Göç Çalışmalarında Yeni Teorik Yaklaşımlar: 21. Yüzyılda Ortaya Çıkan Perspektifler

Özet

Göç; kişilerin ekonomik, kültürel, politik veya doğal afetler gibi bireysel ya da toplumsal birtakım nedenlerden dolayı yaşadıkları güçlükleri aşma isteğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir olgudur. 19. Yüzyılın sonlarına doğru Ravenstein’ın iç göçe odaklı göçün prensipleriyle ilgili makalesiyle başlayan göçü açıklama süreci, 1950’ler itibarıyla çoğunlukla ekonomik ve bireysel faktörler odaklı ilerlemiştir. İradi veya zorunlu olarak ve ülke içi ya da uluslararası gerçekleşen insan hareketliliğinin sebebini anlamak ve göçü sınıflandırabilmek için birçok göç ve göçmen davranışı incelenmiş ve göçmen davranışlarıyla günümüze kadar birçok teori öne çıkmıştır. Çağdaş göç teorileri yapısal faktörlerin yanında kültür, aileler, etnik gruplar ve ilişki ağları da göç analizlerine dahil edilmiştir. Küreselleşmeyle ortaya çıkan ve değişen göç hareketliliklerini ve göçmenleri açıklamada 21. yüzyılda yeni teoriler öne çıkmış ve önceden öne çıkan teorilere eleştiriler getirilmiştir. Bu araştırmada 21. yüzyılın başından bu yana göç çalışmalarında hangi yeni teorik yaklaşımlar öne çıkmış ve bu yaklaşımlar göç dinamiklerini nasıl ele almıştır soruları ile göç teorileri incelenerek cevaplanmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Göç, Göç Teorileri, Çağdaş Göç Teorileri, Uluslararası Göç, Entegrasyon

Giriş

Göç, dünyadaki neredeyse her ülkeyi etkileyen ve etkilemeye devam edecek olan; kalkınma, yoksulluk, insan hakları da dahil olmak üzere önemli küresel konularla ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olması sebebiyle önemli bir olgudur (Koser, 2007, s.1). Göç hareketliliğini açıklayabilmek ve sistematikleştirmek amacıyla göçü başlatan ve göç hareketliliğinin devamlılığını açıklamaya yönelik göç teorileri geliştirilmiştir.

Klasik Göç Teorileri

Göçü sistematize eden ve göçmen davranışlarıyla ilgili bir yaklaşım geliştiren ilk teori 1885 ve 1889 yıllarında ‘‘The Laws of Migration’’ adlı Ernst Georg Ravenstein tarafından yayımlanan makaledir. Ravenstein, makalelerinde göçmen davranışlarını ve göçleri inceleyerek ortaya yedi temek kanun koymuştur ve bu çalışmasıyla sonraki teorisyenlere yol gösterici olmuştur (Erkan, 2007, s.5). S.A. Stouffer, nüfus hareketliliğini fırsatlar açısından da değerlendirerek 1940 yılında, göç olgusunu matematiksel olarak açıklamaya çalışmıştır (Ari, 2020, s.7).

Everet Lee, Ravenstein’ın tezlerini esas alarak 1966 yılında ‘‘A Theory of Migration’’ makalesiyle yeni bir analitik çerçeve önermiştir. Lee’ye göre göç etmede kişisel ve çevresel faktörler öne çıkar ve bulunulan yerdeki itici ve gidilen yerdeki çekici faktörlere dikkat çeker (Sirkeci, 2019, s.8). İtme ve çekme faktörlerine ekleme yaparak göçmen tercihleri ve göç sebepleriyle ilgili bir diğer kuram ‘‘A General Typology of Migraiton’’ adlı makaleyle William Petersen tarafından ortaya konmuştur. Petersen, itme ve çekme faktörlerinin zamanla değişebileceğini belirtmiştir ve göçün oluşma sebebiyle ilgili sınıflandırma yaparak beş göç tipini ortaya koymuştur (Erkan, 2021, s.7). Çağdaş göç teorilerine öncülük eden bu klasik göç teorilerinden sonra göç olgusu, ağırlıklı olarak ekonomik faktörlerle açıklamaya çalışılmıştır. Neoklasik Ekonomi Kuramı, Göçün Yeni Ekonomisi Kuramı, İkili İşgücü Piyasası Kuramı bunlara örnek olarak sayılabilir.

21. Yüzyılda Öne Çıkan Göç Teorileri ve Yaklaşımlar

Göç hareketleri, 21. yüzyıla kadarki sürede ağırlıklı olarak ekonomi bilimiyle açıklanmış; günümüzde ise çağdaş dönem göç kuramlarıyla özellikle coğrafya, sosyoloji, siyaset gibi disiplinler arası anlayışla şekillenmektedir. 2011 yılında Ortadoğu’da başlayan Arap Baharı ile çeşitli ülkelere gerçekleşen göçler, ekonomi dışında farklı nedenlerden dolayı göçün başladığına örnek olarak sayılabilir. Göçmenlerin ulus-ötesi bağları, göçmen girişimciler, göçmenlerin eğitim ve kimlik sorunları gibi konular göç çalışmalarında daha çok ele alınmaya başlamıştır (Güllüpınar, 2012, s.31).

Arzu ve Kapasite Modeli

Göçün temel nedenlerini açıklamak için Douglas S. Massey tarafından 20. yüzyılda ortaya konan arzu ve kapasite modeli, göçmenlerin kararlarını ve göçün ekonomik, politik ve sosyal dinamiklerini anlamaya odaklanmıştır. Model, göçmen kararlarını 21. yüzyıl şartları altında değerlendirerek geliştirilmiştir.

Arzular iki şekilde göçüm belirleyicisi olabilir. Birincisi, sağlık, mutluluk, zenginlik, güvenlik gibi insan hayatı için önemli olan etkenlerdir. Bunlar doğrudan veya dolaylı olarak göç arzusunu etkilerler. İkincisi ise göçün, tehlike, baskı veya yoksulluk durumunda kalmadan da tercih edilebilir olduğunu yansıtan göç arzusudur (Carling, 2014, s.2). Göç arzusu içsel veya araçsal nedenlerle şekillenebilir. İçsel ve araçsal arzular aynı anda ortaya çıkabilir ve birbirlerini güçlendirebilirler. İçsel arzulara kişilerin kültürleri, eğitimleri, kişilik veya kimlikleri gibi faktörler etki edebilir. Araçsal arzular daha çok hedeflerle ilgilidir. Bu hedefler arasında daha yüksek gelir, yüksek sosyal statü, daha iyi sağlık hizmetleri, daha iyi eğitim gibi amaçlar yer alabilir (de Haas, 2021, s.18).

Göç etme kapasitesi veya yeteneği, insanların kalma seçeneği de dahil, nerede yaşayacağına karar verebilme özgürlüğünü ifade etmektedir. Bu kavram, gönüllü hareketsizliği de kapsar. Göç kapasitesi pozitif ve negatif özgürlüklere bağlıdır. Negatif özgürlük, göç için hiçbir dışsal engelin ve kısıtlamanın olmamasını ifade etmektedir. Pozitif özgürlük ise, bireyin kendi yaşamını kontrol etme ve temel amaçlarını gerçekleştirme yeteneği anlamına gelir (de Haas, 2021, s.22).

De Haas ve Jorgen’a göre arzu ve kapasiteden beş farklı hareketlilik türü ortaya çıkmaktadır. Yüksek arzu ve düşük kapasite ile istemsiz hareketsizlik; yüksek arzu ve yüksek kapasite ile gönüllü hareketlilik gerçekleşecektir. Düşük arzu ve düşük kapasite, yoksulluk içinde yaşayan ve göç edemeyen kişilerde görülür ve kabullenici hareketsizlik olarak adlandırılır (Carling, 2014, s.7). Diğer arzu ve kapasite durumlarından farklı olarak düşük arzu ve yüksek kapasite iki farklı hareketlilik türünün ifade etmektedir: gönüllü hareketsizlik ve istemsiz hareketlilik. Gönüllü hareketsizlik, kapasite dahilinde kalma özgürlüğü ile meydana gelirken; istemsiz hareketlilik, özgürlük olmadan göç etmek zorunda kalan mülteci ve göçmenleri ifade etmektedir (Appadurai, 2002; de Haas, s.23).

Arzu ve kapasite kavramları, Berlin (1969) ve Sen (1999) tarafından göçü açıklamak için geliştirilmemiş olsa da de Haas ve Carling bu kavramların göç süreçlerine ilişkin daha zengin, daha etkin ve gerçekçi bir anlayış sağlamak için göçe uygulanabilirliğini savundular (de Haas, 2021, s.30). Bu kavramsallaştırma, klasik göç teorilerinden farklı bir nedenselleştirme analizi sunar ve göçü, arzu ve kapasitenin bir fonksiyonu olarak görür.

Ulusaşırı Göç Teorisi

Faist (2000) tarafından öne sürülen bu teori, sınırları aşan, ulus devletler arasında ve ötesinde gerçekleşen süreçlere ilişkin bir analiz sağlamaya yöneliktir. Ulusaşırıcılık (transnasyonalizm), küreselleşme olgusuna paralel olarak günümüzde modern ulaşım ve iletişim araçlarının bireylere sağladığı imkanlarla toplumsal ağların ortaya çıkardığı bir süreçtir (Sirkeci, 2019, s.16).

Ulusaşırı göç araştırmaları, göçün nedenlerini açıklamaktan ziyade; alıcı ülkelere göç etme ve göç edilen ülkelere entegre olma, köken topluluklarla bağlantıları güçlendirme ve göçmenlerin sıkı ilişki ağları üzerinde durmaktadır (Özcan, 2016, s.23). Faist’e göre dört tür ulusaşırı alan vardır: küçük gruplar, özel akrabalık sistemleri, ulusaşırı sorun da ya konular, ulusaşırı topluluklar ve örgütler (Faist, 2006; Sirkeci, 2019, s.16). Castles ve Miller (2008), küreselleşme bağlamında birbirlerinden uzakta olan ve uzaktan iletişim kuran insanların bu ağlar vasıtasıyla ‘‘ulusaşırı cemaatler’’ oluşturduklarını savunur (Güllüpınar, 2012, s.23).

Ulusaşırılık kavramının uyum açısından kullanımı, sosyo-kültürel uyum kavramı ile örtüşmektedir. ‘‘Yapısal-uyum’’ kavramının aksine, göçmenin kesin geri dönüşünü içeren (returnmigration) kavramıyla ilgili olarak, istihdam ve eğitim gibi ayrı ayrı ele alınan boyutları içermektedir (Carling ve Pettersen, 2014, s.14; Ari, 2020, s.12).

Kurumsal Teori

Guilmoto ve Sandron (2001) tarafından geliştirilen bu teoriye göre göçmen ağları (network), göçmenlerin yer değiştirmesini destekleyen kurumların ve gönüllü organizasyonların ortaya çıkışıyla kendilerini kurumsallaşma yoluyla devam ettirmektedir. Bir göçmen ağı, göçmenlerin işlem ve göç maliyetlerini azaltan kural ve normları temsil ederken ağın örgütsel tarafı ise göçmenlere pratikte yapılan yardımları temsil etmektedir. Öncü bir göçmenin başına gelenler tüm ağı etkileyebileceği için göçmen ağının hem olumlu hem olumsuz tarafları vardır (Guilmoto ve Sandron, 2001, s.135-136; Ari, 2020, s.12; Özcan, 2016, s.22).

Göçmenleri almada isteksiz davranan ülkeler için bu kurumlar gönüllü ya da bir ücret karşılığında göçmenlere insan kaçakçılığı, varış yerine nakliye, işveren ve göçmenler arasındaki sözleşmeler, sahte evlilikler, kredi temini, danışmanlık, yasal tavsiye gibi hizmetler sunarlar (Sirkeci, 2019, s.15). Bu kurumlarla ilgili temel özellikler; uluslararası göçün artışıyla göç hareketleri daha da kurumsallaşacaktır. Kurumsallaşma arttıkça da devletlerin bu göç akışlarını düzenleme kontrol yönleri zayıflayacaktır (Abadan-Unat, 2017, s.66; Akyıldız, 2016, s.40).

İç ve Uluslararası Göçe Entegrasyon Yaklaşımları

Farklı göç teorileri ve yaklaşımlar tarafından çeşitli perspektiflerden ele alınan göç olgusu, King ve Skeldon (2010) tarafından iç ve uluslararası göçün entegrasyonu perspektifiyle ele alınmıştır. Nicel olarak iç göç daha fazla meydana gelse de iç ve uluslararası göç arasındaki ayrım, göçmenlerin yolculuklarının giderek daha da çeşitli ve karmaşık hale gelmesiyle gün geçtikçe belirsizleşmektedir (King ve Skeldon, 2010, s.1).

“Integrating Approaches to Internal and International Migration” makalelerinde King ve Skeldon; iç göç, uluslararası göç ve dönüş göçünü çeşitli sıralı ilişkilerle birleştiren 10 göç yolu belirten şematik bir model sunmuşlardır. Bu modelde iç ve uluslararası göç hareketliliğinin olası işlevsel bağlantıları sunulmuştur (King ve Skeldon, 2010, s.6).

Başlangıçta köyden şehre daha sonra da yurt dışına yapılan bir göç, önceden aynı süreci takip etmiş göçmenlerin kurduğu sosyal ağların kolaylaştırdığı, köyden doğrudan uluslararası göçe yol açabilmektedir (King ve Skeldon, 2010, s.7).

King ve Skeldon’a göre öne çıkan bir diğer gerçeklik ise uluslararası göçün iç göçe neden olmasıdır. Bununla ilgili iki neden söylenebilir: İlk olarak, göçmenler maaş seviyesini düşürerek ve yerleştikleri şehirlerin ikamet çekiciliğini azaltarak yerli nüfusun göç etmesine neden olurlar. İkinci olarak, göçmenler yerel halkın göçünden faydalanarak iş ve konut piyasalarında yer alır ve zaten azalan yerli nüfusun da yer değiştirmesine neden olurlar (King ve Skeldon, 2010, s.8).

Lindstrom ve Lauster (2001), Meksika ve Amerika örneğinde inceledikleri çalışmada Amerika’ya gidiş ve Meksika’ya geri dönüşün çoğunlukla yatırım odaklı olduğu yaklaşımını öne çıkarmıştır (King ve Skeldon, 2010, s.11).

King ve Skeldon, bu üç ana hareketlilik türünün nasıl gerçekleştiği ve entegrasyonuyla ilgili 3 yaklaşım öne çıkarmaktadır: Sistem yaklaşımı, göçmen entegrasyonu ve göç-kalkınma bağlamı. Sistem yaklaşımı, farklı sistem katmanları ve bağlantıları aracılığıyla iç, uluslararası ve dönüş göçlerini bütünleştirmenin bir yolunu sunuyor. Entegrasyon yaklaşımı, genellikle sosyal, kültürel, dilsel, etnik ve ırksal farklılıklara sahip nüfus gruplarının bir araya geldiği kırdan kente göçler için geçerlidir. Bu yaklaşıma göre iç göçmenlerin uluslararası göçmenlerden daha homojen yapıda olduğunu varsaymak bir hatadır. Göç ve kalkınma yaklaşımı, kalkınmanın sadece uluslararası göç ile ilişkili değil, aynı zamanda iç göçle de bağlantılı olduğunu yansıtır (King ve Skeldon, 2010, s.24).

Göçün Globalleşmesi Endeksi

Czaika ve de Haas’ın (2014) ‘The Globalization of Migration: Has The World Become More Migratory?’ makalesinde göçün hacminde, çeşitliliğinde ve coğrafi kapsamında küresel bir artış olduğu fikri sorgulanmıştır. Göçün, hedef ülke perspektifinden küreselleşmiş olsa da köken ülke perspektifinden küreselleşmediği; Avrupa dışından gelen göçmenlerin giderek artan sayıda köken ülkeden olduğu vurgulanmıştır (Czaika ve de Haas, 2014, s.1).

Göçmenin yayılma, yoğunluk ve mesafe ölçüleri birleştirilerek hesaplama yapılmış, uluslararası göçün global düzeyde hızlanmamış olduğu vurgulanmıştır. Makalede Göç Küreselleşme Endeksi ile hesaplamalar yapılmış, çoğu ülkenin artık önemli göç verisi üretirken uluslararası göçün toplam hacminin göreceli olarak artmadığı ve göçmenlerin giderek azalan sayıda ana hedef ülkede yoğunlaşma eğiliminde olduğu sonuçlarına varılmıştır. Göçün küreselleşmesine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşılmış ve göçmenliğin daha çeşitli hale geldiği fikrinin Avrupa merkezli dünya görüşünün yansıtabileceğini göstermiştir (Czaika ve de Haas, 2014, s.36-37).

Sonuç

Bu araştırmada 21. yüzyılın başından bu yana göç çalışmalarında öne çıkan yeni teorik yaklaşımlar ve bu yaklaşımlarının göç dinamiklerini nasıl ele aldığı cevaplanmaya çalışılmıştır. Değişen göç olgusunu anlamlandırabilmek amacıyla bazı Klasik Göç Teorileri’nin yeni göçleri açıklamada yetersiz kalması sebebiyle kimi araştırmacılar tarafından eleştirel yaklaşılırken kimi de teorileri geliştirip yeni bir perspektif sunmuştur. Göçün globalleşmesi hesaplanmış ve geçmişle karşılaştırma yapılmış; iç ve uluslararası göçün entegrasyonu değerlendirilmiştir. Ulusaşırı göç teorisiyle, teknolojinin ve kurumların göçü hem kolaylaştırıp teşvik ettiği hem de olumsuz yönleriyle göçü caydırıcı kıldığı tespit edilmiştir. Arzu ve Kapasite modeliyle göç, bireylerin istekleri perspektifinden ele alınmıştır.

Fatma Zeynep Altay
TUİÇ Akademi

Kaynakça

Abadan-Unat, Nermin. (2017). Bitmeyen göç: konuk işçilikten ulus-ötesi yurttaşlıǧa. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Akyıldız, İE. (2016). Göç teorilerinin karşılaştırmalı analizi. Uludağ Journal of Economy and Society.

Appadurai, A. (2004). The capacity to aspire: culture and the terms of recognition. In V. Rao, & M. Walton (Eds.), Culture and public action (pp. 59–84). Palo Alto: Stanford University Press.

Ari, YO. (2020). Çağdaş göç teorileri çerçevesinde küresel göçlerin ekonomik belirleyicileri. Sosyal Bilimlerde Güncel Çalışmalar

Carling, J. & Pettersen, Silje V. (2014). Return migration intentions in the integration-transnationalism matrix. International Migration.

Carling, J. (2014). The role of aspirations in migration. Peace Research Institute Oslo (PRIO).

Czaika, M.ve de Haas, D. (2014). The globalization of migration: has the world become more migratory? International Migration Review

de Haas, H. (2021). A theory of migration: the aspirations-capabilities framework. Comparative Migration Studies.

Erkan, HS. (2021) Suriyeli göçmenlerin Türkiye’yi tercihi üzerinden göç teorilerine yeniden bakış. Ortadoğu Etütleri.

Faist, T. (2006). The transnational social spaces of migration/Thomas Faist. COMCAD Working Papers – Center on Migration, Citizenship and Development.

Guilmoto, C.Z & Sandron, F. (2001). The internal dynamics of migration networks in developing countries. Population: An English Selection.

Güllüpinar, F. (2012) Göç olgusunun ekonomi-politiği ve uluslararası göç kuramları üzerine bir değerlendirme. Yalova Sosyal Bilimler Dergisi

Koser, K (2007) International migration: a very short introduction. Hampshire: Oxford University Press.

Özcan, E. D. E. (2016). Çağdaş göç teorileri üzerine bir değerlendirme. Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/isvehayat/issue/29036/310477

Sirkeci, İ. ve Göktuna-Yaylacı, F. (2019). Küresel hareketlilik çağında göç kuramları ve temel kavramlar. Transnational Press London. 

Skeldon, R ve King, R. (2010). ‘Mind the Gap!’ integrating approaches to internal and international migration. Journal of Ethnic and Migration Studies

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Avrupa Gündemi Konferansları – II: “Bizi Bağlayan Göç” – AB-Türkiye Ortaklığını Yeniden Değerlendirmek

Kocaeli Üniversitesi’nin yürütücülüğünde düzenlenen Avrupa Gündemi Konferanslarının ikincisi 24-25...

Avusturya Seçim Sonuçları: Aşırı Sağ FPÖ’nün Zaferi Yeni Bir Dönemi mi İşaret Ediyor?

Avusturya’da 2024 seçimleri, ülkenin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından...

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu Tamamlandı

Afro-Avrasya Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Uluslararası İlişkiler Yaz Okulu...

Afrika’nın Konumu ve Türkiye: BM 79. Genel Kurul Toplantısı

1945 Yılında kurulan BM’nin bugün dünya haritası üzerinde yer...