Özet
Bu çalışmanın amacı, Almanya’ya yapılan işçi göçü sonrası Almanya’da oluşan Türk Diasporasının zamanla Alman siyasal yapısında boy göstermesi, haklarının farkına varması ve dernek ve sendikalarla hak arama sürecinin incelenmesidir. Çalışmamın giriş kısmında özellikle “Diaspora” teriminin günümüzdeki kullanımı, Almanya’ya yapılan emek göçünün zamanla diaspora toplumu oluşturması ve bu toplumun siyaset ve hak arayışına değinilmiştir. Almanya’nın genel olarak göçmenlere tanıdığı haklar 1965 Yabancılar Yasası, 1990 Yabancılar Yasası, 2000 Yurttaşlık Yasası, 2005 Göç Yasası, 2006 Eşit İşlem Yasası olmak üzere Alman Mevzuatının göçmenler ile ilgili olan kısımları incelenmiştir. Çalışmamın sonuç kısmında ise Türk diasporasının siyasal katılımdaki rolü; dernekler ve sendikalarla hak arayışları ve din-kültür bağlamında Türkiye ile bağlarını koparmamalarına değinilmiştir
Anahtar kelimeler: Diaspora, İşçi Göçü, Sendikalar, Türk Dernekleri, Almanya Göçmen Mevzuatı.
Abstract:
The purpose of the study, as a result of migration from Turkey to Germany, is the Turkish diaspora’s involvement in German politics over time. In time, Turkish immigrants realized their rights. They got their rights from Turkish associations and unions. At the beginning of my study, the meaning and usage area of the concept of diaspora and the search for rights after the injustices experienced by Turkish society were mentioned.
Immigrant rights in Germany: Act on Foreigners of 1965, Act on Foreigners of 1990, citizenship law of 2000, Migration Act of 2005 – Complete Overhaul of German Migration Policy, etc. The sections of the German legislation on immigrants were examined. The conclusion of the study is the role of the Turkish diaspora in political participation, seeking rights with associations and trade unions. Its ties with Turkey in terms of religion and culture were examined.
Keywords: Diaspora, Labour Migration, Labour Unions, Turkish Associations, German Immigration Regulation.
1. Diaspora
Diaspora, bir kavim, ulus veya inanç mensubu kişilerin ana vatanlarından koparak bir başka yerde azınlık olarak yaşamalarına verilen addır. Diaspora tanımının içeriği ve kimleri kapsadığı noktasında tartışmalar sürmektedir.
Diaspora insanların çeşitli nedenlerle (savaş, ekonomik, daha iyi bir yaşam arayışı vb.) göç etmesinin doğal bir sonucudur. Hala devam eden küresel göç hareketliliği diasporaları; diasporalar ise uluslararası siyaseti etkilemeye devam edecektir. Diasporalar anavatan ve misafir olunan ülke arasında köprü görevi görürler ve iki devlet ilişkilerini etkilerler. Kaynak ülke hedef ülkenin iç işlerine kendi vatandaşları özelinde karışma hakkı görür. Devletler diasporaları bir göç diplomasisi aracı olarak görebilirler. Lobicilik faaliyetleriyle ev sahibi ülkenin siyaseti kısmen yönlendirilebilir hale gelebilir.
Diasporaların ana vatana etkileri ekonomik açıdan da önemlidir. Hedef ülkede çalışanların tasarruf yapıp kaynak ülkeye para transferi yaptıkları görülmüştür. (Köse, 2022: 61) Almanya örneğinde de giden işçilerin, aile birleştirme kararına kadar geçen süreçte Türkiye’deki ailelerine döviz göndermelerinin ekonomiyi iyi yönde etkilediği görülmüştür. Yurt dışına işçi gönderimi sadece ekonomik alanda değil; işsizliğe karşı geçici tedbir, teknik bilgi,sosyal, kültürel ve siyasi gelişim açısından önemli görülmüştür.
1.1. Diaspora Kavramının Tarihi
Tarihsel çerçevede kavram birçok değişime uğramıştır. Diaspora kavramına ilk önce Antik Yunan şehirlerinde nüfus artışı yaşanması sonucu yer değiştirmelerde rastlarız. Akdeniz çevresine göç eden kolonilerin amacı yeni ticaret yolları, verimli tarım arazileri, madenler bulabilmekti. Diaspora kavramı MÖ. 800-600’lü yıllarda bu kolonileri ifade etmekteydi.
Diaspora 1950’lere kadar genellikle Yahudileri ve dini toplulukları ifade etmekteydi. Tarihçi Simon Dubnov diasporanın dini terim olarak sınırlandırılmaması gerektiğini belirtmiş ve “Diaspora bir ulusun kendi devletinden, toprağından ayrılmış ve farklı uluslar arasına dağılmış fakat kendi ulusal kültürünün bir parçası anlamına gelen Yunanca bir terimdir.” demiştir (Dufoix, 2008: 17 akt. Eskicioğlu, 2022: 8).
Diaspora terimi genel olarak olumsuz anlamıyla kullanılmıştır. Yahudi diasporasına bakıldığında; İsrailoğullarının anavatanı Kenan topraklarından zorla çıkarılması ve başka yerlere zorunlu şekilde göç ettirilmeleriyle başlayan, Yahudilerin “İsrail Diyarı” dışındaki oluşumudur.
1.2 Diasporaların Özellikleri
Cohen’e (2008) göre diasporaların belirgin benzer özellikleri vardır:
- Orijinal anavatanından, genellikle travmatik ayrılarak iki veya daha fazla yabancı ülkeye dağılma
- Ana yurttan iş aramak, ticaret veya kolonyal amaçlar nedeniyle ayrılmak
- Kolektif bir hafıza ve ana yurda ilişkin mitos
- Varsayılan ana yurdun idealize edilmesi
- Geri dönmeyi düşünme
- Güçlü bir etnik grup bilinci
- Ev sahibi toplumla sorunlu ilişkiler ve kabul görmeme hissi
- Diğer ülkelerdeki soydaşlarla empati ve ortak sorumluluk duygusu
- Ev sahibi devletlerde daha iyi bir yaşam kurma ihtimali (Cohen, 2008: 180-190).
Cohen’e göre (2008), diasporalar sadece milliyetçi değillerdir; kendi ulusal kimlikleriyle yaşadıkları ülkenin ulusal kimliği arasında bir yerdelerdir.
2. Almanya’ya Türkiye’den İşçi Göçü
İkinci Dünya Savaşı sonrasında başta Almanya olmak üzere kapitalist ülkelerde üretim hacimleri büyümüştür bununla beraber işgücü yetersiz kalmıştır. Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere bu ülkelere kitlesel göçler yaşanmıştır. Gelişmiş ülkelerde durum böyleyken, Türkiye’de iç göçler ve dış göçler yaşanmıştır. Öncelikle kırdan kente sonrasında ise Türkiye’den Avrupa ülkelerine göç yaşanmıştır (Özdal, 2021: 191).
Avrupa’daki Türk diasporasının %70’i Almanya’dadır ve bu kişilerin çoğu işçi göçü ile gitmiş kişilerdir. Alman Federal İstatistik Ofisi istatiklerine göre, 2022 yılı itibarıyla Almanya’da nüfusun 19.3 milyonu göçmen kökenli insanlardan oluşuyor (Destatis, 2022).
1956-57 yıllarında başlayan göçler ilk başta yasal olmayan yollarla yaşanmıştır. Bu düzensiz akım 1 Eylül 1961 tarihinde yürürlüğe konan Türk-Alman İşgücü Mübadele Anlaşması ile son bulmuş ve artık yasal şekilde dış göç olgusu başlamıştır. 1972 yılı sonunda Almanya’ya yapılan göç 712 bin kişi olmuştur. Türk işçileri genellikler: metal sanayii, imalat sanayii, inşaat vb. işleri kabul ederek anavatanlarına, ailelerine döviz göndermişlerdir.
1973 yılına gelindiğinde tüm dünyada ekonomileri sarsan Petrol Krizi yaşanmıştır. İşsizliğin önüne geçmek için çıkarılan kararla Avrupa Topluluğu dışından işçi alımı durmuştur. Bu dönemde bazı siyasiler ile göçmenleri entegre etmek isteyen dernek ve sendikalar arasında anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Bu noktada Federal Almanya dışarıdan gelecek işçinin istihdamına sınırlama getirirken uzun süredir yerleşmiş olan işçilere kolaylık sağlanması açısından istiyorlarsa ülkede kalmalarına izin veren politikalar yürürlüğe koymuşlardır. Bunun sonucunda 1974 yılında Aile Birleştirme Kararı alınmıştır (Özdal, 2021: 199-200).
Alınan Aile Birleştirme kararı ile Almanya’ya geçici gittiği düşünülen işçi göçünün yapısı değişerek daimi şekilde kalan göçmen kökenli bireyler haline gelmişlerdir. 1980 yılında ise Almanya Türkiye’ye vize zorunluluğu başlatmıştır. 1980’de yaşanan diğer gelişme ise Türkiye içinde yaşanan Askeri Darbe sonrası ortaya çıkan göçlerdir. Bu dönem Almanya göçleri engelleyemediği için Geri Dönüşü Teşvik politikasını izlemiştir ve 1983-1985 yıllarında Türk göçmen sayısında düşüş görülmüştür. Fakat bu düşüş beklenenin çok altında kalmıştır. “Helmut Kohl ve diğer siyasetçilerin kabullenemedikleri ise şudur: “Memleketlerine geri dönebilir” dedikleri yabancılar için, Federal Almanya’nın ikinci bir vatan olabileceği göz ardı edilmiştir” (Dağ, 2019: 121).
1990’lı yıllarda göçler evlilik yoluyla devam etmiştir. Türkler arasında dernekleşme, etnik ve dinsel faaliyetler artmıştır. Federal İstatistik Dairesinin verilerine göre 1972-1990 arası dönemde Alman vatandaşlığına geçen Türklerin sayısı 14.500 iken 1990-2000 arası bu sayı 410 bin’e yükselmiştir. (DİYİH, 2015).
2.1. Türk İşçilerin Yaşadığı Sorunlar
Almanya’ya göç eden ilk kuşak emek işçilerinin en büyük sorunu entegrasyon zorlukları olmuştur. İlk kuşak işçilerin kimisi köyden kimisi kentten; kimisi okumuş kimisi ise okumamış kişilerden oluşuyordu. Bu kişilerin ortak özellikleri ise Almanca’yı bilmiyor oluşlarıydı. Entegrasyonda en büyük engeli dil bariyeri oluşturmuştu. Gelen işçiler Türkiye ile alakalı bir gazete veya haber kanalı bulamamıştı ve geçici oldukları düşünüldüğü için herhangi bir entegrasyon çalışması yapılmamıştı. Gelme amaçları gelecekleri için birikim yapmak, ailelerine para göndermek vb. olduğu için ağır işlerdede çalışmışlardır. Misafir işçi yalnızca Almanya’nın ekonomisine destek olacak, işgücü krizini aşmasına yardım edecek bir çıkış yolu “krizdeki tampon” konumundadır (Schulte, 2011: 36 akt. Çiçek, 2021: 64) .
Aile birleşimi sonrası gelen çocukların bir kısmı Türkiye’de eğitime başlamış ve Almanya eğitimine sonrada dahil olarak zorlanmışlardır veya okumamışlardır. Gelen çocuklar ve Almanya’da doğanlar kültür karmaşası yaşamıştır. Yabancı düşmanlığı Türklerin yaşadığı sorunlardan bir diğeriydi. Aşırı sağcı 3 ırkçı Alman genci, Mölln kentinde Arslan ailesinin evini kundaklayarak üç kişinin ölümüne neden oldu.
Yabancı düşmanlığı, İslamofobinin Almanya’da da yayılmasıyla beraber İslam Düşmanlığına dönüşmüştü. Böylece saldırılar yoğun olarak camilere ve mülteci kamplarına ve yurtlarına yönelmiştir (Tauscher & Bezci, 2016: 81). Geçici statüyle gelen göçmenler kalıcı oldukları halde vatandaşlık alamamaktadır. Bu ülkede kalıcı olan, vergi veren, çalışan, primlerini ödeyen bu kişiler vatandaşlık alamadıkları için siyasal sistemden dışlanmışlardır. Çifte vatandaşlık almalarına izin verilmeyen Türk göçmenler kendi ülke vatandaşlıklarından çıkarak bunu kazanabilmektedir. Günümüzde AB üyesi devletlerin çifte vatandaşlık hakkı varken Türk kesim için bu henüz tartışma aşamasındadır.
3. Almanya’nın Göçmenlere Yönelik Yasaları
3.1. Alman Anayasası
Alman Anayasası, anayasa kendi vatandaşlarına tanıdığı hakların genelini yabancılara da tanımıştır. Bunlardan bazıları mülkiyet hakkı, düşüncelerini açıklama hakkı, evliliğin ve ailenin korunması hakkı yabancılara da tanınmıştır. İnsan haklarının getirisi; can ve mal güvenliği, din ve vicdan özgürlüğü, kanun önünde eşitlik ilkesi de uygulanır. Fakat bazı haklar yabancılara uygulanmamıştır. Örneğin seçme ve seçilme hakkı, siyasi faaliyette bulunma özgürlüğü vb. Bu konular Alman Yabancılar Kanunu ile düzenlenmektedir (Ansay, 1974).
3.2. 965 Yabancılar Yasası
965 Yabancılar Yasası, Almanya’daki yabancıların durumunu belirleyen kanundur. Kanunun özellikleri,: kanunda işçi veya diğer yabancılar arasında ayrım yapılmamıştır.Türkleri AB dışında kalan grup olarak tanımlar ve AB göçmenlerinden ayrı tutulurlar. Yasada “Federal Alman Cumhuriyeti’nin üstün çıkarlarına zarar verilmemesi halinde ikamet izni verilebilir.” Şeklinde bir hüküm bulunuyordu (Ansay, 1974). Bu düzenlemeler yabancı işçiler üzerinde sınırlamalardan ibaretti.Bu yasada misafir işçiye aktif statü hakları tanınmamıştır. Almanya dışına serbest seyahat hakları bulunmamaktaydı. Dohse’ye (1981, akt. Çiçek, 2021) göre “yabancı ve devlet arasındaki ilişki hukuki bir ilişki dışında devlet müdahalesi ilkesine dayanır ve yabancının yaşammındaki güvensizliği güçlendirerek onu ekonomik ve konjonktürel dalgalanmalara bağımlı hale getirir” İşçi geçimini sağlayamıyorsa ve vazgeçmek isterse yurtdışına çıkışı yasaklanabilir. Bunun dışında işçi yapacağı işi özgürce seçemez ve siyasi faaliyetlerde bulunamaz.
Yabancılar yasası 6. Madde 3. Fıkraya göre: “Uluslararası hukukla örtüşmeyen, Almanya demokratik düzenini tehdit eden siyasi oluşum ve örgütlere katılma yasaklanmıştır.”
Görüldüğü üzere işçinin çalışma hakkını savunacağı bir sendikaya üye olması düzeni tehdit eden bir eylem olarak görülmüştür. İş sözleşmesinin sona ermesi oturma izninin bitmesi anlamına gelir.
Türk işçilerini ilgilendiren hukuki konular ise şunlardır: Yabancılar, 16 yaşından küçük ise kazanç getirecek işte çalışmama şartı ile üç aydan az sürede oturma izni almak zorunda değildir.
Almanya ile Türkiye arasında imzalanmış sözleşmenin 7. Maddesince Almanyaya gelecek her işçiye Meşruluk Belgesi verilecek ve bu belge ile vizesiz Almanya’ya giriş yapılabilecektir. Fakat bu belge oturum iznini barındırmaz, işçiler izin için başvurmalıdır.İş Teşviki Kanunu ile çalışma izni almaları zorunlu olmuştur (Ansay, 1974).
3.3. 1990 Yabancılar Yasası
1965 yasasından 25 yıl sonra yabancılar yasası güncellenmiştir. Yasanın 85. Maddesine göre bir yabancı sekiz yıldan beri ikamet ediyorsa ve şartları yerine getiriyorsa vatandaşlık için başvurabilir. Bu şartlar, Alman demokratik düzenini kabul etmesi, oturma izninin olması, geçiminden sorumlu olduğu ailesini sosyal yardım almadan geçindirenilmesi, bir suça karışmamış olması ve bir önceki vatandaşlığından vazgeçmesi gerekmektedir (Çiçek, 2021).Türk işçilerinin ikilemde kaldıkları nokta ise Türkiye vatandaşlığından çıkmaları gerekmeleridir. Bir çoğu yaşlılıklarında Türkiye’ye dönme veya Türkiye’de gömülme arzusu içindedir. Vatandaşlık şartlarını yerine getirmiş kimse dil bilgisine sahip değilse başvurusu kabul edilmez. Başvurusu kabul edilen kişilerin eşi ve reşit olmayan çocuklarıda vatandaşlığa kabul edilir. 1990’lı yıllar yabancıların entegrasyonuyla ilgili çalışmaların ağırlıklı yapıldığı yıllardır.
3.4. 2000 Vatandaşlık Yasası
1 Ocak 2000 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Vatandaşlık Reform yasası yabancılar için Alman vatandaşlığını tekrar düzenlemiştir. 16 Yaşını doldurmuş her yabancı belirtilen koşulları yerine getirirse vatandaşlığa geçebiliyor. Bu şartlar: Almanya’da 8 yıl oturmuş olmak, süresiz veya uzun süreli oturma iznine sahip olmak, Almanca bilmek, Almanya’nın hukuki ve sosyal düzeni hakkında bilgili olmak, suça karışmamış olmak,geçimini sağlıyor olmak vb.(Hamburg Başkonsolosluğu, 2009).
Fakat yasanın en dikkat çeken bölümü kısmende olsa vatandaşlığın soy ilkesinden toprak ilkesine geçişi olmuştur. Bir diğer dikkat çeken yer ise entegrasyon kurslarına katılma ve kurslarda tarih, insan, toplum,dil gibi testleri geçebilmektir.2005 Oturum Yasasında da pasaport,vize, farklı amaçlarla alınan oturum izinleri konuları dışında entegrasyon kursları konu alınmıştır (Çiçek, 2021).
3.5. 2005 Göç Yasası
2005 yılına kadar göç mevzuatı Yabancılar yasası, Yurttaşık Yasası, Oturum Yasası gibi düzenlemelerle şekillenmişti. 2005’e kadar Almanya’nın bir göç ülkesi olması da reddedilen bir düşünceydi. Bu yasaya ek olarak 2007 yasasında entegrasyon kursları zorunlu hale gelmiş ve kursun ihlal edilmesi halinde sosyal yardımlar kısıtlanmaktadır (Çiçek, 2021).
3.6 Eşit İşlem Yasası
Kurumsal alanlarda kişilerin, ırk, cinsiyet, din, dünya görüşü,cinsel tercihi vb konularda haksızlığa uğramaması için düzenlenmiş kanundur. 3.Maddesinde haksızlık şöyle tanımlanır: “Bir kişinin belirtilen nedenlerle karşılaştırılabilir bir durumdaki kişiye göre daha kötü muamele görmesi dezajantajlı olduğunu gösterir.”
Yasanın kullanım alanları ise kişinin mesleki pozisyon elde etmesi,çalışması karşılığında ücret alması, meslek eğitimi alması, sosyal güvenlik ve sağlık hizmeti alması,eğitim,mal ve hizmetlere erişimden faydalanabilmesidir (Çiçek, 2021).
3.7. 2008 Vatandaşlık Testi ve Vatandaşlık Kursu Yönetmeliği
Vatandaşlık testi başvuran kişilerin testin çoğunu doğru cevaplayarak vatandaşlık kazanmaları için yapılmış, entegrasyonu ölçen bir testtir. Testin içinde vatandaşın siyasal, toplumsal katılımı, hak ve sorumlulukları, tarih soruları, kültürel sorular yer almaktadır.
4. Almanya Türklerinin Siyasal Yaşamda Rolü
Kapani (2018), toplum üyesi kişilerin siyasal sistem karşısında durumlarını, tutumlarını ve davranışlarını belirleyen bir kavramdır. Bu katılım sadece seçimlerde oy kullanmak değildir.
Siyasal katılım; oy verme, siyasi parti çalışmalarına katılma, miting ve gösterilere katılma, dilekçe yazma şeklinde olabilir. Günümüzde teknolojinin ilerlemesi sayesinde bu katılım sosyal medya üzerinden örgütlenme, sivil toplum kuruluşlarına üye olma, dernek üyeliği vb. katılımlarla sağlanıyor. Kapani’ye göre, siyasal katılımda azalma değil, katılım yollarında farklılık meydana gelmiştir. Mitingler, televizyonlara; siyasi parti içindeki faaliyetler, sendikalara ve derneklere yayılmıştır. Toplumun politik faaliyet alanı genişlemiştir (Kapani, 2018). Diasporaların siyasete önem vermesi kendi haklarını korumaları açısından önemlidir. Diasporaların siyasi yaşamdaki yerleri arttıkça kaynak ülkelerin, vatandaşlarının yaşadığı ülkeye olan baskısı artmaktadır.
Ülkeler diasporaları bir politika aracı olarak görmektedir. Almanyalı Türklerin teşkilatlanması ve ırkçılığa karşı ortak hareket etmeleri, soft power ile destek vermektedir. Türk Alman dış politikasını şekillendirirler.
Seçme ve seçilme hakkına sahip olmayan yabancılar daha çok sendikalar, dernekler, mesleki kamu kuruluşları, siyasi partilerin çalışmalarına katılarak kendilerini siyasal yaşamda göstermişlerdir.
4.1 Türkiye Kökenli Dernekler
Diaspora örgütleri, spor dernekleri ve kültürel derneklerdir. Türk göçmenlerin kendi aralarında bölünmelerine bağlı farklı etnik,dini kökenli bir çok dernek kurulmuştur. Derneklerin amacı, ev sahibi devletle Türk toplumunun işbirliği saplaması ve uyumlu olabilmesidir. Türklerin ilk dernekleşmesinin altında yatan şey, ilk gelen kuşağın toplu ibadet edecek yerlerinin olmaması olmuştur dernekleşmenin başında camii cemaatleri başta gelmektedir. Günümüzde Almanya’da 2 bin 800 camii vardır (Eskicioğlu, 2022: 126).
Spor kulüplerinin desteklenmesi de Türkiye ile olan bağlarının kopmaması hissiyatı verdiği için devam ettirmektedirler. Spor kulüplerine “Türkiyemspor Berlin” , “Münih Türkgücü” gibi isimler ve bayrak motifleriyle Türk kimliklerini sürdürürler. Bir diğer dernek türü ise hemşeri dernekleridir. Kişiler arasında kültürün ve ortak mitlerin canlı tutulmasını sağlar.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB)
Almanya’da yaşayan Müslüman Türklerin dini,sosyal,kültürel ihtiyaçlarını karşılamak, ibadethanelerini yönetmek için faaliyet gösterir. Diyanet İşlerinin Almanya şubesi şeklindedir. İmam ve müezzinler tayin yoluyla Almanya’ya gitmektedir.
Avrupa Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu
Derneğin resmi sitesinde; 1978’de kurulan derneğin amacı Avrupa Türklerinin sorunlarına yardımcı olmak, yaşadıkları ülke toplumlarının değer ve yasaları çerçevesinde sosyal ve kültürel etkinlikler yaparak milli ve manevi değerleri korumaktır.
Almanya Atatürkçü Düşünce Derneği
AADD ilkesi: yerel Türkler arasında laik ve cumhuriyetçi anlayışını korunmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hafızasının güçlendirilmesidir. Bu amaçla dernek kurulduğu günden bu yana kültürel faaliyetlerden, Atatürk ‘ü anma, politik ve bilgi içerikli sayısız organizasyonlar yapmıştır.
Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birliği (ATB)
ATB, bulunduğu ülkenin hukukuna uygun olarak Türk vatandaşlarının gelenek, görenek ve dinî inanç temellerini ayakta tutmayı hedefleyen ve bu inanç ve kültürün nesillere aktarılmasını amaçlayan resmî statüsü olan bir sivil toplum kuruluşudur
İslam Toplumu Milli Görüş
Hürriyetçi Türk-Alman Dostluk Derneği
Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu
4.2. Türk İşçiler ve Sendikalar
Almanya’daki Türkiyeli göçmenler açısından 1970’li ve 80’li yıllarda sendika özel bir yere sahiptir, çünkü haklarını savunabilecekleri temel örgütlenme sendikalardı.
Sendikaların Alman işçi tarafında olduğu ve yabancı işçileri göz ardı ettiği dönem çalışan göçmen kesimin direnişiyle karşılaşmışlardır. 1970-1973 yılları işçi grevleri görülmüştür. Bu grevler yabancı işçiler ve sendikalar arasında bir dönüm noktası oluşturmuştur. Alman sendikaları yapılan haksızlık ve ilgisizliğin çıkarları açısından sakıncalı olduğunu anlamıştır.
Türk işçiler arasında düşük olan sendikalaşma eğilimi 70 li yıllarda önemli artış yaşamıştır. Diğer yabancı işçilerden daha çok sendikalaşmaya üye olmuşlardır ve sıralamalarda 1. sırada yer almışlardır. 1980lerde ulaştıkları sendikalaşma düzeyi Alman işçilerine eşit olmuştur.
İşletme kurullarına da aynı ilgiyi göstermişlerdir ve pay almışlardır. 70’li yılların sonunda Yabancı işçiler ile sendikalar arasında uyumlu bir ilişki oluşmuştur.
Sendikalar ve iş konseyleri işyeri temelinde göçmen işçiye bir yaşam alanı sunmaktadır. Sendikanın sunduğu kamusal alan bu süreci pekiştirmekte ve Alman toplumuyla ortak hareket etme imkanını sunmaktadır. Bu açıdan göçmen işçinin entegrasyonu sürecini de desteklemektedir.
Sonuç
Türkiye Almanya arasında yapılan işçi göçü anlaşmasının ardından Almanya’ya giden Türk işçilerinin Almanya’da diaspora olma süreçleri ilk zamanları, çektikleri zoruluklar, topluluk haline gelmeleri,dernekleşmeleri , hak arayışları sıralamasıyla anlatılmıştır. Almanya Federal Hükümetinin yasalarına bakıldığında 1965 yasasının işçilere yönelik hak sağlamaktan çok kısıtlayıcı etkisi görülmektedir.1990 Yabancılar Yasasında ise daha geniş haklar tanınmış, vatandaşlığa geçiş prosedürü kolaylaşmıştır.2000 tarihli yasada ise vatandaşlık rejimi kan bağından toprak bağına geçiş yaşamıştır.2005 ve 2007 yasaları ile entegrasyon kursları zorunlu hale getirilmiştir. 2006’da Eşit İşlem Yasası yürürlüğe konulmuştur. Almanya’daki Türklerin haklarını edinmesinde zorlu yollardan geçmeleri, AB üyesi olmadıkları için edinemedikleri çifte vatandaşlık hakları, toplumdan dışlanmaları,ırkçı eylemlere maruz kalmalarına değinilmiştir. Türk diasporasının Almanya’da bir arada kalma isteğinin, Türk kültürünü, dinini yaşatma isteğinin derneklere,camiilere yansıması görülmüştür. Türk işçisinin sendikalar yoluyla haklarını aramaları ve diğer vatandaşlarla aynı haklara sahip olmaları uzun bir süreçtir. Hatta misafir işçi konumundan kalıcılaşmış olduklarının farkedilmesi bile uzun yılları kapsamaktadır.
Esma Tanrıkulu
Göç Hukuku Staj Programı
Kaynakça
Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu. (2022). Türk Federasyon: https://www.turkfederasyon.com/icerik/almanya-turk-federasyon adresinden alındı
Ansay, T. (1974). Alman Yabancılar Kanunu ve Türk İşçileri. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 31, 223-243.
Bundesamt, D. S. (2022). Statistical data on refugees in Germany. Destatis.
Cohen, R. (2008). Global Diasporas. Routledge.
Çiçek, A. (2021). Üçüncü Kuşak Türkiyelilerin Almanya’daki Gündelik Siyaseti: Sosyal Politikalara Direniş ve Seçici Adaptasyon. (Doktora Tezi). İstanbul Üniversitesi.
Dağ, D. (2019). Türkiye’den Göçün Türkiye-Federal Almanya İlişkilerine Etkisi(1961-2000). Türkiye’den Göçün Türkiye-Federal Almanya İlişkilerine Etkisi (1961-2000). Ankara.
Destatis Statistisches Bundesamt. (tarih yok). https://www.destatis.de/DE/Home/_inhalt.html adresinden alındı
Eskicioğlu, Y. C. (2022). Türk Diasporasında Toplumsal Hafıza ve Diasporik Kimlik. (Yüksek Lisans Tezi). Sakarya Üniversitesi.
Hamburg Başkonsolosluğu. (2009, 07 29). Hamburg Başkonsolosluğu: http://hamburg.bk.mfa.gov.tr/Mission/ShowInfoNote/121920 adresinden alındı
Kapani, M. (2018). Politika Bilimine Giriş. BB101 Yayınları.
Köse, M. (2022). Türk Diasporasının Katılımı Çerçevesinde Diaspora Politikalarının Gelişimi. (Doktora Tezi). İstanbul Üniversitesi.
Özdal, B. (2021). Uluslararası Göç ve Nüfus Hareketleri Bağlamında Türkiye. Dora.
Tauscher, S., & Bezci, B. (2016). Son Dönem Almanya’sında Yabancı Hakları Tartışmaları. Uluslararası Politik Araştırmalar Dergisi, 2(3), 7489. DOI: 10.25272/j.2149-8539.2016.2.3.08
Sehr geehrte Damen und Herren,
ich bin Rumiia Agabalaeva. Ich bin am 27.01.2023 mit meinem Mann nach Deutschland gekommen, um eine Ausbildung zu machen. Meine 2 kleinen Kinder sind in Russland geblieben (im Alter von 5 und 7 Jahren). Wir sind sowohl Staatsbürger Aserbaidschans als auch Russlands. Mit russischen Pässen stellten wir uns am 15.05.2023 in die Warteschlange zur Familienzusammenführung vor der deutschen Botschaft in Russland. 7 Monate später, am 12.12.2023, konnten wir die Unterlagen der Kinder bei der Botschaft einreichen Botschaft. Nach 7 Monaten Am 12.12.2023 konnten wir die Unterlagen der Kinder bei der Botschaft einreichen. Das Auslandsamt übermittelte seinen Bescheid an die deutsche Botschaft in Russland. Über den Zeitpunkt der Ausstellung des Visums durch Russland macht diese allerdings keine Auskunft. Ich befürchte, dass sie Ich werde noch 7 Monate warten. Ich bin hilflos. Ich stecke fest. Ich weiß nicht, wo und von wem ich um Hilfe bitten soll. Ich bin sehr enttäuscht, dass die Repräsentanz eines Landes, das die Menschenrechte so sehr schützt, kleine Kinder herstellt Warte so. Meine Tochter ist 7 Jahre alt. Mein Vater konnte sie nicht in der Schule anmelden, weil ich in Russland keine Vollmacht habe. Ich schickte ein Eitbarnama und er kam 4 Monate später zurück. Unsere Familie ist schon sehr erschüttert von dieser Trennung. Uns allen geht es psychisch sehr schlecht. Für meine Tochter wird es in Zukunft sehr schlimm sein, wenn sie mit 8-9 Jahren in die erste Klasse geht. Umso trauriger macht es uns, dass sie ihre Ausbildung verpasst. Ich bitte Sie, uns zu helfen. Zeigen Sie uns zumindest einen Weg. Bringen wir unsere Kinder so schnell wie möglich zu uns. Sie brauchen ihre Eltern.
Alles Gute