feminizm akımının temel aldığı esas mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Altıncı maddede[12] ve on altıncı maddede[13] yine birinci dalga feminizm konusu olan ve kadınların yürüttüğü çok sesli hareketler neticesinde kadınların sahip olabildiği oy hakkı konusu işlenmiştir. Madde on yedide[14] ise mülkiyet hakkı açık şekilde ifade edilmiştir.

Anlatılanlar neticesinde görülmektedir ki feminizm hareketi zamanın tümünde talepler üzerine eklenerek, gelişerek var olmuştur. Birinci dalga feminizmin talep noktası olan oy hakkı, mülkiyet hakkı , kadın – erkek eşitliği henüz daha sınıflandırılmadan bile önce Fransız Devrimi sonucunda devrimci kadınlar tarafından talep edilmiştir. Böylece birinci dalga feminizmin temelinde yazılı bir kaynak olarak 1791 Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi ‘nin var olduğu ve feminist harekete yol göstericiliği yaptığını söyleyebiliriz.

 

EKLER

1791 tarihli bildirinin Türkçe metni aşağıda gösterilmektedir.

1791 tarihli Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi[15]

Adam, sen, adil olabilir misin? Sana bu soruyu bir kadın soruyor. En azından bu hakkı ondan alamazsın. Söyle bana, benim cinsimi baskı altına alan, kendinden menkul iktidarı kim verdi sana? Gücün mü? Yeteneklerin mi? Yaratıcıyı hikmetinde tanı. Yakınlaşmayı ister göründüğün doğanın ihtişamı içinde şöyle bir yürü ve eğer cesaret edebilirsen, senin baskıcı egemenliğine kaynak oluşturabilecek bir örnek bul. Hayvanlara git, elementleri araştır, bitkileri incele, evet, doğanın işleyişine bak ve eğer sana bunun için gerekli araçları gösterirsem, kanıtlarımı kabul et. Eğer yapabilirsen, doğanın düzeni içinde cinsleri ara, araştır ve karar ver. Onları her yerde, herhangi bir ayrım olmadan birlikte görebilirsin; onlar her yerde uyumlu bir topluluk olarak bu ölümsüz şaheseri yaratmak için çalışıyor.

Yalnızca erkek, istisnayı kendisine kural edindi. O, alışılmadık biçimde, kör, bilim cephesinden de destek alarak ve dejenere olmuş bir biçimde, aydınlanma ve aklın yüzyılında^ görülmedik bir bilgisizlik ve despotizmle, bütün entelektüel yeteneklere sahip bir cinsi boyunduruk altına almak istiyor. O, devrimin getirdiklerinden yararlandığını iddia ediyor; daha fazlasını söylememek için, eşitlik hakkını öne sürüyor.

Ulusal Meclis’in şimdiki yasama döneminin sonunda ya da gelecek yasama döneminde kabul edilmek üzere sunulmuştur. Biz, anneler, kız çocukları, kız kardeşler, ulusun temsilcileri, Ulusal Meclis’e alınmayı talep ediyoruz. Toplumun sefaletinin ve siyasal iktidarların ahlâki bozulmuşluğunun başlıca nedenlerinin, kadınların haklarının tanınmaması, unutulması ya da göz ardı edilmesi olduğunu gözönüne alarak, kadınların doğal, devredilemez ve kutsal haklannı bir bildirgeyle ilân etmeye karar verdik. Böylelikle istiyoruz ki, bu bildirge toplumun bütün üyelerinin gözü önünde dursun, herkese hak ve yükümlülüklerini hatırlatsın; kadınların ve aynı şekilde erkeklerin iktidarı kullanmaları siyasal kurumlar açısından karşılaştırılabilsin ve buna daha çok saygı gösterilsin; kadın yurttaşların basit ve dokunulmaz esaslara dayanan şikayetleri daima, anayasanın ve iyi geleneklerin korunması ve herkesin esenliği için etkili olabilsin.

Güzelliği ile olduğu kadar anneliği üstlenme cesaretiyle birlikte düşünülen kadın cinsi olarak bugün, Tanrının da yardımıyla, kadının ve kadın yurttaşların haklarını bu bildirgeyle tanıyor ve ilan ediyoruz:

Madde 1- Kadın özgür doğar ve erkeklerle eşit haklara sahip olarak yaşar. Toplumsal farklılıklar yalnızca genel yarar nedeniyle kabul edilebilir.

Madde 2- Her siyasal topluluğun hedefi ve amacı, hem kadının hem de erkeğin doğal ve devredilemez haklarını korumaktır. Bu haklar: Özgürlük, güvenlik, mülkiyet ve özellikle baskıya karşı direnme hakkıdır.

Madde 3- Egemenlik ilkesi, kadın ve erkeklerin birliğinden başka bir şey olmayan ulustan kaynaklanır. Hiçbir organ ve kişi, bundan kaynaklanmayan bir gücü kullanamaz.

Madde 4- Özgürlük ve adalet kişilere, hakları olanı geri vermektir. Kadınlar doğal haklannı kullanırken, yalnızca erkeklerin karşılarına çıkardıkları sürekli uranlıkla engellenmektedir. Bu kısıtlamalar doğa ve aklın yasalarıyla ortadan kaldınlmalıdır.

Madde 5- Doğanın ve aklın yasaları, topluma zarar verecek tüm edimleri bertaraf eder. Bu yasaların izin verdiği ve tannsal yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve hiç kimse bu yasalann açıkça emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz.

Madde 6-Yasa genel iradenin ifadesi olmalıdır.Kadın ve erkek vatandaşlar yasanın önünde eşit olup; bütün rütbe, pozisyon ve resmi dairelere eşit ölçüde kabul edilmelidir.

Madde 7- Kadınlar ayrıcalıklı haklara sahip değildir; kadınlar, yasalarda belirtilen koşullarda itham edilir, gözaltına alınır ve tutuklanır. Kadınlar, erkeklerin tâbi olduğu ceza yasalarına tâbidir.

Madde 8- Yasa yalnızca açıkça zorunlu olan cezalar koyar ve hiç kimse suç oluşturan eylemden önce hukuka uygun olarak yürürlüğe konmuş ve kadınlara meşru biçimde uygulanan yasalar olmaksızın cezalandınlamaz.

Madde 9- Yasalara göre suçlu bulunmuş her kadına, yasanın öngördüğü yaptırımlar sonuna kadar uygulanmalıdır.

Madde 10- Hiç kimse, esaslı derecede farklı olsa bile, düşüncelerinden dolayı koğuşturulamaz. Kadın idam sehpasına çıkma hakkına sahiptir. Bu nedenle eylem ve ifadeleri yasalarla korunan kamu düzenini bozmamak koşuluyla, konuşma kürsüsüne de çıkma hakkına sahip olmalıdır.

Madde 11- Düşünce ve görüşlerin özgürce ifade edilmesi, kadınların en önemli haklarından biridir, çünkü bu özgürlük, babaların çocuklarıyla olan babalık bağlarını güvence altına almaktadır. Her kadın yurttaş, barbar bir önyargı tarafından gerçeği gizlemeye zorlanmadan özgürce şunu söyleyebilir: “Ben, senin bana verdiğin çocuğun annesiyim.” Bu hak, bu özgürlüğün kötüye kullanılmasından dolayı yasalardan kaynaklanan sorumluluğu ortadan kaldırmaz.

Madde 12- Kadınların ve kadın yurttaşların haklarının güvence altına alınması, daha büyük bir yaran zorunlu kılar. Bu güvence, bu hakların tanındığı kişilerin ayrıcalığı olmamalı, herkesin yararına hizmet etmelidir.

Madde 13- Güvenlik güçlerinin giderleri ve idari harcamalar için erkeklerden ve kadınlardan eşit ölçüde katkı talep edilir. Kadınlar bu yükümlülük ve ödevleri yerine getirdiklerinden dolayı, mevki ve işlerin, alt ya da üst derece memurlukların ve diğer mesleklerin paylaşılmasına da katılmalıdır.

Madde 14- Kadın ve erkek yurttaşlar, bizzat ya da temsilcileri aracılığıyla, vergilerin zorunlu olup olmadığına karar verme hakkına sahiptir. Kadın yurttaşlar, varlıklarından, erkeklerle eşit oranda vergi verme ilkesini ancak, kamu yönetimine ve vergilerin toplanması, bunların kullanılması ve süresinin belirlenmesi sürecine katılabildikleri takdirde kabul ederler.

Madde 15- Kamu harcamalarına erkeklerle eşit olarak katkıda bulunan kadınlar, her kamu makamından mali işlerle ilgili olarak bilgi alma hakkına sahiptir.

Madde 16- Hakların güvence altına alınmadığı ve güçler ayrılığının benimsenmediği bir toplumun anayasası yoktur. Eğer ulusu oluşturan bireylerin çoğunluğu, yapımına katılmamışsa, o anayasa yoktur ve geçersizdir.

Madde 17- Ortak olarak ya da tek tek, mülkiyet her iki cinsin de hakkıdır. Herkes dokunulmaz ve kutsal olan bu hakka sahiptir. Yasalarca belirlenmiş kamusal bir zorunluluk bunu açıkça gerektirmedikçe, ayrıca adil ve önceden belirlenmiş bir tazminat ödenmedikçe, kimse ulusun asli miras payından yoksun bırakılamaz.

 

 

DESTİNA BERFİN SEVER

Feminizm Okumaları Staj Programı

 

DİPNOTLAR

[1] 1791 tarihli Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi ‘nde yer alan bir cümledir.

[2] Oxford Languages

[3]  Gün TAŞ , Feminizm Üzerine Genel Bir Değerlendirme: Kavramsal Analizi, Tarihsel Süreçleri Ve Dönüşümleri

[4] Gün TAŞ , Feminizm Üzerine Genel Bir Değerlendirme: Kavramsal Analizi, Tarihsel Süreçleri Ve Dönüşümleri

[5] Diren Çakmak , Fransız Devrı̇mı̇’nde Kadın:Eksı̇k Yurttaş

[6] Halil İbrahim Şahin, Fransız Yurttaş Ve İnsan Hakları Bı̇ldı̇rgesı̇nı̇n İnsan Hakları Açısından Tarı̇hsel Önemı̇

[7] 1791 tarihli Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi önsözünde yer alan bir cümledir.

[8] 1791 tarihli Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi önsözünde yer alan bir cümledir.

[9]  Diren Çakmak , Fransız Devrı̇mı̇’nde Kadın:Eksı̇k Yurttaş

[10] Madde 1 ‘’Kadın özgür doğar ve haklar bakımından erkekle eşit yaşar. Sosyal ayrımlar ancak kamu yararı üzerine temellendirilebilir.’’

[11] Madde 6 ‘Yasa genel iradenin ifadesi olmalıdır.Kadın ve erkek vatandaşlar yasanın önünde eşit olup; bütün rütbe, pozisyon ve resmi dairelere eşit ölçüde kabul edilmelidir.’’

[12] Madde 16 ‘’ Ulusu oluşturan bireylerin çoğunluğu anayasa yazımına katkıda bulunmadığı takdirde o anayasa geçersizdir.’’

[13] Madde 17 ‘’ Birlikte veya ayrı olarak mülkiyet her iki cinsin hakkıdır .Kimse ulusun asıl miras payından yoksun bırakılamaz. “

[14]Ece GÖZTEPE , Kadının ve Kadın Yurttaşın Haklar Bildirgesi

 

KAYNAKÇA

Berktay , F. (2004) Kadınların İnsan Haklarının Gelişimi ve Türkiye , İstanbul Bilgi Üniversitesi , Sivil Toplum ve Demokrasi Konferens Yazıları no. 7

Çakmak ,D. (2007) Fransız Devrı̇mı̇’nde Kadın:Eksı̇k Yurttaş , Ege Akademik Bakış, ss.727-745

Gouges , O (1791)  Déclaration des droits de la femme et de la citoyenne

Gouges , O. (1791) Kadın Uyan Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirisi,Berna Günen,İstanbul (2019)

Göztepe , E . (1996) Kadının Ve Kadın Yurttaşın Haklar Bi̇ldi̇rgesi̇ . Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 45 (1)

Heper , A. (2014) Feminizm ve Hukuk, Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim, ss. 11-27.

Moroğlu , N. (2008) Kadın ve Yurttaş Hakları, Çağdaşlık ve Yurttaşlık Bilinci, Cumhuriyet Kitap , s. 45.

Moroğlu , N. (2016) Uluslararası ve Ulusal Hukukta Kadının İnsan Hakları, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , Cilt XIII, Sayı.1

Taş , G . (2016) Femi̇ni̇zm Üzeri̇ne Genel Bi̇r Değerlendi̇rme: Kavramsal Anali̇zi̇, Tari̇hsel Süreçleri̇ Ve Dönüşümleri̇ . Akademik Hassasiyetler , 3 (5) , 0-0 .

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Kosova Avrupa Konseyi Üyeliğine Bir Adım Daha Yaklaştı

Avrupa Konseyi'nin Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, 31 ülkenin...

Bosna Hersek Seçim Yasası Değişti

Bosna Hersek, Dayton Barış Anlaşması sonrasında kurulan karmaşık siyasi...

Dijital Araçların Göç Süreçlerindeki Rolü

Hazırlayan: Büşra KEŞLİ TOROSLU Özet Bu araştırma, dijital teknolojilerin göç ve...

Sığınmacıların Ev Sahibi Ülkelere Katkıları: Türkiye’deki Suriyeliler

Sena Özdemir Göç Çalışmaları o-Staj Programı ÖZET İnsanlık tarihi kadar eskiye dayanan...